4. bölüm

2608 Words
Erdem belini tutarak masaya oturduğunda annesi direkt oğluna baktı . " Oğlum iyi misin ?" " İyiyim anne ters bir hareket yaptım sanırım " Annesi adama endişe ile bakıp önüne döndü . Erdem babasının haftada bir akşam beraber yemek yeme kuralı için geldiği baba evinde önüne konan çorbaya burnunu kıvırarak baktı . Mantar sevmiyordu ve bunu bütün aile biliyordu . " Afiyet olsun abicim " Erdem masaya yemekleri getiren kız kardeşine suratını astı . Bu mantar çorbasını kesinlikle kardeşi yapmış olmalıydı. " İşlerin nasıl oğlum " Erdem kardeşine attığı ölümcül bakışları çekip babasına döndü . 60 yaşına gelmiş olan babasının başında her zaman taktığı şapkası yoktu . Saçlarının ortası dökülmüş kenarlarında beyazlaşmış saçlar kalmıştı . Erdem iki kardeşti . Bir kendisi bir de kız kardeşi . Ve babaları ikisini de okutmak için elinden geleni yapmıştı . Zengin bir aile değillerdi. Annesi ev hanımı babası ise belediyede çalışan bir memurdu . Ve iki çocuğunu da okutmuş meslek sahibi yapmıştı . Şimdi ise emekli olmuş mütevazi bir hayat yaşıyordu . Erdem bir reklam şirketinde grafikerdi. Üstelik iyi de kazanıyordu . Kız kardeşi ise resim öğretmeniydi. Her ikisi de ailelerine yardımda bulunmak istemişse de babaları bunu kabul etmemişti. Onlar karı koca kendi yağlarında kavrulmak istiyorlardı . " İyi çok şükür baba " Adam bu sefer de kızına döndü . " Eda . Senin nasıl okul kızım " " İyi baba . Alıştım bile . Çok tatlı öğrencilerim var ." " İyi iyi sevindim . Ev de bir sorun var mı ? Yalnız başına yapabiliyor musun ?" Eda sonunda abisinin yanına oturup çorbasını önüne çekti . Erkenden gelip yemeklerde annesine yardım etmişti ve çok yorulmuştu . Bir ay önce nakil olduğu okula ev uzak olduğu için tek başına okula yakın eşyalı bir eve çıkmıştı . Yalnız yaşamak başlarda hoşuna gitmişti ama zaman geçtikçe zor da gelmeye başlamıştı . Yine de tattığı özgürlük hissi her şeyin üstünü kapatıyordu . " Yok babacım gayet rahatım " " İyi iyi sevindim çocuklar " Erdem çorbasını kenara itip yemeklerden tabağına doldururken yanına oturan kardeşine bir bakış atıp önüne döndü . Onun yalnız yaşamasını pek istemiyordu ama tabiki Eda bu konuna ona söz hakkı tanımamıştı . Sohbet ve gülüşmelerle geçen akşamdan sonra Erdem kardeşini de alarak babasının evinden ayrıldı . Eda abisinin arabasına binip çantasını kucağına aldığında, adam arabayı çalıştırıp yola koyuldu . Çok uykusu gelmişti . Bir kaç gündür mesaiye kalıyordu. Beli ve sırtı ağrıyordu. Rakibi oldukları şirket Dorukların şirketiydi ve çok güçlüydü. Patronu işleri onlara kaptırmaktan ise hiç hoşlanmıyordu. " Abi biraz yavaş . Yol boş diye bu kadar basılmaz ki ." Erdem kız kardeşinin sitemi ile ayağını gazdan çekti. Düşüncelere dalmıştı ve hızını artırdığının farkında değildi. " Kusura bakma " Eda abisinin yorgun yüzüne bakıp ona acıyarak nefesini verdi . " Çok mu çalışıyorsun ?" " Nejat Bey Çalışkan Holdinge kafayı taktı . Altı üstü bir reklam şirketi işte . Ne alıp veremediği var anlamıyorum . Onlarla yarışmak için hem beni hem diğer çalışanlarını hor kullanıyor " " Bu Çalışkan holding Dorukların şirketi değil mi ?" " Evet " Eda sadece başını sallayarak önüne döndü. Abisinin bir zamanlar Doruk ve Burak ile çok yakın arkadaş olduklarını biliyordu. Ama birden aralarının bozulmasını anlamamıştı . Üstelik de o zamanlar çok üzücü olaylar yaşanmıştı . " Geçenlerde Derini gördüm " Erdem kardeşinin konuşması ile bir anlık ona bakıp geri yola döndü . O da onları görmüştü . Bir gün önce arkadaşları ile bir gece kulübüne gittiğinde masanın birinde eski arkadaşlarını bir arada görmüştü . Doruk , Derin , Burak , Leyla ve sadece bir kaç kere gördüğü Hülya . Masalarında bir kız daha vardı ama onu tanımıyordu . Aralarına aldıklarına göre yakın arkadaşları olmalıydı . Onları görmezden gelmek çok zordu. Ama başarmıştı . Özellikle Doruğa beslediği kin tap taze duruyordu . Düşüncelerine ara verip kardeşine cevap verdi . " Öyle mi ? Nerde gördün ? " " Bizim okula geldi . Bizim öğrencilerden birine yardım ediyordu. Şu çalıştığı vakıf elemanlarıyla. Ama sanırım beni tanımadı. Yanımdan geçti gitti." Erdem uzun bir nefes verdi . Derin ile bir sorunu yoktu. Ama Doruğun kardeşi olması yeterliydi . " Tanımamıştır " " Olabil- Abi dikkat et " Eda'nın sesi birden yükselirken onunla eş zamanlı Erdeminde ayağı frene bastı . Geceye dağılan fren sesi ile Eda ellerini yüzüne siper etti. Arabanın aniden durması ile iki kardeşte hızla öne gidip onları tutan kemer sayesinde geri koltuklarına yapıştılar . Ortalık birden sessizleştiğinde Eda elleri titreyerek gözlerini açtı . Erdem şok olmuş gibiydi . Yolda giderken birden önüne bir kadın atlamıştı . " Çarptık mı ?" " Bilmiyorum " " Abi ?" " Bilmiyorum Eda . Sen iyi misin ?" Kız sadece başını sallayıp titreyen elleri ile kemerini çıkardı . Aynı şeyi Erdem de tekrarlayıp arabadan indi . İki kardeş ağır adımlarla kaputun önüne geldiğinde yerde yatan birini gördüler . Erdem korkarak yerde yatan kadının baş ucuna çöktü ve nabzına baktı . " Yaşıyor " Eda büyük bir şükür çektiğinde yerdeki kadın kıpırdanınca Erdem hemen geri çekildi . Kadın yavaşça doğrulup oturduğunda ise iki kardeş merak ve endişe ile onu süzdüler. Kadının alnından hafif bir kan sızıyordu . Onun dışında görünürde pek bir şeyi yoktu . " İyi misiniz hanımefendi ?" Kadın sadece başını salladı ancak canı yanmış olmalı ki birden durup eli ile başını tuttu . " Ayağa kalkabilecek misiniz ? Sizi hastaneye götürelim " Kadın tekrar başını salladı ancak yine canı yanınca ağzından bir inilti çıktı . Eda daha fazla dayanamayıp kadının koluna girdi . " Abi tut kolundan götürelim . Başını çarpmış belli . Ambulansı beklersek beyin kanaması falan geçirir bide " " Ağzını hayıra aç Eda ." Erdem kardeşine ters ters bakarak kadının diğer koluna girdi . Birlikte kadını arabanın arka koltuğuna oturtup yola koyuldular . Yol boyunca Erdem kendine kızdı durdu . Bu hece düşüncelere çok dalmıştı ve kadının arabanın önüne atladığını fark edememişti . Eğer bu kadar dalgın olmasaydı daha erken frene basabilir ve belki de kadına çarpmadan durabilirdi. Yine de her şeye rağmen hafif çarpmıştı . Ölümcül bir yara görünmüyordu . Hastanenin bahçesine girdiklerinde hızla arabayı durdurdu ve kadını içeri taşıdılar . Doktorlar kadını alıp götürdüklerinde Eda ile koridorda öylece kalan Erdem başlarına gelene inanamayarak kardeşine baktı . Kadın ölürse katil olacaktı . " Hasta yakınları siz misiniz ?" Erdem konuşan hemşireye döndüğünde başını iki yana salladı . " Hastanın kimliği yanınızda mı peki ?" Erdem Edaya döndüğünde onun kadının çantasını tuttuğunu gördü . Kız hızla çantayı açtı ve bir kaç kurcalamadan sonra bir cüzdan çıkardı . Onu da açıp bulduğu kimliği hemşireye uzattı . Hemşire kimliği alıp " Aylin Kutlu " dedikten sonra " Giriş işlemlerini yapalım " diyerek yanlarından uzaklaştı . Kadının adını da öğrenmişti . Aylin . Belki de Aylinin katiliydi artık . " Abi bi sakinleşir misin artık . Bende korktum ama sen abarttın . O kadar kötü görünmüyordu kadın " Eda abisinin bembeyaz yüzüne bakıp onu sakinleştirirken geçen on dakikanın sonunda doktorlardan birinin yanlarına gelmesi ile dikkatlerini ona verdiler. " Aylin Hanımın ciddi bir şeyi yok. Herhangi bir travma görünmüyor. Yarası da yüzeysel. Bir kaç tane ilaç yazacağım . Bir kaç gün baş ağrıları olacaktır .  Bir saat sonra taburcu olabilirsiniz . Geçmiş olsun " Doktor yanlarından ayrıldığında Erdem büyük bir rahatlama ile omuzları çöktüğünde Eda gülümseyerek abisine baktı . İki kardeş acil bölümüne girerken yatakta yatan kadına yaklaştılar . Gözleri kapalıydı . Kolunda serum takılıydı . " Geçmiş olsun " Aylinin gözleri açılıp başında duran iki kişiye döndüğünde Erdem pür dikkat onu izledi . " Sağolun " " Nasılsın. Doktor iyi olduğunu söyledi ama . Ağrın falan var mı ?" Aylin " Yok , iyiyim " diyerek konuşan kadına bakmaya devam etti . " Ben Eda bu arada . Bu da Abim Erdem " " Aylin " " Biliyoruz. Şey kimliğine bulmak için çantanı kurcalamak zorunda kaldık. " Eda elindeki çantayı göstererek kadının baş ucuna koyarken Erdem kendine hakim olamayarak konuştu . " Bak iyi olmana sevindim gerçekten . Ama neden intihar etmek için benim arabamı seçtin anlamıyorum ." " Bi dakika. Ne ? Sen neden bahsediyorsun ?" " Arabamın önüne atladın ? Ne derdin var da ölmek istedin bilmiyorum ama bunun çözümü bu değil . Ölmek hiç bir şeyi -" " Bir dakika susar mısın ?" Erdem cümlesi yarım kalarak kaşlarını çatan kadına bakakaldı. " Ne intiharından babsediyorsun sen . SiZin geldiğinizi gördüm ben . Kenarda bekleyecektim ama Ayakkabımın topuğu kırıldı . Dengemi sağlayamadım . Düştüm ." Eda ve Erdem şaşkınca kıza bakakalırken Aylin sinirli bir şekilde çantasına uzandı .  Saat gece yarısını geçerken Erdem arabayı kardeşinin evinin önünde durdurduğunda Eda abisinin yanağından öperek Teşekkür etti . Aylinin hastaneden taburcu olmasını beklemişler ve kadını evine bırakmışlardı. " Gel sana kahve yapayım " " Yok . Çok uykum var . Direkt eve gidip yatacağım " " Öyle olsun bakalım " Eda arabadan inip evine girerken Erdem tekrar yola koyuldu . Bir an önce yatağına girip uyumak istiyordu . Bu akşam yeterince hareketli geçmişti . &&&&&&&&& Derin büyük bir yorgunluk ile gözlerini araladı . Karşılaşmayı beklediği sert ve soğuk zemin yerine sıcak ve yumuşak bir yatakta olduğunu fark etti . Şaşkınlık ile yattığı yerden doğrulmaya çalıştı ama vücudu ona ihanet ederek hareket edemedi. Kendini büyük bir savaştan çıkmış gibi hissediyordu . Biraz daha dinlenmesi lazımdı . İki hastalığı birden bedenine almıştı ve bundan kurtulması uzun sürmüş olmalıydı . Yavaşça hareket etmeye çalışırken etrafına bakındı . Sade döşenmiş bir odadaydı. Yattığı yatak tek kişilikti . Buraya nasıl geldiği hakkında hiç bir fikri yoktu. Kübrayı düşündü . Ve diğer iki çocuğu . Yakalanmışlar mıydı ? Ama yakalansalardı onu böyle bir odaya getirmezlerdi . Belki de orada öldürürlerdi . Derin içi titreyerek yatakta oturdu . Kendine gelmişti . Kollarını gererek ayağa kalktı . Hemen elini cebine attı . Telefonu halen cebindeydi . Hızla Doruğa mesaj attı . Pencereden gördüğü kadarı ile akşam  olmuştu . Doruk çok merak etmiş olmalıydı . Telefonu cebine geri tıkarken kapı açıldı ve Derin merakla gelene baktı ve konuşmadan kendini alamadı. " Hay maşallah " Odaya giren adam kızın söylediğini anlamayarak " Bir şey mi dediniz ?" diye sorunca Derin başını iki yana salladı . Adamı görünce bir maşallah çekmek istemişti . Adam gayet yakışıklıydı . " Kendinize gelmişsiniz. Hatta çok iyi görünüyorsunuz ?" " Evet . İyiyim " Adam şaşkın bir yüz ile onu sürerken Derin kızarmamak için uzun uzun nefesler aldı . " Yani sabah  afedersiniz ama ölü gibi görünüyordunuz . Çok hastaydınız . Şimdi ise tamamen iyileşmiş gibisiniz ." " Ya evet ben çabuk iyileşirim . Pardon bu arada siz kimsiniz ? Ben nasıl geldim buraya ?" " Benim adım Özgür . " &&&&& Özgür sabah mesaisinde devriye çıkmak için arabaya giderken arkasından seslenen kişi ile olduğu yerde durdu . Şubeden Kendisini çağırdıklarını duyunca ise üzerini düzeltip binaya geri gitti . Söylenen kata çıkıp etrafına bakındı . Sonra da kapılardan birinin   üzerinde  aradığı ismi görünce odaya girdi.  Odada iki kişi vardı . " Taner komiserim . Buraya gelmem söylendi. . " Taner odaya giren Bekçiye bakıp yanındaki adamdan bir kağıt aldı ve Özgüre uzattı. " Buralar senin bu sabahki  görev yerlerin değil mi ?" Özgür kendisine uzatılan kağıdı alıp adreslere baktı . " Evet komiserim " " Şimdi sana bir görev vereceğiz . Ama resmî değil . İstersen kabul etmeyebilirsin . Ama eğer kabul edersen bir kadın ve üç çocuğun hayatını kurtarmış olacaksın . Ne diyorsun kabul ediyor musun ?" Özgür bir an için nasıl bir görev olduğunu düşündü . İçine bir korku girdi . Belli ki zor bir şeydi . Ya da yasa dışı . Ama bir komiserin yasa dışı bir iş yapacağını da sanmıyordu . Kabul etmemeyi düşündü önce . Belki de işin sonunda görevinden alınmak vardı . Mesleğinden olabilirdi . Ama bu korkaklığı dört kişinin hayatından olmasına neden olabilirdi . Kısa bir sessizliğin ardından konuştu . " Kabul ediyorum komiserim " " Güzel. O zaman Turan sana ayrıntıları anlatacak " Turan direkt Özgür'ün gözlerine bakarak dikkatle konuşmaya başladı . " Yarım saat içinde sana söyleyeceğim adrese gideceksin . Orda üç tane çocuk olacak . Bir de kadın. Kadın baygın olacak . Nedenini sorma . Bilmiyorum . Onu yerde bulacaksın . O dördünü ordan çıkarman için sadece on dakikan var . Kimse görmeden onları çıkarman gerek . " ". Emredersiniz komiserim " " Çocukları mesai arkadaşın kimse ona teslim edeceksin o da buraya getirecek . Biz sosyal hizmetler ile irtibata geçeceğiz . Sen de kadını hastaneye götür . Başında bekle . " Emredersiniz komiserim . " &&&&& " Ben Bekçiyim . Arkadaşım ile birlikte devriye gezerken sizi fark ettik. O harabeden çıkardık " " Çocuklar ?" " Önce karakola götürüldüler . Sonra da sosyal hizmetlere teslim edildi . " " Yaa . Ee çocuklar nasıldı ? Yani sağlıkları iyi miydi ?" Özgür kadının onu harabeden çıkardığı andan beri merak ettiği gözlerine bakarken başını salladı . Hasta haliyle bile güzeldi. Şimdi ise rengi yerine gelmiş cam gibi bakan gözleri ile Özgür'ün kalbini heyecanlandırmıştı. " Evet . Yani görünen bir şeyleri yoktu. Gayet iyilerdi " " Şükür . Sevindim . Burası neresi ?" " Benim evim " Derin kaşlarını çatarak esmer tenine hayran kaldığı adama baktı . Evet yakışıklıydı ama bu adam neden onu hastaneye değil de evine getirmişti ? Özgür kızın aklını okumuş gibi hızla konuştu . " Aslında sizi hastaneye götürecektim . Ama arabada bir ara kendinize geldiniz. Sizi hastaneye götürmemem için neredeyse yalvardınız . Bayılana kadar hastane olmaz diye sayıkladınız . Bende nereye götüreceğimi bilemedim. En son sizi evime getirdim . " Derin mantıklı bulduğu açıklama ile başını salladı . Olabilirdi . " Anladım . Teşekkür ederim " İkisi de karşılıklı sustuğunda garip bir sessizlik oldu . Derin ne diyeceğini bilemeyerek adama bakarken aynı hislerle Özgür de ona baktı . Muhabbetleri bitmişti . Artık Derinin oradan ayrılması gerekiyordu . " Ee ben gitsem iyi olur " " Tabi " Derin odadan çıktığında Adam koridorun sonunda ki kapıyı gösterdi . Derin tam çıkacakken birden durdu ve Özgüre döndü . " Arabamı o mahalleden almış olma ihtimalin var mı ?" Özgür olumsuz bir şekilde başını salladı . Kızın arabası olduğunu bile bilmiyordu . " İsterseniz ben bırakayım sizi gideceğiniz yere . Zaten geç oldu ." " Gerek yok . Kardeşimi ararım ". Derin telefonunu çıkarıp kardeşini aradı ve hızlı bir şekilde adresi öğrenip konum attı . Tek yapması gereken Doruğun gelmesini beklemekti . " Kardeşiniz gelene kadar evde bekleyin isterseniz ." Derin adamın teklifini saçma bir sevinçle kabul edip geri girdi . Özgür'ün yönlendirmesi ile salona geçip oturdu . Kısa bir an birbirlerine bakan ikili sessizce gülümsediler . İki tarafta birbirlerinden etkileşim aldıklarının farkındaydı ve Özgür'ün bir soru sorması ile sohbete başladılar . Yaklaşık yarım saati bulan muhabbet Doruğun kapıyı çalması ile kesildi . Özgür kapıyı açtığında karşısında Derinin erkek versiyonunu görünce bir an şaşırdı. Birbirlerine hem çok benziyor hem de çok farklılardı . " Kardeş " Doruk kardeşinin sesini duyunca kendisini süzen elemanın arkasına baktı . Derin hızla ona doğru geliyordu . Kız kapıdaki adamı geçip kardeşinin boynuna sarıldığında Doruk rahat bir nefes aldı . Her ne kadar Derin ikinci şifreli mesajı atıp iyi olduğunu belli etmiş olsa da onu görene kadar rahatlayamamıştı . Derin kendisinden ayrıldığında kapıda onları izleyen adama döndü . " Kardeşimin hayatını kurtarmışsın . Sağol " Özgür kendisine hem minnetle hem de düşmanca bakan adama başını salladı . " Görevim " Doruk " Eyvallah " çekerek Derinin elinden tuttu ve asansöre yöneldi . Asansörün kapası kapanırken Derin başını kaldırdı ve aynı kendisi gibi ona bakan adam ile gözgöze geldi. Toplasan bir saat geçirdiği bir adamdan bu kadar etkilenmek normalde yapacağı bir şey değildi ama olmuştu . Bu adamı kolay kolay unutamayacaktı . " Özgür " " Ne ?" Doruk anlamayarak kardeşine bakınca Derin silkinerek kendine geldi . Sesli düşünmüştü . " Yok bir şey " Doruk ikizinin omzundan sarılarak kendine çekti ve kızı saçlarından öptü. " Eve gidince her şeyi anlatacaksın " &&&&&&&&&&  
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD