Gülce, binayı saran sarmaşıkları izlerken bahçedeki çimlerin üzerinde oturuyordu. Altında oturdukları ağaç kampüsteki en büyük ağaçtı. Ve konumu bakımından da en güzel yer sayılıyordu. Diğerlerinden önce gelip yeri kaptığı için kız kardeşine gülümserken boğazdan gelen deniz kokusunu içine çekti. Başak, “Benim birazdan derse girmem lazım,” deyip ofladı. Telefonunu kontrol eden Gülce’yi süzerken “Hala sesi çıkmadı mı?” diye sordu. Evde kavga değil resmen kıyamet kopmuştu. İkisi de anneleri tarafından epeyce çimdiklenmişti. Kollarını eliyle sıvazlarken “Boşuna mı mıncırıldık o kadar!” diye söylendi. Gülce, “Aramadı,” dedi. “Mesaj da atmadı. Numarası da yok…” Başak gözlerini bahçede gezdirirken dersten çıkan bir grup genci fark etti. “Onun sınıfından değiller mi?” diyerek kız kardeşini dür