~~AYNI AKŞAM~~
Vallahi taban tepmekten ayaklarıma kara sular indi. Birce'den çıkışta koş kasaba, koş manava, koştur koştur markete, eksik gedik ne varsa doldur market arabasına, vallahi kendimi şu yemek yarışmalarında alışverişte koşturan yarışmacılar gibi hissettim be!
Ahh ulan ahhh! O bebeler olmayaydı bok böyle canımı üzerdim ben. İki tırşik, iki Ankara keşisi karşılaştılar bir köprüde uğraşki inatları kırılsın. Hoş domuz Aras, sonunda pes etti, bir adım hemde o koca ayaklarıyla devasa bir adım attı ama bizim deli herifi adımı attığına, atacağına pişman etti... herifi gerisin geri püskürttü.
Manyak kız! Demiyorum ona bir şey, bilse ağzıma sıçar... aslında en başından beri kızıyorum ona. La herif hiç seni aldatacak herif miydi be manyaak! Adam ağzının içine bakıyodu be.. işinde gücünde herif... arasan elinin altında... bir dediğini iki etmez, hiçbir şeyi esirgemez, evde oldu mu sana yardım eder.. gııııcccııkk kız.
Ben biliyorum ya biliyorum... rahat battı bunun kıçına, amman ne icat çıkarsamda aksiyon yaşasak dedi zilli! Haaah! Buldun güzel aksiyonu.. o içine sıçtığım şüpheciliği girdi gene devreye, al kızı ver bacağı derken bulduk papazı... değer miydi be durduk yere? Aras götüde ayrı bir manyak! Lan olum söylesene karına en başından beri ne hissettiğini, desene be karıcım ben kendimi senin yanında yaşlı hissetmeye başladım, onun için bu değişimler Allah'ın süper eziği!! Bilmiyon sanki yanında Agatha ile yaşıyon, şüpheci manyağın önde gidenini sevdin, evlendin.. sanada pöhhh be! Allah Allah ya!
Ayyyyhhhh! İçim şişti be bunların yüzünden.. onlar evlerinde dört dönüm bostan, yan grl Osman misali rahat yaşasınlar, ben burda deli gibi koşturam! Öküzler!
Dur kız... şu cevizlerden de alayım azcık! Gavurdağı salatasına koyarım! Başka ne alacaktım ben ya?
Tüüü Allah belanızı vermesin... bak onlara saydırırken, asıl alacağımı en önemlisini unutuyordum. Yaşlandım ben ya!
Daha kırk iki olmadan ömrümü yedi bu iki dümbelek ama ben iyi çalacam sizi... iyi çalacam, çarpacam birbirinize! * * *
Ne demişler bacııım Emoşum! Erkeğin kalbine giden yol mideden geçer.. hoş Hako'daki mide değil, başa bir şey! Adamın önüne karpuz kavun kabuğu koysan onuda indirir mideye... oda ayrı bir cins!! O kadar yer ama hayatta kilo almaz öküzün evladı. Kız o bu aralar niye öyle top sakal bıraktı ki? Pekte yakıştı uyuza... ula hele beni bir aldat, kabak gibi oyarım seni!
Oyyhhhşşş! Hoşgeldin Ömo!
Aradığımda eve erken gelme ihtimalin var mı diye, "kısmet be kadınım," dedi bana.. kız ben senin o kadınım diyen ağzını yirim, yirim... oyyhhhşşş! Kocama sarkıyom ufaktan! Neyse... hadi kız, giriş yemeklere... Allah verede gelebilse erkenden... hazır çocuklarda yok evde, birinin halı saha maçı varmış, diğeri nişsnlısıyla takılacakmış! Eh bende yemeklerimle flörte başlayayım bari! Haydi Bismillah! Utandırma Allahım, yarabbiiiim! * * *
Aklım takıldı bu kızlara ya? Sanki bir haller var onlarda... kesin bir şeyler oluyor yine, gerçi Emoş hiç ötmedi... tutamazdı o kendisini ya... öterdi.. öylesine konuştu durdu. Birce'den tarifler istedi. O keteyi kesin yapacaktır, denemese ölür. Birce'yi bir ara mutfakta sıkıştırdım ama yok abla bir şey dedi, durdu. "Kız Teko seni üzmüyor dimi, onu mu gizliyorsunuz yoksa benden,?" diye sorduğumda, "arkamda en önde sen, sonra diğer ablalar var ablam ya... cesaret edebilir mi sence?" dediğinde eh düşündüm, yok canım edemez tabii diye içimden geçirdim. "Yok, sıkar biraz dedim ve sordum yine. "nasıl alıştı mı bu yeni hayatına, Alp'e, eh biraz değişen bu yeni sana?" diye gülümsedi tatlış tatlış. O öyle gülümsedi mi alıp kalbime sokasım geliyor yav. Kardeşim olsa bu kadar severdim. "Alıştı, alıştık abla... bilirsin, insanoğlu neye alışmıyor ki... işlerin başına geçti yine.. düzene oturttu her şeyi... akşam oldu mu da eve nasıl geldiğini bilemiyor... arada işten çıksan mı diye soruyor ama üstelemiyor.. Alp küçük ya... ama şaka maka dört yaşına giricek cici annesi.. kreşe de başladı, iyi oldu onun için.. gerçi şimdide kuzenlerini, seninkileri özlüyor," diyince ay nasıl duygulandım. Çocuklarımızın arasında kan bağı yok ama can bağıyla bağlılar birbirlerine. "Dur bakalım ya, şu Uras'ın konuşmama problemini halledelim, aynı kreşe veririm bende onu. Gerçi aynı yaş grubunda, aynı öğretmende olurlar mı bilmiyorum, bi araştırırız gülüm ya... eh benim koca ayakta üç oldu nerdeyse yav" dediydim. Kız ben onu ne zaman, hangi yıl doğurdum ya?
Uyyhhhh ! Valla kafam karıştı ya! dörde mi girecek yoksa yav? Oturdum, parmak hesabı yaptım.
Domuzun oğluyla tanıştığımda otuz iki yaşındaydım. Ehh, evlendiğimizde otuz beş miydim lan! ee dört ay sonra hamile kaldım, eh dokuz ayda öyle geçti.. otuz altımda doğurdum. Ayy sıçayım bu zaman algıma ya! Dur la salak... baksana kimliğine ya? İki doğum üst üste gelince, bi de domuzun oğlu canımı yakınca gitti tabi beyin bende.. akıl iptal oldu...hımmm! İki bin yirmi birmiş.. demek üç yaşında mı oluyo şimdi?
Ayyhhhh!
Kafam durdu be! Düşün düşün boktur işin ya! Bu domuzun oğlu nerelerde peki? Kaç gün oldu çocukları görmeye gelmedi ne kızlara ne de evine ya! Ne bok yiyosun sen ya? * * *
Bıktım ya bıktım ben bu otelden! Şeytan diyor ki tamamen devret, kurtul ya! Amerika'ya da gidemedim bir türlü.. orda da işler çığrından çıkmak üzere.. yeni mücevherler almak lazım ama fırsat mı var ya? Ayla'da "abi ben siparişleri verdim ama hesap, kitap işi sende... en kısa zamanda gel diyor... sıkıştım kaldım ya.. offf be offf!
Çocuklarda burnumda tütüyor. Görüntülü arama yapsam açar mı ki telefonunu ya, gösterir mi çocukları bana ve birazda onu görebilsem.. ah be aşkım, ne çok özledim senide...
Arayacağım ya! İster açsın, ister açmasın! Yetti be! * * *
Uyhhhhh! Aras arıyor! Ayyy hemde görüntülü! Ne bok yesem ya... Açsam mı ki? Belki çocukları görmek için arıyordur... ne yapsam ya? Uyy! hala çaldırıyor ya! açıcam ya! Nolursa olsun! açtım işte...
Uyyhhhh! Kız iyice zayıflamış mı o? Kalbimde midemde atıyor ya! Sanki nefes alamaz oldum. Niye bu kadar heyecan yaptım ki yine ben ya?
"Merhaba Ömür... nasılsın?" diye soruyor. "İyiyim, teşekkür ederim," dedim, dedim ama nasıl dedim bilemedim ya. Sesim titredi mi ki?
Ve aynı anda ekrandan arkasını, görebildiğim kadar etrafı kesiyorum ve tanıdım ya!
Oteldeee buuu! ay bizim oda da hemde.. tanıdım ya! Demek Uludağ'daymış..
"Çocuklar nasıl, iyiler mi?" diye sorduğunda o da heyecanlıydı.
Uyyhhh! Yutkunmak istedim ama yapamadım. Öylece ona bakıyorum ve bir an sonra, yerde kıvırdığı dizlerinin üstünde oturan ve elindeki kırmızı küçük arabasını hızla bej rengi yumuşak halıda süren, sürerkende Öykü'nün barby bebeğine çarptıran Uras'a takıldı önce bakışlarım ve sonra her anda savaş çıkabileceğinin işaretlerini veren, Uras'a kaşlarını çatmış bakan kızıma takıldı bir an gözüm.
"İyiler ya... oyun oynuyorlar işte birlikte," dedim ve onun istemesine fırsat tanımadan çocukları göstermeye başladım. Uyyhhh... yutkunabildim ama kalbim şimdi de kulaklarımda atıyor.
"Urasıım, oğluuum, Öyküüm... balım ne yapıyorsunuz?" diye seslendi. Öyle belli ki sesinden, öyle hissediliyorki sesinin titremesinden, çok ama çok özlemiş.. kötü hissettim bir an... çok kötü... hatta suçlu hissettirdi bana ya ve oğlumuz, Urasımız hiç beklemediğim bir şey yaptı, sesi duyunca dönüp telefona baktı.. ben göremiyordum, salak gibi kamera açısını değilde, telefonu çevirmiştim. Sonra aklıma geldi, hemen ekran açısını değiştirdim ve onu görebiliyordum. El sallıyordu oğluna. Urasım yerden kalkmasıyla geldi yanıma, kaptı elimden telefonu babasına nasıl bakıyor... akıllı çocuk, hemen kendi görüntüsünü geri getirdi... uyhhh! Anında gözlerim doldu ya! Kalbim çok pis acıdı ya! "babaa!" demesin mi? Şok oldum ya... çok şaşırdım... ama çok şaşkınım ya.. aylar sonra ilk kez sesini duyduk ikimizde Urasımın.
"Babaaam! Yakışıklı oğlum, nasılsın?" diye sorduğunda Aras'ın da sesi titredi.. oda çok heyecanlanmıştı. Hissedebiliyordum.
"Babaa... geeesene bulayaaa!" dediğinde ellerimle ağzımı kapadım, yoksa boğazımı kilitleyip kalan o yumru, bir hıçkırık olup firar edecekti dudaklarımdan. Oyyhhhh! Deli gibi ağlıyordum artık. Kaç zamandır konuşmayan oğlum konuşmaya başladı ya. Çok mutluyum ya. Allahım bu nasıl bir mutluluktur ya... insan mutluluktan ölebilir mi? Ben ölebilirim şu an!
"Gelicem oğlum... hemen gelicem.. çok özledim oğlum ben seni," dediğinde Aras, beni daha da şaşırtan oğlum, önce ekranı öptü ya ve sonra bende dercesine kendi kalbini gösterdi babasına ve o dudakları, kiraz dudakları büzüştü, sarktı... bana kayan gözleri dolmuştu ve telefonu bir anda bana verdi, çok üzgün baktı gözlerime.. odasına koştu, gitti, bıraktı bizi öyle şaşkın, üzgün...
Kaldık öyle telefonda Aras ile birbirimize bakarken. Gördüm ya gördüm. Ağlıyordu Aras'ta. Belli etmemeye çalışarak yanağını sildi, o alt dudağını ısırdı ve gülümsedi bana ama çok acı bir gülüştü bu ve ben, ben Allahım ne özledim bu gülümsemesini, acı dolu olsada ne çok özlemişim ya. Biz ne yapıyorduk ya... ben ne yapıyordum? Sanki bir aydınlanma yaşıyordum.. istemiyorum artık onsuzluğu ya... hiç istemiyorum hemde.. bitmeli artık bu ayrılık, bitip gitmeli, bizden uzak olmalı artık. Seviyorum hala onu deli gibi ve çok özledim onu ben ya... çocuklarımın da yaşadığı bu şey cabası ya! Affedeceğim ya onu... bizim, ikimiz için... çocuklarım için affedeceğim ve şimdi söyleyeceğim, hemde hemen şimdi..
"Araas!" dediğimde, "efendim aşkım," dedi bana ya bir umutla... anladı mı ki beni, değişen ruh halimi ve artık tutamıyor kendisini, deli gibi ağlıyor.. beni de ağlatıyor ya! Oyyyyhhh! Çok pis çarpıyor kalbim! Nasıl geri gel diyeceğim ama söylemem lazım... her geçen dakika aleyhimize işliyor.
"Araas, ben..." dediğim an kapısı mı çalındı? gerçi bir ses duymadım ama sanırım..açıldı o kapı... açık mı kalmış ya kapısı? bir kadın sesi, üstelik çok tatlı bir kadın sesi duydum. Görüyordum, Aras, oturduğu o büyük deri koltukta, başını çevirip kapıya baktı ve şaşkındı sanki.. birazda tedirgin olmuştu sanki.
"Bende bizim kaçak nerde diyordum Arascım ya!" demişti kadın içeri girer girmez.
Aras döndü telaşla bana baktı ve ben cidden şoktayım. Ne yapacağımı bilemedim ve öylece bakıyorum ekrana.. kelimeler tam ağzımdan çıkacakken, onlarda benimle birlikte donup kaldılar ve yüzünü göremediğim o kadın, "hadi yemek hazırlattım bize... şöyle güzel bir yemek yiyelim," dediğinde ve eliyle Aras'ın omuzunu okşadığında bir titreme aldı beni.. ve kapadım hemen telefonu.. ayağa fırladım bir anda. Ellerimle saçlarımı kavramışım, canımın acısıyla fatk ettim.. çekiyormuşum ya.. oturdum tekrar, kaldım öyle koltukta... o kadın kimdi ya ve Aras'ın yüzündeki ifade neydi öyle? Sanki yakalandım der gibi... arıyor ya ve ben, ben napıcam ya? Hayatına bir kadın mı girmiş onun ya ve oteldeler birlikte, ama... ama bu nasıl olur ya?
"Efendim!" dediğimi duydum.. ne zaman açtım ben telefonu ya?
"Aşkım... nolur aklına bir şey gelmesin yine.. o kadın," dediğinde, "çocukları ihmal etme... gerisi beni ilgilendirmiyor," dedim o buz gibi çıkarmayı başardığım sesimle ve daha fazla bir şey söylemesine fırsat vermeden kapadım telefonu..
şaşkınım... çok şaşkınım... o... o bir.... noluyor ya ve ben, ben ne yaşıyorum şu an böyle yaa?!! * * *