Çaresizce Günce'yi teselli etmeye çalışırken, zihnim beni bir 8 yaşıma götürüyo , bir şimdiki zamana taşıyordu.... Günce'nin çırpınışları gözyaşları içimi delip geçiyor , kendimden nefret etmeme sebep oluyordu. dokunduğum herkesi ölüme götürüyordum. insanı çaresiz hissettiren şeyler sevdiğin insanlara ilaç olamamakmış bu dünyada, o ağlarken gözyaşını dindirememekmiş, o yürüyemezken adım atmak, o kötüyken iyi olmak , o ağlarken gülmeye çalısmak, o konuşmazken konuşmak , onun tam tersi olmak zorunda kalmakmış çaresizlik. ... Günce'nin " bacağım, bacağım " diye attığı feryat lar hastaneyi dolduruyordu , ben ise sadece Günce'nin elini tutmaktan başka hiçbir şey yapamıyordum... doktor hemşireye dönüp " bir sakinleştirici yapın " der demez hemşire içi dolu şırıngayı alıp Günce' nin etine