2.BÖLÜM

2562 Words
Ne kadar süre geçti bilmiyorum ama benim ağlamam dinmişti yanımdaki abinin de -henüz ismini bilmiyorum- bir sigara daha içmişti ve yanımda oturuyor hala. Yalnız hissetmemi istemedi sanırım bunun için ona minnettarım. “Daha iyiysen içeriye geçelim mi?” etrafta rastgele dolaştırdığım bakışlarımı ona çevirerek başımı olumlu salladım. Ayağa kalktım ve onunla beraber içeriye doğru yürüdük. Ona ismini sormak istiyorum bana ters tepki verir miydi? Ondan tarafa bakarak “İsminiz nedir acaba?” sesimi duydu mu bilmiyorum çünkü çekindiğim için kısık bir sesle sordum. “İsmin Yağız Mert ama sen Mert de. Senin de ismini öğrendim zaten, Yasemin. Memnun oldum küçük hanım.” hitap şekli çok hoşuma gitti nedense, ondandır dudağım yukarıya doğru usulca kıvrıldı. “Aslında ismim Yasemin değil Yağız Bey.” kafenin kapısından içeriye girerken konuştum. “Ama baban Yasemin dedi yanlış mı duydum? Ayrıca ne beyi ya.” Bey diyeceğim tabi başka ne denir ki? Şu an için bu hitap en iyisi. “Hayır yanlış duymadınız o da ismimi bilmiyor sanırım.” masaya gelmemizle daha konuşamadık. Onunla konuşmayı isterdim başka bir zaman vaktimiz bol olduğunda. “Yağız oğlum dışarıda fazla kaldınız bir sorun mu oldu?” beni baştan aşağıdan süzerek iyi olup olmadığıma bakıyordu sanırım ağladığımdan dolayı muhtemelen şişmiş gözlerime fazla bakınca bakışlarımı kafede gezdirerek rahatsızca yerimden kıpırdadım. O da fark edip bakışlarını çekti üstümden. “Hayır baba bir sorun yok küçük hanımla güzel havanın tadını çıkarıyorduk.” ah yine o hitap gülümsememek için alt dudağımı dişlerimin arasına alarak başımı ellerime çevirdim. Çok hoşuma gitmişti. Başımı kaldırıp çaktırmadan Yağız beye bakmaya çalıştım ama başaramadım. Onunla direk göz göze gelince bana hafifçe gülümsedi. Bu adam neden böyle tatlı ya? “İyi o zaman. Biz konuştuk Ramazan beylerle Yasemin için de uygunsa sonuçlardan sonra direk çocukları gerçek ailelerin evine alacağız. Mert onlarla kalmayı istiyor ve biz de yaseminin bizlerle kalmasını çok istiyoruz. Karar senin Yasemin eğer sonuçlar olumlu olursa bizimle kalmak ister misin?” önce Selim beye baktım sonra eşine ardından sırasıyla anneme, babama, mert’e hepsi bana bakıyordu. Başka seçeneğim var mı? Babam sizlerin yanında dolaylı yoldan beni evden kovamadı mı? Korkuyorum hiç korkmadığım kadar korkuyorum hem de. Nasıl evet diyeceğim. Evet desem onlar yabancı bana nasıl güveneceğim onlara. İyiler mi kötüler mi nerden bileceğim? Ama sokakta da kalamam bu devirde hele olacak iş bile değil. Derin bir nefes alarak Selim beye bakarak “Olur Selim bey sizlerle kalırım.” dedim. Babama baktım belki üzülmüştür diyerek ama duygusuzca bana bakıyordu. Sanki bebekliğimden beri onun yanında olan kişi ben değilmişim gibi. Bakışlarımı ondan çekerek anneme baktım o babamın aksine bana yaşlı gözlerle bakıyordu. Gülümsedim içi biraz rahat olsun diye ama bu gözlerini daha fazla doldurmaktan öteye gitmedi. O evde bunca sene kafayı yemediysem, başıma bir şey gelmediyse hep annem sayesinde. Ona minnettarım hayatım boyunca da olacağım. Dayanma sebebim sensin anne. “O zaman kesin sonuçlar için hastaneye gidelim mesaj attı Serkan.” herkes kafeye sessizce nasıl geldiyse aynı şekilde sessizce çıktı. Hastaneye varmamız asansöre binip odaya gitmemiz birkaç dakikayı buldu. Bana hepsi asırlar gibi geliyor nedense. Hatta nefesim sıkışıyor gibi hissediyorum şu an bu odada olmamız birazdan Serkan beyin elindeki kâğıdı açıp okumasıyla hayatım değişecek ve bu beni aşırı geriyor. Gerginlik ter ve titreme olarak vücuduma çok kötü yansıyor nedense. “Daha fazla uzatmanın anlamı yok sonuçlar henüz yarım saat oldu çıkalı. Sizlerden biri açmak ister mi yoksa ben mi açıklayayım?” odadakilere bakınca kimse ses çıkarmadı bunun sonucunda Serkan Bey elindeki zarfı açarak kendisi önce okudu, sanırım yani. Hafifçe yutkunup abisi Selim beye baktı sonra da bana bakarak tekrar kâğıda çevirdi bakışlarını. “Yapılan incelemeler sonucu kan örnekleri alınan Yasmin Paklı ile Selim Akça arasında %99,9 DNA eşleşmesi olmuştur.” bunu zaten biliyorduk sadece emin olmak istemiştik. Serkan Bey okuduktan sonra kulaklarım uğuldamaya başladı. Doktor bey diğer zarfı da açıp okuduğunda onları duymuyordum bile sadece bundan sonrasında ne olacağını düşünüyordum nedense. Sonrasında ellerim titremeye başladı hemen ardından vücudum da dışarıdan bile belli olacak bir şekilde titremeye başladı. Tam o sırada birinin bana seslendiğini gördüm. Yağız bey bana sesleniyordu ama duymuyordum onu sanırım o da fark etti ellerini kaldırıp koluma hafifçe dokununca yerimde şiddetli bir şekilde irkildim. “Yasemin iyi misin?” sonunda sesleri derinde az da olsa bana gelince onlara odaklanmaya çalıştım. Kendime gelmek için gözlerimi etrafta gezdirdim. O sırada bana kormuş gözlerle bakan Aslı hanımı fark ettim. Sanırım bu durum onun benden korkmasını sağladı. Çok iyi daha adam akıllı tanışmadan benden korkmaya başladı bile. “Yasemin beni duyuyor musun? Cevap ver veya bir tepki hadi canım.” Serkan beyin seslenmesiyle gözümü Aslı hanımdan çekerek ona baktım elinde bir iğne- sanırım sakinleştiriciydi- ile bana bakıyordu. Derin nefes alarak başımı salladım. “Ben i-iyiyim s-sadece bir an k-kötü oldum.” kendimde konuşma gücünü bulup cevapladım. “Özür, özür dilerim.” titreyen ellerimi birbirine kenetleyerek bakışlarımı ellerime çektim. Herkesin bakışları hala bendeydi, hissediyorum. “Tamam ama iyi hissetmezsen bana söylemen yeterli. Daha iyi olman için elimden geleni yaparım.” Ona bakmadan başımı olumlu şekilde salladım. Sonrasında tekrar masasına giderek zarfları Selim bey ve babama uzattı. Herkesin iyi olduğundan emin olunca tekrar söze girdi. “Her şey açıklığa kavuştu dediğim gibi bundan sorumlu kişiler cezalarını çekecekler. Bundan sonrası için gönlünüz rahat olsun.” Serkan bey sanırım amca demeliyim artık konuşunca babamlar yani artık babam olmayan babam, ayağa kalkarak “O zaman daha fazla burada durmayalım.” ardından Selim beye dönerek “Biz Mert’i alıp gidelim. Mert’in istediği eşyalarını bize yollarsınız. Burada kalmanın bir manası yok.” Baba neden ben yokmuşum gibi davranıyorsun? Ne yaptım ben sana da bana bu denli kinlisin? Neden ağzımı açıp sana tek bir isyanda bile bulunamıyorum? Yeter artık bu sevgisizliğin beni yıprattı, ömrümden ömür götürdü. “Ramazan bey biz göndeririz eşyaları tabi ki ondan önce son kez Mert ile konuşmak istiyorum. Tabi sizde isterseniz Yasemin ile konuşursunuz.” Selim bey konuştunuz konuşmasına ama fark edemediniz mi babamın bir an önce gitmek istemesini? Babam sesini çıkarmadı ama bunu herkes tamam olarak algıladı. Selim bey Mert’i alıp dışarı çıkınca biz de daha fazla içeride kalmayıp odanın önünde ki sandalyelere oturduk. Kimse konuşmadı. Akça ailesinin az uzağımızda ne konuştukları belli olmayan sesleri dışında ve annemin sessiz iç çekmeleri dışında ortamda ses yoktu. Babam son bir konuşma yapmak istemedi annem ise konuşmaya hali yetmedi. Sabahtandır döktüğü sessiz gözyaşları onu konuşmayacak kadar güçsüz düşürdü sanırım. “Baba.” ortamdaki sessizliği sonunda ben bozdum. “Biliyor musun küçüklüğümden beri gözlerinin içine bakarım. Tek bir güzel bakış görmek için gözlerinin tam içine bakarım ama hiçbir zaman senden öyle bir bakış alamadım. Dile getirmediklerini belki gözlerinde görürüm dedim, göremedim. Sanırım dile getirmediğin bir şeyler olmadığında gözlerin de göremedim onları. Beni gör istedim, varlığımı bil istedim ama sanki hep yoktum senin için, hiçtim.” o konuşmuyordu, susuyordu her zaman ki gibi. Ben ise ilk defa dile döküyordum hissettiklerimi, söylemek istediklerimi. “Beni sev istedim, çok değil ama toz tanesi kadar da olsa sev istedim. Sevemedin, sevmedin. Sevilmeyecek kadar kötü müyüm? Ya da ne bileyim çirkin miyim? Erkek olsaydım sever miydin beni? Hep bunları sorup durdum kendime ama cevabını bulamadım. Sonrasında anladım ki sorun bende değil. Sorunun sende olduğunu, sorunun sen olduğunu fark ettim. Fark ettim etmesine ama ben fark edene kadar sen tarafından bin bir parçaya ayrıldım, kırıldım. Sana çok şey demek istiyorum bir o kadar da sana karşı susmak istiyorum. Ben konuşmadan sen anla istiyorum. Zavallıca ama bir defa babam ol istiyorum.” dolu gözlerimden taşmak isteyen yaşlarla beraber devam ettim konuşmaya “Neyse ne desem boş zaten bu saatten sonra. Sana hakkım helal olsun eğer ki hakkım varsa. Hatta hepinize hakkım helal olsun iyi kötü üstümde emeğin var sonuçta.” Daha fazla konuşacak cesareti kendim de bulamadım daha doğrusu konuşacak gücü kendimde bulamadım. Onun için yerimden kalkarak Selim beyin yanına doğru adımladım. Akça ailesi geldiğimi fark edince son kez Mert’e sarılıp bana döndüler. “Yasemin canım vedalaştıysanız gidelim mi?” Aslı hanımın sorusuyla anneme baktım. Onunla henüz vedalaşmadım, içimden gelmiyordu. Babama olan kırgınlığımdan dolayı kimseyle konuşasım bile gelmiyor. Annem benden bir adım bekliyordu fark ediyordum ama o adımı benden gelmeyeceğini de biliyordur artık. Son kez bunca sene aile bildiklerime baktıktan sonra Aslı Hanıma dönüp “Evet” diyerek onu yanıtladım. Tam o sırada sadece bizim olduğumuz odanın olduğu alana doğru ayak sesleri gelince hepimiz başımı reflekse koridorun başına çevirdik. Birkaç saniyelik bekleyişten sonra gelenler göründü. Abimlerdi. Doğru ya babam demişti gelecekler diye ama yanlış değilsem bizden önce bile burada olmaları gerekiyordu. “Yetiştik mi?” nefes nefese kalmış bir şekilde soruyu soran büyük abim Kerem’di. Babam başını sallayarak “Evet de siz neden bu kadar geç geldiniz oğlum? Aradım da kaç defa açmadınız.” “Baba yolda küçük bir kaza yaşadık?” Küçük abimin konuşmasıyla annem ve babam “NE?!” diye feryat kopardı. “Ne oldu oğlum? Bir şeyin var mı?” Babamın endişesi sesine yansımıştı resmen. Bir yandan soru sorarken bir yandan da abimleri kontrol ediyordu. Abim onun bedenini kontrol eden ellerini tutarak “Sakin ol baba. Bir şeyimiz yok çok şükür iyiyiz biz.” onun için korkmuştum ama bunu demesiyle herkes rahatlamıştı. “İyi size bir şey olmasında oğlum.” diyerek konuyu kapadı annem. Abimler babamlardan bakışlarını çekerek bana ve yeni fark ettikleri Akça ailesine yöneltmişti. Ardından tekrar babama bakarak konuşmasını bekler gibi bekledi. Babam ise sadece gözlerini kaçırarak sustu. “Ne oluyor burada baba? Telefonda da düzgün bir şey anlamadık. Bize de açıkla lütfen. Ayrıca Yasemin neden ordasın gel buraya.” Onlara olayı üstün körü annem ve babam anlattıktan sonra Kerem, soğuk bir ifadeyle bana yaklaştı. “Yasemin, burada olmanın nedenini anlıyorum ama bu durum hiç de normal değil. Yeni ailenle tanışmak istemen, bizim için kolay bir durum değil.” Sesi, sert ve mesafeli bir tonda yankılandı. Küçük abim, gözlerini bana dikerken, “Sadece bir kağıt parçası için neden bu kadar heveslisin? Gerçekten bu kadar çabuk unuttun mu bizi?” dedi. Kelimeleri, kalbimde derin bir yara açtı. İçimden, onlara karşı bir şeyler hissetmek isterdim ama bu soğuk karşılamayla hevesim suya düştü. Kafamda dönen düşünceler, daha da karmaşık hale geliyordu. “Ben… Ben sadece…” diye mırıldandım ama kelimeler boğazımda düğümlendi. Aniden, kendimi savunmasız hissettim. Kerem, daha da yaklaşarak, “Unutma ki biz seni büyüttük, seni sevdik. Şimdi her şey bir anda değişiyor. Bunu hazmetmek zorundayız,” dedi, gözlerinde bir soğukluk vardı. Bunu duymak, içimdeki acıyı daha da derinleştirdi. Neden böyle davranıyorlardı? Kardeşlerimden sevgi beklerken, soğuk bir duvarla karşılaşmak, beni yıpratıyordu. “Ben de buradayım, sizinle birlikteyim. Ama beni dışlamanızı istemiyorum,” dedim, sesim titriyordu. “Siz benim ailemsiniz.” Küçük abim, başını çevirerek, “Ama Yasemin, sen başka bir ailenin kızı oldun. Bu durumda bizden ne bekliyorsun?” dedi. Kelimeleri, içimde bir boşluk açtı. Onların gözünde benim kim olduğum, bambaşkaydı artık. “Benim kalbimde her zaman yeriniz olacak,” dedim, ama sesim neredeyse kayboldu. Gözlerim dolarken, duygularımı daha da derinleştiren bir kaygı sardı içimi. Aslı Hanım, bu gergin atmosferde bir araya gelmeye çalışarak, “Belki de yeni bir başlangıç için zamana ihtiyacımız var,” dedi. Ama abilerimin sert bakışları, bu öneriyi havada bıraktı. Kerem, “Zaman bize ne kazandıracak ki?” diyerek yanıtladı. “Bizim için her şey değişiyor, Yasemin. Senin için de bu böyle olmamalı.” Gözlerim, her birinin yüzünde beliren soğuk ifadeleri inceledi. Onların beni sevmediğini, dışladığını hissetmek, acı veriyordu. Ama belki de bu, yeni bir aileye ait olmanın bedeliydi. O an, Yağız’ın yanında durduğunu fark ettim. O bana destek oluyordu ama abilerimin gözlerinde yine de bir mesafe vardı. Kendimi savunmasız hissetmekten kurtulamıyordum. “Ben buradayım, her zaman yanındayım,” dedi Yağız, ama onun desteği bile bu soğuk tavırların etkisini hafifletmiyordu. Kafamdaki belirsizlikler, ruhumdaki yaraları daha da derinleştiriyordu. Artık, yeni bir ailenin yanı sıra, eski ailenin de yükünü taşımak zorundaydım. İki dünyada birden yaşamaya çalışmak, içimdeki karmaşayı daha da arttırıyordu. Acaba gerçekten kabul görecek miydim, yoksa her zaman dışlanan biri mi olacaktım? Duygularım karmaşıklaşırken, onlara karşı duyduğum özlemi de yitirmemek için çabalıyordum. Ama bu soğuk karşılamalar, içimdeki sıcaklığı söndürüyor, beni her geçen gün daha da yalnızlaştırıyordu. Bir an, Yağız’a bakarak derin bir nefes aldım. İçimdeki kararsızlık, belki de bir gün geçecekti. Ama o güne kadar, bu soğuk duvarlarla yüzleşmek zorunda kalacaktım. Yalnızlığım ve soğuk bakışlar arasında kaybolmuşken, bir umut ışığı arıyordum. Yağız, yanımda durmaya devam ediyordu. Onun varlığı, bu zor anlarda bile içimi biraz olsun ısıtıyordu. Ama abilerimin ve babamın bana olan tavırları, kalbimde bir soğuk rüzgâr estiriyordu. Kerem, gözlerini benden ayırmadan, “Yasemin, biz seni tanıdığımız kadar biliyoruz. Ama bu durumda bizi de düşünmelisin. Her şey çok hızlı gelişti,” dedi, sesi sertti ama içinde biraz yumuşaklık da barındırıyordu. “Biliyorum,” dedim, sesim titreyerek. “Ama ben de bu duruma alışmaya çalışıyorum. Yeni bir ailem var ama siz de benim ailemsiniz. İkisini bir arada taşımak zorundayım.” Küçük abim, “Bunun nasıl mümkün olacağını düşünmüyorum. Yeni ailenle aranda bir bağ var artık. Bizimle nasıl devam edeceksin?” diyerek açık bir meydan okuma sundu. Bunları duymak, kalbimde bir yaraya daha tuz ekledi. “Siz benim geçmişimsiniz. Bu bağımı koparamazsınız,” dedim. Ama sesimdeki kararlılık, içimdeki korkuyla çatışıyordu. Annem, o an yanımıza geldi. “Oğullarım, Yasemin’in bu süreçte desteğe ihtiyacı var. Biraz daha anlayışlı olmalısınız,” dedi. Ama babam sessizdi, sadece bakışlarını kaçırıyordu. Kerem, “Bu durumda bizim için zor olan ne biliyor musun, anne?” diye yanıtladı. “Yasemin, birdenbire kaybolmuş gibi hissediyoruz. Aile bağlarımız, artık farklı bir boyuta geçti.” Küçük abim, annemin yanında durarak, “Zamanla belki alışırız, ama Yasemin’in bizim yanımızda yer almadığı bir gerçek,” dedi. Yüzümde bir sıcaklık hissetsem de, içimdeki hüzün daha baskın çıkıyordu. “Sizler her zaman benim ailem olacaksınız,” dedim ama sesim, içinde kaybolduğum duygularla yankılandı. Yağız, o an beni desteklemek için daha da yanaştı. “Yasemin, her şey zamanla daha iyi olacak. Bunu unutmamalısın,” dedi. Ama abilerimin soğuk tavırları, yine içimdeki umudu zayıflatıyordu. Annem, “Biraz zaman verelim. Yasemin, yeni ailesiyle tanışırken, biz de bu durumu kabullenmeye çalışalım,” dedi. O an, içimde bir şeylerin değişmesi gerektiğini anladım. Belki de abilerimle arasındaki mesafeyi kapatmanın tek yolu, onlara karşı açık olmaktı. “Belki de biraz zaman vermeniz gerekiyor,” dedim, gözlerimle onlara bakarak. “Bu durumu hepimiz anlamalıyız. Belki de birlikte büyüyebiliriz.” Ama abilerimden gelen soğuk bakışlar, içimdeki umudu daha da azalttı. Kerem, derin bir nefes alarak, “Zamanla belki, Yasemin. Ama ben sana karşı olan hislerimi şu anki durumda bilmiyorum,” dedi. Bir an sessizlik oldu. İçimdeki kaygılar ve belirsizlikler, bende bir karmaşa yaratıyordu. Onlara karşı bir şeyler hissetmek istiyordum ama bu soğuk tavırlar beni zorluyordu. “Benimle olmanızı istiyorum,” dedim, sesim boğuk bir fısıldama gibiydi. “Ama ne olur, bu mesafeyi kapatalım. Ben de sizinle birlikte olmak istiyorum.” Küçük abim, bir an duraksadı. “Yasemin, bu kolay değil. Ama denemeye değer olabilir,” dedi. O an, belki de bir umut ışığı doğmuştu. Yağız, “Birlikte zaman geçirirsek, belki de birbirimizi daha iyi anlarız,” dedi. “Hepimiz için bu süreç zor ama birlikte olursak daha kolaylaşır.” Kerem, derin bir nefes alarak, “Belki de haklısın. Ama zaman alacak, bunu biliyorum,” dedi. Annem, yüzünde bir gülümsemeyle, “Önemli olan denemek, Yasemin. Biz hep yanındayız,” dedi. O an, belki de hayatımda bir dönüm noktasına gelmiştim. Yeni bir başlangıç, eski ailemle birlikte ilerlemek için bir fırsattı. İçimdeki kararsızlık ve korkuya rağmen, yeni bir hayata adım atmaya kararlıydım. Birlikte geçireceğimiz zaman, belki de kalbimdeki boşlukları dolduracaktı. Geçmişimi kabul ederek, geleceğime umutla bakmak için bir adım atmaya hazırdım. Bu soğuk karşılamaların ardında, belki de bir sıcaklık bulabilirdim. Bütün bunlar, içimde bir umudu yeniden yeşertmeye başlamıştı. Yeni ailemle birlikte, belki de kaybettiğim bağları yeniden kazanabilirdim. Ama bunun için sabırlı olmam gerekecekti. Ve en önemlisi, bu yolda yalnız olmadığımı bilmeliydim.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD