“Güvende olmadan rahatça bir uyku çekebileceğimi mi sanıyorsun?”
“Rahatça uyuyabileceğini kim söyledi? Ben nasıl rahat uyumayacaksam sen de uyuma. Bir gözün açık olsun.”
“Benden korktuğunu bu kadar belli etme,” dedim gülerek.
“Senden korkan kim?” derken sesi oldukça sert çıkmıştı. “Peşinde bir ordu var farkında mısın?”
“Ben de onu anlamıyorum zaten. Beni yakaladın. Ne diye ortaya almıyorsunuz ki? Hedefiniz bu değil mi?”
Masanın arkasından çıkıp üzerime doğru geldi. Akşamdan beri benim ona yaptığım gibi o da beni etkisi altına almaya çalışıyordu. Onunla başka şartlar altında tanışmayı dilerdim. En azından bir düşman değil de dost olabilirdi. İşte o zaman üzerinde tüm hünerlerimi kullanmaktan çekinmezdim.
Karşıma geçti, yüz yüzeydik. Hatta gereğinden fazlaca yakındık. Boğazıma takılan nefesimi vermeye çekindim.
“Sen benimsin,” dedi. “Seni kimseyle paylaşmaya niyetim yok.”
Kelimelerle dans mı ediyordu yoksa beni etkilemeye mı çalışıyordu anlayamadım. Eğer ikincisiyse başarılı olduğunu söyleyebilirdim. İnsanın düşmanı da bu kadar yakışıklı olmamalıydı be!