Kartı eline almış üstünde yazan numarayı tam telefondan arayacaktı ki telefon birden çalmaya başladı. bir an için tereddüt ettikten sonra ahizeyi kaldırdı ve:
- Alo?
- . . .
telefonda ki 3 dakikalık konuşmadan sonra ahizeyi kapattı. derin bir soluktan sonra eli ile duvara yaslandı. amelia' nın çekmecesinden aldığı kartta ki numarayı tamamen unutmuştu. telefondan arayan kişi tanımadığı biriydi. araya kişi hastane den aramıştı.
- size dünden beri ulaşmaya çalıştık lakin yurt dışın da olduğunuzu yeni öğrendik ve ancak arayabildik. amelia hanım ile mi görüşüyorum ?
- eşiyim. kendisi şuan müsait değil. ( hastaneden aradıklarını öğrendikten sonra kartta ki numara aradı sanmıştı ve amelia ya haber vermek istemiyordu )
- peki. üzgünüm lakin Bay Thomas' ı kayıp ettik.
- Nasıl yani ?
- maalesef dün akşam uyur iken kalp krizi geçirip hastaneye kaldırıldı. ve kaybettik başınız sağ olsun. merhum bay Thomas' ın na'şını almanız için sizleri buraya bekliyoruz.
- ilk uçakta geliyoruz.
dedi ve telefonu kapattılar.
william askere gideceğinin haberinin ardından bunu amelia ya nasıl söyleyecekti. resmen babası ölmüştü. hem de hiç beklenmedik bir anda. bay Thomas' ı william çok severdi. çünkü ona her daim kapısı açık biriydi. kendisini de çok severdi. her daim her konuda ona danışır evvela onu dinlerdi. aynı şeyi kendisi için de geçerli idi. bunun ile beraber ne zaman amelia ile tartışsalar hep kendi tarafını tutardı, amelia kızı durur iken. nasıl birden geçip gidebilir idi. bir kalp krizine yenik düşecek bir adam değil idi asla. amelia ya bunu nasıl söyleyeceğini bilmiyordu. şuan vefat haberini ona veremezdi. çünkü düşüp bayılmasından korkuyordu. lakin gene de hem toparlanıp çıkmaları ve yola koyulmaları gerekiyordu. daha fazla geçe kalamazlardı. hemen evin yukarı katına çıkıp odaya girdi william. amelia oarada charliyi kucağına almış uyutuyordu. williamı görünce charlie yi yatağına bıraktı ve hemn yaı başında ki koltuğa oturdu. william onun ellerini tutarak .
- amelia baban ı hastaneye kaldırmışlar dün akşam kalp krizi geçirmiş ve hemen hastaneye yetiştirmişler.
- . . .
amelia bir an için dengesini kaybeder gibi oldu eli ile alnına okşadı ve gözleri kısıldı. tam da williamın tahmin ettiği gibi bayılacak gibi idi az sonra. william hemen ona destek oldu.
- hemen toparlanmalıyız amelia. sakin ol yanına gidecez. her zaman olduğun gibi güçlü kal.
eşyalarını toplar iken amelia nın dizleri titriyordu. william ona oturmasını söyledi ve hizmetçilere hemen bir çay yapmalarını söyledi. lakin amelia yerinde duramıyordu. sürekli titriyordu. ve bu toparlanmalarını daha güç bir hale getiriyordu. sonunda tüm eşyalarını toparlayıp arabaya yükleye bilmişlerdi. ve havaalanına doğru yola koyulmuşlar idi. amelia şimdi babasını düşünüyordu. aslında hayatı boyunca aralarında hiç tam olarak baba kız sıcaklığı yaşanmadı. bunun başlıca nedeni amelia nın annesi rose un ölümüydü. ameli anın annesi ve babası birbirlerine çok aşıklarmış. ve rose un ölümünden sonra da babası tom alkole fazlasıyla düşmüş, kumar oynamak artık gündelik bir iş halinde nefes almak gibi zorunlu bir duruma düşmüş ve bu nedenle servetlerinin büyük bir kısmını kaybetmişler. amelia annesinin aynısıymış babasının söylemesine göre. lakin bu amelia nın hoşuna gitmezmiş çünkü bu benzerlik o daha ufak yaşta iken onun omuzlarına ağır yükler bindirmiş. bazen babası ona sanki annesine bakarmış gibi bakıyormuş ve bu durum onu hayaletmiş gibi hissettiriyordu. ve amelia ile uzun bir süre ilgilenmemiş ( amelia hep bu duruma annesine olan benzerlik neden oluyor diye düşünürmüş ve halan daha öyle düşünüyordu ). amelia ile hep dadılar ilgilenmiş. evet hiç bir maddi eksikliği yok iken fazlası ile büyük bir servet ile büyüdü lakin onun istediği babasının bir kere saçlarını okşaması idi, ve ya onun ile beraber kurabiye yapmak, onun ile beraber okula gitmek, ve ya en azından toplantılarına katılmasını görmekti. lakin bunların hiç biri yaşanmadı. çok uzun yıllar sonra babası amelia ya hissettiği lakin asla göstermediği sevgisini hissettirmeye başlamış idi. lakin amelia bir türlü alışamadı bu duruma. ne olur ise olsun baba kız arasında ki bu soğukluk hep vardı. ve şimdi amelia bu soğukluk altında eziliyordu. ne olurdu sanki babasına o kadar gereksiz yere soğukluk yapmasa idi. istediği kadar içinden gelmiyor olsun, istediği zaman gayet te rol yapabiliyordu. gene yapabilir idi. arabadan inmişler idi. uçağı bekliyorlardı william onun elini tutmuş ben buradayım asla yalnız değilsin dercesine ona bakıyordu. amelia sanki bir uçurumdan düşüyor düşüyor ama bir türlü yere çarpamıyordu. artık hem öksüz hem yetimdi. charlie de öyle. o ne yapacaktı şimdi kime teslim edebilirdi çocuğunu o öldükten sonra. charlie amelia nın kucağında ağlamaya başlamıştı.
............................................
uçakları sonun da gelmiş idi. daha fazla beklemeden hemen atlamışlar ve yola koyulmuşlar idi. yol boyunca gene hiç bir şey konuşmamışlar dı. bu dönüş yolu gidiş te ah uzun sürmüştü. sanki hiç bir şey yetmezmiş gibi bi de bu eksikti diye düşündü william. 2 buçuk saatlik uçuşun ardından sonunda Londra ya varmışlar idi. hemen tuttukları arabaya binip eve uğrayacaklar idi. ama amelia wiliam ı vaz geçirdi. ve direk hastaneye gittiler. wil acaba amelia ya söylese miydim vefat haberini diye düşündü. korkaklık etmişti söylemeyerek. lakin amelia için korktuğundan yaptı bunu. hastaneye araba ile vardıklarında wil amelia yı zor ikna edebileceğini düşünüyordu arabada kalmsı için . lakin hiç öyle olmadı. tam tersine amelia söyledi ilk başta:
- ben araba da kalıcam. sen git durumunu öğren.
william orada amelia nın üzüntüden çok korktuğunu anladı. korktuğu şey tek bir şey eğildi. onlar yolda iken babasının çoktan ölmüş olması geçeğini öğrenmek, charlie, çekeceği vicdan azabından korkuyordu. wil ona gerçeği nasıl söyleyebilecekti diye düşündü. onu bu korkulara nasıl teslim edebilecekti. kalbinde açılan yarayı nasıl kapatabilecekti. ona uzun süreli bir sarılmadan sonra sonucunu bildiği halde arabadan indi ve hastaneye girdi. orada ki danışmana hastanın ismini verdi ve onun ile beraber morga gittiler. by thomas ın ölü taş gibi sert vücudunu görünce ürperdi. aslında bu duruma alışkın idi. çünkü bir askerdi ve yanında bir sürü insanın ölümünü izlemek zorunda kalmış idi. ve bir sürü insan öldürmüştü de. lakin bu çok farklıydı çünkü burada gördüğü şeyin hesabını amelia ya verecekti.
onu üzmeye dayanamıyordu. ve daha ondan ne sakladığını bile bilemiyordu yalnızca tahmin edebiliyordu. ve kendisi 1 ay sonra savaşa gidiyordu. kim nasıl ayakta tutacaktı onu. hastnede çıkmış tı. arabaa dogru yürüyordu ki arbanın içinde amelia yoktu. charlie de. hatta şoför kapıdan araba ile çıkmaya hazırlanıyordu. hemen koşarak arabayı durdur du.
- nereye gittiğini sanıyorsun? amelia nerede.
- ben o kadın çocuğuda lıp çıkınca gitmem gerek diye düşündüm
- nereye gittiler?
- şurada ki ormanlık alana doğru.
- çocuk yanında mıydı?
-kucağındaydı.
hemen son hız ile ormanlık alana doğru koşarak gitti. hastne ormaın hemen dibine yapılmıştı ve heen arkasındaki orman çok büyüktü ve ağaçlar her tarafı kapatıyord haa da kapalı ounca ormaın içine girildiği gibi gece imiş gibi duruyordu.
- AMELİA! diye bağırdı
lakin kendi sesinin yankısı dışında hiç bir cevap alamadı.
- AMELİA! diye diye ormanın için de koşarak ilerliyordu.
lakin ne amelia dan ne de charlie den hiç bir iz yoktu. sonra biraz dizlerine dayanarak soluk aldı çünkü yarım aatir ormanın içinde koşuyordu ve amelia ile charlie yi arıyordu. ve hiç bir iz bile bulamamıştı. birden haykırmaya bşladı. yorulmuştu artık. ameliaya ne oluyordu. düşündüğü şeyi aklına getirme istemiyordu. lakin aklına başkabir şey de gelmiyordu. sonra arkasından bir tiz hıçkırık sesi geldi. arkasına döndüğün de amelianın siületini gördü kucağında ki charlie yi sım sıkı tutuyordu hala.
- baba? sen misin?
- . . . ( biraz düşündükten sonra onun söylediği hikayeyi devam ettirmeye karar verdi çünkü gerçekler devam ettiremeyecek kadar acı geldi o esna da william a )
- evet benim kızım.
- kayıp oldum sandım baba. dedi ağlayarak amelia.
ona doğru giderek sarıldı sımsıkı william.
- kayıp olmadın kızım buradıyım ben. dedi ve ardından charlie yi hala kucağın da tuttuğunu fark edince onu sorma istedi:
- kucağın da ki kim kızım? dedi biraz verecği cevapta korkarak
amelia charlienin suratına baktı. uzun süredir karanlıkta kaldıkları için artık gözleri karanlığa alışmışlardı ve birbirlerinin suratını net bir şekilde omsa da gözlerini görebiliyordu. biraz daha duraksadıktn sonra:
- oğlum baa dedi gülümseyerek. ona bakar mısın baa? ben gidiyorum. ona iyi bak baba. bana baktığın gibi değil. baa veremdiklerini ona ver babacım. dedi hem gülüp hem ağlaark
- nereye gidiyorsun?
- . . .
sonra amelia chalie yi babası sandığı williamın kucağına verip önden gitmeye başladı. william onu hiç bozmadan arkasından devam etti. ormaın çıkışına doğru gitmişti ışığa çıktıklarında amelia sanki sarhoşmuşta yeni ayılmış ve sarhoş iken ne yaptığını hatırlamaya çalışıyor muş gibi idi. hemn wil bir tksi çevirdi ve oraa indirdiği öte ki arabadan çıkarttıkları eşyalarını oraya doldurarak arabaa bindiler ve evlerine gittiler. amelia hemen bşını wilin omuzuna koyarak uyumaya başladı. diğer eli ile de charlie yi tutuyordu. ikisi de uyuyordu. ikisi de kollarının arasında idi. ikisi de kanadı kırıktı. william savaşa nsıl gidebileceği hakkın da hiç bir fikre sahip değil idi. bu imkansız idi. ne yapacağını bilmiyor idi. eve varır varmz ameia yı üst kata çıkartıp odalarına götürdü ve üstünü çıkartıp yatağa soktu onu alnın dan öpüp kedisi cenaze için telfon etmeye başladı. cenaze yarın sabah saatlerin de oacaktı. ve amelia nın annsi rose un yanına defin edilecekti. amelia uyandığın da bu olayı hatırlayacak mıydı. hiç bir fikri yoktu. ona bir daha her şeyi tekrar dan anlatıp tekrardan üzüldüğünü görmeye dayanamazdı. peki ya ormanlık alan içerisinde yaşnanları hatırlayacak mı idi? wil i babası anmış idi. babasına söylemek istediği son sözleri ona kendisi mi söyledi? iyi ama ölen amelia nın kendisi eğildi babası idi. bundan ne çıkartması gerekiyor u. bilmiyor idi. charlie yi niye emanet diyordu. artık bu sorularının cevabını bulabilmek için cebinde ki kağıdı çıkarrtı. üstünde ki numarayı telefon ahizesini çevirerek aradı hemen tlefonun karşısında ki kişi beklemeden açtı
......................
- alo
- alo merhaba kimdiniz.
- amelia nın eşi sanırım sizinle randevusu vardı. be william.
- ah sizin ilegörüşebilmek için ne kada çab sarf ettiğimi bilemzsiniz william bey.
- konu nedir? amelia nın nesi var?
- size hala söylemedi mi? inanamıyorum. bunu hemen öğrenmniz ve amelia hannımı tedavi için yanıma göndermelisiniz william bey hem e çok acil.
adam tedaiden hastalıktan ve amelia dan bahsediyordu neoluyor u böyle.
- konu ne dir halen dha anlmış değilim.
- amelia haım alzheimer hastası.
- . . .
uzn bir süre sessizlik bozulmadı. alzheimer hastası mı? bu adam n diyordu böyle. lkin william ne kdar inkar etsedi de beynine engel olamıyordu. ve son 6 aydır yaşadıkları hatt 2 senedir yaşadıkları bu admın söylediklerini doğruluyor idi. amelia daha çok genç idi. vefil gibi de hafızası va idi aynı şeylri doktora da söyledi.
- bir yanlışlık olmalı. bu gerçek olmayacak kada imkansız
- maalesef william bey bir an evvel onu ikna edip tedaviye başamış olmamız grekiyordu. lakin ne dedi isem ikna olmadı amelia hnım ı sişn öğrenmeniz e katiyyen istemiyordu. lakin artık saklamaması greken bir mevzu old bu.
william ona haangi hastanede çalıştığını sorduktan sonra heen oryagitmek üzere yola koyuldu. bu snada aelia da williamın hararetli haraetli konuşmasına uyanmıştı.
.........................................................
amelia williamın tüm konuştuklarını duymuştu. ve kimin ile konuştuğunu tahmin etmek zor değildi. dr orlando ile konuşmuştu ve hemen hastaneye gidip telefonda konuştuğu gerçeklri daha detaylı öğrnebilmek için hastaneye doğru gidiyordu. amelia alnına eli ile vurdu. hiç bir şey eksik değilmiş gibi bir de bu hastlık olayı patlak vermiş idi. tüm korktuğu şeyler birer birer gerçkleşiyordu. bbasının ölmüş olduğunu artık biliyordu lakin araa bir boşluk vardı hala kenisini hala rabanı oraa olarak hatırlıyordu e son lain o arada ne oldu. tüm bu sıkıntı stresin içerinde aslında biraz da rahaldığını hissetti çünkü uzun süredir aklının bir köşesini kurcalayn çözüm yolu artık kendşsine çok cazip geliyordu. mutlak sonu zaten ne olduğunu biliyordu. evet rtık karar verilmişti bunu gerçekleştirecek idi. sonun da herkes zaten üzülecekti. kimse yi kenine baktırmak altın işediğinde altını temizletemezdi. williamı charlie yi görmeden duymadan yaşayamazdı. ve onlara kendilerine iyi bakmak dışında bir sorumluluk yükleyemzdi. diye düşündü boş boş duvarlara bakıyordu. charlie gene erin bir uykusunu uyuyor idi. ve usul usul aldığı soluklar dışında etrafta ses yoktu. son bir kere daha en sevdiği kitabı yapmak istiyordu, son bir kere daha en sevdiği müziği gramafonda dinleek istiyordu. son bir kere daha en evdiği yemeği yapmak en sevdiği kahveyi içek en ssevdiği hvada ıslanmk en sevdiği çiceklerş bahçeye dikmek istiyordu. son bir kere daha williamı görmek son bir kere daha charlie yi emzirmek ve uyutmaak istiyordu. son bir kere ahahep karıştırdığı için ir türlü çalmadığı lakin hala uğraştığı parçasını artık çaabilmek istiyordu. kemançantasını masadan aldı ve aşağıya doğru indi. yanında williamın silahı da var idi.