TEHLİKELİ OYUN

1883 Words
' Hatırlamıyorsan nereden biliyorsun ezileceğini?' ' Bunu neden ve nasıl yaptım hatırlamıyorum ama ben seni öldürdüm. Yetmez mi? Katilini affetmemelisin ' Sonu hatırlamak hatırlamak değildi. Olamazdı. Yaşanan şeyler vardı. Yaşanan ve solan bir hayat. Benim hayatım. Yaptığı kolaya kaçmaktı. ' Kendini zorla belki hatıralarsın.' ' Hatırlamıyorum. Sende biliyorsun çok zorladım ama olmuyor. Tek hatırladığım müştemilattayız ve ben sana çok sinirliyim. ' ' Sonrasında başka bir şey hatırlıyor musun? ' ' Sabahını hatırlıyorum. Uyandığımda Melis' in evindeydim. O çıplak yanımda yatıyordu. Sonra kalktım, giyindim, motoruma bindim, müştemilata girdim. Sana nasıl anlatacağımı düşünüyordum. Ama sen yoktun ve her yer kan içindeydi.' Bu çok ağırdı. Benim yıllarımı alan acıyı o bir tek an bile bilmemişti. En hatırlaması gereken yeri kesip atmıştı. ' Bütün hatırladığın bu mu? ' ' Evet. Hadi söyle yine. ' ' Neyi söyleyeyim?' ' Senin katilin olduğumu.' ' Bora sen beni öldürmedin. Yaşıyorum ben. ' ' Ne oldu? Ne değişti? Neden bugün farklısın? Neden bana dokunmuyorsun? Seni çok özledim ben. ' Yavaş adımlarla bana doğru yaklaştı. Neydi yani? Beni öldürdüğünü düşünüyor ama hayalimle aşk yaşamaya devam mı ediyordu. Gerçi niye şaşıyorsam onun tanıdığı Miray kendine yapılanı hep affederdi. Yeter ki sevdiklerine bir şey olmasın. Onlar üzülmesin. ' Gitme ne olur. Yanımda kal. Sensiz bir tek ana bile dayanamıyorum. Ya beni de al yanına ya da sen kal. ' Bora' nın bu hali, sözleri çok ağır geliyordu. Her anlamda. ' Gitmek zorundayım.' ' Yine gelecek misin?' ' Gelmemi istiyor musun?' ' Gel hatta hiç gitme. Hayal olduğunu biliyorum aslında ama yine de sensiz yapamıyorum. Yine bağır çağır, hesap sor. Ama gel ' ' Gelirsem iyileşecek misin? ' ' Hayır. İyileşirsem tamamen gidersin. Ben ölünceye kadar iyileşmeyeceğim. Yardım et bana. Kendimi öldürmeme yardım et. Kavuşalım artık. Böyle hayalinin yollarını bekletme bana. Yardım et. ' ' Daha fazla duramadım. Kendimi odadan dışarı attım. Nur Hanım merakla beni bekliyordu. Biraz zamana ihtiyacım vardı. ' Nur Hanım odamda konuşalım. ' ' Tabii ki ' Odaya geçerken sakinleşmeye çalışıyordum. Nur Hanım son derece gergindi ve bu durum benimde sakinleşmeme engeldi. Odaya girdik. ' Sakin olun Nur Hanım. Endişe edecek bir şey yok. Çay kahve bir şey alır mısınız? ' ' Teşekkür ederim. Bora. O nasıl?' ' Öncelikle Bora' nın hastalığı bana anlatıldığı kadar ilerlememiş. İlk görüşüm bu yönde. ' ' Yani o iyi mi? ' ' İyi diyemem ama bazı şeyleri bilinçli yapıyor. Kendini daha kötü gösteriyor. ' ' Bunu neden yaptığı konusunda bir fikrin var mı?' ' Evet yalnız kalmak istiyor, bir hayalle yaşamak. Herkeside buna engel teşkil ediyor diye görüyor. ' ' Senin hayalinle. ' Usulca başımı öne eğdim. Bu durum beni rahatsız ediyordu. Ama bir doktor olarak doğruyu söylemeliydim. ' Evet. ' Nur Hanım aniden heyecanlandı. ' Miray ona senden başkası yardım edemez. Senden başka kimse iyi olduğuna inandıramaz. Bunu daha öncede yaşadık. ' ' Bilmiyorum Nur Hanım. Bu gece dosyasını ayrıntılı bir şekilde inceleyeceğim. Ayrıca eşimle konuşmam lazım bu konuda. ' ' Lütfen onunla ben de konuşabilir miyim? Eğer Bora' yla geçmişinizi biliyorsa... ' Nur Hanım derin bir nefes aldı. Eğer Bora' dan eşime bahsettiysem eşinin izin vermeyeceğini düşündüğü belliydi. Ama bunu nasıl engelleyeceği konusunda bir fikir bulamadı. Burnu yere düşse eğilip almayacak bir kadın çaresizliği her yönüyle yaşıyordu. ' Lütfen Miray. Beni anlamaya çalış.' diye devam etti cümlesine. Eski Nur Hanım olsa para teklifinden başlar tehdide kadar ilerlerdi. Maddi olarak hala aynı güce sahipti ama hiçbiri oğlunun tedavisinde bir işine yaramamıştı. Hayatta paranın yetmediği şeyler olduğunu acı bir şekilde öğrendiği belliydi. Oysa Bora' yla birlikte olmamızı istemezken ne kadar güçlü, dik , mağrur ve kudretliydi. Beni ailesine uygun bulmamıştı. Tıpkı kardeşiyle evlenen annemi bulmadığı gibi. Ona karışamamış, karışsa da sözünü geçirmemiş bütün hıncını bize yöneltmişti. Ama o kadar sevmiştik ki bizde de bir işe yaramamıştı. ' Sizi anlıyorum. Ama konuşmanızın bir şeyi değiştireceğini sanmıyorum. En doğrusu benim konuşmam olur. Ancak sizi rahatlatacaksa gerçekten Bora' ya yardım edebileceğime inanırsam eşim geçmişi asla sorun etmeyecek anlayışlı biridir. ' Sonuçta aralarına ben girmiş olsam da Semih ve Bora kardeş gibiydi. Ben kendi durumumu sorun etmediğim sürece Semih arkadaşının bu halde kalmasını istemezdi. En azından ben öyle düşünüyordum. ' Yine de konuşmak istiyorum. Bir anne ve bir aile dostu olarak. İnan bana sadece bu değil, aileni de görmek istiyorum. Öyle çok şey yaşandı ki... ' ' Üzgünüm. Ama gerçekten bunun iyi bir fikir olacağını sanmıyorum. Lütfen sizde bana anlayış gösterin. ' Semih' le evli olmam onu şaşırtacaktı. Şimdi bir de bununla uğraşamazdım. ' Bora' yı görebilir miyim? Oğlumu çok özledim Miray. ' ' Yarın müsait bir zamanınızda gelirseniz bunu ayarlamaya çalışırım. ' ' Teşekkür ederim. İstediğin saatte gelirim. Oğlumdan daha önemli hiçbir şey yok. Bir de halini gördün. Kimseyi yanına yaklaştırmıyor normalde. Yarın bir kuaför getirsem ikna edebilir misin onu? En son 9 ay önce baygın halde traş oldu. Onu böyle görmeye dayanamıyorum. ' Bora' nın hali gözümün önünde canlandı. Saçı sakalı birbirine karışmıştı. Perişandı. Acı gözlerine çökmüştü. Sanki bin yıl yaşlanmış gibiydi. ' Tamam siz çağırın kabul ettirmeye uğraşırım. Ama söz veremiyorum.' Nur Hanım gitti. Benim için zor bir gün olmuştu. Mesaim bitince eve gittim. Oğlumla ile oynamaya başladım. Bugün buna çok ihtiyacım vardı. Ama aklı hala Bora' ya takılmıştı. Bora' nın yaşadıklarını oğlum yaşasa ne yapardım diye düşünmeme engel olamıyordum. Annelik böyle bir şeydi. Dünyanın bir ucunda birinin başına bir şey gelse insan kendi oğlu için endişe ediyordu. Rüzgar' a sarıldım. Damla' dan Rüzgar' ı odaya götürmesini istedim. Semih' in yanına gittim. Semih her zamanki gibi ben bir şey söylemeden hatta ağzımı açmadan bir sorun olduğunu anlamıştı. Ama her zamanki nazikliği ile sormayı tercih etti. ' Bir sorun mu var hayatım?' ' Konuşmamız lazım. ' ' Beni telaşlandırıyorsun.' Her şeyi anlattım. Yaşanan her şeyi . Semih ne diyeceğini bilmiyordu. Hem üzülmüş, hem şaşırmıştı.. O sırada kapı çaldı. Kapıda Nur Hanım' ı görünce çok şaşırdım. Ondan gelmemesini ısrarla rica etmiştim. ''Siz? ' ' Özür dilerim seni takip ettim. Ama biliyorsun Bora benim her şeyim. Bu kadar zaman zor bekleyebildim. Eşinle konuşabildin mi? Lütfen kabul ettiğini söyle. ' ' Siz bu kadar zamandır dışarda mı beklediniz?' O sırada Semih hala geri dönmediğim için kapıya doğru yürürken konuştu. ''Kim gelmiş hayatım?' Kapıya geldiğinde onu gören Nur Hanım çok şaşırmıştı. ' Sen? ' ama cümlesine devam etmedi. Bu Semih' in de hiç beklemediği bir tesadüftü. ' Nur teyze? ' Bu konunun ayak üstü konuşulamayacağını biliyordum ama ne söyleyeceğim konusunda hiçbir fikrim yoktu. Sakin durmaya çalıştım. Sanki her şey normalmiş gibi davranmaya. ' İçeri buyurun Nur Hanım. ' ........ Biraz konuştuk. Anlatması zor bir durumdu. Ve hazırlıksız yakalanmıştık. Nur Hanım doğal olarak Semih ile evlenmiş olmama çok şaşırmıştı. Ama her zamanki gibi saygınlığını korudu. Çok derine inmeden sorular sordu. Sezgileri konunun anlatılabilecekten çok daha derin olduğunu söylüyordu. Bunun farkındaydım. Her durumu idare edebilen bir kadındı. Konuşma boyunca Semih' le birbirimize bakışlarımıza, sevgimize, birbirimize destek olmamıza, birbirimizin cümlelerini tamamlamamıza dikkat etmişti. Aklında onlarca soru ve şüphe oluşmuştu ama hepsini erteledi. Şu an önemli olan tek şey oğlunun sağlığıydı. Ve bunun için Semih' le konuşmak zorundaydı. Yine de oğlunun bu hale gelmesine Semih' le yaşadığımız gizli bir ilişkiyi öğrenmiş olması mı etken oldu diye düşünüyor olmalıydı. Ona durumun böyle olmadığını söylemeye niyetim yoktu. Benim alnım aktı ve kimin ne düşüneceği umrumda değildi. ' Semih sende benim bir evladım sayılırsın. Bora bir zamanlar seni kardeşi gibi severdi. Şu an onun Miray' ın yardımına ihtiyacı var. Bu konuda anlayışlı olmanı umut ediyorum ' ' Nur teyze. Bora benim hala kardeşim. Her zamanda öyle kalacak. Ama bu kararı ben veremem. Bilmediğiniz ve benim anlatamayacağım çok şey var. Bu kararı sadece Miray verebilir. Ancak ben Miray için iyi olacağını düşünmüyorum. Sadece bu fikrimi söyledim. Son kararı Miray vermek zorunda. Hatta Bora içinde iyi olacağından emin değilim. Bu da Miray' ın bileceği bir konu. Ben sadece ikisini de tanıyan biri olarak söylüyorum. Uzman görüş tabii ki Miray' ın söyleyecekleri olur. ' Nur Hanım bana dönüp gözlerimin içine baktı. Gözlerinin ardında her an yağmaya hazır gri bulutlar dolanıyordu. Bu kadının ağlayabileceğini bile düşenemez hayal edemezdim bir zamanlar. ' Miray lütfen. ' ' Dosyayı okuyup karar vereceğim kararımı yarın bildiririm.' Nur Hanım biraz rahatlamıştı. Gün zaten benim için yeterince yorucu geçmişti. Daha fazla uzatmak istemiyordum. ' Oğlunuzu görebilir miyim? ' Biraz tedirgin olsam da Rüzgar' ı getirdim. Nur Hanım kucağına aldı sevdi. Belli ki öyle kolayca gitmeye niyeti yoktu. ' Kaç yaşında? ' Önce Semih' le birbirimize baktık. Sonra aynı anda cevap verdik. ' 5 yaşında.' ' Maşallah çok yakışıklı. Ben gideyim artık.' Rüzgar' ı kucağından indirdi. Gitti. Dosyayı okumaya başladım. Semih sabah işe başlayacağını bahane ederek erkenden odasına geçti. Aslında uyumayacak yatağa uzanıp düşünecekti ama bir şey demedim. Onun rahat hissetmesi için zaman lazımdı. ... Semih' in anlatımı... Kendimi üzerimi bile değiştirmeden yatağa attım. Aklımdan konuşmalar dönüyordu. Ne hissetmem gerekiyordu. Hissizim. Miray benim her şeyim. Peki ya Bora? O benim kardeşim. Karşılaşmalarından korkuyordum şimdi aynı yerdeler. Miray' a kabul etme desem, ama o benim kardeşim ya gerçekten çok kötüyse. Ama Miray yüzünden bu halde. Ya Miray bundan etkilenirse. Biz bir aile olduk. Ben bu ailenin dağılmasına izin veremem. O kadar çok acı yaşadık. O kadar çok bedel ödedik ki. Bora hiçbirinde yoktu. Haberi bile yoktu. Ne diyeceğim Miray' a ? Nasıl engel olacağım? Şimdi kabul etmese de aynı yerdeler. Hep merak edecek görmek isteyecek görecek. Çaresizim. En az eskisi kadar ,belki çok daha fazla çaresiz. Bu kez doğru olanı yaparım umarım. Doğru... aslında bunu en iyi ben biliyorum doğru değişkendir. Şimdi doğru olan bir gün büyük bir yanlışa dönebilir. Artık anladım. Hepimiz yüzleşmek için buradayız. Ben, Bora, Miray, ablam. Dördümüz yeniden aynı şehirde. Hatta belki Yiğit. Anladım. Bundan kaçış yokmuş. Ne olacak bundan sonra bilmiyorum. Tek bildiğim bu yüzleşme bazıları için başlangıç bazıları için son olacak. Hepimizin sağlam çıkması mümkün değil. Kaçmak kurtulmak değilmiş kaçmak sadece ertelemekmis. Seçimi Miray yapmalı. Ama ya hastalığı. Onun için çok endişeliyim. Ya daha kötü olursa. Ya bu kez üstesinden gelemezse. .... Miray' ın anlatımı... Dosyayı açtı. Bora için normal bir hasta için tutulandan çok daha kapsamlı bir dosya tutulmuştu. Nur Hanım arasıra özel psikolog, psikiyatristler getirmişti. Hepsinin notları dosyaya eklenmişti. Hasta Adı: Bora Şahoğlu Yaş: 24 Teşhis: Öfke kontrol problemi, saldırganlık, hafıza problemi, kendine zarar verme eğilimi. .. Sayfaları çevirmeye başladım. Bir sürü doktordan kısa kısa notlar vardı. Adı ile seslenince saldırgan tavırlar Kendine zarar verme eğilimi İntihar teşebbüsleri Aynı cümlelerin tekrarı Kendi kendine konusma Vs vs Anketler Hastaya anket uygulanamamıştır. Sadece resim anketini kabul etmiş ancak çizdiği resmi almak isteyen doktora saldırmıştır. Tanıma testleri Hastaya tanıma testi yapılamamıştır. Her testin başında aynı cevabı vermistir. "Sanane. Al bu cevabı bütün sorunlarında kullan" En az 20 doktor denenmiş. Hepsinin raporu aynı şekilde bitmiş. Sonuç: Hastanın tedavisi mümkün değildir. Tedavi reddini tercih ettiği için ilaç dışında bir uygulama yapılamamış verilen ilaçlarda doz artışı yapılması uygun görülmüştür. Bora' nın buraya üçüncü gelişiydi. İlk gelişi daha biz tanışmadan önce olmuştu. Cezaevine çok giren mahkûmların cezaları ezberlemesine benzemişti durum. Bora hep bir sınırda duruyor ve böylece kendi hakkında söz hakkını kaybetmiyordu. Bu hakkıda tedavileri reddetmek için kullanıyordu. Sınırı aşsaydı annesi vasi olacağı için böyle bir hakkı olmayacaktı. Verilen ilaçları ve uygulanan dozları görünce şok oldum. Onu böyle bırakamazdım. İntihar etmeye yüzü olmadığını düşünüp kendini yavaş yavaş öldürmelerini sağlıyordu. Planı çok açıktı. Büyük ihtimalle yetersiz görünmesi için bazen ilaçlarını da almış gibi yapıyordu. Kabul etmek zorundaydım. Hastaneyi aradım ve ilacı kesmelerini söyledim. Bana yaptığı her şeye rağmen kendi kendini yavaş yavaş öldürmesine seyirci kalamazdım. Bütün intihar teşebbüsleri sadece annesini ölümüne alıştırmak içindi. Bora tehlikeli bir oyunun sonuna gelmek üzereydi.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD