Uyandığımdan beri herşey farklıydı. Hissedebiliyordum. Üstelik bu sadece çevremdekilerle ilgili bir şey değildi. Evet. Onlar da farklıydı ama sanki daha büyük birşey vardı. Hayatımla ilgili. Görünmeyen. Elle tutulmayan. Beni içine çeken.
Gözlerimi pencereye çevirdim. Yağmur yağıyordu. Ne kadar zaman olmuştu. Doğru ya. 8 ay . O sözleri duyalı tam 8 ay olmuştu. Peki ben bu gerçeklerle nasıl devam edecektim. O konuşulanları duyduğum güne gitti aklım. Elimde olmadan sinirlendim. Kandırılmak, hemde uzun bir süre. En sevdiklerin tarafından. Çok acı vericiydi.
Oysa ben kendi hâlinde bir adamdım. İşe gider gelir, evde karımla beraber yemek yerdim. Gece hayatım da yoktu. Zaten gece hayatı neydi ki. Onu yaşayacak derecede zengin adamlar değildik biz. Kendi yağımızda kavrulurduk. Ara sıra arkadaşlarımızla buluşur birşeyler yer içerdik. Tek aktivitemiz buydu sanırım.
Arkadaşlar.
Hani derler ya dost kötü günde belli olur diye. İşte bu 8 ayda onların da kim olduklarını görmüştüm daha doğrusu duymuştum. Bazıları beni hayal kırıklığına uğratırken bazıları tahmin ettiğim gibi yanımda olmuşlardı.
Birden etrafım soğudu. İşte yine o his geliyordu. Açıklayamıyordum. Soyut bir şeydi. Belki de 6. his. Ama hayır, ondan daha öte bir şeydi. Hissedebiliyordum. Birden açılan kapı ile kafamı çevirdim. Bilge gülümseyerek odaya girmişti.
" Uyanmışsın canım "
Sadece başımı salladım. Ellerinde ki torbalar bana giysi getirdiğinin işaretiydi. Hevesle yüzüne baktım.
" Bu gün mü ?"
" Evet hayatım. Bugün taburcu oluyorsun "
İşte buna sevinmiştim. Bilge kıyafetleri çıkarıp odadaki küçük dolaplardan birine koyarken şaşırdım.
" Neden koyuyorsun. Ver giyeyim "
" Şimdi değil Akın. Öğlen çıkacağız burdan. "
Bilge. Güzel karım. Bana bakışlarındaki gülümsemenin altındaki farklılığı görebiliyordum. Bir şeyler vardı. Çözemiyordum. Tekrar açılan kapıyla ikimiz de gelene baktık. Her zaman dostluğundan emin olduğum doğan gelmişti. Onun gelişi ile bilge dışarı çıktı. Biliyordu. Dostumla konuşurken bazen ipin ucunu kaçırır ağzımızdan küfür çıkardı. Bilge küfürü sevmezdi.
" İyi görünmüyorsun ?"
" Farklı hissediyorum."
Doğan gözlerini devirerek yağmurdan ıslanan ceketini çıkardı ve sandalyenin arkasına astı.
" Yine mi aynı konu. Bir aydır bunu söylüyorsun. "
" Anlamıyorsun. Bende farklı bir şeyler var. İnsanlara baktığım zaman bir şeyler hissediyorum. "
Doğan başını sallayarak geçistirse de benim için endişelendiğini görebiliyordum. Bende tekrar yağmuru izlemeye başladım. Bana inamıyorlardı. Ama gösterecektim. İnanmalarını sağlayacaktım.
Derin bir nefes çektim. Yağan yağmura bakarken pencereden yansıyan kendime takıldı gözlerim. Sordum kimim ben diye. Ve yine kendim cevap verdim.
Ben Akın Erdemdim. Bende değişen bir şeyler vardı. Ve bu kesinlikle fiziksel bir şey değildi.
&&&&&
Duru Görü : bazı olayları olmadan önce hissetmek , daha önceden bilmediğiniz bazı şeyleri birden biliyor olmak.
6. HİS : Onu herkes biliyor ya :)))