FERHAD Daha fazla evde duramamış, bugün işe başlamıştım. Zaten yaram da ciddi değildi. “Niye geldin?” diye sordu Meltem öğle arasında. “Ev boğuyor,” dedim çayımı içerken. “Sınava hazırlansaydın. Bu gidişle uzmanlığı alamayacaksın. Leyla gibisin.” Leyla deyince aklım Leylan’a gitti. Ağlayışına, sitemine, kırgın bakan kehribar gözlerine... “Leyla deme bana!” Kaşlarını çattı. “Takılıyorum. Fakat artık hazırlanmaya başlaman lazım. Çok bir şey kalmadı.” Haklıydı. İnsan hayalini gerçekleştirmişken bu kadar kopar mıydı emellerinden? Kendime o kadar fazla kızıyor ve küfrediyordum ki bir başkasının bunu yapmasına hiç ihtiyacım yoktu. Fakat Ömerli sülalesi, eminim büyükten küçüğe bana beş vakit küfür ediyordu. “Çalışırım,” demekle yetindim. Yine, her zamanki gibi geçiştirmeyi uygun görmüş