Bölüm 14 Çaresizlik!

1666 Words
~~ İKİ SAAT SONRA~~ Kaçıncı sigarayı içtim bilmiyorum ki... mutfaktan balkona, balkondan mutfağa turlayıp durdum ve öyle bir an geldiki yoruldum... çok yoruldum... Cero içerde, çocukları yıkadı, uyutmaya çalışıyor onları ve ben ilgilenemiyorum onlarla. Aslında ilgilenebilirim, ama şu gözyaşlarım hiç dinmiyor ki. Aksi gibi de çocukların ikiside çok huzursuz. Urasım sustu yine... Öyküm, onunda durmadan ağlayası tuttu ve o sesi beynimin içinde büyüyorda, büyüyor. Gidip biraz sarılabilsem, öpsem susacak biliyorum ama işte gidemiyorum ki yanına çocuğumun. Yine ağlattın ya beni Aras... ne diyim ki ben sana... yine canımı yaktın ya benim, hemde ben sana dönmeye karar vermişken, biz olmaya bir adım kala yaptın ya bunu... ne diyim ki ben sana... yine yıktın, viran eyledin şu gönlümü demiş ya biri zamanında ve şarkı sözü olup, yılların, yolların ardından gelip bulmuş ya o söz seveni üzenleri, sende bana söylettirdin işte bu sözü... yıktın yine beni, yıktın, yaktın... küle döndürdün her şeyi. Çöktüm kaldım balkon kapısının önünde.. çok yoruldum... çok yorgunum, kırgınım... öyle kırgınım ki kızmaya gücüm kalmadı... tüketiyorsun sen beni ya... tüketiyorsun. Allahım kapı çalıyor. Cero kızları çağırdı yine. Onlarıda çok üzüyorum, sanki yük oluyormuşum gibi hissediyorum artık. Bi bitmedi şu kahır ya, bi bitmedi... ben bıktım kendimden, onlarda ben bıkarlarsa hiç şaşırmam. Öyle haklılarki... hala çalınıyor kapı... ufff! Anahtar kapının üstünde kalmıştı, açıpta giremiyorlar içeri ve ah şu kız... ne çok ağladı ya... kalk Ömo kalk... yok sana öyle vazgeçmek herşeyden, kalk hadi... ehh ben kalkıp gidene kadar Cero gitti açtı kız tabii kapıyı. Noluyo ya? "Ceren nerde o?" diye soruyor ya! Uyyhhhh! Nasıl yani ya? Mutfaktan çıkıpta kapıya gittiğimde ne göreyim? "Senin ne işin var burda?" derken, elimi göğsünün ortasına koyduğum gibi onu henüz adım attığı o küçük holümden geri itmeye çalıştım ve o elimi tutmak isteyince geri çektim hemen. "Ömrümcem... yapma nolur... bırak anlatayım," dediği an, Uras bitti yanımızda ve "babaaa" diye sevinçle onun bacağına sarıldı, o babasına sarıldı da ben öylece kaldım, yapamadım hiçbir şey. Duymuş tabii çocuğum sesini domuzun, koşup geldi hemen. Hay Allahım ya, delireceğim şimdi. Aras onu kucağına benden önce aldı ve sarıldı. "Oğlum niye uymadın sen... saat kaç oldu paşam benim," dediğinde gözüne yumruk atmak geldi içimden. "Babanın işi varmış oğlum, sonra gelecekmiş, gel hadi bana," dedim ve Uras'a ellerimi uzattım ama daha çok sarıldı ona. "Hayıııl... ditmetin itte... ittemiyoyum!" demesin mi? Ayyhhhh! İmdat diye bağırasım var. "Paşam, ben seni şimdi yatağına bırakacağım, annenle konuşmam lazım.. sonra yanına geleceğim," dediğinde, bu defa ağzının tam ortasına yumruğumu geçirmek istedim. Olanca öfkemle farlarımı açtım ona ve oda sanki daha çok delirtmek için beni, "belertme o gözlerini," dedi... aaa! Adama bak ya! sanki oda bana kızgın! Hoşşt köpek ya! Hangi hakla bana kızabiliyor ki! Öldürürüm la ben bu herifi.. yetti canıma yetti be! ve gözlerimin içine baka baka, o ayakkabılarını çıkardı, eve girdi, Uras'ın odasına gitti ya ve ben ağzı açık ayran torbası gibi öylece ardından bakakaldım ya. Anaaam! Kızda babayı görünce sustu, oda ona gitmesin mi? Ula sizin her türlü bokunuzu ben çekiyom laa, iki dakkada satınız ya beni canına yandığımın veledleri... Uyyhhhhh! Şoklardayım.. Utanmaz, döndü birde gıcık gıcık bana bakıyo ya! Eh ulan Aras! ben bunu senin yanına bırakır mıyım ya? Ceren ile birbirimize bakıp kaldık ya.. hayır yani, anlamıyorum şu an noluyor ki böyle? Ayyyyhhhh! Yeminle hırsımdan kendimi dövesim var!.. çıktım balkona o sinirimle, yaktım bir sigara... domuzun oğlunun gelmesini bekliyorum. Uyyhhhh! La adamı şu balkondan aşağıya atsam mı? geberir mi acep, yoksa sakat mı kalır başıma? Oyhhhhh! Öldürecem ben bu adamı ya sonunda, gözüm bi dönecek valla öldürecem ya! Utanmadan birde çıkmış gelmiş ya? demek hemen yola çıktı... iş üstünde yakalayınca tutuştu tabii domuzun oğlu! ay birde affetmiştim ben onu ya! Allah işte.. gösterdi bana gösterdi yediği boku!! Allah'ın sopası yokki gözüne soksun, işte böyle yakalatır adamı.. sinin içindi imrimcim o diğişiklikler... sittir domuzun oğlu... inandım bide ben ona ya... inanmak istemişim ilk duyduğumdan beri ya.. ulan ben seni varya.... domuuuzzz! Uyyyyhhh! Geldi işte yanıma.. sinirli sinirli bakıyor birde bana ya! "Yeter şu zıkkımı içtiğin!" dedi ve uzanıp sigarayı aldı elimden bir anda ya. Balkonda olmasam var ya deli gibi bağıracam ama işte bi bok yiyemiyorum. "Sanane be... sanane! haddini bil, beni deli etme!" diye burnunun dibine kadar girdim.. ikimizde resmen burnumuzdan soluyoruz. "O gördüğün şeyle iki dakikada yine sattın beni değil mi, hemen ölüm fermanımı imzaladın dimi... ya bir gün de, sadece bir günde ilk gördüğün şey üzerinden çıkarımda bulunma ya, bulunma... Ömür... anla artık ya anla yaa! benim hayatıma senden başka hiçbir kadın giremez ya.. giremez... tamam, bazı konularda çok ama çok hatalıyım, kabul ediyorum... salakça, aptalca bir gurur yüzünden mahvettim herşeyi ve bu akşamda yine hatalıydım, odamın kapısını açık bıraktım... ya biraz olsun anla beni aşkım nolur ya? Her şey üstüme üstüme geliyor... duramaz oldum kapalı kapılar ardında... daralıyorum, içimi sıkıntı basıyor, asansöre bile binemez oldum ya... anla beni biraz olsun anla beni ya!" Ayy laflara bak yaaa! Dırılıyımışmış, dıvırlır istine istine giliyimiş... çüüüş devee! "Ulan tuvaletin kapısınıda mı kapamıyosun?" diye çıkıştığımda "kapamıyorum evet, kapatmıyoruum, bunalıyorum," dedi bana ya! Ohhhaaaaa! Dalga mı geçiyor bu adam benimle ya? Yemin olsun niyeti bozdum boğacağım ben bu adamı ya! ay katil edecek bu adam beni be! "Defol git evimden... defol giiit! nerden geldiysen oraya git... gitte yemeğinizi soğutma.. bekleyenin var nasılsa!" Oyyyhhh! Pis fırsatçı domuz! Boşluk anımda yakaladı beni ve bir anda dudaklarıma yapıştı ya... kurtulmaya çalışıyorum ama hak getire ya... ay rezil oldum vallahi, balkonda deli gibi öpüyo beni ya! Bıraktığında nefes nefese kaldık ya. O hırsımla midesine sağlamından geçirdim yumruğumu... tık yok herifte ya! ay sıkıştırdı beni duvara, kaçamıyorumda. "Allah belamı versin, tecavüz ediyolar diye bağırırım Aras... çekil ya, rahat bırak beni ya!" dediğimde, bedenini, bedenime dayadı ya.. la tost oldum duvarla arasında..kıpırdayamıyorum bile ben ya! Bir anda yüzümü avuçlarının arasına aldı, dikti o zifirilerini gözlerime... "beni bekleyen ancak sen ve sen olabilirsin, seni de bekleyen benim.. bu hiç değişmeyecek! O kadın, benim yeni ortağım ve onunla aramda hiçbir şey yok... sadece iş ilişkisi.. benim tek bir kadınım var... oda sensin... bu gerçeği kimse değiştiremez, senin bile gücün yetmez buna!" dedi bana ya! Uyyhhhhh! Kalbim aldı başını gidiyor ya... durmasa iyi! Cıvıma kız iki tatlı söze... yalan söylüyor, bal gibi yalan söylüyor ama... ama o yalandan nefret ederki ya! Neye inanacağım şimdi ben ya! * * * Bakıyor öyle gözlerime... Allahım nolur inansın bana ya.. deli miyim ben ondan başkasına gönül vereyim, başkasıyla olayım... hemde bir sabırla onu beklerken... "Aşkım inan bana ne olur ya?" dediğimde, yok itti beni geri... inanmıyor ya, inanmıyor bana... ben onu tamamen kaybedemem, asla buna katlanamam ya! Hiçbir şey demiyor ya! Öyle bakıyor yüzüme.. kafası karıştı, biliyorum.. affedecekti, dön gel diyecekti eğer o aksilik yaşanmasaydı. Yok ya! Cidden inanmıyor bana... yine itti beni bir anda ve ne yapacağımı şaşırdım. "Defol git evimden dedim sana... ortağıyla arasına mesafe koymayan, koyamayan bir eski kocayla bu saatten sonra hayatta işim olmaz. Telefonda da söyledim sana, çocukları ihmal etme yeter... şeytan görsün senin yüzünü... defol git şimdi!" dedi bana ya. Bu kadar basit miydi yani? Niye şaşırıyorum ki... ona yaşattığımı yaşıyorum şu an! Bende onu hiç dinlemeden, anlamadan bırakmadım mı, o fırsatı tanımadım ki ona... tamamen kırılan, incinen onurumun, gururumun etkisindeydim... şimdi de o öyle! Gitmeliyim, rahat bırakmalıyım onu. Başka bir seçenek bırakmıyor bana.. bu kez gerçekten kaybettim onu... hissediyorum bunu... ah keşke o dakikaları geriye alma şansım olsaydı... itti beni yine kendinden uzaklara ve ben bu kez nereye savrulacağımı hiç bilmiyorum. Bitti her şey... artık vazgeçme zamanıdır... Aracımda oturdum kaldım öyle ve o hala balkonda.. yine bir sigara yaktı, görüyorum.. sildi yanaklarını ve önüne eğdiği başını kaldırdı, düşmüş omuzlarını da dikleştirdi ve henüz yaktığı sigarasını bir hırsla, sanki benim başımı ezer gibi, bastıra bastıra söndürdü küllüğünde. İçime bir korku düştü. Bir karar aldı, tanıyorum ben onu, kesin bir karar aldı ve bu benimle ilgili... korkutuyor o kararı beni.. tamamen vazgeçti sanki benden... olabilir mi bu? Kıyar mı bana, bize ya? Ahh be Aras sen kıydın ya ona, size. Ahh be Aras! * * * İçeri girdim... hemen Uras'ın yanına gittim. Uyumuyordu, yatağında büzüşmüş kalmıştı. Ağlıyordu ve beni de ağlatmaya başladı. İçini çeke çeke ağlıyordu hemde. Ellerimi uzattım, ittirdi ellerimi. Cenin pozisyonundaydı. "gel aşkım anneye, gel konuşalım aşkım," dedim. Kırpıştırdı o babasından aldığı siyah gözlerini. Yüreğim dayanmıyordu bu haline. "Gel Urasım nolur gel," dediğimde hıçkırdım. Baktı yüzüme, o dudaklarını iyice büzdü... artık sesli ağlıyordu, içimi yüreğimi parçalıyordu bu ağlayışı.. doğruldu yatağında dizlerinin üstünde, uzattı o ufacık kollarını.. tuttum, çektim, aldım kucağıma. Sarıldım, öptüm... öptüm... kokusunu çektim içime.. "çok mu istiyorsun babayı," dediğimde başını salladı... yüzünü boynuma gömdü. O siyah saçlarının arasında dolaşıyordu parmaklarım.. içimden herşeye ama herşeye isyan ediyordum.. ben, biz bunları niye yaşıyorduk ya? Kime, neye kızayım ben ya? kime neye üzüleyim? Niye bu kadar çaresiz hissediyorum ki ben? "Urasıım.. tamam ağlama annem.. ağlama aşkım," dediğimde "deesin babam!" dedi. "Şimdi sen yat, uyu tamam mı? Ben babayla konuşayım, olur mu aşkım?" diyince, o boynuma gömdüğü yüzünü nasıl hemen çekti benden, o minnak parmaklarıyla yanaklarımı nasıl tutup, gözyaşlarımı sildi... içim eridi, bitti.. "aaalaaama amaa," dediğinde hıçkırırken güldüm.. "tamam, aaalamıyoom.. bak bitti gitti," dedim, yanaklarımı sildim ama kahrolasıcalar akmaya devam ettiler. Öptüm yine onu... burnumu burnuna sürtünce güldü... çok sever böyle yapmamızı... yapardık Aras'la bunu ona ve o hep böyle gülerdi. Yatağına bıraktım, saçlarını okşadım. Gözleri hep gözlerimde... hem mutlu, hem korku dolu... ağlatıyor yine beni. "Öpücük ver bakim anneye," diyince, o küçük elinin minnak parmaklarını hemen ağzına götürdü, öptü bana uzattı.. eğildim öptüm, öptüm o parmaklarını.. "çok tatlı bunlaar çoook... ısırırım baaak," diyince kıkırdadı. "Seni çok seviyorum oğlum," diyince elini kalbine götürdü. Anladım... bende seni diyordu bana.. bıraktım, çıktım... ağlıyordum, burnumu çeke çeke ağlıyordum. Ceren'de ağlıyordu. Sarıldık birbirimize... "üzülme," dedi... güldüm.. "peki," dedim. Telefonum mutfaktaydı. Gittim, tezgahın üstünden aldım... aradım onu.. ilk çaldırmamda açtı. "Nerdesin?" diye sordum. Şaşkındı. Ben değildim ama... sadece yüreğimdeki fırtınanın dinmesini bekliyordum... derin bir nefes aldım.. "Pılını pırtını topla... bu gece eve dönüyorsun... ama sadece eve ve çocuklarına," dediğimde nefesini bıraktığını duydum. "Peki," dedi... kapadım telefonu... gözlerimi, yanaklarımı sildim. Boğazımı temizledim. Dönüp çıkacakken mutfaktan, mutfak kapısının pervazına dayanan Cero'yu gördüm. Omuzlarımı kaldırıp indirdim. Hıçkırık koptu yine dudaklarımdan. Çaresizdim. "Ne yapayım Cero! ben önce anneyim... kıyamam çocuklarıma..,yapamam... yapamıyorum!" ❤️ * * *
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD