Gözlerimi açtığımda bar taburesinin üstünde olduğumu hatırlayıp, belimde yabancı bir adamın elinin olduğunu fark etmiştim. Adam bana bakıp,
-"Nasılsın güzelim? Bir içki daha?"
O kadar sarhoştum ki...Gülmeye başlamıştım. Adamı bulanık görüyordum. Ben gülmeye başladığım için adam da bundan cesaret alıp barmene,
-"Bize iki margarita lütfen!"
Kaç saattir buradaydım ben? Sanki hafızamı kaybetmiş gibiydim. Adam bacağına elimi koymuştu,
-"Böyle güzel bir hanımefendi neden tek başına oturuyor?"
Diğer bacağımda duran bacak tokamdaki bıçağı alıp sallanan bedenimle boynuna doğrultmuştum. Adam derin bir nefes alıp,
-"Hey, hey hey! Sakin ol tamam mı?"
Boğazımı temizlemiştim, adam,
-"Sadece sana eşlik etmeme izin ver, sen de yalnızsın."
Ağlamaya başlamıştım,
-"Ben yalnız değilim, ailem beni bir günde terketmiş olsa da."
Evet doğru! Ailem bir günde kaybolmuştu. Adam bana acımayla karışık bir şekilde bakarken,
-"Nasıl yani?"
Barmen margaritaları önümüze koymuştu, kadehi alıp bir dikişte içmiştim. Adam elimden kadehi çekmeye çalışırken onunkini de aldığımda,
-"Hey! Dur...kusacaksın."
Gülmeye başlamıştım,
-"Beni rahat bırak."
Barmene bakıp,
-"Bana bir vis-"
Adam öksürüp,
-"Bize yeterli, hanımefendinin tüm hesabını ben alayım."
Kolunu iteklemiştim,
-"Ben öderim kendi hesabımı, sana ne benim hesabımdan!"
Sinirle bana bakmıştı,
-"Hesabı alayım!"
Beni nazikçe bar taburesinden indirmeye çalışıyordu, ben hızlı bir şekilde inip yürümeye başladığımda arkamdan koşarak gelmişti. Kolumu tutup,
-"Bu kadar sarhoşken, nereye gittiğini sanıyorsun?"
Onu iteklemeye başladığımda kolumu daha sıkı kavramaya başlamıştı. Beni zorla iteklerken, cebinden bir kelepçe çıkartmıştı.
-"Hera Lâlzade, benimle karakola geliyorsun."
Polis mi! Siktir!
-"Ben Hera değilim? Ben benim adım Melis."
Adam kahkaha atmıştı,
-"Beni kandıramazsın Hera!"
Koşar adımlarla ondan uzaklaşmaya çalışırken, sokağın başında kavga ve silah sesleri yükselmişti. Adam iç çekip, cebinden telsizini almaya çalışırken ben koşarak ondan uzaklaşmaya başlamıştım. Arkamdan bağırıyordu.
-"Hera! Emin ol bir gün yakalanacaksın!"
Topuklularımın sesi kaldırımda yankılanıyordu, ara sokaklardan birine dalmıştım. Ayakkabılarımı elime alıp koşmaya devam ediyordum. Ayaklarım kanıyordu sanki!
Bardan birkaç sokak daha uzaklaştığımda derin bir nefes almıştım, ellerimi bacaklarıma koyup nefeslendiğim sırada yanımdan bir erkek grubu geçmişti, aralarından bir tanesi,
-"Bu saatte ne bu güzellik?"
Sırıtmıştım,
-"Sen nasıl bir güzellik isterdin?"
Genç grup arasından sıyrılmıştı, karanlık sokakta yüzünü pek seçemesem de biraz değişik bir yüzü olduğu aşikardı.
-"Eğer yalnız olsaydım, bu geceyi seninle geçirmek için nelerimi vermezdim."
Sırıtmıştım,
-"Hayır demezdim, biraz eğlenceye kim hayır der ki?"
Söylediklerim hoşuna gitmiş olacak ki, gülmüştü.
-"Bir gece benimle burada buluşmaya ne dersin?"
Kahkaha atmıştım,
-"Eğer boş olduğum bir gün olursa neden olmasın?"
Uzun boylu biriydi, elini saçlarından geçirip,
-"O zaman görüşürüz."
Başımı sallamıştım, hayatımın genel olarak hali buydu işte! Ailesinden bağımsız yaşamaya çalışan asi bir genç diyebilirsiniz ama aslında kendimi bulmaya çalışıyorum. Biraz karmaşık bir cümle oldu ama zamanla ne demek istediğimi göreceksiniz işte!