-Damla bu üstünün hali ne?
Ben yorgunluktan oluyorum Gül abla üst baş derdinde.
-Her zamanki halim işte. Annem nerde, Gül abla?
-Mutfakta..
Hızla mutfağa koşarken Gül abla arkamdan bağırdı "Elini yüzünü yıka önce."diye.
Mutfağa vardığımda annem yemekler arasında cebelleşiyordu. Öyle diyorum, çünkü yemek yapmak ile arası olmasa da her zaman çaba gösteriyor.
-Anne....!!!
Güzel gülümsemesi ile bana bakan anneme bir kez daha aşık oldum. Bu kadın her geçen gün güzelleşiyor arkadaş.
-Hoş geldin kızım.
Yanağına öpücük bırakıp geri çekildim. "Hoş bulduk anne?"
Mutfağa bakılırsa bir hazırlık olduğu belliydi. "Akşam misafirimiz var. Demir amcanlar ve yıllardır uzakta olan Tan amcan gelecek."
Allah'ım sana geliyorum. Kurtuluş yok mu?Hani belki oğlu gelmez diyeceğim, ama o bu fırsatı kaçırmaz ki....
-Ne oldu Damla?Bir sıkıntı mı var?
Annem dikkatle bana baktığı için hemen toparladım. "Bir şey yok anne. Ben odama geçiyorum."
Mutfaktan çıkarken arkamdan seslendi. "Tan amcanın oğlu da sizin liseye başladı "
Ah anne biliyorum,keşke bilmez olsaydım. Odama çıkıp çantamı yatağa attım. Masanın üstünde duran mutluluk kaynağıma yaklaştım.
-Fıstıklarım ben geldim. Sizin sesinize ihtiyacım var.
Odanın içi kuş sesi ile dolunca mutlu oldum. Evet iki tane kuşum var. Benim kuş hastalığımdan kurtulamayan babam çareyi böyle buldu. Onların ötüşleri beni sakinleştiriyor.
Üstümü çıkarıp kuşların kafesini kucağıma aldım. Kapı çalınca "Gel"dedikten sonra kafesi kenara koydum.
Annem odaya girip yanıma geldi. Bir şey konuşmaya geldiği beliydi.
-Damla bir sorun mu var? Bu gün okul nasıl geçti?
Olanları anlatıp sıkmamak için "İyiydi anne,gayet sakin durdum."dedim. Annem sıkıca sarılıp "Onun için sormadım güzel kızım. Yüzün pek iyi gözükmüyor. "dedi.
-Olmadı merak etme.
-Tamam buna sevindim.
Aklıma takılan şeyi anneme sormak istedim. "Tan amca ismini senden arada duyuyordum. Neden gitmişti?"
Annem her ne anlatacaksa üzücü olduğu belli. Yüzü tamamen değişti.
-Tan, ben sana hamileyken bir çocuğu olacağını öğrendi. O zaman evli olmadığı için tabi ki hepimiz şaşırdık. Tan bile şaşkındı, düşün artık. Çocuğun annesi ile bir kere görüşmüş.
-Tek gecelik mi yani?
Annem üzgün şekilde kafasını salladı. "Evet canım. Üzücü ama öyle. Tan başta panikle evlilik düşünmüyorum dedi. Sonra evlenmek istediğinde kız kabul etmedi. "
Hikayeye gel. Neler yaşamış Tan amca?
-Sonra kızın peşinden gitti. Bir şekilde ikna edip evlendi.
-Şimdi de ailecek döndüler yani.
-Anne doğumda vefat etti canım. Tan baya toparlayamadı. Küçücük çocukla ne yapacağını bilemedi. O zaman biz gel dedik, ama nedense gelmedi.
Bu sefer üzgün olan bendim. Sinan annesini hiç görmemişti. Bunca huysuzluğu bundan kaynaklı olabilir mi?
-Artık oğlu ile baya zorlanınca biz yine teklif ettik. Bu sefer belki onun için iyi olur diye döndü. Senden ricam Sinan'a dikkatli davranman. Biraz zor bir çocuk olduğunu duydum,ama sen ve Doruk'un onu anlayacağınızı düşünüyorum.
Gel de olmam de. Gel de o çocuk gıcık de. Diyecek tek tekilime "Sen merak etme anne"oldu. Annem tekrar sıkıca sarıldı.
-Annesizlik zor bir şey kızım. Her şeye kızgın olursun. Içinde ki sevgisizlik büyüdükçe öfken büyür . Etrafına verdiğin zarar ise sevgisizliktendir. Bunu unutma .
Annemin yetiştirme yurdunda büyüdüğünü biliyorum. Ailesi Kuzey,Salih,Oğuz ve Ali amca. Hikayeleri her zaman üzgün ve yorucu geldi.
- Unutmam anne.
Annem ayağa kalkarken "Ben aşağı iniyorum. Birazdan kardeşlerin gelir."dedi.
-Desene oyun zamanı başladı.
Annem kapıdan çıkınca tekrar kuşlarımı kucağıma aldım. Geldiğimi hissetmiş gibi kafesin içinde dönüp duruyorlardı.
Bir kez daha kapı çalınca "Gel"dedim. Ikizler gelmiş olamaz. Babam başını uzatınca ayağa kalkıp kuşları masaya koydum.
-Baba!!
-Efendim kızım.
Babam içeri girip yanıma geldi. Bu kadar erken gelmediği için şaşırdım.
-Erken gelmişim.
-Bu gün baya misafir varmış. Erken geleyim dedim.
-Anladım...
-Senin günün nasıldı?
Bu sorunun manasını biliyorum. Babam artık yorulmuştu.
-Sakin...
-Buna sevindim. Ben üzerimi değiştireyim.
-Tamam baba.
Babam çıkınca bende kitabımı alıp bahçeye çıktım. En sevdiğim bahçenin köşesinde ki ağacın altı. Oturup kitabımı açtım.
Kaç dakika merakla okuduğum kitap beni sinir etti. Neden beklediğim olay olmuyor.
-Kitap okumayı biliyorsun demek.
O kadar kitaba dalmıştım ki bir an sıçradım. Sinan elleri cebinde bana bakıyordu.
Kitabı koyup ayağa kalktım. Aslında sinirle cevap verecektim ki annemin anlattıkları aklıma geldi. Yine de cevap vermezsem içimde kalır
- Evet biliyorum. Istersen sana da öğreteyim.
-Sana çok sıkıcı olduğunu söyleyen oldu mu?
-Sıkıcıysam niye buradasın?
Sinan cevap vermek yerine bahçede gezmeye başladı. Ne yapacak diye bekledim. Bir anda önüme gelip durdu.
-Burada olmaktan hoşlandığımı mı sanıyorsun?Babamın zoru ile geldim.
Bir adım geri çekilip "Bana ne bundan."dedim. Sinan bir adım daha gelip "Üstüne bir de seni çekiyorum "dedi. Yine geri çekilip "Sen iyi misin? Benimle ne derdin var?"dedim.
Canım çok sıkıldığı için eve girmek için yürüdüm . Sinan "Böyle dikkat çektiğini mi düşünüyorsun?"dedi. Sinirle geri dönüp karşısına geçtim.
-Gerçekten amacın ne senin?
Sinirden sesim titremişti. Cevap vermeyip öylece bakıyordu. Beklemeyi bırakıp dönmek istediğimde kolumu tutup beni durdurdu. O kadar sıkı tutuyordu ki canım acıdı.
-Bırak kolumu.
-Hepiniz aynısınız. Kendinizi bir şey sanıyorsunuz.
-Sen ne saçmalıyorsun. Bırak kolumu.
Ben çektikçe Sinan daha sert tutuyordu. Nerden geldiğini bilmediğim bir el Sinan'ın elini sertçe çekti. Boşluğuna geldiği kesin. Ikimiz de gelene baktığımızda Doruk sinirle Sinan'a bakıyordu. Beni arkasına alıp, Sinan'a elini kaldırdı.
-Sen ne yaptığını sanıyorsun?
-Seni ilgilendirmiyor.
-Bak oğlum,fazla olmaya başladın. Bu kızdan uzak dur. Kimin oğlu olduğun beni ilgilendirmiyor.
-Buna kim olarak karar veriyorsun.
-Arkadaşı olarak.
Sinan gülerek geri çekildi."Bence sen bu kıza aşıksın ve farkında değilsin. Ya da....arkadaşız ayağına saklıyorsun .
Doruk'u kenara ittirip Sinan'ın üstüne yürüdüm. Doruk beni tutmaya çalışıyordu. Sabırda bir yere kadar. Yakasını hızla tutup kendime çektim.
-Sana bir kere söyleyeceğim. Her erkek kız yan yana olunca sevgilimi olmak zorunda? Bize bulaşmaktan vazgeç.
Sinan gayet sakin "Peki Doruk böyle düşünüyor mu?"dedi. Gayet rahat Doruk 'a döndüm.
-Şu anda bunu konuşmamız bile saçma.
Tekrar Sinan'a dönüğümde bu sefer ben gıcık şekilde gülüyordum.
-Selam gençler....
Tan amcanın seslenmesi ile bir adım geri çekildim. Oğlu gıcık olabilir, ama adamı bilmiyoruz.
Tan amca gelip oğlunu kolunun altına aldı. Sinan huysuz bir çocuk gibi duruyordu.
-Nasıl gidiyor?
-Sen gelene kadar iyiydi.
Doruk ile şaşkın şekilde baktık . Babasına bu şekilde cevap vermesini kesinlikle beklemiyordum.
-Sinan..!!
Sinan kolunun altından çıkıp "Ben gidiyorum"dedi ve öylece gitti. Adamın canı sıkılmıştı. Bize belli etmemeye çalışsa da baya kötü oldu.
-Kusura bakmayın çocuklar. Bir şeye canı sıkıldı galiba. Ben bir bakayım.
Tan amca hızla yanımızdan uzaklaştı.
-Anlaşılan bu çocuğun derdi herkesle.
Doruk'a bakıp "Kısacası hayatla"dedim.
-Babam biraz anlattı,ama bu çocukla nasıl iyi geçinilir?
Doruk az önce oturduğum yere oturunca bende aynısını yaptım. El kol hareketleri ile sinirini belli ediyordu. En belirgin özelliklerinden biridir.
-Boş ver sen onu. Akşam yemeğinden kaçalım mı?
Doruk gözlerini büyütüp bana baktı. Onu ikna etmek için en masum halimle baktım.
-Hayır.. .Hayır.. .. En son olanları daha unutmadım.
-Hadi beni kırma. Ben dersem bizimkiler kabul etmez. Sana hayır diyemezler.
Doruk kaçacakken kolundan tutup durdurdum. "Eğer kabul etmezsen.. .."
Doruk hemen araya girip "Tamam kabul ediyorum. Bir hafta seni çekemem. Burnumdan getirirsin."dedi.
Zaferle gülümsedim. Mecburen bizimkilerin yanına giderken bende onu arkadan takip ettim. Tabi ki de bizimkilerin görüş alanına girmedim. Plan tam işlemeli.
Doruk salona girdiğinde herkes oturuyordu. Demir amca ve Nil teyze oğullarına baktılar.
-Doruk, Damla nerde?
-Bahçede anne. Canı dünkü olaydan dolayı biraz sıkılmış. Eğer Güney amca izin verirse onu dışarı çıkarabilir miyim?
Vay çakal. Saatlerce düşünsem aklıma gelmez. Gözler babama döndü. Annem araya girip "Izin ver canım. Çocuklar biraz hava alsın."dedi.
Babam sıkıntılı şekilde baktı. "Nereye gideceksiniz?"
Beni görmesinler diye sevincimi içimde yaşadım resmen. Tabi sonunda 'hayır' edemezse.
-Sahile ineriz, Güney amca.
-Tamam gidin ,ama telefonlar açık olacak.
Zafer dansımı yaparken babam gider ayak darbeyi vurdu. Kendimi yerlere attım.
-Sinan'da sizinle gelsin. Ona rehberlik yapmak daha eğlenceli olur.
Doruk sırtı dönük bile çökmüştü. Siz artık benim halimi düşünün.....