Çok gerildim şu mesajla... "hemen geliyorum," dedim bizimkilere ve annemin banyosunun yolunu tuttum. O ikinci kata giden merdivenleri hızlıca çıktım ve daldım banyoya.
Burda bile anılarım var o pislikle. Her geldiğimizde sıkıştırdı burda beni. İlla öpeceğimde öpeceğim, "vallahi öpmeden bırakmam," demeleri kulağımda yine, o nefesim kesilene kadar öpmeleri, sonra sımsıkı sarılmaları, "çok seviyorum seni.. Allah beni sensiz bırakmasın," demeleri ve benim de "kız sus, banyoda tuvalette dua edilmez, edersende içinden et... aaa çarpılıcaz şimdi burda," dediğimde onunda, "ben çarpılmışım çarpılacağım kadar," demesi hepsi, gözümün önünden geçti gitti ve yine ıslandı kirpiklerim.
Pislik! Allah seni bensiz bırakmadı... sen bıraktın beni sen. Benimde kaderim buymuş anasını satıyım.
Hep bırakılmak.
Kapıldığım hırsımla, öfkemle, hüznümle yanağımdan süzülen firari gözyaşımı sildim ve elimde sımsıkı tuttuğum telefonumda hemen mobil banka girip, hesabımdan kredi kartından çektirdiğim o hesap tutarını, beyfendinin, o uyuzun ibanına havale ettim.
Yer miyim ulan ben bu sevinç gösterilerini? İstemem ben senin o gıcık paranı.
Ohhh bee!
Bi rahatladım. İşim gücüm yok, bide ona borçlu kalacağım.
Çok beklersin pislik.
Yiyosa şimdi yaz!
Yazdı valla, bi yerleri yemiş valla.
Domuzu oğlu: Bu ne şimdi Ömür?
Ben: Körmü sün? Yanlışlıkla kullandığım kartın sana geri ödemesi."
Domuzun Oğlu: Ömür lütfen! Ben o kartı sana çıkardım ve harcadığın para senin paran..
aaaa! Adama bak be!
Bunlar bugün Emoşla beni deli etmeye yemin etmişler. Öyle salak gibi yazdıklarına bakarken, pat para geri geldi.
İyice uyuz oldum ya.
Uyyhhh!
Bir an banyoda olduğum geldi aklıma. Anam kızlarda beni bekliyolardır. Bir telaşla aşağı indim. Annemin kucağında kızım uykudan yeni kalkmış...
oyyy oyyy mis gibi de uyku kokarmış, sıcaklığını bile hala üstünde taşırmış benim anası kılıklı kızım.
Alınca kucağıma hep yaptığını yaptı, çeneme yapıştı. Tatlı bir ısırık, sonra başını şakağıma dayadı.
"Annişi özledin mi sen bakalım?,"
Cevap yanaklarıma asılmak oldu.
"Kız nereye kayboldun sen, kubura mı düştün, gittin iki sat gelmezsin," dedi Emoş ve hala birbirimize kızgınız.
"Orda da mı rahat yok la bana senden?" dedim ve Öykü'yü pat diye kucağına bıraktım. Hemen telefona sarıldım yine. O uyuzun gönderdiği parayı yeniden ona gönderdim.
Yine yazdı yaa!
Domuzun Oğlu: Ömür saçmalıyorsun! Gönderip durma şu parayı!
Uyyyhhh!
Para geri geldi. Delirecem ya!
"Aaayyhh! Manyak mı ne be? Allah Allah ya!"
O sinirimle bir bağırmışım ki Öykü korkar, ağlamaya başlar... anamda dahil benimkiler hepsi bir yerinde sıçradı.. onlarıda korkuttum ya.
"Kız yine ne bok yiyon sen deli? Aklımızı aldın laa!"
"Dur be patlama! Söylicem birazdan," dememle o gelen parayı, o Aras'ın bir yerlerine monte edeceğim parayı, gerisin geri gönderdim ve hemen yazdım ona.
Ben:: al şu paranı, geri gönderip durma... ayarlarımla oynama benim.. yazıpta durma!
Oyhhhh!
Yine çevrimiçi oldu. Yazıyor ya, yazıyo beni daha çok sinir etmek için.
Domuzun Oğlu: Biraz saygılı olsan çok bilmiş ha, biraz saygı lütfen! Kaç defa gönderirsen o parayı, hesabına geri gelecek! Var mısın ha var mısın? Beni çileden çıkarma Ömrümce!
"Neeeey neeeeey?"
"Ayyyyyy" diye yine öyle bir bağırdım ki Emoş, korkuyla yerinde sıçradı. Damağını çekti. Diğerleride ondan farklı değildi ve tam o sırada Nurayım elinde tepsiyle gelirken salona, "kahveler geldiii," demesin mi sevinçle?.
"Sokacam şimdi o kahvelere," dediğimde sinirimle, -artık neyi sokacaksam- garibim korkuyla baktı bana.
"Ay noluyo be... ne dedim ki ben?" dedi kız haklı olarak.
Yazık ya! Minnoşum, dokunsam ağlayacak. Hassastır, sulugözdür benim kibarım.
Birce hemen yerinden fırlayıp, tepsiyi kaptı. "Otur abla sen, ben servis yaparım," dediği sıra ben yine parayı havale etmekle meşguldüm.
"Sıçarım ulan senin parana ben, utanmaza bak ya birde Ömrümce diyor hala bana ya!"
Söylene söylene evin içinde geziniyordum ki, gözüm Emoş'a takıldı. Uyuz, kahvesini yudumlarken bıyık altından pis pis gülümsüyo ya!
Uyyyhhhh!
Ben bunu çiğ çiğ yerim ha!!
"Ne gülüyon la sen öyle gıcık gıcık?" dememle, aaaaa kıza bak iyice cıvıdı... aşikar gülümsüyor artık!
Atlayacağım, tepineceğim üstünde haberi yok.
Offf be offf...
"Kızım geç şuraya otur, iç kahveni ya!" diyen Cero'ya annem, için bende fal bakıcam," demesin mi?
Oyyhhhh!
On dakika sonra annemin karşısında altı tane kapatılmış kahve fincanı vardı ve tabii ki başı Ebru çekiyordu.
Ayy bir mutlu, bir mutlu ki... sıçrayıp duruyor yerinde. Hemen uzattı anneme fincanı.. yav ne kadar heyecanlı bu kız böyle.. aklımın bir köşesi az önce yine parasını havale ettiğim o domuzda, bir yanı bu kızda. Koskoca psikyatra şaşırmamak elde değil.
Annem fincanı açar açmaz, "ooovvv bu ne bu kadar böyle göz var, göz göz olmuş kızım üstünde senin," dediğinde ahh yine savruluverdim.. * * *
~~OCAK 2024~~
Üç ay oldu boşanalı, ben anlamadım nasıl olduysa haftasına mahkeme günü alındı, tek celsede bitiverdi bizim dillere destan evliliğimiz...
Annem de, kayınvalidem de kafayı nazarla bozmuşlar... kem göz varmış üstümüzde.. gözü olanın gözü çıksınmış.
La milletin gözünden ne istiyor bunlar anlamadım ki ben. Geçen o yemin edip, bakmaktan vazgeçtiği falcılığına geri döndü bir anda. Kahve içeceğim tuttuydu, "kapat falına bakıcam," dediğinde, artık nasıl baktıysam, "kapat kız," diye azarladı üstüne birde beni.
Uyyyhhh!
Kaldık mı fallara?
Kapadık!
Ammaaan!
Üstümüzde kara kara bulutlar varmışmış, göz göz olmuş evimiz.
"Kız anne bi gözleme yapsak mı?" diyince, ben "münasebetsiz!" dedi bana ya!
Göz göz diyince gözleme geldi aklıma napim?! Kırk yılın başı canım bir şey çekmişti... kursağımda bıraktı anacum!
Neyse! ve ben onu tam üç aydır görmüyorum, sesini de duyamaz oldum. Çocukları hemen hemen her gün görmeye geliyor.. ya annesinde yada artık kızlardan hangisi müsait ise onun evinde buluşuyor çocuklarımızla.
Birkaç gün sonra yeni yıla gireceğiz. Hangi yıldayız artık umrumda değil. Ha doğru ya iki bin yirmi dört yılı geliyor. Gelsin bakalım, geleceği varsa göreceği de var.
Uyyyhh!
Kız biz yeni yıla gireli çok olmadı mı ya? yoksa birkaç gün önce miydi ya?
Amaaan! Neyse ne yav!
"Ömür kızım, hadi kahvaltıya gel!"
Uyyyhhh!
Sözde ben erken kalkıp kahvaltı hazırlayacaktım bizimkilere... ama şu ilaçlar uyutuyor işte. Sütüm gidince... peh!! Gidiş o gidiş, önce fragmanlar dönmeye başladı uykularda yada durduk yere saçma sapan sesler, fısıltılar... sonra esas film başladı tüm aksiyonuyla, heyecanıyla, korkusuyla... Ebru, "ben yapamam tatlım, Aras'ın dağıttığını ben toplayamam," demiş bizim kızlara.. bende istemiyordum zaten. Ebru'nun, Yılmaz hocanın benim hakkımdaki bilgilerin, tedavilerin bir kopyasını koyduğum gibi koltuğumun altına, çaldım Sevinç hanımın kapısını..
Amanda aman ne çok özlemiş beni benden daha kaçık olan bu doktorlar.. terapi, merapi derken yok yaramadı bi boka, bastı ilacı anasını satıyım.. hafif sarhoştan orta hallice böyle, salak salak dolaşıyorum evin içinde, tabii baygın gibi uyumuyorsam.
Karar verdim... bırakıcam bu ilaçları.. bir ömür boyu hap mı yutucam ben ya? Deneyeceğim kendimi.. bakalım neler olacak? Hatta bugün itibariyle bıraktım bile.
Ayten hanım, sevgili annemin çakmaması lazım. Kadının o gözleri hep üstümde. Şöyle keyifle bir ağlayamaz oldum yav! Anca, banyoda duşun altında elimin yanını ısıra ısıra ağlıyorum. Ula bide sonra canımı yaktığım için ağlıyorum be!
Uyyhhhh!
"Hah, geldin mi kızım?"
"Yok anacım.. aslım içerde, sureti olarak beni gönderdi Ömür!" dediğimde annem önce tabir-i caizse mal mal baktı yüzüme. Resmen yüzünde, ve bakışlarında "ne diyo bu kız ya! İyice kafayı yedi yavrum," ifadesi var. Dokunsam ağlayacak.. zaten mutfakta soğan doğramadığı halde "soğan doğradım da ondan şey etti gözlerim," diye ağladığı konusunda kıvırmaya çalıştığını, onuda yüzüne gözüne bulaştırdığının farkındayım ama işte anlamazdan geliyorum. Bari o rahat rahat ağlasın.. aaaa içimizde biri şöyle keyifle zırıl zırıl ağlasın be!
"İşe başlayacağım anne!"
Kadın bildiğin oklava yutmuş gibi... dumura uğradı.
"e Aras?"
"sikmişler Aras'ı" dedim ve anında kapadım ağzımı.
Uyyhhhh!
Kız sen ne dedin Ömür?
Gözlerim uykulu olduğu halde faltaşı gibi açıldı.
"Ömüüür!"
"He annem benim.. ya arada öyle kaçıyo işte anacım ya idare ediver beni.."
"Kızım ben idare ederim de sakın babanın yanında böyle bir şey deme... aaaaa.. adamın yüreğine iner vallahi!"
"Siktir et annem... bi bok olmaz.. taş gibidir benim babam!"
Uyhhhhh!
"Ömüüürr ama yani bu ne böyle kızım... mahalle kabadayıları gibi," demesin mi annem?
Görende bizi, hele de benim gibi yamuğu Londra düşeşlerinden biri sanır... kız düşeş ingiliz miydi, fransız mı? Ammaannn, ne boksa bok işte.
"Yok anacım, ben böyle evde kukuman kuşu gibi daha fazla oturamam. Eski patronu aradım bile. Onlarda Kadıköy'e taşınmışlar. Eh bana da yakın, deneyim de var.. gel başla dedi.. yarın işe gidiyorum," dediğimde annemin tavşan kanı çayı, puştluğunu yaptı... boğaz hattını karıştırdı, bodoslama nefes borusuna daldı.
Yalnız kadın can çekişiyor, ben zeytinin çekirdeği niye bu kadar siyah renkte diye dertlendim. Ay sonradan aklıma geldi, kadının sırtına vurmak.
Yerimden fırladım sanıyorum ama baya bir ağır çekim gittim anacığımın yanına ve sırtına vuruyorum,
Vuruyorum dimi?
"Kız dur Allah canını almasın.. takma dişlerle ciğerler beraber fırlayacak ağzımdan... tövbe tövbe ya!"
Haa sanırım biraz fazla vurmuşum.. ama bana hafif vuruyorum gibi geldi yav. Kadını kısa yoldan öteki tarafa yollayacaktım yeni aydım yav.
Niye beynimin içinde üzgünüm Leyla çalıyor be!
Haaa anladım... o Leyla ben oluyorum. Doğru doğru Leyla gibi dolaşıyorum ortalarda. Ağlıyasım geldi yine.
Ne çok özledim ben onu.
"Ya siktirsin gitsin pezevenk.. ne özlicem onu be!'
Uyyhhh!
Ahanda konuşmaya başladı benimkisi. Ula inşallah dışardan bi bok demedim.
"Doydum annem," annem ağzı bir karış açık suratıma bakıyor.
'Kız bi ölçsek mi cidden bir karış mı açık şu an ağzı.. vallahi merak ettim! Haa insanın başına bela ya meraktan ya da! Sus be! Terbiyesiz çıktın yine piyasaya! Defol git!"
Kafamdaki şu ses çok rahatsız edici. Sordum doktora. "Kız ben şizofren miyim? Böyle garip sesler, garip konuşmalar duyuyorum," dedim. "Değilsin ama kendini biraz daha zorlarsan aday adayısın dedi önce ve sonra güldü. Yok dedi.. beynin çok yorgun.. oyun oynamakla meşgul," dedi bana. Hay ben bu beynimin taaaa!
Neyse.. ahanda Öykü ağlıyor... ama bana gerek yokki! Anem hızır servis koştu gitti bile.
Balkona çıktım.Ohhh mis gibi sigaram. Ciğerlerim nefes aldı be. O istedi diye bırakmıştım... şimdi yine onun vesilesiyle başladım sigaraya..
Gözlerim, aşağıya yola takıldı.
Aras mı o ya?
Arabadan buraya bakıyor.
Oyyhhh! Vallahi de Aras bu. İçeri kaçtım hemen.
Kalbim deli gibi çarpıyor... niye geldi ki?
Oyyhhh!
Çocukları mı alacak yoksa benden?
Hayatta vermem! Veremem... onlarda giderse ölürüm ben!
Salonun tülünün ardından baktım. Arabası orda ama kendisi yok.
Kapı çalıyor.. Uyhhh... buraya mı geldi?
Korkarak kapıya gittim. Elimi kapının kulpuna uzattım. Çok tiyriyor ya!
Yavaşça indirdim aşağıya. Açıldı kilidi. Çektim kendime doğru kapıyı.
Tam karşımda duruyor. Ne kadar zayıflamış!
Baktı gözlerime uzun, uzun ve ben daha ne olduğunu anlayamadan onun kollarında buldum kendimi. Sarılıyor bana sımsıkı... çenem deli gibi, ayazda kalmış gibi birbirine vuruyor.. bütün bedenim titriyor ya!
Allahım nolur yine bayılmayayım. Uras görmesin beni o halde.
"Yapamıyorum... sensiz olamıyorum... ben bıraktım, sen bırakma beni!"
İçim sevinç dolu ama bir o kadar da öfkeliyim ve nerden geldiğini bilemediğim güçle hızla onu geri ittim, çektim kendimi.
"Eserini görmek için geç kaldın Aras efendi.. burdan sana ekmek çıkmaz artık.. siktir git geldiğin yere," bağırdığımı sanıyordum, ama konuşan iç sesimmiş.. ben hiçbir şey diyemedim.. dedim mi yoksa yav? ve ben hala onun kollarındayım.. ama itmiştim.
"Kızım, sen ne yapıyorsun öyle kapıda," dediğinde annem, kapadığım gözlerimi açtım. Kollarımla kendimi sarmışım. Aras falan yokmuş.
"Hiç anne kapı çaldı sandım.. yanılmışım," dedim ama korkuyla bütünleşmiş yüreğim her an durabillirdi.
Kapadım kapıyı tırsık tırsık. Omuzlarım düştü bir anda.
"Annee.. ben bi banyo yapayım.. çok terledim!" 'Yalana bak! Donuyom la.. sıcak su belki iyi gelir. Oyyhhhşşş! Ne titredim be!
"Tamam kızım. Kapını kilitleme,"
Uyyhhhh...Birde bu çıktı başıma. Hani olurda başım dönermişte, düşermişimde, falanda, filanda, fıstıkta. Oyhhhh! Canım fıstık çekti be.
Var mı ki acaba evde? Ben ne biliyorum ki zaten evde ne var ne yok! Ohhhh!! Saldım çayıra mevlam kayıra... yaşıyıp gidiyorum işte, yaşamak denirse. Girdim nihayet banyoya!
Ohhh! Suda ne güzel sıcak ama niye böyle az hissediyorum ki ben sıcaklığı.
"aaaaaa!"
Oyyhhh!
Annemin çılgınca desibeli çok yüksek aaaaasını duyunca korkuyla yerimde sıçradım be.
Deli mi ne?
Ben kendimi yiyik biliyorum ama bu kadın benden de yiyik!
Ödüm koptu be! Dur bi damak çekelim.
"Kız yavrum sen çıldırdın mı, kapıyı açık bırak dediysem ardına kadar aç demedim ya! aaaaaa! Ayy birde kıyafetle girmiş suyun altınaaa!"
Önce anneme, sonra kendime baktım. Bir aaaaa da benden yani.
'Ehh pes Ömür yani, pees! Sen bu kafayla birde işe başlayacaksın ha.. yok sen mümkünse evden dışarı adımını atma kızım!'
Annemin korku dolu bakışlarını görünce içime bir korku düştü. Tanıyorum ben bu korkuyu ya.. yok nolur gelme... gelme git nolur... ben artık bunu kaldıramam.. Allahım yardım et nolur! Ben dayanamıyorum. Uffff! Tıpkı o geceki gibi... Aykut'un bana gelipte evlendiğini söylediği geceki korku bu.. anneeee.... anne, anne,anne.. anneeem. sanki bana gelmeye çalışırken niye geri çekiliyormuş gibi ya... bağırıyor mu o? Öyle görünüyo... oyyhhhh!
Tavan yere mi düştü ya?
Ben havada mı uçuyorum? Noluyo ya?
Yaaa anneee... bi yanıma gelsene yaa! Kalkamıyorum ki ben düştüğüm yerden?
Düşürdü beni anneee... düşürdü çukura.. çok derin yaa! Git, git bitmiyor annem ya... çocuklarım... onlara iyi bak annem.. çok iyi bak... ben bakamaz oldum. * * *
"Senin Allah belanı versin Aras! ... evet benim Ebru canım, ben!!! Nasıl mutlu musun şimdi ha! O onurun, gururun göklere erdimi acaba ha Aras... keyfin yerinde mi? Delirttin kızı delirttin. Bile bile yaptın, onun bunu kaldıramayacağını biilee biilee kıydın ona. Gel eserini gör Erenköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde.. bil diye aradım seni, bilde adam mıyım, şeytan mıyım diye sorgula kendini diye aradım şerefsiz pislik... utanıyorum senden, seninle kuzen olmaktan utanıyorum Allah'ın belası herif!"
Uyyyhhhh! Beni uyuyo sanıyo Ebru ama uyumuyorum ki ben. Uyku gitti gelmesi gerekirken.. niye söyledinki ona Ebru... niye?
Ahanda hemşire geldi... bastı iğneyi... uyyhhhh! Anca böyle uyuyo..." * * * * *