SERENDIPITY

355 Words
08:32 Kara bulutlar şehri kaplamıştı. Ellerimi balkonun soğuk korkuluklarına yasladım ve bina yığınına baktım. Ne acı! Hayatın; sadece çalışmak ve para kazanmaktan ibaret olduğunu düşünen tonla aptal var. Gençler okul ve gelecek, yetişkinler ise iş ve para kaygısı ile kuşanmış. Peki hayat nerede? Hani o hikayelere konu alınmış mükemmel hayatlar ve mutlu sonlar. Hepsi yalan. Düşüncelerimi bölen ahşap kapının yumruklanması oldu. Kalbim bir an için hızlandı. Hızla salonun ortasında olan masanın yanına gittim. Koyu kestane masanın alt kısmında her ihtimale karşılık bulunan silahı aldım. Yavaş ve temkinli adımlarla kapıya ilerledim. Aklımdan kimin gelmiş olabileceği geçerken, küçük kapı deliğinden gelenin kim olduğunu görmeye çalıştım. Kapının yumruklanması kesilmişti ama karanlıktan başka bir şeyde görünmüyordu. Derin bir iç çekiş sesi geldi ince kapının ardından. Hızla kapıyı açıp silahı doğrulttum. Elini kapıya yasladığı için tökezleyip yere düştü. Suratını henüz görmesem de kıvırcık saçlarından kim olduğu belliydi. Ufak bir inleme sesi geldi ve ardından fısıltılar eşliğinde küfürler. Hala mırıldanmaya devam ederken yerden kalktı. Üzerinde ki olmayan tozları elleriyle temizlemeye çalıştı. '' Şu silahı bedenimden başka bir yere çevir.'' Diyene kadar silahın elimde olduğunu bile unutmuştum. "Neden geldin?" Dedim silahı belime yerleştirirken. Cevap vermeden kapıyı kapattı ve koltuklara yöneldi. Hâlâ onu izliyordum. Her hareketini ve her bakışını saniye saniye takip ediyordum. "Konuşmalıyız." Dedi eliyle karşısında ki koltuğu işaret ederken. Terden suratıma yapışmış saçları geriye attım ve gösterdiği yere oturdum. Silah belime batınca tehditkar bir şekilde çıkarıp, masanın üzerine bıraktım. Korkmuşa benzemiyordu. Kaşlarımı kaldırıp anlatmasını bekledim. Dirseklerini bacaklarına yasladı ve öne eğildi. "Patron sana yalan söylüyor." Dedi sakin bir tonla. "Ne?" Anlamıştım dediğini ama emin olmak istedim. "Patron sana yalan söy-" "Dediğini anladım ama bu kanıya nereden vardın?" Dedim sözünü keserek. Cebinden telefonunu çıkardı. Birkaç tuşa bastıktan sonra ekranı bana çevirdi. "Orada ki çocuk. Almila." Fotoğrafta bahçede oynayan küçük bir kız çocuğu vardı. Kaşlarımı çatıp suratına baktım. "Patronun sana kanıt diye sunduğu o belgeler. Hepsi sahte. Almila orada ölü görünüyor ama ben dün onu gördüm. Hatta sohbet bile ettik. Sonra kaldığı yetimhaneye gidip öğrendim." Dedi fotoğrafı yana kaydırıp yeni bir resim açarken. " Bak bu da evlat verilme belgesi." Kafam gitgide karışıyor ve ne düşüneceğimi bilmiyordum. "Ya-yani o evrakların tamamı sahte mi?"

Great novels start here

Download by scanning the QR code to get countless free stories and daily updated books

Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD