1, bölüm

1486 Words
Yeni bir maceraya daha merhaba.  Hepiniz hayal dünyama hoş geldiniz .. Keyifli okumalar.. Akın'dan Önümdeki bilgisayarı kapatırken gözlüklerimi çıkarıp gözlerimi ovuşturdum. Bütün gün ekrana bakmaktan ağrımışlardı. Kolaylık açısından elbette iyiydi ancak baş ağrısı, boyun ağrıları ve göz bozukluğu da yanında getirdiği hediyelerdi. Öğretmenlik bu kadar zor olmamalıydı. Sonunda işlerimi bitirmiş ve rahatlamıştım. Ayağa kalkarken midemin gurultusu ile saate baktım. Neredeyse akşam olmuştu ve ben öğle yemeği yememiştim. Çocukların notlarını geçirmek ve yazacağım makale ile ilgili araştırma yapmak için bilgisayarı alıp yatak odasına kapanmıştım. Mezun olalı 6 yıl olmuştu. Her zaman bilime ilgim olmuştu ama bir bilim insanı olabilecek kadar zeki olduğumu düşünmüyordum. O yüzden kendi harcımda bir mesleğe yönelmiştim ve fizik öğretmeni olmuştum. Öğrencilerin pek sevmediği ve not ortalaması 2 ya da 3 olan bir dersti. İstisnalar da vardı tabi. Yatak odasından çıkıp salona geldiğimde Bilgeyi televizyonun karşısında bulmuştum. Bilge ile üniversite de tanışmıştık. Onu ilk gördüğümde aşık olmuştum. Zaten sonradan aşk diye bir şey yoktu. Bir insana sonradan aşık olamazdınız. Onu ilk gördüğünüzde etkilenirdiniz ama bunu anlama süresi değişirdi. Belki bir kaç gün belki bir kaç yıl. Ben hemen anlamıştım. Onu ilk gördüğümde ikinci sınıftaydım. Doğan ile buluşmak için iktisat fakültesine geldiğimde Bilge de oradaydı. Arkadaşları ile konuşarak yürüyordu. Simsiyah saçları, kapkara gözleri vardı. ' Çok, çok güzel ' demiştim onun için. İlk düşündüğüm buydu. Kendime baktığımda yanına yakıştığımı hissettim. Siyah saçlarım kahverengi gözlerim ve esmer bir ten. Kesinlikle bir araya gelmeliydik. Yanımdan geçip giderken bir saniyeliğine göz göze gelmiştik. O öylesine bakıp geçsede benim için o an çok özeldi. Koridorda öylece arkasından bakarken Doğan yanıma gelmiş ve benimle dalga geçmişti. Sonrasında ise haftalarca peşinde koşmuş ve sonunda emelime ulaşmıştım. Onunla uzun bir süre sevgili olmuş okul bitincede hemen evlenmek istesekte üç yıl kadar beklemek zorunda kalmıştık. Önce askerlik sonra atanma ve para biriktirme için zaman kaybetmiştik. Şimdi ise sevgili karım televizyon karşısında kendisinden geçmiş gibi dizisini izlerken benim geldiğimi anlamamıştı bile. Yanına oturduğumda irkilerek bana dönmüştü. " İşlerini bitirdin mi canım ?" " Evet ve çok açım " Bilge dudaklarını ısırarak gözlerini kaçırdığında kaşlarımı çattım. Beni kızdıracak bir şey yaptığında bu hareketi yapardı hep. Evliliğimizde üç yılı doldurmak üzereydik. Mezun olduktan üç yıl sonrasında hemen düğün yapmıştık. Pek düğün de sayılmazdı aslında. Çok genç olduğumuz ve henüz maddi durumum iyi olmadığı için Bilgenin ailesi evlenmemize karşı çıkmış ve hiç bir şekilde desteklememişlerdi. Benim ailem ise onaylamasa da kararımıza saygı göstermiş ve ellerinden geleni yapmıştı. Küçük bir düğün olmuştu. Kendi aramızda bir kına gecesi ve kiraladığımız küçük bir salonda düğün. Zor dönemlerden geçmiştik. Ama Bilge hiç bir zaman isyan etmemişti. Atışmalarımız oluyordu tabi ki ama hiç biri evliliğimizi sarsacak birbirimizi kıracak derece de değildi. Eh bu kadar zaman da karımı çok iyi tanımıştım. Sürekli kaçırdığı gözleri evin içinde dolanıyordu. Israrla ona baktığımda pes ederek konuştu. " Ben yemek yapmadım. Akın valla unuttum. Diziye dalınca şey oldu " Gözlerimi devirerek yanından kalktım. Telefonumu alıp buzdolabının üzerindeki pizzacının numarasına bakarken sinirlenmemeye çalıştım. Evet böyle şeyler olabilirdi. İnsandık sonuçta. Unutabilirdin, yorgun olabilirdin, hasta olabilirdin yada başka birşey . Ama bu olayı haftanın beş günü yaşamak gerçekten sorundu. Bu kesinlikle cinsiyet yaptırımı değildi. Kendim yapabilsem yapardım ama ben mutfağa girdiğimde arkamdan iki kişi daha girmesi gerekiyordu. İkimiz için sipariş verip telefonu kapattım. Sadece öğretmen maaşımla sürekli dışardan yemek beni gerçekten zorluyordu. Evin kirası, faturalar Bilgenin ve benim kişisel ihtiyaçlarımız , hepsi benim sorumluluğumdaydı. Şikayet etmiyordum ama zorlandığımda ortadaydı. Bilge okuldan mezun olduktan sonra çalışmak istememişti. İşletme okumuştu. Özel sektörde iş bulması zordu. Ama arkadaşım Doğan da onun gibi işletme mezunuydu ve babasının mirası sayesinde kendi şirketini yönetiyordu. O Bilgeye yanında iş vermek istese de Bilge kabul etmemişti. Ev hanımı olmayı kendi seçmişti. Arkamı döndüğümde mutfaktaki iki günlük bulaşıkları gördüm. Oflayarak salona geri döndüğümde hâlâ televizyon başındaydı. Yanına gidip oturduğum da başını omzuma yasladı. " Sipariş verdin mi?" " Evet " " Benimkini karışık söyleseydin " " Öyle söyledim " Başını sallayıp şu kendini çok kaptırdığı dizisine döndü. Evet durumumuzdan hiç şikayet etmemiş bir gün bile beni erkekliğimden utandıracak bir laf söylememişti. Ama ev işlerindeki umursamazlığı da beni kızdırıyordu artık. Saate baktım yarım saat sonra yemeklerimiz gelirdi. Açlığımı unutmak için başka şeyler düşünmeye başladım. Çocukların notları pek parlak değildi. Belki de yarın onlara bir sözlü yapmalıydım. Notlarını yükseltmek için iyi bir şanstı. Yada daha da batırabilirlerdi. " Bilge ?" " Hımm " " Benim siyah takımımı yıkadın değil mi ?" İşte yine aynı tepkiyi veriyordu. Bu hafta sonu benim için gerçekten de sinir zorlayıcı geçiyordu. " Şeyy bu akşam yıkayacaktım " Bilge başını omzumdan kaldırıp gözlerini kaçırırken gözlerinin dolduğunu gördüm. Siyah saçlarını bir elimle arkaya doğru attım ve başını kendime çevirdim. Evet umursamazlığına kızıyordum ama üzülmesine sebep olmak benimde canımı yakıyordu. " Hayatım ben yarın okulda ne giyeceğim. Sana dün akşam söylemiştim bunu " Bilge yumuşak çıkan sesimden güç alarak bana doğru yaklaştı. Ve fısıltı ile " Ama dün akşam yataktan çıkacak enerjim yoktu çünkü birileri beni çok yormuştu " diye fısıldayarak dudağıma küçük bir öpücük bıraktı. Dün akşamın hatıraları ile onu ensesinden tutup öperken aklımdaki her şey silinmişti. &&& Okuldan çıkarken gerçekten kendimi yorgun hissediyordum. Bir lise de öğretmen olmak için enerjinin yüksek olması gerekiyordu yoksa öğrencilerin hızına yetişemiyordunuz. 28 yaşındaydım. Ama kesinlikle kendimi genç göremiyordum. Henüz çocuğum yoktu. Bilge erken olduğunu düşünüyordu. Baba olmayı istiyordum elbet ama benim zaten bir sürü çocuğum vardı. Yanımdan koşarak geçen öğrencilere bakarak gülümsedim. Sonra aklıma bilge geldi. Sabah çıkarken kendini iyi hissetmiyordu. Sanırım hasta olacaktı. Telefonumu çıkarıp onu aradım. " Canım nasıl oldun ?" "...." " Anladım. Yat dinlen iyice. " "...." " Ah hayır. Benim derslerim bitti ama Yavuzun işi çıkmış. Benden rica etti. Onun derslerine gireceğim. Geç gelirim " "....." Vedalaşarak telefonu kapattığımda tam da az önce kendisinden bahsettiğim arkadaşım karşıdan bana doğru geliyordu. " Akın hocam ben de seni arıyordum ." " Bu gün gelmeyeceksiniz sanıyordum hocam. Hayırdır " " İşim erken bitince geldim bende. Evlisin sen karın bekler boşuna fazladan yorulma dedim " Gülerek Yavuza baktım. Burda göreve başladığım zaman bana çok yardımcı olmuştu. Benden 5 yaş büyük olsada iyi anlaştığım kişiler arasındaydı. Doğanla bile tanışmıştı. İçimizden biri olmuştu. Onunla da vedalaşarak okuldan ayrılmıştım. Bilge zaten evdeydi. Annemde uzun zamandır onlara uğramadığım için söylenip duruyordu. Ani bir kararla onlara gitmeye karar verdim. Hem belki de bana hasta çorbası yapardı. Bilgeye götürebilirdim. Otobüs durağında beklerken ceketime biraz daha sarıldım. Bir taşıt almak için para biriktirmiş ama araba yerine şansımı motordan yana kullanmıştım. Bilge çok kızsa da motor kullanmayı çok seviyordum. Okula onunla gelemediğim için hafta içi maalesef otobüsler benim araçlarım olmuştu. Yaklaşık bir saat sonra annemlere gelmiştim. Bekarken kullandığım anahtarlar hâlâ bendeydi. Sürpriz yapmak adına direk eve girdim. İnce koridordan oturma odasına yaklaştığımda annemin ağlamasını duydum. Daha sonra babamın ve başka bir adamın sesini daha. Adım geçince odaya girmek yerine orda durup konuşulanları dinledim. && Sinirliydim. Çok sinirliydim. Kendimi aptal yerine konmuş hissediyordum. Kandırılmıştım. Benden bunu nasıl saklarlardı. Küçük bir çocukken varlıklı bir aileydik. Sonra o lanet olay olduktan sonra bütün varlığımızı tuzla buz olmuştu. Orta gelirli bir duruma gelmiştik. Asla şikayet etmemiştim. Zaten bir sürü insan bu durumda değil miydi. Bizim niye farkımız olsundu ki. Ama benden bu kadar büyük bir şeyi saklamaları.. Beni ne zannediyorlardı ki. Hem de öz ailem. Kapıyı sinirle açıp eve girdim. Bilgeye seslenerek yatak odasına geldiğimde onu orda bulamadım. Üç odalı sade bir evimiz vardı. Bütün odalara , banyoya , tuvalete baktım ama yoktu. Hasta hasta nereye gitmişti ki bu kadın. Bunu bile düşünmeyecek kadar kafam doluydu. Telefonumu çıkarıp Savaşı aradım. Üniversiteden beri görüştüğüm diğer arkadaşlarımdan biriydi. Kafamı dağıtmak istiyordum ve bunu en iyi Savaş ile yapabilirdim. Doğanı arasaydım eğer bana engel olacaktı biliyordum. Üzerimi değiştirip motoruma atladım. Ah evet bu gün hız yapacaktım. Saatler sonra Savaşla birlikte yarı sarhoş olarak gittiğimiz mekandan ayrılmıştık. Savaş bana taksiyle gitmem için nasihatler vererek kolundaki kızla beraber yanımdan ayrılmıştı. Bense hiç bir şeyi umursamak istemiyordum bu akşam. Tekrar motoruma bindim. Boş yollarda hızlanabidiğim kadar hızlandım. Yüzümü donduran rüzgarı hissedebiliyordum. Bana iyi geliyordu. Başım dönmeye başlamıştı. Ama hiç bir şeyi unutmamıştım. Karanlık sokakta ilerlerken ileride kaldırımdan inen bir kızı fark ettim. Frene basmak istesemde çok geç kalmıştım. Bütün hızımla hem kıza çarpmış hemde kendim yola savrulmuştum. İçimi pişmanlık kavururken gözlerim kısa bir an için benim az ötemde kanlar içinde yatan kıza kaydı. Kendimi karanlığa teslim ederken ölmeyi diledim. &&&&&&& 8 AY SONRA Belki de hiç uyanmamalıydım. Hoş bu kadar acı çekeceğimi bilsem uyanmazdım da zaten. Bir ay önce gözlerimi açtığımda beni ilk karşılayan boşluk, takip eden beş dakika içinde bütün anıların birden beynime süzülmesi ile son buldu. Kafamı yattığım yataktaki vücuduma çevirdiğimde ise hasta kıyafeti içinde bir sürü kabloların bağlı olduğunu gördüm. O kabloları elimle çekip çıkarmak istemiş ama yapamamıştım. Kolumu kıpırdatmak o an için çok zor gelmişti. Ve içime dolan korkuyla beraber paniğim artmış baş ucumdaki makinalardan yükselen seslerle odaya doluşan doktorlar bir olmuştu. Ben panikle kıpırdatabildiğim tek organımı, başımı sağa sola sallarken diğerleri beni sakinleştirmeye çalışmıştı. " Akın Bey sakin olun. Güvendesiniz . Yaşıyorsunuz. " Bu sözlerden sonra ben derin derin nefes almaya çalışırken hayatımın ikinci yarısı başlamıştı. Neler yaşayacağımı ise asla tahmin edememiştim. &&&&&  
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD