2, bölüm

1667 Words
Gözlerimi açtığım gün doktorların beni sakinleştirmesi uzun sürmüştü.  Bir kaç saatin sonunda anca  sakinleşebilmiş ve beni kontrol etmelerine izin vermiştim. İlk kontrollerinde, görünen bir sorun olmadığını söylemişlerdi. Beni en çok rahatlatan ise vücudumdaki herşeyin çıkmış olmasıydı. Sadece kolumdaki serum vardı. Muayeneler sırasında konuşmaya çalışmış ama fısıltı şeklinde sesimi çıkarabilmiştim. Boğazım ise çok acımıştı. Kollarımı ve bacaklarımı kıpırdatamadığımı söylediğimde ise bunun uzun süre yatmaktan kaslarımın zayıf düşmesi sonucu olduğunu öğrenmiştim. Büyük bir rahatlamayı da o zaman yaşamıştım. Bu konuları az buçuk biliyordum. Uzun zamandır uyuma konusuna gelince. Evet tam 7 aydır komadaydım. Duyduğumda çok sarsılmıştım. Yine  beni sakinleştirmek doktorlara kalmıştı. Bu arada kalbimi fazla yormamam gerektiğini de söylemişlerdi. Komaya girmeden önce kalp nakli yapıldığını öğrenmiştim. Kısa sürede bulunan kalbi ise Doğan'a borçlu olduğumu söylemişlerdi. Onun adını duyduğumda gülümsemiştim. Boşuna ona can dostum demiyordum. Aynaya bakmak istediğimde hemen elime bir ayna tutuşturmuşlardı. Yüzüme baktığımda ise izi neredeyse geçmiş bir kaç çizik dışında gayet temiz ve bakımlı olduğumu gördüm. Bunun nedeni ise yine Doğanın özel hemşire ayarlayarak haftada bir kişisel temizliğimi yaptırmasıydı. Burdan çıktığımda ona çok büyük bir borcum olduğunu biliyordum. Tek kusurum kafamdaki koca bandajdı. Onunda zamanla çıkacağının garantisini vermişlerdi. Tabi birde zayıflamış ve çok cılız görünüyordum. Yaklaşık bir saat sonunda uyandığımın haberini alan ailem gelmişti. İlk odaya giren karım Bilge olmuştu. Beni gördüğünde gözleri dolmuş hızla boynuma atılmıştı. Ona sarılmak, siyah saçlarını okşamak  istesemde yapamadım. Geçen bir kaç saat içinde ellerimi  oynatabilmiş olsamda hala daha fazla hissim yoktu. Sonunda kafasını kaldırıp bana baktı. Bilgem. Benim güzel karım. Nasılda korkmuştu benim için. Gözlerindeki sevinç o kadar belliydi ki. İşte ilk o zaman başladı her şey. Önce bir soğukluk sardı etrafımı. Sonra tarif edemediğim bir şey hissettim. Bir tür enerji gibi. Kötü bir enerji. Bir şeyler yanlıştı. Ters giden birşeyler vardı. Bilgeye sarılma hissim geldiği gibi geri gitti. Bilge de yüzümün değiştiğini fark etmiş olmalı ki biraz uzaklaşarak endişeli bir sesle konuştu. " İyi misin canım. Doktoru çağırayım mı ?" Bir kaç derin nefes alarak içimdeki ürpertinin gitmesini bekledim " Hayır. Gerek yok. İyiyim." Bilge yine de endişeli gözlerle beni izlemişti. Beş dakika geçmeden odaya Doğan girdi. Beni gözleri açık gördüğünde verdiği ilk tepki büyük bir rahatlama ile olduğu yerde gözlerini kapatmak olmuştu. Daha sonrasında hızla gelip bana sarılmıştı. Bense yattığım yerde sadece başımı oynatarak cevap verebilmiştim. " Sonunda. Sonunda uyandın. Biliyordum. Aramıza döneceğini biliyordum. " Geri çekildiğinde Bilge de çoktan yataktan kalkmış kenarda bizi izliyordu. Bu adam benim kardeşimdi. Benim için endişesi yüzünden oluk oluk akıyordu. O gün Annemle Babamın da geldiğini söylemişlerdi ama doktorlar başka ziyaretçiye izin vermemişti. Bu da benim işime gelmişti. Akşama doğru bütün uzuvlarımı hissedebiliyordum ancak kıpırdamak yine de çok zordu. Zamana ihtiyacım vardı. Ertesi gün ziyaretime İlk gelen Savaş olmuştu. Daha doğrusu bütün gece hastanede olduğunu ve doktorların izin vermesini beklediğini söylemişti. Nedeni ise kendisini suçlu hissetmesiydi. " O kadar korktum ki Akın. Uyanmayacaksın diye o kadar korktum ki. Hepsi benim suçum. Seninle gelseydim. Motor kullanmana izin vermezdim. Bütün bunlar olmazdı " Onun kendini suçlaması yanlıştı. Benimle gelseydi de ben onu dinlemeyecektim. Yine bildiğimi okuyacak kaderimde yazılı olanı yaşayacaktım. Savaşla bir saat kadar konuştuktan sonra Bilge onu zorla göndermişti. Burda kalmak istesede hem doktorların buna izin vermeyeceğini hemde akşama doğru Doğan'ın geleceğini söylemişti. Onun gidişinin ardından annemle babam tekrar gelmişlerdi. Bu gün görüşmelerine engel yoktu ancak ben kendimi onlarla konuşacak güçte bulmuyordum. Kapıdan girdiklerinde  yine olmuştu. Önce etrafımı bir soğukluk sardı. Üşüdüğümü hissettim. Sonra da nefesim daraldı. Kendime gelmem için yutkundum ve derin nefesler almaya çalıştım. Annemle babam endişeli gözlerle bana bakıyordu ancak onlarla yüzleşecek gücüm henüz yoktu. Çok yorgun olduğumu söyleyip gözlerimi kapattığımda bir süre sonra uyuduğumu sanarak Bilge ile konuşmaya başlamışlardı. " Neler olduğunu anlattı mı kızım ? " Annemin sesi üzgün geliyordu. Ama ben daha üzgündüm. Onu nasıl benden saklarlardı. " Hayır Belma Hanım. Ama merak etmeyin yakında anlatacaktır." Bilgenin değiştiremediğim bir özelliği de buydu. Anneme hiç bir zaman anne denemişti. Her zaman bir mesafesi vardı. Hoş şimdi bu kızgınlıkla ben de onlara anne baba demek istemiyordum ya. " Hâlâ kendine gelmiş değil. İsterseniz sizde eve gidin. Buralarda boşuna yorulmayın. Zaten uyudu. Uzun süre uyanmaz. " Kısa süre sonra vedalaşarak ayrıldıklarında gözlerimi açtım. Bilgenin onları göndermesi işime gelmişti. " Neden onlarla konuşmak istemiyorsun?" Bilgenin hesap soran bakışlarını gördüğümde numara yaptığımı anladığını fark ettim. Beni çok iyi tanıyordu. Ama daha erkendi. Konuşmak istemiyordum. " Sonra Bilge. Önce burdan çıkalım " " Kısa bir süre daha burdaymışız hayatım. Hemen çıkmayı bekleme " Başımı sallayıp kabullenirken bu sefer gerçekten üzerime çöken yorgunlukla gözlerimi kapattım. && Bir haftanın sonunda kendime biraz daha geldiğimde başımda Bilge ve en iyi dostum vardı. Doğan. Ben uyurken olanları ondan öğrenebilirdim. Sesim iyice düzelmişti. Boğazımı temizledim. " Bilge sıcak bir şeyler getirebilir misin. Boğazım acıyor " Bilge hemen başını sallayıp odadan çıktığında arkadaşıma döndüm. Yarım bir gülüşle beni izliyordu. " Anlat bakalım ben yokken neler oldu ?" Sarı saçlarını elleriyle karıştırıp gülüşünü hiç bozmadan cevap verdi. " Önce sen cevap ver. O gece neler oldu. Sen asla o kadar içen bir insan değildin ?" O gece neler olmadı ki demek istedim. Hayatım hakkındaki yalanları öğrendim. Kandırıldığımı öğrendim. İhaneti öğrendim. Canım yandı. O'nu  incittiğimi öğrendim. O yüzden o kadar içtim. Ama hiç birini söyleyemedim. Bir haftadır aklımdan çıkmayan diğer konuyu konuşmak istiyordum önce. " Sonra Doğan. Sonra anlatacağım. Şimdi sen anlatacaksın. Öncelikle o kız. Çarptığım kız yaşıyor mu ?" " Bilmiyorum en son onunda komaya girdiğini duymuştum. Ama ilgilenmedim sonra " " Lütfen öğren. Bilmem lazım " " Pekala. Yarın ilk işim bu olacak. Sen kaza gecesini hatırlıyor musun ?" Doğan'ın sorusu ile aklım o zamana gitti. Hatırlıyordum. Öğrendiklerimden sonra ilk defa o kadar içmiş ve motoruma binmiştim. Sarhoş halimle hız yapmış ve gencecik bir kıza çarpmıştım. Eğer ona bir şey olduysa bunun vicdan azabını nasıl taşıyacaktım. " Cevap verme. Sormadım say." Sanırım kötü görünüyordum. Doğan'ın  sesindeki endişe bunu gösteriyordu. " Senin kaza haberini aldığımda hemen buraya koştum. Çok kötüydü Akın. Seni suçluyorlardı. Polisler kapıda bekliyordu. Bilge bir köşede ağlıyor, Annen tansiyonu düşmüş başında hemşireler,  baban bir köşede yıkılmış. Unutamıyorum. Seni yoğun bakımda o halde gördüğüm zamanı unutamadım dostum. " " Sonra ne oldu ?" " Sonra sen üç gün yoğun bakımda kaldıktan sonra komaya girdiğini söylediler." " Kalp nakli ne zaman oldu ?" " Yoğun bakımda ikinci günündü. Acil organ nakline ihtiyacın olduğunu seni daha fazla yaşatamayacaklarını söylediler. Hemen ameliyata alındın. Ameliyat başarılıydı ama ertesi gün komaya girdin" " O kadar kısa sürede kalbi nereden buldun " Doğan derin bir nefes alarak yerinden kalktı. " Bu günlük bu kadar bilgi yeter. Herşeyi bir anda anlatamam. Zamanla öğrenirsin. Hadi dinlen " Doğanın sorumdan kaçması beni şüphelendirmişti. Ama nedense kötü birşey olduğunu düşünmüyordum. Aklıma gelen diğer konu ise uyanalı kaç gün olmuştu ama ne bir polis görmüştüm ne de bununla ilgili bir şey duymuştum. " Peki polisler - " " Ben hallettim onu merak etme. Dava devam edecek. " Kapı açılıp Bilge elinde sıcak çay ile girdiğinde bana gülümsedi. " Geciktim biraz. Sıra vardı." Çayı bana verirken güzel yüzüne baktım. Onu çok özlemiştim. Ne düşündüğümü anlamış gibi eğilip dudağıma küçük bir öpücük bırakmıştı. Yanımızda Doğan olmasa daha uzun süreceğine emin olduğum ve doyamadığım öpücükle yetinerek çayımdan yudumladım. Doğan bana bakıp göz kırptığında bende ona sırıtarak cevap vermiştim. && Ertesi gün yine sıkıcı bir şekilde geçmişti. Akşamı zor etmiştim. Doğanın getireceği bilgileri çok merak ediyordum. Çarpmadan önce çok kısa bir an görsemde yüzünü hatırlayabiliyordum. Genç ve güzel biriydi. Sonrada bir iki saniye gördüğüm yüzünün kanlarla kaplanmış halini hatırladım. Gözlerimi kapatırken vicdanım sızlıyordu. Eğer o kız öldüyse yada kötü bir şey olduysa nasıl dayanırdım. Benim yüzümden başkasının hayatı mahvolduysa bununla nasıl yaşardım. Doğan sonunda gelebildiğinde direk yüzüne baktım. Kötü görünmüyordu. Belki de bana iyi haberler verecekti. Bilge koltuklardan birinde otururken Doğan yanıma bir sandalye çekmişti. " Ee anlatsana hadi " " Sabırsızlanma. Öncelikle kız yaşıyor ." İçime öyle bir rahatlama girmişti ki ömrüm boyunca bir şey den bu kadar korkup sonunda bu kadar büyük  bir  rahatlamayı yaşamamıştım. " Bir şeyi var mı peki. Şu an nerede ?" " Akın sakin ol. Hepsini anlatacağım. İsmi Nazlı.  Hukuk öğrencisi. Son sınıfta. Seninle birlikte bu hastaneye gelmişti. Bir hafta koma halinde kalıp uyanmış. Kısa sürede de taburcu olmuş. Şu anda da bir avukatın yanında staj yapıyor. Her hangi bir sağlık sorunu da yok." " Çok şükür. Çok şükür Allahım. " Doğan omzumu sıkarken bana gülümsüyordu. Aklıma gelen şeyle ona baktım. " Onunla görüşebilir miyim? " Doğan sıkıntıyla ensesini kaşıdığında bu isteğimin pek mümkün olmadığını anladım. Çünkü bu hareketi sıkıştığı zamanlarda yapardı. " Ben şansımızı bir denerim ama pek heveslenme bence " Başımı salladım. Umarım kabul ederdi. Ondan özür dilemeliydim. Yoksa kendimi affetmem mümkün değildi. && 2 hafta olmuştu. Artık bu hastaneden çıkmak istiyordum. Ama en az iki hafta daha burda olduğumu söylüyorlardı. En azından bu gün diğer günlerden farklıydı. Doğan dün heyecanla yanıma gelmiş ve çarptığım kızın benimle görüşmeyi kabul ettiğini söylemişti. Bu habere çok sevinmiştim. "Ne zaman"  diye sorduğumda ise " hemen yarın" demişti. Şimdi ise onun gelmesini bekliyordum. Bilge benim bu heyecanıma anlam veremiyor iki de bir gözlerini devirerek bana bakıyordu. Sonunda kapı açıldığında yatağımda dikleştim. Odaya önce doğan girdi sonra bir adam ve arkasından da o kız. Gözlerim direk onda sabitlendi. Kaza anında hatırladığım şeylerden biri varsa o da asfalta yayılan uzun saçları idi. Şimdi ise sırtına dökülüyordu. Onun gözleri başımdaki bandajdaydı. Benimle aynı dönemlerden geçtiğini biliyordum. Sessizlik uzarken ikimizde birbirimizi inceliyorduk. Ne düşündüğünü anlayamıyordum ama bana dikkatle bakıyordu. "Çok güzel " dedim içimden. " Ve ben bu kızın hayatını mahvedecektim " . Düşündükçe kötü olmuştum. Ama yüzüne bakmaktan kendimi alamıyordum. Bunun nedeni sadece vicdan azabımdı. Bilge bu durumdan rahatsız olduğunu belli ederek yerinde dikleşti ve ayağa kalktı. " Hoş geldiniz " Bu saatten sonra olanlar biraz garipti. Öncelikle yanındaki adam staj yaptığı Avukattı. Doğan öyle tanıştırmıştı. Ahmet AKSAL. Ancak adamın Nazlının elini tutuşu ve sahipleneşi daha fazlası olduğunu gösteriyordu. Yaklaşık yarım saat kaldılar. Bana sorduğu garip sorular gerçekten tuhaftı. Ve gitmeden önce on  dakika kadar benim isteğim ile  yanlız konuşmuştuk. Ondan özür dilemiştim. Çok mahcuptum. Vicdanım sızlıyordu. Fazla bir şey söylemesemde benim gözlerime bakmış ve garip bir şekilde beni anladığını söylemişti. Sonrasında ise hem vicdanım hemde bedenim rahatlamış ve kendimi uykuya bırakmıştım. &&&&&&  
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD