Oyhhhh! Uykum kaçtı yine! Kalkıp bir ada çayı mı yapsam, yoksa ıhlamur mu?
Amaaan! Bok yeme... bekle, gelir elbet yine gittiği yerden uyuz uykum!
Düşünmek istemiyorum ama kafamın içi kazan gibi oldu yav. İçinde ne ararsan var anasını satıyım.
Biliyorum ya biliyorum.
Onu yeniden bu evde gördüm ya.. o sarstı biraz beni. İki yabancı gibi kaldık ya bir an öyle... ne diyeceğimi bilemedim ya ilk anda salak ben, ondan kafam böyle bir ton.. ondan işte!
Offff ya!
Özlemişim onu, hemde ne çok özlemişim.
'Hayır be! Hiç özlemedim, kıçından uydurma Ömo'
Çok heyecan yaptım ya ilk geldiğinde, kalbim duracaktı sanki!
'Ömoo! Saçmalama ya kızım! Ne heyecanı, gerildin tam tersi, yok öyle heyecan meyecan.. düşünme şunu ya! Yat, zıbar!'
Yok, uyuyamayacağım ben ya! Kalkayım da bir sigara içeyim, hatta yanına şöyle orta şekerlisinden birde kahve yapayım.
Ohhhh misss!
Gitti uyku, biliyorum.. çok yaşadım ben bunu.. gelmez de şimdi sabaha kadar. Önce bir kuzularıma bakayım, Uras açmıştır yine üstünü. Babası kılıklı, hiç gelemez sıcağa. Yaz kış, ince pikeyle uyurdu o domuzun oğluda.
Uyyhhhh!
Bak yine onu düşünüyorsun! Yapma Ömo... yapma be kızım... bitti gitti işte.
Tamda tahmin ettiğim gibi Uras'ın üstü yine açık. Ah be evladım... ayaklara bak, koca ayaklı seni. Bu kadar niye benzersin ki babana.
Örttüm üstünü, örterkende o mis kokusunu içime çektim. Sanki domuzun oğlunu kokladım. Gözlerim doldu yine.
Allah kahretsin.
Çok özlüyorum onu ben ya... nerde hata ettik biz ya! Nerde?
Çok yorgun hissediyorum kendimi ve çok da yalnız...çok özledim onu ben ya. Şimdi burda bizimle olması gerekirken, başka bir evde.. yuvam dediği başka bir yerde. Bize yakın, ama benden çok uzak.
Kızada bakayım. Oyy oyy.. totoyu kaldırmış yine. Niye böyle secde eder gibi uyur kibu çocuk.. haaa... doğru ya bende böyle uyurmuşum, annem söylemişti gülerken.
Salona geçtim. Sanki burda okyanus-tarçın kokusu kalmış. İçime çektim.. o yalnız oturduğu büyük koltuğa bakıyorum. Nasıl tedirgin oturuyordu orda ilk geldiğinde.. sanki kıçına iğne batıyordu.
Sonra, konuşurken burda, bu salonda aniden öyle ayağa kalktı ya şaşırmıştım aslında.
Bir anlığına evin içinde artık yerinde yeller esen o resimleri aradığında gözleri, yine umutlanmıştım. Ona ne kadar kızsamda içimde, kışın her şeye, tüm o soğuğa inat, karın içinden boy gösteren o kardelenler gibi umut çiçekleri açıvermişti yüreğimde. Heyecanlanmış, ama bunu da inkar etmeye çalışmıştım.
Eğer sorsaydı, yalan söylemeyecektim.
O resimleri kaldırırken kendimi kandırmıştım. Öfkemin hizmetindeydi kalbim.. sen bunu çoktan hak ettin, yoksun, değersizsin demiştim, kandırmıştım kendimi. Oysa onun yokluğuyla acıyan, üşüyen kalbim, ruhum, benliğim gerçeği biliyordu.
Bizi görmeye dayanamıyordum. Biz olduğumuz günleri çok özlüyordum. O konsolun önünden geçerken, duvarlarda yer alan birbirimize sarıldığımız, güldüğümüz, başımızı birbirimize dayadığımız o resimleri görmeye dayanamıyordum. Tahammülüm kalmamıştı artık ve kaldırdım hepsini aynı gün.
Bir umut beklemiştim, belki kırar gururunu, çıkar gelir... olmuyor, yapamıyorum der diye beklemiştim. Tıpkı o hastalandığım gün kapıda bana sarılıp, sensiz yapamıyorum diyen hayali gibi. Oda aklımın oyunuydu. Onun dönmesini bekleyen aklımın oyunuydu işte.
Ve bugün ben onun yanından çekip giderken sokakta, o halimizi düşündüğümde, şimdi ne kadar saçma, gereksiz geliyor bana seni gideceğin yere götüreyim demesi... benim yollarım hep sana çıkıyordu ama sen o yolları kapadın be Aras... yokmuşum gibi hissettirdin.
Yanından öyle çekip gitmek hiç kolay değildi, ama gittim işte. Kalbim acıya acıya gittim ve kalbimi yeniden acıttığın için senden nefret ediyorum. Daha fazla canımı yakmana, hayatımı karartmana izin vermem, veremem.. biz çoktan bitmişiz.. birbirimizden gitmişiz. Bugün bunu yine, yeniden anladım. Hoşça kal Arasım.
Oyyhhhh!
Allahım!! Düşündürtme bana onu nolur ya nolur!
Onun oturduğu koltuğa, hemen onun yanına oturmuşum... son anda fark ettim.
Kız ben sigara içecektim ya!
Kalktım... tam mutfağa geçecektim ki, sehbanın üstünde duran telefona bildirim geldi.
Uyyhhh!
Bir şey mi oldu kızlardan birine ya! Ayy! Ceren'e kesin bir şey oldu. Üzülünce bugün şekeri çıkmıştı. Ayy kesin bir şey oldu kıza.
Telaşla açtım tuş kilidini, whatsapa girdim.
Vallahi Cero!
Cerom: uyudun mu kız?
Ben: Yok canım, iyi misin sen, şekerin nasıl?
Cerom: İyiyim la, yok bir şeyim.. uykum kaçtı.. sen ne alemdesin, arıyım mı?
Aradım hemen, ilk çalışta açtı.
"Kız çok çay kahve içtik, o yaptı herhalde! Gözüne tükürdüğüm uyku kaçtı lan... sinir oldum.. diğerlerine de yazdım, tık yok! Kıçlarında pireler uçuşuyo anasını satıyım... ne bu la böyle?" dedi ve gece gece güldürdü beni.
"Benimde kaçtı yav.. çocuklara baktım, sigara içmeye çıkıyodum balkona, bide kahve yapıcam.. belli oldu, sabaha kadar nöbetçi eczane gibi nöbetteyim," dedim.
"Oyy kız canımı kahve çektirdin şimdi ya!! Gelmek vardı oraya!" diyince, "e çık gel nolmuş.. uykumuz gelirse yatarız benim yayla gibi yatakta.. hadi erinme, çık gel," dedim.
"Valla mı kız? Geliyim mi?"
"Kapa lan telefonu.. kahveyi koyuyorum... koş gel! Turgay'a söyle ama... adam sonra benim hatun nerde diye aranmasın," dediğimde güldük.
"Tamam geliyorum," dedi ve benim tamamım yine yarım kaldı ağzımda. Uyuz, yine lap diye kapadı telefonu.
Anaaaa! Emoş arıyor şimdi de.
"Kız gece gece ne bu çene! Uykum kaçtı.. kimle konuşuyodun?" dedi daha ben alo diyemeden.
"Sevgili yaptım yavrum kendime..gece böyle telefonda hasret gideriyoruz..çoh yağuşuhlu bee!" dediğimde, "sittir manyak... kesin Cero ile konuşuyodun," dedi bana. "Evet, bana geliyor, burda kalacak!" dediğimde öyle bir neeee dedi ki kulağımın zarı patlayacak sandım.
"Çabuk kapat," dedi ve lap diye oda kapadı telefonu. Anlaşıldı, ben kahveleri üçleyeyim, hatta dört tane yapayım. Ekip buraya yola çıktı bile. * * *
"Şii adamlar yalnız bu gidişle boşayacak bizi, la gündüz berabersiniz, yetmedi gecelerede akmaya başladınız diyecekler vallahi," dediğinde Emoş, güldüm.
"Ha sittirsinler! La hayatımızı yollarına sermişiz, neyi eksik bırakmışız, yemek desen önlerinde, ütüsüz bi bok giydirmeyiz, ev desen temizler dururuz kedinin kendi kıçını temizlediği gibi, öyle her gün bir yerlerede gitmiyoruz, evden eve ticaret gibi la bizimkisi... bok yemesinler ve laf edenin çenesini dağıtırım valla," dedi Cero.
Uyyhhhh! Vallahi yapar! Anna yine bildirim geldi.
Sarışınım: la bok yiyenler napıyorsunuz, uykum kaçtı ya!"
Gruba yazmış, bastık kahkahayı. Ona görüntülü arama yaptık. Bizi bir arada görünce çok şaşırdı ve birazda kızdı.
"Kız o saçlar ne öyle! Serkan görmesin, valla horozun kıçı gibi olmuş, adam korkmasın!" dedi Emoş.
"Kahve yapın bana geliyorum ırıspılar... bir araya gelmişler, arayan yok beni. Cezalısınız!" dedi.
"Sittir len! İyiki bir avukatsın... işin gücün ceza, tazminat yeter be.. bu arada gün parasınıda getir.. bir sen vermedin, Ülkü ablanın bu ay!" diye hatırlattı Cero.
Ehh on dakika geçmedi horozun kıçınıda yanına almış geldi. Yalnız, gelen pijamalarıyla bir de elinde poşetle geldi. Bir tek kibarım sanki gezmeye gider gibi giyinmiş Ceren ve Emoş ile gelirken.
Kahveler, sigaralar birbirini kovaladı ve ufaktan uykumuzda gelmeye başlayınca bizim pijama partisi sona erdi. Yatakları açtık. Cero, Öykü'nün odasındaki çekyata, Emoş ve kibarım salondaki açıldığında yatak olan koltuklara, Gonca'da Uras'ın odasındaki kanapeye devrildi, yattı uyudu herkes ve ben son sigaramı içmek için yeniden balkona çıktım.
Telefona yine bildirim geldi. Ahh be Bircem, geç kaldın diye gülümsüyordum whatsapa girerken..
Yooo! Birce değilmiş.
aaaaa! Aras yazmış!
Oyyhhhh! Kalbim gümledi bir anda..
Domuzun Oğlu: Uyuyor musun?
Ayy! Çevrimiçi oldu. Panikle çıktım hemen ama aklım onda. Gördü şimdi de mavi tıkları. Yazsam bir türlü, yazmasam bir türlü ya!
Acaba kararını mı verdi? Oysa ben vazgeçtim o düşünceden.. haklıydı, çocuğu kandırmaktan öte değildi ki bu yeniden bir araya geliş!
Dayanamadım. Girdim yeniden whatsapa.
Ben: yok, uyumadım. Hayırdır?
Domuzun Oğlu: iyi misin, çocuklar nasıl?
Noluyor ya gece gece bu adama, hem niye uyumamış ki? Saat gecenin dördüne geliyor ve ben şu an niye salak gibi sırıtıyorum?
Kes kız! Dibin düştü hemen uyuz!
Ben: iyiyim, çocuklarda uyuyor.. yok bir sorun!
Domuzun Oğlu: iyi sevindim.
Ben: iyi
Domuzun Oğlu: tamam
Ben: peki
Ne pekisi lan? Noluyo ya kızım sana?
Domuzun Oğlu: uyu artık... iyi geceler.
Ben: tamam, sanada.
aaaa! bide adama tamam diyorum ya, deliye bak ya! Beni ordan yönetiyor.. ayy salağa bağlattı beni ya.. o biçim sinir oldum şu an hem ona, hem kendime ya!
Çıktım hemen. Kaldım öyle telefon elimde ve tam balkondan mutfağa girdim ki Emoş ile karşılaşınca karanlıkta aklım çıktı, daha doğrusu aklımız çıktı. İkimizde ayy diye küçük bir çığlık attık.
Ayy ne korktum be!
Manyak su içmeye kalkmış. Odümü kopardı ya.. su içerken de gözleri önce elimdeki telefona, sonrada yüzüme takıldı.
"Ne sırıtıyon kız sen? Hayırdır elinde telefonlar falan?" diye sormasın mı?
Sırıtıyor muyum ben ya?
Tam o sırada kibarım "ay nolmuş nolmuş, Aras mı aradı yoksa?" diye koşa koşa gelmesin mi? Işığı gören pervaneler gibi, sesimizi duyan mutfağa döküldü.
La hani bunlar yatmışlardı ya?
"Noldu ya hayırdır.. Aras lafı geçti, aradı mı kız yoksa Aras?" diye soranda Ceren'di ve assolistler sahneye en son çıkar misali gözlerini ova ova Gonca'da geldi. Kocaman bir esneme, sağa sola döndürüp bedenini bir kütleme sesi ve gerinmenin ardından, "dava edeyim la bu herifi, rahatsızlık veriyosa, uzaklaştırma çıkaralım," dedi yarı uykulu ve Emoş'un tokatını kafasına yedi.
"Kız bana bak Allah yarattı demem, gırtlağına çökerim şimdi şurda ha. Sıçcam senin davanada uzaklaştırmanada,"dediğinde hepimiz koptuk. Başını ovan Gonca bile gülüyordu.
"Kız ben acıktım, çay koysakta bir şeyler mi yesek?" diyince Emoş, birbirimize baktık.. eh valla sanki bende acıkmıştım.
Kızlar, "valla iyi fikir," dediklerinde yine telefonumdan bildirim sesi duyuldu ve hepside elimdeki telefona baktılar önce, sonra o bakışları gözlerime kaydı.
Uyyyhhhh!
Ceren'in tek kaş kalktı...
Emoş, "seni gidi seni," der gibi ellerini belinin iki yanına dayarken, birde kafa salladı bana ya.. Gonca'nın gözlerine bir garip şüphe...
Nuray'ın dudağının kenarında çapkın-cilveli bir tebessüm, hepsi de beni göz hapsine aldılar la.
"Noluyo kız gece gece... kim yazıyo sana bu saatte," diye sorduğunda, Cero hiç düşünmeden telefonu ona uzattım.
Valla kimin yazdığını görmezlerse canıma okurlar, çok iyi biliyorum ve ben niye böyle heyecan yaptım ki yine?
"Alllaaaah! Aras'mış kız yazan!" diye resmen küçük çığlık atan Emoş'un ağzını nasıl kapattığımı bilemedim yav. Birde korkuttu ki beni, aklımı alacaktı ya. Yerimde sıçrattı beni kaçık.
"Kız bağırma... Öykü uyanacak şimdi!" dememle içerden ağlama sesi duyuldu.
Cero o sinirle, Emoş'un omuzuna geçirdi sağ kroşesini... Emoş, "oyyyhhhşşş koptu omuzum be!" derken omuzunu ovuyor, pis pis Ceren'e bakıyordu.
Kibarım Nurayım, hemen odaya koşarken, ben hariç Cero, Emoş, Gonca telefonun dibine düştüler. Ben onlara, onlar önce telefona, sonra da bana baktılar.
"Oyarım len bu adamı ben... ibneye bak be! Hesap soruyor resmen sana," dedi Gonca ve ekledi. "sakın silme bu mesajı, vallahi tehtidden delil diye sunarım ben bunu mahkemede... çok bilmiş pislik!"
"Ulan ben seni bir dava ederim bak, sittin sene çıkamazsın girdiğin delikten! Attırırım evine üç beş kilo mal, birde ihbar ederim, ayıkla ondan sonra pirincin taşını.. ne tehtidi be! Adam çocuğuyla ilgileniyor açıkça yav, nolmuş yani acık kızmışsa... belki de kıskanmıştır!" dedi Emoş o biçim keyifli. Şimdi mi gelmiş aklı başına, sekiz ay sonra mı kıskanası tutmuş domuzun... ama harbide kıskanmış la! Bu saatte yatmayıp, kafada kurduğuna göre," diyende Cero idi.
"Kız ne yazmış, verin birde ben göreyim ya," dediğimde Ceren, telefonu birazda korkarak uzattı bana.
Allah Allah ne yazmış olabilir ki? * * * * *