NİSAN’DAN… “Simay?” dedim. Kapının girişinde börek tabağı milyonlarca parçaya ayrılmıştı. Tıpkı kalplerimiz gibi. Serhat abim donmuş gibiydi. Ferhat abimin gözünün kenarından bir damla yaş aktı. Babam duvarın dibine gitti sırtını duvara verdi ağır ağır aşağı çöktü. Büşra Hanım ortaya iki ailenin de geleceğini belirleyecek bir bomba bırakmıştı. “Simay iyi misin bak bana?” dedim hızlı adımlarla yanına varmıştım. “Ben şey ben” dedi gerisi gelmedi. “Sen benim kızım olmalıydın” dedi annem. Döndüm. “Kapat artık o irin akan ağzını.” “Simay bana bak bak bana. Lütfen bunun cezasını abime kesme o bu hikayenin en masumu Simay?” bakışları kayıyordu. “Abi yetiş bayılacak” o zaman transtan çıkan ilk Ferhat abim oldu uzandı Simay’ı birlikte tuttuk. Kucağına aldı. “Şuraya yatır” dedim. Serhat a