ŞAHİN “Yüksek dağlarla çevrili, sakin ve güzel. Seninle birlikte, saat on ikide, ilk kez gittiğimiz o meşhur beyaz yer. Son bir adım kaldı amacına. Haydi kolları sıva.” Arabaya binerken İnci hala kendi kendine şiiri okuyordu. Ne şiir ama! Adam kızının hayatını zorlaştırmaktan, bir an bile vazgeçmemek üzerine çabalamış gibiydi. Son diyordu en azından. Umarım bu kez son olurdu çünkü ben bu işten acayip sıkılmaya başlamıştım. “Baban delinin tekiymiş,” dedim yola çıktığımızda. “Öyle olduğunu sanmıyorum,” dedi düşünceli bir sesle. “Ben babamın tespih ve kolyenin başka ele geçeceğini hesap etmediğini düşünüyorum. Ama olur da geçerse diye de, kendince önlem alıp belgelerin kimsenin eline geçmemesini amaçlamış. Çünkü daha kolyedeki şifrede elleri boş kalırdı. Balıkçıya gitseler bile bir cevap