Kadına bakarken bir an kendimi er meydanına çıkmış bir güreşçi gibi hissettim ve dönüp Aras'a baktım.
Uyyhhhh!
O gözler yine karanlık iki deliğe dönüşmüş ve bu kızıla, onu bu dünyadan, içinde bulunduğumuz şu andan silip atmak ister gibi bakıyor.. anladım ya ben.. bu kadından gerçekten nefret ediyor... burda bir tehlike yok, en başından beri de hiç olmamış... anladım ve rahatladım.
O...her şeyi ile bana... bize ait... ve ben bu kadının oyununu bozarım... ağzına sıçar, bırakırım.. yengeçim ben... bunu biliyor mu acaba? Damarıma basıldığında, düşmanın boynunu kıskaçlarımın içine kıstırıp, kelleyi gövdeden nasıl ayırdığıma dair bir fikri varmı acaba? Ve bu kadın kesinlikle çok akıllı, bir o kadar da tehlikeli...
Peki, beni bağlar mı bu?? Kiiimii... Ömo'yu?
Kalbim fısıldadı, aklım onayladı.
Asla düşmanı küçümseme... ve yakınında tut!
Aras hiç bana bakmadı... biliyorum artık bu tavrını.
İyi madem... o rahatsa ben daha rahatım. "Merhaba," dedi sadece o her zamanki özgüveniyle ama kucağındaki oğlum, ah o oğlum bizim yerimize çok kötü bakıyordu kızıla ve o kızıl, tıpkı podyumlarda mankenlerin yaptığı gibi kıvrak kedi yürüyüşüyle bize doğru yaklaşmaya başladı.
O zümrüt yeşili gözleri, Aras ile benim aramda gidip geliyordu.
En son bende takılıp kaldığında tam karşımızda durdu. Gülümsedim ona ve o, bunu gördüğünde gülümsemek zorunda kaldı bana. Aras, "eşim Ömür," dedi dönüp bana bakarak ve de tatlı tatlı gülümseyerek. Elime ise daha sıkı asıldı ve ben eşim dediği an dönüp bakmıştım ona. Bende gülümsedim tabii.
Kaçar mı benden hiç... ve ah Allahım... ne güzel onun bana eşim dediğini yeniden duymak!
"Sizi boşandınız diye biliyordum ben," derken, tırnağı kırmızı ojeli işaret parmağıyla, bize bizi işaret ediyordu. Şaşırmış gibi bir hali vardı.
"Bizim özelimizle neden bu kadar ilgileniyorsunuz Başak hanım?" dediğimde, Aras'a takılan bakışları beni buldu ve ben o gözlerini, yuvalarından söküp almak için ölüyordum.
Ona adıyla hitap edince şaşırdı. Ne o, ne de Aras isim zikretmemiştiler bile... üstelik ilk kez karşılaşıyorduk... daha önce birbirimizi en azından canlı olarak hiç görmemiştik... ama sanırım, sesini duymuştum iki kez ve ben bu sesi beynime kazıdım ama, o bunu bilmiyordu... hoş bu saatten sonra bilsede benim için hiçbir şey fark etmez ve yine bu karşılaşma bile bana biraz şüpheli bir durum gibi geldi.
Uyyhhhh!
Hoşgeldin Agatha!
"Yok canım, özelinizle ilgilendiğim falan yok, laf olsun diye sordum!" dediğinde, direk gözlerinin içine baktım, kaşlarım havalanırken dudak büktüm ve "laf olsun diye eşimin bekar olup olmadığını sorguluyorsunuz yani öyle mi?" dedim ve ona hiç inanmadığımı belli eden minik bir kahkaha koptu dudaklarımdan.
Bu tavrım ve gülüşüm, onun üzerinde soğuk duş etkisi yarattı. Hiçbir şey diyemedi.
Ay ne üzüldüm ne üzüldüm.. daha dur yeni başladık kızılım... ama yine de ortalığı toplamak lazım, dimi ama Ömo!
"Müsaitseniz buyrun gelin, birlikte bir şeyler yiyelim," dediğimde hepten şaşırdı ve Aras'a bakmadan, onunda çok şaşırdığından emindim. "Rahatsızlık vermeyeyim?" diye sorduğunda, "yook... tam tersi, eşimin ortağını yakından tanımak isterim," dediğimde de yüz hatları iyice gerildi.
"Başka zaman olsun.. benimde arkadaşlarımla buluşmam lazım," diye geçiştirdiğinden adım gibi emindim ama oralı olmadım ve "peki, siz bilirsiniz," dedim ve o daha bize vedasını yapamadan döndüm Aras'a, "hadi aşkım... çocuklar acıktı iyice," dedim ve dönüp tekrar kadına baktım, gülümsedim, "hoşça kalın Başak hanım," dedim. Aras'ın tuttuğum elini, aramızda gizlerken, parmaklarımla parmaklarına, "hadi," der gibi minik bir baskı uyguladım ve Aras'ta sadece baş selamı verdiğinde, onu ardımızda bırakarak restoranttan içeri giriş yaptık.
Arkamızdan baktığına kalıbımı basarım.. daha çok bakarsın sen tatlım! * * *
Güzel bir gündü. Tam bir aile gibi dışarda geçirdiğimiz ikinci günümüzdü belkide ve hepimiz çok mutluyuz ama her ne kadar belli etmesemde, Aras ile aramızda o kadının konusu geçmese bile, aklımın bir tarafı sürekli onunla meşgul, işte buna engel olamıyorum. Sürekli yapacağı hamleleri düşünüyorum ama ne yapabileceğine dair pek bir şey yok bende ve artık bütün alıcılarım devrede. Ne güzel bitmişti, geçip gitmişti o hallerim.
Tetikledi uyuz kadın o yanımı. Amaan! neyse ne kız? Biz onu her türlü hallederiz.
Uyhhhh!
Yemek yendi, hesap ödendi, Bebek sahilinde baya bir yürüdük çocuklarla.. yoruldular tabii. Eve dönerkende ikiside arkada uyuya kaldılar ve biz Aras ile hiç konuşmadan eve vardık. Çocuklar uyanır diye düşünmüştüm ama yok, sadece kız biraz viyakladı ve onu Aras yatağına, bende oğluşumu yatağına yatırdım.
Sigara içmek için balkona çıktım ve hiç durur mu Aras efendi, anında yanımda bitti. O gözlerindeki bakış alarm niteliğindeydi ve ben ne halt edeceğimi şaşırdım yav.Elim ayağım dolanmaya başladı.
La benim bu kalbime noluyo böyle?.. bildiğin yerinde duramıyor, zıp zıp zıplıyor ya. Kız noluyo sana ya? Hem benim kızları aramam lazım ya.
"şey... benim kızlarla konuşmam lazım," dedim ve sıvıştım hemen.. beni gözleriyle takip ederken, pis pis gülümsüyordu.
Uyyhhhh!
Hemen telefona yapıştım ve yatak odasına koştum. Önce Cero'yu aradım... çaldır babam çaldır açmıyor yav.. deli olacam ya.. yok, açmıyor.. kapadım Cero'yu, iki numara Emoş'u çaldırmaya başladım. Aynı anda Bermuda Şeytan Üçgeni gibi işleyen aklıma jartiyer düştü.
Jartiyer ne alaka yav.. kız aslında fena fikir değil hee.. uyyhhh,, ne saçmalıyosun kız sen? Kız açsana Emoş ya... anam oda açmıyor ya...
Oyyyhhh! Aras yatak odasına giriş yaptı la. Sıçtım.
Hemen sanki hatta biri varmış gibi konuşmaya başladım ve telefon adeta kulağıma yapışmışken, "ya evet Cero, hava gerçekten çok güzel," derken Aras'ın yanından geçmek istedim ama beni diğer kolumdan yakaladı ve kendisine çekti..
Oyhhhhh! Ölecem ya heyecandan.
Tuttu bana arkamdan sarıldı ve bir eliyle de kendi telefonunu bana gösterdi... hatta Cero vardı ya!
Uyyhhhh!
Gözlerimi sımsıkı kapadım ve o kulağıma fısıldadı. "Aşkım, Ceren'i aramışın, eli yağlıymış açamamış, sonra seni aramış... meşgulmüşsün, beni aradı ve şu an hatta, seni bekliyor benim üçkağıtçı sevdiceğim."
Uyyhhhh!
Rezil oldum ya.. ve şu an çok iyi biliyorum ki kıpkırmızı oldum. Kulağımdan öpüp bıraktı beni ve ebeveyn banyosuna gitti.
Fırsat bu fırsat kaçtım odadan.. "la rezil oldum ya!" dediğimde Cero, "kız noldu ki?" diyince çabucak durumu anlattım. Bastı kahkahayı. "Kız bana bak eve teslim jartiyer göndereyim mi?" diyince Cero, "kız sus! Edepsizler ya!" dediğimde, "he temem... kolay gelsin canım," derken gülüyordu yine ve lap diye kapadı telefonu.
Kaldım mı yine piç gibi ve arkamı döndüğümde ayyhh! Aras ile çarpıştım.
Kız ne zaman arkamda bitti bu ya!
Öyle aptallaşmış gibi bakarken ona, o beni elimden tuttu ve yine yatak odasına götürdü.
aaaa! bende kuzu kuzu gittim onunla ya!
Yuh yanii Ömoo yuhh!
"Bitti mi aşkım çok önemli görüşmelerin?" diye sorarken çapkın çapkın gülümsüyordu aynı anda ve o gece gözleri içinde beyaz yıldızlar varmış gibi parlıyor ya. Anladım ya ben anladım. Herif niyeti bozmuş ve kulağımda Emoş'un sözleri.
"Kız adam yakında düz duvara tırmanacak Ömo diye!"
"Araas!" derken, ona telefonunu verdim ve bir adım geri gittim ama o da, "ha aşkım," derken bir adım bana doğru geldi. Kalbim deli gibi çarpıyor ve ben bir adım daha geri gittiğimde "yani Araas... biliyorsun!" dediğimde, yine bana doğru bir adım geldi ve "neyi aşkım?" diye sordu.
Elinin körü pis herif! Bakma şöyle tatlı tatlı ya...gülümseme şöyle içime işler gibi... yapma şunu ya!
"ya şey işte Araas!" dediğimde artık odamızın kapısına gelmiştim ve tek bir geri adımımla koridora çıkacaktım ama, benden önce davranıp uzandı ve yatak odamızın kapısı kapatırken, benide kendisine çekti ve bir anda sırtımı kapıya yapışmış buldum..
"Çocuklar Araas!" dediğimde çoktan boynumu öpmeye başlamıştı ve uyuz ya uyuz tuttu, kulağımı öptü ve fısıldadı ya... domuzun oğlu fısıldadı yine... hemde o ateş gibi yanan nefesiyle fısıldadı.. "uyuyorlar!"
Oyyhhhh!
Aklım başımdan gitti yav...
"Ya Araaas!"'dediğimde başını geri çekti.. ve gözlerimin içine öyle bir baktı ki korktum yav!
"deme şöyle deme!" dedi ve daldı dudaklarıma.. ellerimle itmeye çabalıyorum ama yok ya...
la bu adam herküle dönmüş... uyyhhh! Boku yedim.
Yakaladı ellerimi ve başımın üstünden geçirip kapıya bastırdı.. la bu ne haller ya!! aaaa valla sıçtım ya!
Hala öpüyor beni ve hiç bırakmaya niyeti yok ya... oyyhhhhh! karşılık veriyorum yine ya.
La hani süründürecektim ya ben bu adamı?
Çekti, kapıdan aldı bir anda beni... dudaklarımı bırakırken sımsıkı sarıldı ve, "çok özledim Ömrümcem seni," dedi ve tam o an, kapı zili çaldı... bir an birbirimize baktık... nefes nefese kalmıştık.. ardından kızın sesini duyduk... ağlıyordu... bir hayal kırıklığı ki görme gitsin Aras'ta... ama hemen toparlanmayı da başardı ve benide şaşırttı.
"sen kıza, ben kapıya!" dedi ve aynı anda odadan çıktık.
Ben kızımızı kucağıma alıp salona geldiğimde Aras'ın anne ve babası da kapıdan giriş yaptılar ve biz şok olduk..
e hani bunlar Amerika'daydı? * * * * *