AKIN’DAN… Bahçe kapısı büyük bir gürültü ile kapanırken Nisan’da etrafını inceliyordu. Boğaza nazır bir büyük arsa üzerinde hem modern hem de geleneksel mimariyi birleştirmiş biraz rokoko biraz barok ilave etmiştim. Bahçesini kapatan kalın taş duvarların aksine bahçenin içi meyve ağaçları ve çiçeklerle süslüydü. Minik bir süs havuzuna eşlik eden taş döşeli yollar ile evin girişine uzanan patika görsel bir şölen sunuyordu. Bu eve çok emek verdim. Bu eve bir gün Nisan’ı getirebilirim ümidiyle çok mesai harcadım ve o gün geldi. Tam 12 yıl sonra bizi neyin beklediğini bilmediğim bir yüzleşmenin içinde olacağız. “Bu taraftan” dedim kapıyı işaret edip geçmesi için yol gösterirken. Onun bakışları çiçek açmış vişne ağacına takılı kalmıştı. Bir şey demedi. Gösterdiğim yöne doğru ilerlemeye başla