Bölüm 7

1503 Words
Yiğit sabah çok erken uyandı. Kendine gelebilmek için bir süre yataktan çıkmadı. Dün olanlar ve akşam yaşadıkları aklına gelince yine gerildi. Bugün evden çıkmamaya karar verdi. Adamları ve polis dün olan olayla ilgili araştırma yapıp deliller toplayıp rapor halinde sunacaklardı. Kalkıp havuza girmeye karar verdi böylece güne rahat başlayabilirdi. Mayosunu giyip havlusunu aldı ve en alt kata indi. Havuzun günlük temizliği yeni tamamlanmıştı. Buna memnun oldu. Hemen atlayıp yüzmeye başladı. Yarım saat yüzdükten sonra kendine geldi. Havuzdan çıkıp kurulandı. Şezlonga yatıp bir on dakika dinlendi. Tüm kaslarının kendine geldiğini hissediyordu. Odasına çıkıp beyaz t-shirt ve gri eşofman altını giyip alt salona indi. Kahvaltı masası salonda hazır bekliyordu. Zeynep'in geçen sefer uyuduğu koltukta yine uyuya kaldığını gördü. Bu sefer yarı oturur pozisyondaydı. Yiğit karşıdan kıza baktığında her yerinin tutulmuş olacağını tahmin etti. İsmini seslenince Zeynep yavaş yavaş gözlerini açtı. Eli ilk boynuna gitti. "Ah!" dedi. Bacaklarını koltuktan indirirken tekrar inledi. Acıdan yüzü buruştu. "Dün sana kalacağın oda gösterilmişti ama sen bu koltuğu sevdin galiba" Yiğit alayla konuşurken Zeynep kaşlarını çatıp baktı. İçinden 'adama bak akşam öküz gibi bağırıyor sabah alay ediyor. İnsanlık yoksunu' dedi "Kahvaltı hazır kalk da bir şeyle ye" Yiğit, Zeynep'in bakışlarına hiç aldırış etmeden konuşuyordu. Zeynep ayaklarının ağrısıyla zorla ayağa kalktı. Bir süre koltuğa tutunarak durmaya çalıştı. Kan ayaklarına akın ederken karıncalanmaya başladı ve bu oldukça acı verici oldu. Acı çektiği yüzünden belli oluyordu. Kaşları hala çatık bakıyordu. Tek kelime etmeden banyoya gitti. Yiğit arkasından sırıtarak baktı sonra masaya geçip oturdu. Zeynep'te banyodaki işlerini bitirip masaya geldi. Yiğit masanın başında oturuyordu. Hemen yanında Zeynep için servis açılmıştı. Zeynep gidip oturmadan bekledi. "Davet mi bekliyorsun?" Zeynep sessizce yanına geçip oturdu. Gözleri kucağında birleştirdiği ellerindeydi. Bütün gece ağladığı için gözleri hala şiş ve kırmızıydı. Yiğit çatal bıçağı tabağına bıraktı. Kollarını bağlayıp masaya dayadı. Derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya başladı. "Bak Zeynep, şu duruma bir açıklık getirelim. Bende en az senin kadar bu durumdan rahatsızım. Sen ne kadar burada kalmak istemiyorsan bende yabancı biriyle evimi paylaşmak istemiyorum. Madem bir süre birbirimize katlanmak zorundayız ikimizde idare etmesini öğreneceğiz tamam mı?" Yiğit'in sözleri Zeynep'in çok ağırına gitti. Buraya gelmeyi kendi istememişti ve şimdi kendini sığıntı gibi hissediyordu. Oysa burada kaldığı ilk gece Yiğit'in davranışları ona kendini değerli hissettirmişti. Göz yaşlarının akmasına engel olamadı. Buradan gitmek istiyordu ama hayatının tehlikede olması onu korkutuyordu. Yiğit'in onu koruyacağını biliyordu. Konuşurken sesi titredi. "Madem beni burada istemiyorsun sana fazlalığım neden burada tutuyorsun. Başka bir yere gönder" "Seni koruyabilmem için gözümün önünde olman lazım" Aslında Zeynep için bir çok güvenli yer bulabilirdi. Kız kendi evinde kalıp yanına korumada verebilirdi. Söylediklerinin aksini onun burada kalmasını istiyordu. Zeynep'in farklı bir enerjisi vardı ve bu Yiğit'i kendine çekiyordu. "Ben ne yapacağım burada?" "Ne bileyim Zeynep canın ne istiyorsa onu yap" Zeynep oflayarak kahvaltısını yapmaya başladı. "Benim eşyalarım ne zaman gelecek?" "Birazdan gelir" "İyi. Burada koşabileceğim bir yer var mı?" "Aşağıda havuzun yanında spor salonu var. Koşu bandı da var ya da evin etrafındaki koruda da koşabilirsin ama sen koşu bandında koş" "Aşağıda havuz mu var?" "Hı hı" "Sen yüzmeyi seviyor musun?" "Hı hı" "Bende yüzebilir miyim?" "Hı hı" "Gıcık mısın?" "Zeyneeep!" Kahvaltı bittiğinde Zeynep salondaki koltukta oturmuş sürekli ayağını sallıyordu. Yiğit'in gözü takılıyor, bir şey söylememek için kendini zor tutuyordu. Zeynep'in ayak sallaması hızlanınca artık dayanamayarak patladı. "Zeynep yeter sallama artık şu ayağını" "Ne yapayım canım sıkılıyor" "Bizim bir teyzemiz vardı. Canım sıkılıyor diyen kızlara sana koca lazım derdi. Bizde sana koca mı bulsak" "Ha ha ha çok komik" "Siz ne güzel anlaşmışsınız karşılıklı şakalar falan" Sarp'ın sesini duyunca ikisi de susup ona döndü. Zeynep onun elindeki küçük bavulu görünce ayaklandı. "Ver şunu" diyerek bavulu Sarp'ın elinden çekti. Üst kata kendisi için hazırlanan odaya çıktı. Yiğit önündeki bilgisayarı kapatıp Sarp'ın tam önünde durdu. Ona iyice yaklaştı "Bugün ki görevin Zeynep'i oyalamak" "Neden ben?" "Onu buraya getirirken düşünecektin" Yiğit odasına gidip bilgisayarında çalışmaya devam etti. Sarp ve Zeynep koruda yürüyüşe çıktılar. "Ayşe ile kahvaltı nasıl geçti?" "Sanki bilmiyorsun" "Ayşe'den dinledim ama senin düşüncelerini merak ediyorum" "Söylersem Ayşe'nin benim hakkımda ne düşündüğünü söyleyecek misin?" "Tabii ki hayır. Ben arkadaşımı satmam" "Tahmin etmiştim. Ayşe çok dürüst, içindekini hemen söylüyor bu da benim hoşuma gitti. Onunla daha çok vakit geçirmek istiyorum. Sen söyle bakalım hayatında biri var mı?" "Olsa sence burada olabilir miydim?" "Burada olmak?" "Sarp, Yiğit beni burada istemiyor. Neden beni buraya getirdin ki? Sürekli adamı sinirlendiriyorum" "Bak Yiğit iyi bir adamdır. Sadece bunu dışarıya göstermez. Eğer gerçekten istemeseydi sen burada olmazdın. Yakında ikinizde alışırsınız" Eve döndüklerinde Yiğit hala ortalıkta yoktu. Havadan sudan biraz daha sohbet ettiler. Sarp Yiğit'in film koleksiyonunu gösterdi. İstediğini seçip izlemesini söyledi. Kendisinin önemli bir işi olduğu için çıkması gerekiyordu. Zeynep film izlemenin iyi bir fikir olduğunu düşündü. Önce gidip mısır patlattı sonra bir film seçip seyretmeye başladı. Seçtiği romantik komedi film bir süre sonra kahkahalarla gülmesini sağladı. Kendini o kadar çok filme kaptırmıştı ki etrafta olan bitenden haberi yoktu. Kahkahaları duyan ev çalışanları sırayla salona gelip neler olduğuna baktılar. Yiğit aşağıdan gelen kahkaha sesini duyunca Zeynep'in keyfinin yerinde olduğunu anladı. Kendisi de çalışmaktan yorulmuştu. Bilgisayarını kapatıp Zeynep'e bakmak için aşağıya indi. Salona geldiğinde patlamış mısır kokusunu alındı. Gidip hemen Zeynep'in yanına oturdu. Zeynep önce şaşırdı ama filmini seyretmeye devam etti. Yiğit filme bakarken bir yandan da Zeynep'in kucağındaki mısırı yemeye başladı. "Hey o benim mısırım" "Ama çok güzel olmuş" "Tamam biraz yiyebilirsin" Yiğit'in masum konuşması Zeynep'in çok hoşuna gitti. Hep sert otoriter ses tonuyla konuşan adam ilk defa küçük bir çocuk gibi masum konuşmuştu. Film bittiğinde Yiğit kafasını arkasındaki yastığa yasladı. Başını Zeynep'e döndürdü. "Havuza girmek ister misin?" "Yanımda mayo yok ki" "O kolay gel benimle" Zeynep şaşırmıştı. Kolay olan neydi? Evde mayo dükkanı olacak değildi ya. Havuzun olduğu kata indiler. Küçük bir soyunma odası vardı. Odadaki dolabın çekmecesini açan Yiğit iki tane mayo gösterdi. "Burada iki tane mayo var. Bunların sana olacağına eminim" "Kimin bunlar?" "Hiç kimsenin , yeni, giyilmemiş. Misafir mayosu diyelim. Dolapta havluda var. Sen giyinip gir, ben daha sonra gelirim" Yiğit odadan çıktıktan sonra Zeynep mayoları incelemeye başladı. Biri sade düz bir mayoydu diğeri ise askılı göbek bölgesinde asimetrik üçgen açıklıklar olan daha seksi bir tasarımdı. Bunları kimin ne için seçtiğini ve burada tuttuğunu merak etti. İçine kıskançlık tohumları serpildi. Yiğit eve getirdiği kızlara mı giydiriyordu bunları acaba? Oflayarak kafasındaki düşünceleri silmeye çalıştı. Seksi olan mayoyu tercih etti. İç çamaşırlarında da seksi olanları seviyordu. Mayoyu giyip havluyu aldı ve havuzun yanına gitti. Havuzun her tarafı tamamen camekan kaplıydı. Sanki ormanın içinde yüzüyor hissi uyandırıyordu. Diğer tarafta cam kaplıydı. Evden havuza inen merdivenler gözüküyordu. Havluyu şezlonga bırakıp havuz kenarında oturdu. Ayaklarını suya sarkıttı. Su çok soğuk değildi. Gözlerini kapatıp ayaklarını suyun içinde oynattı. Verdiği serinlik içini ferahlattı. Yiğit odasında mayosunu giydi, havlusunu omzuna atarak merdivenlerden indi. Havuzu gören merdivenlere geldiğinde olduğu yerde kaldı. Zeynep havuz kenarında parçalı mayosu ile oturuyordu. Mayo üzerine tam gelmişti ama o dolgun göğüsler yine her an oldukları yerden fırlayacakmış gibi duruyordu. Kendi kendine havuz fikrinin hiçte akıllıca olmadığını düşündü. Zeynep karşısında muhteşem fiziğiyle duruyordu ama kendisi onun karşısında nasıl duracak bilmiyordu. Daha şimdiden vücudu tepki vermeye başladı. Üzerindeki ince bir mayo şort her şeyini ortaya serebilirdi. Hemen suya girerse fark edilmeyeceğini umut etti. Havuzun başına geldiğinde Zeynep kendini havuzun içine bıraktı. Tam karşısından Yiğit'te suya girdi. Suyun içinde biraz ilerleyip durdu. Zeynep karşıdan suyun içinde ona doğru yüzerek geliyordu. Tam önüne geldiğinde sudan çıktı. "Gelmişsin" "Evet geldim. Mayo yakışmış" "Teşekkür ederim" Zeynep, Yiğit'ten etkilendiğini belli etmemeye çalışıyordu. Onun ıslak saçları ve ıslak vücudu karşısında nefes almakta zorlanıyordu. Çok etkileyiciydi. Yiğit rahatça olduğu yerde duruyordu. Zeynep'in ayakları yere değmediği için suyun içinde sürekli hareket ediyordu. "Senin ayakların yere basmıyor mu?" "Basmıyor" Yiğit'in yüzündeki gülümseme genişledi "Ya senin benim boyumla ne derdin var?" Yiğit "küçük ukala" diyerek yüzmeye başladı. Zeynep onun arkasında su attı. Yüzerken tüm sırt kaslarının hareketini görebiliyordu. İki kürek kemiği arasındaki dövme dikkatini çekti. Ne olduğunu tam göremedi. Adamın küçük sıkı kalçasına bakınca vücudundaki ateş neredeyse kulaklarından çıkacaktı. Daha fazla izlemeye dayanamadı ve yüzmeye başladı. Bir süre birbirlerinden bağımsız yüzdüler. Yorulduklarında yan yan duvara yaslandılar. "Sen bu koca evde yalnız mı yaşıyorsun?" "Ara sıra arkadaşlarım gelir. Sarp genelde burada olur" "Ailen" "Ailem yok benim. Senin gibi" Zeynep başını çevirip Yiğit'in gözlerine baktı. İçinde üzüntü, kaybetmişlik aradı ama hiç biri yoktu. Herhangi bir duygu kalıntısı bile göremedi. "Hadi çıkalım üşüme" Zeynep başıyla onayladı. Merdivenlere doğru dalıp çıkarak gitti. Merdivenlerden çıkıp havlusunu almaya giderken izlendiğinin farkında değildi. Yiğit ise şu anda vücudundaki enerji patlamasıyla daha on tur yüzebilirdi. Zeynep kurulanırken hızla çıkıp havlusunu beline sardı. Yan yana üst kata çıkıp odaların kapısında ayrıldılar. Yiğit odasına girdiğinde derin bir nefes aldı. Zeynep'in üzerindeki etkisi giderek artıyordu. Az önceki görüntüler karşısında hayatında hiç bu kadar zorlandığını hatırlamıyordu. Bunun sadece cinsel bir çekicilik olduğunu düşündü. Bir kere beraber olsalar geçeceğine neredeyse emindi. Duşa girip kendini rahatlattı. Zeynep'te odasına girdiğinde farklı değildi. Hiç bir erkeğe böyle çekilmemişti. Hem fiziksel hem sosyal olarak güçlü bir adamdı. Bazen kendini özel ve değerli hissettiriyor ki bu Zeynep'in çok hoşuna gidiyordu. Gür ve sert ses tonu bazen gözlerinde yakaladığı derinlik içinde daha önce hissetmediği isim veremediği duygulara neden oluyordu. Kısa bir duş aldıktan sonra kendini yatağa bıraktı. Suyun verdiği yorgunlukla uyuya kaldı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD