Ertesi gün " Günce kalk kızım , geç kalacağız hazırlık yapmamız lazım . Bak öğlen oldu gelecekler şimdi Akşama ne kaldı şurada" diyen sesle Gözlerimi açtım" nene ya ne öğleni daha güneş yeni doğuyor , Allah aşkına yat uyu " dedim . Güneş ilk doğduğunda ayak ucuma gelirdi , ben yüzüme gelene kadar hiç kalkmazdım , o yüzden neredeyse bir saat daha uyuyacaktım , ama nenem sağ olsun uyutmadı , tepemden beni uyandırmadan gideceği yoktu o yüzden " Tamam nene kalkıyorum" dedim ve yatakta doğrulup yanağına sulu bir öpücük yapıştırdım '' deli kız evlenecek , ama hâlâ çocuk gibi davranıyor '' diye söylenerek çıktı . mutfağa geçtiğimde kahvaltı hazırdı , nenem erken kalkar erkenden kahvaltıyı hazırlardı . her zaman çay demli olurdu , ama benim uyanmamı beklerlerdi dedemle birlikte ... Dedem de sedire oturmuş benim gelmemi bekliyordu" dede hadi kahvaltı yapalım" dedim yanağından öperek , söylenmeyi de ihmal etmedim tabi '' şu sakalları kessen artık yakışıklı , yüzüme batıyor ''
elinde kocaman bir lahana ile içeri giren nenem " Nihayet sofraya oturmuşsunuz , geç kalacağız iki ayağımı bir pabuca soktunuz " dediğinde " nene hatırlatırım iki ayağını bir pabuca sokan sensin , Bu işte acele eden yine sensin " dediğimde " Günce , açtırma benim bayramlık ağzımı , kaşınma istiyorsan şimdi kalk çayları doldur kahvaltımızı edelim " dediğinde dudağımı dişledim doğru söylüyordu kaşınıyordum resmen ...
kahvaltımızı etmiş temizlik işine girişmiştik , Biz Asiye ile temizlik yaparken , nenem de yemek işine girişmişti . akşama doğru her şey hazırdı , Asiye ile odama geçip giyinmem için elbise seçmeye karar , verdik onca elbisenin içinden bir tane elbise seçemiyordum , ya da daha doğrusu Asiye hep kafamı karıştırıyordu " bu olur " diyerek mavi belden oturtmalı eteği tül detaylı olan sadece tek omuzunda tülden yapılmış bir tane gül olan şık bir elbiseyi gösterdi " Bu biraz abartı değil mi? Asiye " dedim oflayarak " Uf kızım sözleniyorsun farkında mısın? Tabii abartılı olacak " dedi, oflayarak Asiye'nin elindeki elbiseyi alıp inceledim .... Aslında düşündüğüm kadar da abartılı durmuyordu , Sonuçta bugün benim sözüm vardı , üzerimi giyindim Asiye ile makyaj yapmaya karar verdik , ben çok abartılı makyajları sevmem o yüzden hafif bir makyaj yaptım . saçımı nasıl yapacağımızı bilemedik o yüzden , köyümüzün kuaförü Mihriban Abla'yı çağırmaya karar verdik , Asiye Mihriban ablayı ararken , Ben de çıkardığımız kıyafetleri yerleştirmeye başladım . bir süre sonra Mihriban abla geldi ve üzerimdeki elbiseye uygun bir saç yaptı . saçımı hafif dağınık bir topuz yapmıştı aynada kendime bakarken , Mihriban abla " tü tü tü maşallah Allah özene bezene yaratmış , güzelliğini annenden , boyunu posunu babandan almışsın , Allah bahtını güzel etsin Güzel kızım " diyerek sarıldı " Keşke Ahmet abi de burada olsaydı bugünlerini görseydi " dediğinde ağlayacak gibi oldum ama makyajım akmaması için de bunu engellemem lazımdı , O yüzden şakaya vurdurdum " Babam burada olsaydı beni Kenan'a vermezdi Mihriban abla " dedim ve devam ettim " vermezse ben de kaçardım " dedim aynada baktığımda Gerçekten güzel görünüyordum . bu Severek isteyerek yaptığım bir evlilik değilse de önce Kenan'ın babaannesi için gerçekçi görünmeliydi , ardından Dedem ve nenem için beni mutsuz görmemeleri için ve Mert , Mert Hoca Kenan'ın resimlerini de görecekti onun beni güzel görmesi gerekiyordu , O yüzden elimden geldiğince güzel Olmalıydım ....
Asiye'nin de yardımıyla sofrayı kurmuştuk bana üzerim batmasın diye hiçbir iş yaptırmıyorlardı , yardım etmek istedikçe beni geri gönderiyorlardı , nenem " kızım dur Sen uzak dur Biz hallederiz elbisen batacak , Birazdan gelirler zaten Her şey hazır " der demez Kapı çaldı , Asiye benden heyecanlıydı koşturarak kapıya doğru ilerledi nenem " dur Asiye Deli Kız kapıyı Günce açsın " dediğinde herkes dönüp bana baktı " ne Neden ben açıyorum " dedim .
nenem " kızım beni mi istemeye geliyorlar Tabii ki sen açacaksın " dedi dalga geçer gibi bir ses tonuyla , kapıyı açtım Kenan babaannesi ve yanında genç bir kız vardı . bu genç kız Kenan'ın kız kardeşi olmalı diye düşündüm , başka kimsesi olmadığını söylemişti çünkü 3 kişilik bir ailelerde ve yalandan da olsa ben de bu ailenin içine katılacaktım . Biz de 3 kişilik bir aileydik Tabii ki nenemi Dedemi bırakacak değilim , onlarsız ben yapamam Onlar benim her şeyim " Hoş geldiniz efendim " diyerek Kenan'ın babaannesinin elini öptüm yaşlı kadın " Hoş bulduk kızım Maşallah pek de güzelmişsin " dediğinde utancımdan kıpkırmızı olmuştum .
o kadar sevimli Tonton Bir kadındı ki ; içimden ona sarılmak geldi bir anda ama şimdi sarılırsam yanlış anlaşılırdı , o yüzden onları içeriye Buyur ettim Kenan elindeki çiçek ve çikolatayı bana uzatıp '' nefesimi kesiyorsun '' diyerek içeri geçti ...
Hoş geldiniz faslından sonra Kenan " babaannem Nazlı , Bu da kız kardeşim Canan " diyerek babaannesini ve kız kardeşini tanıtmıştı , hepimiz birbirimizi tanıttıktan sonra sofraya oturduk .
Ben utancımdan hiçbir şey yiyememiştim , yani böyle sanki gerçekten sevdiğim biriyle sözleniyormuşum gibi hissetmiştim galiba dışarıya da öyle yansıtmışımdır diye düşünüyorum yemekler yendikten sonra Kenan'ın babaannesi " efendim gelelim sebebi ziyaretimize gençler birbirini görmüş beğenmiş sevmiş bize de onları bir araya getirmek düşer Allah'ın emri peygamber (s.v.s) in kavli ile kızımız Günce'yi oğlumuz Kenan'a istiyoruz " dediğinde kıpkırmızı olmuştum . Yani hiçbir insan böyle güzel bir günü bu şekilde yangından mal kaçırır gibi yapmak istemez . Hele ki bir sevdiği varken , o an aklımdan geçen düşünceler ; bu evlilik olursa ne kadar sürecek , ben bu evliliğin sonunda Mert'e kavuşabilecek miyim ? Mert Beni sevecek mi ? oldu dedemin öksürmesi ile daldığım düşüncelerden sıyrıldım " Hoş geldiniz Nazlı Hanım ! ben öyle süslü laflar bilmem köylü adamım , Günce Bana oğlumun emaneti , onları depremde göçük altında kaybedince , üçünden de umudu kesmiştim ki , Saatlerce beklememin ardından cenazesi çıkacak diye beklerken , Ağlama sesini duymuştum . o günü hiç unutamam yavrum her şeyden habersiz arabanın ön koltuğunda yanımda , gülücükler saçarken arabanın bagajında anne ve babasının cenazesini getirdim , ben bugüne kadar evladımın emanetine gözüm gibi bakmaya çalıştım . elimden geldiğince bir dediğini iki etmemeye çalıştım , o da sağ olsun benim sırtıma hiç kaldıramayacağım yükler yüklemedi , bir kere olsun dede Ben bunu da isterim demedi . başka çocuklar gibi her şeye heves etmedi , bir kere benim başımı yere eğmedi , Günce bizim bu dünyadaki tek varlığımız her şeyimiz evladımızın yerine evladımız diyebileceğimiz tek insan ...
benim bir de kızım var , 3 tane de torunum Günce 'den ayrı ama Günce'nin yeri bambaşka , lafı Fazla uzatmayayım , demem o ki biz bu dünyadan göçüp gittiğimizde " Burada Hemen lafını kestim " Allah korusun dede ben siz olmadan ne yaparım "dedim Dedem " kızım bu can Rabbimin emaneti , elbet bir gün emanetini geri alacak " dedi inançlı adamdı dedem öyle olmasa evlat acısına dayanabilir miydi hiç , dedem Nazlı hanıma dönüp devam etti " Kenan oğlum göründüğü gibiyse dürüst birine benziyor , Zaten öyle olmazsa benim güzel torunum , kolundan tutup bu benim sevdiğim adam diye karşımıza çıkarmazdı . her ne kadar Kenan oğlumu tanımasak da , Ben kızıma güveniyorum . Allah ikisini de mutlu etsin yuvalarını huzur versin " dedi , Bunun üzerine Nazlı Hanım " Çok haklısınız Hüseyin Bey bir çocuğu büyütmek , hele de bu emanetse çok çok zor emanetini , birine emanet edebilmek daha zor ama sizi temin ederim torunum kızınızı gözünden bile sakınır . gözlerinde gördüğüm aşk sevgi bu kadar emin konuşmamı sağlıyor , Gözünüz hiç arkada kalmasın " dedi , bilseydi bu evlilikte sevgi yok böyle konuşur muydu acaba ? nenem " Günce kızım Hadi sen kahveleri yap " dediğinde Asiye ile mutfağa girdik , sevdiğim bir insanla evlenmeyeceğim için çok heyecanlı değildim , ama içim içimi yemeye başlamıştı bile . Herkes bu evliliğin gerçek bir evlilik olacağını inanmıştı , ama bizimki tamamen bir anlaşmadan ibaretti ,dedemin ve nenemin gözlerinde gördüğüm Işık o kadar güzeldi ki ; o kadar Mutlular ki ben bana zorluk çıkaracaklarını , istemiyoruz bu evliliği diyeceklerini düşünürken , Onlar her şeyi anlayışla karşılamış ve bana destek olmuşlardı . bu ise yaptığım şeyden pişman olmama sebep oluyordu , ama artık geri dönüşü yoktu O yüzden ayak uydurdum . Asiye ile kahveleri yaparken Asiye " Bak bu damat kahvesinin fincanı , bununkini tuzlu yapacaksın " dediğinde itiraz ettim , Ben sevdiğim adama tuzlu kahve yapmak istiyordum , o yüzden Kenan'a tuzlu kahve yapmayacaktım . Kenan benim için sevdiğim adama giden bir yoldu o kadar . Buna acımasızlık da diyebilirsiniz zalimlikte , ama bunu bana teklif eden oydu " Hayır Asiye gerek yok böyle şeylere hepsini tatlı yaparız götürürüz " dediğimde , Asiye göz kırpıp " kıyamıyor musun kız enişteye " diye dalga geçti benimle " Bak bu Koz bir kere geçer eline haberin olsun " diye omzuma vurdu , Ben de onun omuzuna vurarak " Evet kıyamıyorum , Yarın bir gün sen evlenirken Seni de göreceğiz Asiye Hanım " dedim Asiye de " oho ben Tuzla Bırakmam ki , Ne bulursam koyarım içine değerimi bilsin değil mi ? " diyerek kahveleri fincanlara doldurmaya başladı , Ben de kahvelerin yanına su doldurarak Kenan'ın getirdiği çikolatadan koydum tepsiye , ardından kahveleri alıp salona doğru yürümeye başladım , ilk önce Nazlı Hanım'a ardından dedeme ve neneme daha sonra Kenan'a halama , enişteme kahvelerini dağıttım . Kenan tuzlu kahveyi bekliyor olmalı ki kahveden Bir yudum alınca çok şaşkın bir şekilde yüzüme baktı ama ben tuzlu kahveyi sevdiğim adama saklıyordum . Kenan kahvesini bir yudumda bitirdi Asiye bana doğru eğilip '' enişteyi görüyor musun ? bir yudumda içti tuzlu kahveyi '' dediği zaman şok olmuş vaziyette Asiye'ye baktım '' yapmadım de Asiye yapmamış ol bunu ya '' dedim yalvarır gibi bakıp ama Asiye '' niye be kızım fena mı sana değer verdiğini öğrenmiş olduk , hem damat kahvesi tuzsuz mu olurmuş '' diyerek omuz silkti , olan olmuştu ne söylesem boşuna o yüzden . utançla Kenan'a bakıp dudağımı dişleyip ellerimle oynamaya devam ettim ...
Kahveler de içildikten sonra yüzüklerimiz takıldı , artık sözlü bir insandım .
dedem Bir ay sonra nişanımızın olmasını istedi , Kenan da bu durumu kabul etti her şey o kadar hızlı ilerliyordu ki , şaşkınlık içerisinde sanki başkasının hayatını izliyor gibiydim ...
Gece yatağıma yattığımda Parmağımdaki yüzüğe bakıp , acaba bu yaptığımdan pişman olur muyum diye düşünürken , bir yanımda sevdiğin adama giden her yol mübahtır , her şeyi Onun için yapıyorsun diyordu ...