Günler birbirini kovalıyor aynı rutinde devam ediyordu. Ayşe ve Zeynep geçen günlerde konuştukları gece kulübüne gitmeye karar verdiler. İşten çıkıp eve geldiler ve hemen hazırlanmaya başladılar.
Ayşe üzerine gece mavisi derin sırt dekoltesi olan elbisesini giyerek altına aynı renkte ayakkabılarını giydi ve siyah saçlarını açık bıraktı. Zeynep'te siyah tamamı payetlerle işli tek omuzlu elbisesini giydi. Ayağına gümüş ayakkabılarını giydi. Makyajlarını tamamladıktan sonra ikisi de harika görünüyordu. Birbirlerine övgüler yağdırarak evden çıktılar.
Çağırdıkları taksi ile kulübe gelip içeri girdiler. İki kızda fark edilmeyecek gibi değildi. Kendilerinden emin adımlarla bara doğru ilerlediler. Ayşe barmen arkadaşıyla selamlaşıp Zeynep ile tanıştırdı. Birer alkolsüz kokteyl alarak sohbet edip içmeye başladılar. Bardaki insanların özellikle de erkeklerin göz hapsine alınmışlardı bile.
Yiğit ve Sarp aynı mekanda locada yanlarında iki kadınla oturuyorlardı. Sarp yanındaki kızla yakın bir sohbetin içine girmişken Yiğit elindeki bardakla ilgilenip yanındaki kızı dinliyormuş gibi gözüküyordu.
Sarp etrafa bakmak için başını kaldırıp bara döndüğünde Ayşe'yi gördü. İçinden "siktir çok güzel olmuş" dedi. Onu ilk defa iş kıyafetlerinin dışında görüyordu. Sarp'ın yanındaki kız ilginin kendinden başka tarafa kaydığını fark etmiş tekrar Sarp'ın onunla ilgilenmesi için uğraş veriyordu. Sarp ise gözlerini Ayşe'den alamıyordu. Onun her hareketini inceliyordu. Aşçı kıyafetinin içindeki cevher ortaya çıkmış, tüm vücut hatları gözlerinin önündeydi. Sarp adeta Ayşe'ye kilitlenmişti.
Yiğit bir süre yanındaki kadının anlattıklarını umursamaz bir şekilde dinledi. Artık daha fazla boş konuşmasına katlanamaz hale geldi. Cinsel tatmin için bile olsa daha fazla bu kadını çekemeyecekti. Centilmence izin isteyerek yanlarından ayrıldı ve kalabalığın içinden bara doğru ilerledi. Barmenin yanına giderek her zaman içtiği az alkollü içkisinden istedi. Bir yudum aldıktan sonra arkasını dönmesiyle biriyle çarpıştı. Elindeki tüm içki gömleğine döküldü. Kaşlarını çatıp sinirle başını kaldırdı ve Zeynep ile göz göze geldi.
Zeynep eliyle ağzını kapatmış korku ile ona bakıyordu. Adamın bakışlarındaki siniri iliklerine kadar hissetmişti. Eli ayağı titremeye başladı. "Be-ben özür dilerim". Kelimeler ağzından zorla çıktı. İçeride yüksek müzik olduğu için sesinin duyulduğundan bile emin değildi.
Yiğit sinirle onun kolunu tuttu. Onun canın yaktığından haberi yoktu. Tüm gece sıkılmasının üzerine bu kız tuz biber olmuştu. Gözleri adeta ateş saçıyordu. "Dua et eğlenmek için buradasın yoksa canına okurdum" Kızı iterek bıraktı ve mekanı terk etti.
Zeynep'in o kızgın gözler karşısında yaşadığı korkuyu atabilmesi zaman aldı. Kolunda hissettiği acıda kolay geçmemişti. Biraz kendine gelebilmek için derin nefesler alıp verdi. Ayşe'de tüm olaya şahit olmuş ve arkadaşı için oldukça endişelenmişti. "Kızım bu iki oldu. Allah üçüncüsünden korusun. Bu adam bakışlarıyla birini öldürür."
Zeynep çok korkmuş olmasına rağmen gözlerindeki derinlikten etkilenmişti. Bakışlarının arkasında sanki farklı bir anlam vardı. Adamın üzerindeki etkisinden kurtulduktan sonra eğlenmeye devam ettiler. Gece boyunca dans ettiler. Bir ara pistte yanlarına gelen bir adam elini Zeynep'in bekine atınca Zeynep ufak bir hareketle adamı etkisiz hale getirmiş ve kendilerinden uzaklaşmasını sağlamıştı.
Sarp Ayşe'yi gördüğünden beri gözlerini ondan ayırmamıştı. Her hareketini inceliyor ve ezberliyordu. Yanlarına yanaşan adamı görünce tam ayağa kalkacaktı ki Zeynep'in yaptığı hareketi görüp tekrar gülümseyerek koltuğuna yaslandı. Sarp'ın yanındaki kadın onun ilgisizliğinden sıkılmış elindeki telefonla oyalanıyordu. Yiğit'in yanındaki kadın ise ekildiğini anlamış sürekli içiyordu.
Saat üçe gelirken kızlar yoruldu ve eve dönmeye karar verdiler. Onların çıkacağını fark eden Sarp yanındaki kadına bir bahane uydurup mekandan çıktı. Kızlar kapıda taksi beklerken Sarp arabası ile önlerinde durdu. Camı açıp onları görebilmek için hafifçe eğildi.
"Ayşe hanım geç oldu isterseniz ben sizi evinize bırakayım"
Kızlar önce birbirlerine baktılar sonrada kabul ettiler. Zeynep'in yönlendirmesiyle Ayşe öne Zeynep'te arkaya oturdu. Sarp dikiz aynasından arkaya baktı.
"Sizin adınız Zeynep'ti dimi?"
"Evet adım Zeynep"
"Benimde Sarp memnun oldum"
Ayşe'ye döndüğünde gözü onun bacaklarında takılı kaldı. Oturunca eteği biraz daha toplanmış ve tüm bacakları ortaya çıkmıştı. Yutkunup boğazını temizledi.
"Kemerinizi takın"
Ayşe onun haline gülmemek için dudağını ısırdı ve kemerini taktı. Zeynep, Yiğit ile ilgili bir şeyler öğrenmek istiyordu.
"Akşam Yiğit beyin içkisinin üzerine dökülmesine neden oldum. Galiba çok sinirlendi"
"Yiğit abim serttir bazen de korkutucu ama herkesin bilmediği iyide bir kalbi vardır. Ayrıca bir gömleği dert etmez. Unutmuştur merak etmeyin"
Ayşe merakla "Siz Yiğit beyle çok mu yakınsınız?" dedi
"Evet o benim ailem. Uzun zamandır yanındayım"
Evlerinin önüne gelmişlerdi. Zeynep teşekkür ederek arabadan ilk indi ve kapıyı açmak için hızla ilerledi. Sarp'ın Ayşe'ye olan bakışlarını fark etmiş özellikle yanlarından ayrılmıştı.
Sarp Ayşe'nin kapısını açarak inmesine yardımcı oldu.
"Teşekkür ederim. Zahmet oldu"
"Hayır olmadı"
Sarp kıza göz kırptıktan sonra arabasına binip uzaklaştı. Ayşe, Sarp gittikten sonra eve girdi. Boş boş etrafına bakınmaya başladı. Yüzünde saçma bir sırıtma vardı. Zeynep ona bakıp gülmeye başladı.
"Sanki Sarp'tan etkilendin"
"Etkilenmek mi? Adama bittim kızı ya. Az önce bana göz kırptı, ruhum orada kaldı"
İkisi de Ayşe'nin haline gülmeye başladılar.
******
İhale yaklaştıkça Yiğit'e yapılan tehditler artmaya başladı. Çok büyük ve oldukça karlı bir iş olduğu için ihaleyi almak isteyen firmalar içinde yasa dışı işlerle uğraşanlarda vardı. Yiğit alışık olduğu için tahditleri önemsemiyordu. Son gelen tehdit mektubunu da okuduktan sonra katlayıp masasındaki kilitli çekmeceye diğerlerinin yanına koydu. Bu ihaleye çok iyi hazırlanmış ve kazanacağına emindi.
Yiğit odasındaki dosyaları incelerken Sarp odasına girdi. Yiğit onu görünce arkasına yaslandı.
"Günaydın paşam"
"Günaydın abi. Ben biraz uyuya kalmışım da"
Biraz mahcup biraz yaramaz çocuk gibiydi. Masanın önündeki koltuğa oturdu.
"Gece uyutmadılar galiba"
"Gece uyumadığım doğru ama sandığın nedenden değil. Senden sonra iki güzel bayanı evine bıraktım. Birini düşünmekten gözüme uyku girmedi. Diğeri de senden oldukça korkmuş. Zeynep isminde sarışın güzel bir kadın"
Sarp'ın konuşması üzerine Yiğit huzursuzca hareket etti. Önce kulübe beraber gittikleri kadınlardan söz ettiğini zannetmişti. Zeynep'in adını duyunca kimden söz ettiğini anladı. Bu kız son zamanlarda çok sık karşısına çıkmaya başlamıştı. Öyle bir çıkıyordu ki Yiğit hem sinirleniyor hem de etkileniyordu. Akşam üzerinde olan kıyafetle oldukça seksi göründüğünü hatırladı. Kızın farklı bir çekiciliği vardı ama mantığı sürekli onu itiyordu.
"Korksun ve bir daha karşıma çıkmasın"
İfadesi sertti. Sarp onun huzursuzluğunu sezmişti.
Yiğit telefonuna gelen mesajla yüzünü buruşturup derin bir nefes verdi. Akşam kulüpte bıraktığı kadın sekizinci sitem mesajını atmıştı. Şimdiye kadar Yiğit hiç birine cevap vermemişti. Kadınlara karşı her zaman seviyeli ve nazik davranmaya çalışırdı. Bu kadın tavrının değiştirmesine neden oldu. 'Zeka seviyemiz seninle uymuyor, şansını başka yerde dene' yazıp gönderdi. Dudağının yanında hafif bir tebessüm belirdi. Ayağa kalkıp telefonunu cebine koydu.
"Sarp hadi kalk gidiyoruz bugün ayın on beşi"
Her ayın on beşinde büyüdüğü yetiştirme yurduna gider okulun eksikliklerini tamamlardı. Yıllardır hiç aksatmamıştı. Şehir dışında olduğu zamanlarda adamlarını gönderirdi. Yıllar içinde yurt binası onarılmış, yatakhaneler yenilenmişti. Orası bildiği tek eviydi. Yurttaki çocukların eksikleri olmaması için elinden gelen her şeyi yapıyordu. Tek veremediği aile sıcaklığıydı. Kendisinin bile bilmediği bu duyguyu veremezdi zaten. Hayata karşı güvensizliği ve sert tavrı yetiştiği ortamdan dolayıydı.
Okulun önüne geldiğinde arabadan indi. Tam binanın önünde durup ellerini cebine soktu. Okulun dış görüntüsünü inceledi. En son dış cephe boyası yapılmıştı ve ustalar oldukça iyi bir iş çıkarmışlardı. Camdan geldiğini gören okul müdürü onu giriş kapısında karşıladı.
"Hoş geldiniz Yiğit Bey. Camdan okulu incelediğinizi gördüm. Merak etmeyin her şey güzel oldu. Çocuklar okulun bu renkli görüntüsüne bayıldılar"
"Çocuklar beğendiyse tamamdır müdüre hanım. Ahmet efendi nerede, Sarp'a yardım etsin"
Beraber müdürün odasına girdiler. Kahve içip sohbet ettiler. Sohbetlerinin ortasında kapı hızla açılıp içeri küçük Poyraz girdi. "Yiğit amca" diyerek boynuna sarıldı. Yiğit aynı sıcaklıkla küçük oğlana sarıldı. "Küçük adam yine çok hızlı büyümüşsün". Çocuğu kucağına oturttu ve koklayarak öptü. Yiğit'in içindeki çocuk sevgisini bilen tek kişi okul müdürüydü. Kadın gülümseyerek onları seyretti.
"Yiğit amca dışarıda Sarp amcayı gördüm. Bana yine 'yerimi sana kaptırmayacağım ufaklık' dedi"
Yiğit gülmesine engel olamamıştı. Poyraz çok akıllı ve hırslı bir çocuktu. Daha beş yaşında olmasına rağmen yaşıtlarından önde bir gelişim gösteriyordu. Yiğit'in ona sevgisi diğerlerinden biraz farklıydı. Poyraz, Yiğit'e karşı hep sevgi doluydu.
"Sen büyüdüğün zaman Sarp yaşlı bir dede olacak ve sen onun yerine geçip benimle çalışacaksın, tamam mı?"
Poyraz gururla gülümseyip "Tamam" dedi.
"Ben yaşlı dede olunca sen ne olacaksın abi?"
Yiğit gülerek kapıda onları izleyen Sarp'a baktı
"Ben yaşlanmayacağım ki"
"Evet Yiğit amcam yaşlanmaz o çok güçlü"
Sarp küçük oğlanı yakaladığı gibi kucağına aldı ve gıdıklamaya başladı. Poyraz'ın kahkahaları odayı doldurmuştu.
Arabaya bindiklerinde Yiğit huzurluydu. Kravatını gevşetip gömleğinin düğmesini açtı. Yurtta yaşadığı yıllar ne kadar zor, huzursuz geçmiş olsa da şimdi oraya gitmek , onlar için bir şeyler yapmak huzur veriyordu. Hayatındaki ikilemler onu gülümsetti. Sarp dikiz aynasından onu izledi.
"Keyfin yerine geldi"
"Bu başka bir duygu be Sarp. Keyfin içinde acıda var, hüzünde, mutlulukta"
"Abi senden zor duyulacak sözler bunlar. Neredeyse romantik bir adam olduğunu söyleyeceğim"
"Siktir git Sarp"
"Zaten neredeyse demiştim"
Konuşmanın ardında ikisi de kahkaha attı. Yiğit'in kahkaha attığını ender gören insanlardandı Sarp.
Yiğit eve geldiğinde ilk iş mayosunu giyip havlusunu aldı. Evinin altındaki havuza indi. Havuzun etrafı camekan kaplıydı. Yaz kış kullanılabiliyordu. Su onun stresini alan kendini en rahat hissettiği yerdi. Yarım saat yüzdü. Sonrasında çıkıp şezlong da dinlendi. Saat daha erkendi. Bir kaç arkadaşını arayıp kafa dağıtmak için onlarla randevulaştı. Üzerine günlük kıyafetler giyip evden çıktı.
Gideceği yere yakın ıssız yolu sadece loş bir sokak lambası aydınlatıyordu. Loş sokakta tek başına yürüyen bir kadın ve karşısında ona doğru gelen yürüyüşünden içkili olduğu anlaşılan bir adam gördü. Arabasının hızını azalttı. Yüzleri seçilmiyordu. Adam kıza yaklaşıp önünde durdu. Kızın yola devam etmesine izin vermiyordu. Kız adamı göğsünden itti. Adam biraz sendelese de geçmesine izin vermedi. Yiğit arabayı kenara çekti ve dışarı çıktı. Gözünü onlardan ayırmıyordu. Kızı bu durumdan kurtarmak için hareketlenmişti ki kız tek hareketle adamı yere devirdi.
Adam yüz üstü inleyerek yerde yatıyor kızda tek dizi adamın üzerinde bir şeyler söylüyordu. Yiğit'in gördüğü manzara karşısında dudakları yukarı kıvrıldı. Bu hareket aikido hareketiydi. Biliyordu çünkü kendisi aikido da sekizinci dana ulaşmıştı. O kendi özgürlüğünde özgürdü. O engel tanımaz ebedi galipti.
Yavaşça kızın yanına yanaştı
"Her şey yolunda mı?"
Kız kafasını kaldırınca göz göze geldiler. İkisi de şaşkınlıkla dona kaldı. Yiğit karşısında Zeynep'i görünce şaşkınlığını gizleyemedi.
"Sen"
Zeynep adamın üzerinden kalkıp saçlarını ve üzerini düzeltti.
"Adam çantamı isteyince kendimi korumak zorunda kaldım"
Yiğit belli belirsiz gülümseyip "İyi yaptın" dedi. Yiğit'in yüzündeki ifade kızın içini titretti. Bu yüze bakmaya doyamayacağını düşündü. Biraz daha gülümsese kalbi yerinden çıkabilirdi. Kısa süre sessizce bakıştılar.
"Aikido biliyorsun"
"Evet, çok sevdiğim biri kendimi korumam için öğretmişti"
"Bu saatte ne işin var burada?"
"İşten çıktım eve gidiyordum. İstemeden yine karşınıza çıktım"
Başını öne eğdi. Son görüşmelerinde üzerine içki dökmüş ve onu çok kızdırmıştı. Yiğit yola baktı.
"Gel seni bir taksiye bindireyim. Her zaman bu kadar şanslı olmazsın"
Yoldan geçen bir taksiyi durdurdu. Zeynep "Ben otobüse binseydim" dedi ama Yiğit'in sert bakışları karşısında itiraz etmedi. Zeynep taksiye binerken Yiğit camdan taksiciye "Hanım efendiyi istediği yere bırakın" dedi ve yüklü bir miktar para verdi. Taksi giderken plakasını almayı ihmal etmedi. Bu genelde aldığı bir önlemdi.
Yerde yatan adam zorla kalkıp oradan uzaklaştı. Yiğit'te arabasına binerek arkadaşları ile bulmaya gitti.
******
Zeynep yatağına uzandığında Yiğit'in yüzü gözlerinin önünden gitmiyordu. Onunla hiç normal şartlarda karşılaşmamıştı. Her seferinde Zeynep'in utanmasına neden olacak bir olay olmuştu. Yiğit tepkisini belli etse de ona zarar verecek bir davranışta bulunmamıştı. Yakışıklı bir adamdı. Tüm dünyaya kafa tutacak bir hali vardı. Onun sert ve otoriter duruşu Zeynep'te güven duygusu oluşturdu. Bakışlarındaki derinlik onun içinde sanki farklı bir adam varmış gibi hissettiriyordu. Hem ondan korkuyor hem de kendine engel olamayacak şekilde onu tanımak istiyordu. İçindeki merak duygusu çok yüksekti. Sanki bir şeyler kendini ona itiyordu.
Yatağın içinde dönerken kapısı çaldı.
"Zeynep uyudun mu?"
"Hayır canım gel uyumadım"
Ayşe içeri girip yatağın ayak ucuna oturdu.
"Bende uyuyamadım. Sana sormak istediğim bir şey var"
Zeynep doğruldu sırtını yatak başlığına yasladı, bağdaş kurdu. Merakla Ayşe'ye baktı.
"Bugün Sarp bana mesaj attı. Beni kahvaltıya davet etti"
"Bu harika bir haber. Kabul ettin mi?"
"Daha bir şey söylemedim. Ne bileyim biraz çekindim doğrusu. Gitmeyi çok istiyorum ama korkuyorum da. Bildiğim kadarıyla çapkın bir adam. Ben diğer kızlar gibi olmak istemiyorum"
"Sen Ayşe'sin. Neden diğer kızlar gibi olacakmışsın. Adamın çapkın olmasının nedeni kadınların ona yaklaşım şeklinden. Sen diğerleri gibi yaklaşmayacağına göre o da seni onlar gibi görmeyecek. Sarp'tan hoşlanıyorsun. Kalbini dinle. Bence şu anda gidelim gidelim diyor"
"Diyorsun"
"Dedim bile. Bu hayatta bir kere genç oluyoruz kızım yaşa ne yaşamak istiyorsan"
"İşte benim cesur yüreğim. Bayılıyorum kızım senin bu huyuna"
"Huyum kurusun özgürlüğü seviyorum"
İkisi de gülmeye başladılar. Yıllardır böyleydi. Ayşe yetiştiği şartlardan dolayı çekingen davranır Zeynep onu cesaretlendirirdi. Şimdi Zeynep'inde cesaretlenmeye ihtiyacı vardı ama Ayşe bunu bilmiyordu.