Akın'dan
Arabadan indiğimde Bilge hemen koluma girdi. Ona gülümseyip önüme döndüm ve beraber apartmana doğru ilerledik. Arkadan gelen Doğan çantalarımızı sırtlanmıştı. Asansörün önünde beklerken bize yetişmişti bile. Sonunda hastaneden çıkmış olmanın verdiği bir sevinç vardı içimde.
" Oo Aslan oğlum uyandığını duydum da gelemedim. Maşallah seni ayakta gördüm ya nasıl sevindim "
Giriş katında oturan Nermin Teyze kapıyı açmış beni görünce gözleri dolu dolu konuşmuştu. Bilgenin kolundan çıkıp hemen elini öptüm. Nermin teyze 65 yaşında tek başına yaşıyan biriydi ve sözlerinde samimi olduğunu biliyordum. Evlenip buraya taşındığımızdan beri beni çok severdi. Hatta Bilgeye ev hanımlığı konusunda sürekli dersler verirdi. Gözlerindeki mutluluğu görünce bende gülümsedim.
" Olsun Nermin teyze. Eğer gelseydin ben üzülürdüm. Bu halinle hastanelerde ne işin var senin "
Biz konuşurken asansör gelmiş Bilge beni çağırıyordu. Nermin teyzeye veda edip asansöre bindim. Dördüncü kata çıkarken Bilgenin bir anlığına yüzünün asıldığını gördüm. Ona baktığımı gördüğünde hemen gülümsemişti. Sonunda asansör durduğunda hemen indim. Artık dar alanlar nedense beni boğuyordu. Hastanede de böyle hissetmiştim. Bilge önden kapıyı açıp eve girdiğinde bende peşinden girdim. Ayakkabımı çıkarıp kenara koyarken birden yabancıladığımı hissettim. Sanki kendi evime değil de başkasının evine giriyormuşum gibi.
" Hadisene oğlum ne bekliyorsun kapının önünde ?"
Doğan'ın arkamdan seslenmesi ile kapıda dikildiğimi de fark etmiş oldum. Harekete geçerek koridordan geçtim. Salona girdiğimde ister istemez anılar beynime süzüldü. Evime en son geldiğim günü hatırladım. Nasıl da yıkılmış, kandırılmış hissediyordum kendimi. Kafamı sallayarak kötü anılardan kurtulmak istedim. Hastanede geçen bir ay içinde ailemlemden ne kadar kaçsamda elinde sonunda konuşmak zorunda kalmıştım. Ama yine de fazla muhatap olmak istemediğim için her seferinde yorgunluğu bahane ederek uyuyor gibi yapmıştım. Annem neredeyse her gün gelmiş ama doktorun kızması ve sadece bir refakatçi olmasından bunun da Bilge olmasından dolayı gitmek zorunda kalmıştı. Salondaki üçlü koltuğa otururken Doğan çantaları bir köşeye koymuş yanıma gelmişti. Bilge ortalıkta görünmüyordu.
" Hoş geldin evine "
Doğan yanıma kurulurken etrafı incelemeye başladım. Her yer tertemiz ve derli topluydu. Bilge sürekli hastanede yanımdayken ne ara evi temizleyebilmişti ki?
" Sen çıkmadan birini ayarladım. Temiz eve gel diye "
Doğan aklımı okumuş gibi cevap vermişti. Ona minnetle başımı sallarken Üstünü değiştirmiş bir şekilde Bilge gelmişti.
" Aç mısın canım ?"
" Pek değil "
" Olsun yine de atıştırmalık ayarlayayım. "
Bilge mutfağa giderken arkasından baktım. Bir ay boyunca hastane de yanımdan hiç ayrılmamış benim için sefil olmuştu. Yine de onunla beraberken ara ara hissettiğim o karanlık histen kurtulamamıştım.
" Bu kadar özlediysen karını ben gideyim abi "
Doğan sırıtarak bana bakarken omzuna bir tane geçirdim. Başımı arkaya yaslayarak oturduğum yerde geriye kaydım. Biraz zaman geçtikten sonra Bilge hazırladıklarını getirmiş beraber yemiştik. Bir kaç saat sonra da Doğan gitmişti. Akşam televizyonun karşısında otururken telefonum çalmış ve Yavuzun ismini görünce uzun süredir aklıma gelmeyen işimi düşünmüştüm. Yavuzla konuşup okul hakkında biraz olsun bilgi alabilmiş ve rahatlamıştım. Onun arama sebebi ise öğrenciler ile beni ziyaret etmek içindi. Tabi ki kabul etmiştim. Aramızda bir gün ayarlayıp vedalaşarak telefonu kapatmıştık.
Bilge televizyonun karşısında uyuklarken onu alnından öpüp yatağa gönderdim. Kendimde banyoya girdim. Sanki hastanenin bütün kokusu üzerime yapışmış gibi hissediyordum. Kabinin içine girip suyun sıcaklığını ayarladım. Suyun altına girdiğimde nefesimi tuttum. Çok iyi gelmişti. Ne kadar orada kaldım bilmiyorum ama hiç çıkmak istemediğim bir gerçekti. Kendimi rahatlamış ve gevşemiş hissediyordum. Sonunda banyodan çıktığımda da tamamen temizlenmiş gibiydim. Başımdaki bandaj bir hafta önce çıkmıştı. Saçlarımı bu kadar özleyeceğimi hiç düşünmemiştim. Ayna da kendime bakarken yüzümü inceledim. Sakallarıma bir haftadır dokundurmamıştım. Doğan'ın benim için ayarladığı kişiyi de bilge göndermiş bir aydır herşeyim ile kendi ilgilenmişti. İçeride yatan karımı düşünürken içime dolan arzuyla aynadan uzaklaştım ve sadece belime sardığım havlu ile yatak odasına geçtim. Bilge yatağa yatmış uyuyordu. Yanına yaklaşıp havluyu yere attım. Örtünün altına girip direk dudaklarından öptüm. Çok uzun zaman olmuştu ve beklemek istemiyordum. Bilge gözlerini açıp gülümseyerek kollarını boynuma doladığında geceliğini çekiştirdim. İkimizde sabırsızdık. Geceliğini üzerinden çekip çıkardığımda tekrar dudaklarına yöneldim. Ellerim Bilgenin belinde , bacaklarında gezerken daha fazla dayanmak istemedim. Bacaklarının arasına yerleşerek dudaklarından boynuna doğru yöneldiğimde birden titredim. Etrafım buz gibi olurken anlayamadığım bir şekilde ondan uzaklaşmak istedim. Sanki çok yanlış bir şey yapıyordum. Benim duraklamam ile altımda yatan bilge ellerini sırtımdan çekmeden konuştu.
" Akın ne oldu ?"
Başım onun boynunda gömülü duruyorken Bilgeye cevap vermeden önce hissettiğim bu ürpertinin geçmesini bekledim. Ama benim cevap vermeyişim ile daha da endişelendiğini farkediyordum. Altımda biraz kıpırdanarak başını çevirmeye, yüzümü görmeye çalışsada başımı boynuna daha çok gömerek ona izin vermedim.
" Akın cevap versene. İyi misin birşey mi oldu ?"
Onun panik dolu sesi ile sadece " yok birşey " demiş ve aynı pozisyonda durmaya devam etmiştim. Beş dakika boyunca hiç kıpırdamadan durdum.
Bilgenin kıpırdanmalarından rahatsız olduğunu anlayabiliyordum. Uyuduğum yedi ay boyunca ne kadar zayıflasamda bir aylık hastane sürecinde doğan sayesinde çoğunu geri almıştım. Ağır olduğumu biliyordum. Ürpertinin azalması ile kendimi geri çekip yana attım. Bilge başını bana çevirirken gözlerimi kapattım.
" Akın az önce ne oldu ?"
" Bir anlık başım döndü. Sanırım hâlâ tam kendime gelemedim. İlaç zamanına kadar uyusam iyi olacak."
" Tamam canım. Ama üzerine birşeyler giy hasta olacaksın "
O gece ikimizde hızlıca giyinmiş ve birbirimize sarılarak uyumuştuk. Bilgenin yüzündeki hayal kırıklığını görmüştüm ama içimdeki o şey hâlâ beni engelliyordu. Kendi karıma bu şekilde davranmak sinirimi bozmuştu. Neden ona dokunamamıştım ki. Bu hissettiğim şey neydi. Olur olmaz yerde ürpermekten, insanlara tuhaf tuhaf bakmaktan sıkılmıştım. Gözlerimi kapatırken kendimi uykunun kollarına bıraktım. Belki de sabah olduğunda her şey düzelirdi.
&&
Yüzümün gıdıklanması ile uyansamda gözlerimi açmak istemedim. Ellerim ile yüzümü sıvazladığımda parmağıma dolanan saçlar ile gülümsedim. Kolumun altındaki bedeni biraz daha kendime yasladım. Burnumu, az önce yüzümü gıdıklayan saçlara yaklaştırıp derin bir nefes çektim. Sonrasında biraz geriye çekilip sonunda gözlerimi araladım. Bilgenin açık kahverengi dalgaları gözlerimin önündeydi. Başımı kaldırıp ön tarafa doğru eğildim ve Bilgeyi yanağından öperken birden kaşlarım çatıldı ve hızla geri çekildim. Bilgenin kömür karası düz saçları yastığa yayılmış duruyordu. O zaman az önce gördüğüm şey neydi. Rüya mı görmüştüm. Bir an için yanımdaki kadın Bilge değil sanki başkasıydı. Gözlerimi kapatıp kafamı iki yana salladım.
" Günaydın canım "
Benden tarafa dönen Bilgeye gülümseyerek az önce yaşadığım şeyi unutmaya çalıştım.
&&
Eve çıkalı bir ay olmuştu. Doğan ve Savaş nerdeyse her gün bize geliyorlardı. Sıkılmak için hiç vaktim olmuyordu. Okula dönmek için daha iki ayım vardı ama bu raporun hepsini kullanmaya niyetim yoktu.
" Oğlum kapat şu telefonu artık "
Savaş yanımda oturmuş telefonda konuşan Doğan'a çatıyordu. Doğan ise onu sallamadan telefonda yeni sevgilisi ile konuşmaya devam ediyordu. Ben ikisini de takmadan elimde telefon Yavuz ile mesajlaşıyor iki gün sonra gelecek olan öğrenciler hakkında konuşuyordum. Aklımda ise diğer konu vardı. Şimdiye kadar ailemle o konuyu konuşmaktan kaçınmıştım. Ama daha fazla ertelememem gerektiğini biliyordum. Her şeyi ayrıntısına kadar öğrenmeli ve onu bulmalıydım.
" Hayatım "
Bilgenin sesi ile başımı kaldırıp ona baktım. Koridorun başında dikilmiş bana bakıyordu. Yüzündeki ifadesinden hoşlanmamıştım. O yüzden oturduğum yerden kalkıp yanına gittim. Hiç birşey söylemeden beraber yatak odasına girdik ve kapıyı kapattım.
" Ne oldu bilge "
" Akın nerdeyse akşam oldu. Arkadaşların ne zaman gidecekler. "
" Anlamadım "
Bilge kollarını önünde birleştirip bana suçluymuşum gibi bakarken duyacaklarımın hoşuma gitmeyeceğini düşündüm.
" Allah aşkına Akın sürekli bizdeler. Onlara hizmet etmekten yoruldum. Ne yemek yetiştirebiliyorum ne rahat rahat evimde oturabiliyorum "
Bilgenin ağzından çıkan her söz benim sinirimi zorlarken sesimi kısık tutmaya çalışarak konuştum.
" Hangi yemekten bahsediyorsun sen Bilge. Doğan'ın her gün dışardan getirdiği yemeklerden mi ? Ayrıca onlar geldiğinde odaya kapanan sensin. İkisi de yıllardır arkadaşımız. Şimdi durduk yerde neden rahatsız oldun anlamıyorum "
" Yine de evimde iki yabancı erkeğin olmasından rahatsızlık duyuyorum"
" Ne demek yabancı Bilge. Hele ki Doğan. O olmasaydı şimdi yaşamıyor olurdum. Bana kalbi bulduğunu , hastane de çok iyi bir şekilde bakıldığımı ve daha bir sürü şeyi yaptığını ne çabuk unuttun. Ben hastane yatarken sana onun para verdiğini bu evin kirasını ödediğini nasıl unuttun. "
Bilge kollarını iki yana çözerek dolmaya başlayan gözleri ile bana yaklaştı.
" Ben sadece seninle hiç yanlız kalamıyorum ve sen sanki sabah olunca benden kaçıyorsun"
Burnunu çekerek kafasını göğsüme yaslandığında dayanamayarak kollarımı ona sardım. Bu konuda haklıydı. O geceden sonra Bilge ile ara ara beraber olmuştuk. Ama sabah kalktığımızda sanki yapmamam gereken bir şey yapmışım gibi uyanıyor ve bu hissi içimden atamıyordum. O uyanmadan da yanından kalkıyordum. Sonrasında zaten Doğanlar geliyor Bilge kendini odaya kapatıyordu. Aslında bu bende bir sorun olduğu yönündeydi ve belki de bir psikoloğa gitmeliydim. Çok sevdiğim , arzuladığım karımla birlikte oluyor sonra da içimi büyük bir pişmanlık kaplıyordu. Gündüzleri de bu yüzden ondan olabildiğince uzak duruyordum. Yavaşça Bilgenin saçlarını okşarken onu kendimden uzaklaştırıp dudaklarına eğildim. Küçük başlayan öpüşmemiz gittikçe hız alırken kapının tıklatılması ile birbirimizden ayrılmak zorunda kaldık. Bilge nefes nefese arkasını dönerken bende gidip kapıyı açmıştım. Doğan kapının önünde yüzü asık bir şekilde elindeki telefonu bana uzattı.
" Sürekli çalınca belki önemlidir diye getirmek istedim."
Telefonu alıp yatak odasından çıkarken onunla birlikte salona geçtim. Ama Doğanın yüzündeki ifade canımı sıkmıştı.
" Doğan bir şey mi oldu ?"
" Yok abi birşey olmadı. Hadi Savaş biz kalkalım artık "
Savaş daha yeni geldik diye itiraz ederken Doğan gayet ciddi bir ifade ile ceketini giymişti bile.
" Oğlum saçmalama nereye gidiyorsunuz?"
"Gidelim abi. Çok bile kaldık. Kaç zamandır sürekli burdayız. Size de rahatsızlık veriyoruz. Sonra yine geliriz hadi savaş "
Savaş söylene söylene Doğanın peşinden giderken ben sinirle dişlerimi sıkıyordum. Duymuştu. Bilgenin söylediklerini duymuştu. Kapıya geldiğimizde Ayakkabısını giyen Doğanın omzundan tuttum. Hiç birşey söylemesemde o benim içimden geçenleri anlamıştı. Gitmeden önce bana dönerek " Boş ver kardeşim. Karın haklı. Misafirliği fazla uzattık." demişti. İkisi de asansöre binip giderken ben bir kaç dakika kapıda durmuş sonra da içeriye girmiştim. Salona gelen Bilge
" Hayatım arkadaşların nerde ?" diye sorduğunda sadece " Gittiler " demiştim.
" Yaa"
Bilge başka bir şey söylemeden televizyon karşısına geçerken onun bu vurdum duymazlığı artık sinirlerimi bozmaya başlamıştı. Akşama büyük bir konuşma yapmamız gerekecekti. Sinirimin geçmesi için kendimi suya atmıştım. Banyoda başımdan aşağı akan ılık su bütün kemiklerime iyi gelmişti sanki. Ellerimi fayansa yaslayıp başımı eğdim. Suyun üzerimden akmasına izin verirken duşakabinin açılması ile başımı kaldırdım. Bilge çıplak bir şekilde karşımda duruyordu. Gözlerindeki istek beni hareketlendirmişti. Gözlerim onun güzel vücudunda gezindikten sonra onu hızla kabının içine çekmiştim. Bundan sonrasında aklımda ne yapacağım konuşma ne de başka bir şey kalmamıştı.
&&&&