Mahalleninizin polisi geldi hanım!! diye bağırasım vardı. Ne geceleri vardı ne gündüzleri. Mahalle, mahalle değil olay yeri gibiydi. Kiminin kocası, karısını döver, kimi kızının yanında komşunun oğlunu gördü diye isyan çıkartır. Kaşının üstünde gözün var diye kavga çıkartanları saymıyorum bile.
Ben mi, ben kimmiyim?
Aslına, bakarsanız sivil polisim fakat mahalleli saolsun her yerde bir şekilde kimliğimi ortaya çıkartmayı beceriyorlardı. Nasıl oluyor bilmiyorum en gizli görevlerde bile bir şekilde mahalleden biriyle karşılaşıyordum. Hayır yani bendeki de şansdı hala yaşıyorsam yine mahallede karşılaştığım kişiler sayesinde oluyordu. Önce tüm işin içine ediyor, sonra nasıl oluyorsa şans bize dönüp sorunsuz hallediyorum. Karakoldakiler bile benle dalga geçiyorlar dı, acaba bu operasyonda hangi tanıdığın çıkıp gelerek işin içine edecek diye. Haklılardı hemde çok haklı. Bu olaylar başkasının başına gelse kesin işine son verir, işten atardım. Ama kendim olunca şansıma küfür etmekten başka bir çarem olmuyordu. Amirim girdiğimiz operasyonların sonunda beni yanına çağırıp, sizin mahalleden kim destek için gelmişti diye dalga geçer olmuştu. Koskoca amir benle dalga geçer olmuştu.
Resmen cennet mahallesinde yaşıyordum haberim yoktu. Yakında bir yerlere Feratlar ve köpekler giremez diye yazan pembeyle karşılaşırsam hiç şaşırmıcaktım.
Acaba bende mahallenin girişine adam olmayanlar giremez mi yazsaydım.
Lan öyle bir şey yapsam mahallenin yarısından çoğu boş kalır, bende rahat ederdim. Şöyle bir düşündümde güzel fikirdi. Kesin yazmalıydım.
Bak işte yine geliyordu iki gözümün çiçeği canım kız kardeşim, ve istemediğin ot burnunun dibinde biter dedikleri arkadaşı Zeynep
Böyleydi işte bizim mahalle tüm zıt karakterlerle dolu.