Çizginin Altında | TürkçeUpdated at Feb 23, 2022, 04:38
Herkesin belli bir çizgisi vardır hayatta. Kimsenin onu geçmesini istemediği keskin bir çizgi... Bazı insanların çizgisini duyguları, bazılarının ise mantığı yönetir. Mantık ile yönetilenler her zaman kazanır, duygulara yenilmeye mahkumdur. Duygular insanı zayıf düşürür, zayıflık çizgiyi aşar.
Çizginin altında kalanlar kaybederler.
Çizgimin altında kalanlar beni kaybederler.
Hayat mottom buydu, her zaman öyle kalacaktı. Öyle kalmalıydı.
Birbirimize bir söz vermiştik, birbirimizin çizgisinin altında kalmayacaktık.
Bu sözü verdiğimizde yedi kişiydik, yedi kazazedeydik. Hayatımızın bir sınavla değişeceğine inanırken, zincirleme bir trafik kazasıyla değişmişti.
Her şey birbirine girmiş, hepimiz birçok kayıp vermiştik.
Birbirimize güvenmek zorunda olduğumuzu anladığımızda, içine tıkıldığımız dört duvarın arasında ellerimiz ortada buluşmuştu ve şüpheyle dolup taşan gözlerimiz birbirimizin üzerinde dolanırken kelimeler dudaklarımızın arasından aynı anda çıkmıştı.
"Çizginin üstünde kalacağız."
Seslerimiz birbirine karışmış, sözümüz hayali bir sözleşmenin altına imza niyetine atılmıştı.
Sözleşmeyi ihlal ettiler.
Sözleşme fes edildi.
Hayatımızı mahveden kazanın üzerinden aylar geçmişti. Gece yarısını geçeli sadece birkaç saat oluyordu. Hepimizi belki de son kez bir araya getiren doğum gününden çıkalı çok olmuyordu. Mutlu bir gelecek çizmeyi planlayarak çıktığım partiden, gerçeklerin yüzüme çarpmasıyla kendimi yerde bulmuştum.
Neredeyse her gün birlikte geçtiğimiz sokaklardan birinin ıssız bir tarafında, yolun ortasında, ıslak zeminin üzerinde sürünerek ilerlemeye çalışıyordum. Dizlerim parçalanıyor, asfalt zeminin üzerindeki küçük taşlar parçalanan dizlerime batıyordu.
İlerledikçe ağzıma dolan kan nefes almamı engelledi. Ağzıma dolan kanı asfalt zemine püskürtürken öksürüklerim ona eşlik etti. Ciğerim sökülürcesine öksürürken görüşüm bulanıklaştı, yere sıkıca bastırdığım ellerim hissizleşmeye başladı.
Sol elimi yerden çekerek karnıma bastırdım. Ağzımdan kaçan inlemeleri bastırmaya çalışırken ayağa kalkmayı denedim. Tüm gücümü ayaklarıma vererek kendimi yukarı ittiğimde göğsüme saplanan acıyla dengemi kaybettim ve sağ omzumun üzerine düştükten sonra sırt üstü zemine yayıldım.
Ağzıma dolan kanı dudaklarımın ardında tutacak gücüm yoktu. Kanın metalik tadını iliklerime kadar hissederken, sıcaklığı aralanan dudaklarımın kenarlarından süzülmeye başladı. Sıcakkan, tam olarak onun dediği gibi alevin en güzel tonlarını içinde barındıran saçlarıma karışırken, gözümden süzülen yaş ona eşlik etti.
"Çizgimin altında kaldın."