~~ ERTESİ GÜN~~
~~EMOŞ'UN EVİ~~
"La ben bu karıyı ikiyle çarpar, sekize bölerim ya... yapıştı herifin yakasına yav. Bizimki de istimimde istimim! Al işte isteme.. karı azmış yav, valla azmış lan bu karı. La zor tutuyom yazmamak için kendimi haa! yemin olsun, bir yerde karşılaşırsam dalarım ben o karıya ya! Yavvşaakk karı!"
Emoş, uçuşa geçti vallahi! Tutabilene aşk olsun!
"Kız o ne biçim yavşak demek?" dediğimde tüm kızlar Emoş'ta dahil bastık kahkahayı ve nihayet susabildiğimizde, Ülkü ablam, "yok ama bende çok sinir olmaya başladım.. sabah ki o mesaj neydi kızlar Allah aşkına... ay başka erkek olsa vallahi pes eder," dedi. Cidden ya kadının hiç utanması, sıkılması yok. Edepsizin önde gideni ya!
Arascım... dün gece hep seni düşündüm ve sanki sen bir an yanımdaymışın gibi, sanki bana dokunmuşsun gibi ürperdim.. hayali böyleyse, o biçimli uzun parmaklarını tenimde hissetmek nasıl bir şey olurdu acaba? Sen de bunu yapmak istemez misin? Yorulmadın mı yalnızlıktan?" yazmış aşifte.. çüüüş yani çüüüş!Aras'ta maşallah, hiç geri kalmamış, yapıştırmış lafı!
Size bir doktora gitmenizi tavsiye ederim... şizofreni, yada hayalperestliğe doğru bir gidiş var sizde ve son kez uyarıyorum. Edebinizi bilin...saçmalamayın!
"Kız bu Aras niye buna cevap veriyor ya... dün avukatıylada yazışmış, ortaklığı bitirecek prosedürü başlat demiş, birde akşam bizden sonra herifle buluştular bunlar... yazmasın anam oda bu fehşeye!" dediğinde Emoş, takıldım kaldım ya!
"La fehşe ne demek? Onu da ilk kez duyuyorum," diye atladım hemen.
"Ha Aras'ın o şıllığa yazmasına takılmadın, fehşeye takıldın yani Cero... pes yani pes!" dedi bana ve ekledi. "fehşe, fahişe demek, yani benim lisanımda.. uyyhhhşşş. Kız bu karıyla nedecüğük yav?"
"Kızlar benim çıkmam lazım. Saat on birde Serkan ile buluşacağız, ona yeni bir şeyler alacağız, ama şunu söyleyeyim... ben bu kadından tırsmaya başladım. Aras ne kadar teperse, kadının isteği o kadar kamçılanıyor. Bence ablamı Aras'ı affetmesi konusunda işlemeye başlamalıyız... yoksa bu kadın durmayacak. Bunları yeniden evlendirmeliyiz... başka yolu yok!" dedi Gonca ve hepimizde bi sessizleştik.
"De hayde bas git... valla doğru dedin de bizim zırtapoz tava gelir mi bilmem," dediğinde Emoş, Gonca ile kapıda öpüşüyorduk.
Salona giden koridorda Emoş'a baktığımda, onda bir gariplik olduğunu fark ettim. "Çıkar la şu dilinin altındaki baklayı," dediğimde güldü. "Uyuz, senden de bi bok kaçmıyor," dedi bana.. eh olacak o kadar. O nasıl polis karısı ise bende bir zamanlar polis kardeşiydim ve aslında hiç ses etmesemde, dilime kilit vursamda her gün şimdi toprakta kemikten ibaret kalan abim, Aykut'um hep aklıma düşer.. yüreğim hep sızlar.. hayatın bana abimle öğrettiği bir şey varsa, oda kimin ne olacağının hiç garantisi yok bu dünyada. Benim o tatlı abim, neydi ne oldu? Ah keşke hiç olmasaydı öyle... yaktı benide, Ömür'üde... gözlerim doldu yine. Emoş farkedince sarıldı bir anda. "Gözümün nuru Cerom...üzülme desem boş... yinede nur içinde yatsın.." diyince beni bıraktığında nasıl baktıysam ona, yaşaran gözlerini sildi. "Onca yıllık dostum, kardeşim ne hisseder, ne düşünür anlamazsam, bilmezsem yuh olsun lan bana," dedi. "gel hadi, salonda bir şey açıklayacağım size," diyince kol kola girdik, geçtik salona.
"Kızlar size bir şey söyliyecem, valla ben Aras'ı dinliyorum," diyince ağzımız açık kaldı.
"Ney neey? Kız onu nasıl becerdin?" diyince ben, kahkaha attı. "siyah jartiyer laa... bütün kapıları açıyor içine sıçtığım zımbırtısı bee!" diyince bastık kahkahayı. Tam o anda Aras'ın telefonu Emoş'un bilgisayardan bildirim verdi. "Kız koşun şunun başına, Aras aranıyor!" diyince oyy bir heyecan yaptık ki!
Emoş anında sesi dışarı verdi... sessizlik yemini etmiş gibi sustuk hepimiz.
"Alo... Aras! Günaydın! Müsait misin?"
"Başak hanım... lütfen ne diyecekseniz söyleyin, fazla vaktim yok!"
"Herkese vaktin var ama bana gelince yok! niye direniyorsun, neden mesajıma bir cevap yazmadın!"
.............
Aras kapadı telefonu ya! ve biz birbirimize baktık. Saate baktık. Amanın... evde bunlar. Emoş atladı hemen.. "vallahi bu karıyı ortadan ikiye ayırırım la ben.. kene gibi yapıştı kız herifin canına bu ya... annaaam! Na edep, na haya lan.. bu nasıl bir karı ya! Vallahi Gonca çok haklı... yok anam bi hal çaresine bakmalıyız biz ya... bu ne böyle yaaa! Vallahi saçını başını yolarım karı senin!" diye bilgisayara saydırıyor Emoş! "Kız bi dur! aaaa! zembereği boşalmış saat gibi... dırdırdır! Kafın da duydu zaten seni... deli, manyak ya!" dediğimde ters ters baktı bana üşütük Emoş. "Ay Ömür'ü öylesine bir arasam mı kızlar ya?" diyince Nuray, koro halinde atladık hemen.."ara," dedik. Resmen tutuştuk ya!
Nuray harekete geçti hemen. Telefonun hoperlorunu açtı ve aradı Ömür'ü. İkinci çaldırmasında açtı bizimki.
"Canım günaydın... nasılsın?" diye sorduğunda kiboşumuz, hepimiz sessizdik yine.
"İyilik be nolsun, hafta sonu ev hali işte, senden naber kiboşum," diye sorduğunda, sesinsen canının sıtkın olduğunu anladık. Emoş, dudağını ısırırken, fısıltıyla, "vallahi Aras'ı duymuş bu... canı ona sıtkın," diyince sus işareti yaptım ona.
"İyidir be gülüm, nolsun!" derken Nuray bize burda olduğumuzu söyleyeyim mi hareketi çekti, bizde kafalar sallandı, Emoş harekete geçti, sanki uzaktaymış gibi, "kız napıyorsun çılgın Bedoo?" diye seslendi.
"Annaa... kız siz bir arada mısınız? e aşk olsun size yaaa zilliler... beni niye çağırmadınız?" diyince ben atladım. "Olum sen şimdi iki çocuk birde kocanla olunca, çekindik.." dediğimde Emoş, kapıldığı heyecanıyla hemen kafama indirdi ve "koca ne la koca ne manyak.. sardırıcan şimdi üstümüze," diye fısıltıyla azarladı beni ya.. "bilerek yaptım bee deli," diye bende ona fısıldadım. Salaktım ben sanki Allah Allah ya! birde böyle kafama vuruyolar ya o biçim delleniyorum ya..
Bizimki boğazını temizleyince anladık ki Aras yanında. Bu onun bize işaretiydi.
"Aras yanında anladık canım. Neyse, biz şimdilik burdayız, istersen Aras bıraksın seni. Kahvaltı yaptık, kahveye gel istersen," diye ortalığı topladı hemen Nuray. "Tamam.. bizde kahvaltıdan kalkıyoruz. Gelirim çocuklarla, görüşürüz," dedi ve kapandı telefonlar...
"Kızlar, Gonca haklıydı... Ömoyu işlemeye başlıyoruz.. bu iş çok uzadı artık. Adamın tavrı, duruşu belli, e bu iki gerzekte birbirini seviyor... bu durumda yine bize iş düşüyor, bunları gerçekten birleştirmekte ellerimizden öper," diye son sözü her zaman ki gibi bilgemiz, baş tacımız Ülkü ablam söyledi... söyledi de kocaman bir nasılımız var artık! Gazamız mübarek ola! * * *
Aras pek bir keyifliydi. Onun bu hali banada yansıyordu. Yani az öncedine kadar. O kadın aradı yine ve artık ne dediyse, bu uyuz kapadı telefonu. Yüzü asıldı gibi. Belli canını sıkacak bir şey söyledi yine o Başak mıdır vaşak mıdır nedir uyuz kadın. Kafama takıldı şimdi.. belli ki asılıyor kadın.. offf yaaa! Akşamdan beri söylediği o son söz de kafama çok pis takıldı.
Oyyyyhhhh!! İçim şişti ya!
La niye bu kadar etkiledi ki beni o sözü... kız konuşsam mı bununla biraz ben ya, ya evden gitmeye karar verirse... ben ne yaparım? Çocuklar iyice alıştı varlığına, hele Urasım... sanki sen alışmadın Ömo... itiraf et! sende onun varlığından memnunsun işte... direnme be kızım! birde dün gece o yaptığı şey... aha geldi yine kelebekler... gider mi ki ya yeniden?
Uyyhhhhh! Napıcam ben ya? Ya gerçekten gitmek isterse?
"Kızlara mı gideceksin?" diye sorunca Aras birden, aydım düşüncelerimden.
"Evet ya... beraberlermiş, kahveye çağırdılar beni," dediğimde kalktığından beri gülümsediği gibi gülümsedi yine. Hoş az önce yüzü düşmüştü ama, gözlerimin içine bakınca, yine neyi düşündüğünü biliyorum. Gözleri parladı ya yine!
Ben biliyorum onun bu halinide, o bildiğimi bilmiyor. Günlerdir çocuklarla uyuyorduk ama dün gece çocukları yataklarına yatırdı, uyumalarını bekledi ve sonra bana, "çıkıyorum ben Ömür," dediğinde "gitme!" demek geldi içimden ama diyemedim bir şey. "Peki," dediğimde yanıma gelip alnımdan öptü beni. "İyi geceler Ömrümcem.. geç gelebilirim, olurda kapıyı açma sesimi duyarsan korkma!" dedi ve dönüp gitti. Öylece kapıya gidişini izledim ve tam açtığı kapıdan çıkacakken son kez dönüp bana baktı ve gülümsedi. Sonra çekip, kapadığı kapının ardında kayboldu. O öyle gidince kötü, çok kötü ve yalnız kalmış hissettim. Oturup kaldım koltuğa ve nerden aklıma geldiyse resim albümlerimiz düştü aklıma ve sonra hatırladım. Ben resimleri kaldırmıştım ki. Artık yatağımın bazasının altında, bir kutunun içindeydiler ve onların çerçeveleride boş, ıssız kalmışlardı. Tıpkı benim hissettiğim gibi.
Kalkıp hemen yatak odamda aldım soluğu... bazayı kaldırdım ve o kutuları durdukları yerden çıkardım. Oturdum yere ve zarfların içine yerleştirdiğim resimlei çıkarıp, tek tek bakmaya başladım. Her baktığım resimle çekildiği o anı yeniden yaşadım. Hepsinde de nasıl mutluyuz... gülmüşüz... nasıl sevgiyle bakmışız birbirimize... hem gülümsüyordum, hem ağlıyordum yine ve dakikalarca o resimlere baktım. Sonra yeniden zarflara, ardından da kutulara koyup, şimdi ait oldukları bazanın altına bıraktım.
Uykumda yoktu. Bir sigara içme düşüncesiyle balkona çıktım ve o sigarayı içtiğim sürece aklımda hep o vardı. Uzun uzun iç çektim. Yatmalı, uyumalıydım artık. Yatağıma girdiğimde yine yalnız hissettim. Onun yattığı yere baktım bir süre.. sızmışım sonra. Bir ara saçlarımın okşandığını hissettim ve hemen tanıdım bu sevişleri ama hiç gözlerimi açmadım. Parmakları usul usul saçlarımda geziniyordu ve bu inanılmaz rahatlatıcıydı ama aynı anda nefesimin hızlanmasından ödüm koptu.. heyecan yapmıştım çünkü. "Ah be aşkım, ne çok seviyorum seni bir bilsen.. ve nasıl yoruluyorum seni beklerken!" diye fısıldadığını duydum... midemde kelebekler uçuşuyordu o anda. Bir süre sonra bıraktı saçlarımı okşamayı ve kalktı yanımdan. Geçti kendi tarafına ve yavaşça girdi yatağa.. yanaşmadı bana ilk anda ama dayanamadı daha fazla. İlk kez yatakta ikimiz yalnızdık ve ilk defa ona yakındım, aramızda engel yoktu. Sırtım ona dönüktü ve ben onun bana doğru döndüğünü hissettim. Tuhaf bir beklryiş aldı beni. Yavaşça bedenimin altından kolunu geçirdi ve sanki ben bir tüymüşüm gibi, dokunursa uçup, yok olacakmışım gibi çok yavaş beni kendisine doğru çekti. Nefesimi tuttum o anda. Deli gibi heyecanlandım. Bedeninin sıcaklığını hissediyordum ama hiç ses çıkarmadım, uyuyor numarası yapmaya devam ettim ve bunu yapmak çok zordu. Aklımda hep o son söylediği söz.. çok özlemiştim onun sıcaklığını hissetmeyi... kalbim, ruhum, benliğim ısındı. Saçlarımı kokladığını hissettim. Ensemden bir ürperti aldı beni. Titremek istemiyordum, çünkü mutlaka hissederdi. Gözlerim açıktı ve gülümsüyordum ama o beni görmüyordu ve ben gülümsemeye devam ettim gözlerimi kapatırken.
"noldu Ömür... niye gülümsüyorsun?" dediği sesini duyunca bir anda, ana döndüm. "hiç ya.. yok bir şey... kızların komik halleri gözümün önüne geldi," diye bir güzel salladım yalanı ve o gözlerimin içine öyle derin baktı ki, gözlerimi kaçırmak zorunda kaldım. Derin bir nefes aldı ve, "ah be Ömrümcem, hiç yalan söylemeyi beceremiyorsun, o alev gözlerin seni ele veriyor," demesin mi?
Uyyyyhhhh!
Bu defa da utandım, aynı anda da tırstım. Bu herif yalanı hiç sevmez ki!
Kız ister misin şimdi ufaktan dellensin... ama yok yav.. çocuklar var artık, yapmaz bir şey!
"yok yav ne yalanı, Allah Allah ya!" diye bu defa da yalandan çıkıştım. Güldü.. "nasıl diyordunuz? hah hatırladım... yav he he!" dediğinde tutamadım kendimi güldüm bende.
Bakma ya bana şöyle tatlı tatlı!! Uyuz herif niye böyle tatlı gülersin ki sen?
Oyyhhhhh! İçim ısındı be.. bak hala bakıyor bana en tatlışından ya! La bakmaaa! içim kıpır kıpır oldu ya! tövbe yarabbim ya!!
"e hadi sen kalk hazırlan, ben masadakileri kaldırayım.. sonra çocukları giydirelim, seni bırakayım kime gideceksen, bende çocukları gezdireyim biraz arabayla," dediğinde çok şaşırdım. "ya dururlar mı, seni huzursuz etmesinler sonra?" diye atladım, sonra da hatırladım. Doğruya onlar bunu bensiz mutlaka yapmışlardır. Alışıktır çocuklar.. alışık olmayan benim.
Farkında olmadan dudağımı ısırıyordum ve o gözlerinin dudaklarıma takılıp kaldığını fark ettim. Çocuklar salonda oyuna dalmışlardı bile. Ben hemen masadan kalktım ve oda benimle birlikte kalktı. Tam mutfak kapısından çıkıyordum ki kolumdan beni yakalaması, kapıyı kapaması ve beni kapıya dayaması bir oldu. Şaşırdım ve acayip heyecanlandım. Gözleriyle gözlerimi esir aldı resmen.
Uyyhhhhhh!
Kalbim taklalar atıyor resmen.. eğildi kulağıma fısıldadı. "Seni çok özledim," dediğinde ürperdim ya.. gözlerimi sımsıkı kapadım o an. Ellerimi göğsüne koyup itmek isteyince, bileklerimden yakaladı beni. "Ya bırak Araaas!" dediğimde, kulağımdan öptü domuzun oğlu beni ya!
Uyyhhhhh!
Bedenim hemen uçuşa geçti.. amanın.. tehlike çanları çalmaya başladı.
"sen hiç özlemedin mi beni aşkım" diye fısıldadı yine kulağıma ya. Bilerek yapıyor ya bilerek yapıyo pislik! Beni nerden yakalayacağını iyi biliyo pis domuz. "Ya yapmaa! Bırak Aras... kes şöyle fısıldamayı da ya!" dedim nefes nefese. Gülüyo pislik ya.
"ya bi git! özlemedim işte," dediğimde, "seveyim yalanını," dedi bana ya. Güldürdü beni de domuzun oğlu. "özlemedim işte... niye özleyecekmişim hem," dediğimde şımardım sanki ya, ve o güldü yine, ben daha ne olduğunu anlamadan bir anda yapıştı dudaklarıma.
Uyyyyhhh!
Vantuz mübarek! Uğraşıyorum kurtulayım diye ama bırakmıyor ki!
Allahım yardım et ya... kalbim artık midemde atıyor ve anoovvv karşılık verdim ya.. bıraktım çırpınmayı... dudaklarımı bıraktığında ikimizde nefes nefese kalmıştık. Alnını, alnıma dayarken yüzümü avuçlarının arasına aldı. "hani özlememiştin beni?" diye sorunca sinir oldum. Omuzuna tüm sinirimle bastım bir anda yumruğumu. "pis domuz!" dediğimde güldü ve bıraktı beni. Ben dudaklarımı silerken, pis pis baktım ona ve kapıyı açıp çıkacakken gülerek, "bende seni seviyorum aşkım," dedi bana ya. Tutamadım kendimi. Sağ elimi kaldırıp, orta parmağımı gösterdim ona ve o bunu görünce bastı kahkahayı.
Pis herif! Çocukların yanına giderken, bende gülüyordum.
Mutlu muyum ben ya? * * * * *