Bölüm 7: Eren ve Merve

926 Words
Eren yaz tatilini ailesiyle beraber Çeşme'deki yazlıklarında geçiriyordu. Yazlıkları Çeşme'nin en popüler otelinin hemen yanındaki sitedeydi. Bir çok turist hemen sitenin önünden dolmuşa veya taksiye biniyor, kendi sitelerindeki yaşıtları da genellikle bu turist kızların peşinden koşuyordu. Sitedeki kızların durumu ise biraz daha farklıydı. Aynı okulda olduğu gibi sitedeki bir çok kız Eren'in peşinde dolaşıyordu. Sitedeki bir çok kız gibi Merve'de sürekli O'nun peşindeydi. Ama Eren'in büyük bir sorunu vardı, okulun en güzel kızları ile çıktığı halde şimdiye kadar hiç kimseye bir şey hissedememişti ve artık kendisinin psikolojik problemleri olduğuna inanmaya başlamıştı. Tabii şu rüyalarına giren, maviler içindeki mavi gözlü kız hariç. Eren rüyalarına anlam veremese de, gerçek aşkın onu bir gün bulacağına bu kız sayesinde inanmıştı. Kızın gözlerinin içine baktığı zaman ayakları yerden kesiliyordu adeta, daha önce hiç bir insana hissetmediği bu duyguyu, rüyasında gördüğü birine nasıl hissettiğini anlamıyordu. Ama elinden de bir şey gelmiyordu, çevresindeki hiç kimsenin gözleri o kadar güzel, o kadar mavi değildi. Rüyalarındaki kız her seferinde tam elini tutacakken düşüyordu, uçurumdan, bir binanın tepesinden, bulutlardan, bir keresinde bir yıldızdan bile düşmüştü... Eren her seferinde O'nu kurtarmaya çalışıyordu, elinden tutabilse, birlikte düşseler bile kurtulacaklardı sanki. Hiç kimsenin ama hiç kimsenin onları ayırmaya gücü yetemezdi. Eren o kız söz konusu olduğunda, kendisini güçlü dünyayı yok edebilecek kudrette sanıyordu, ya da kıza öyle görünmek istiyordu. Hali hazırda onu zaten böyle gören onlarca kız varken, o rüyasındaki bir kız için her gece başka bir kahramanlığa soyunuyordu. Gece yastığına başını koyduğunda onun mavi gözlerinden bir şey düşünemez olmuştu. O geceye kadar kızın konuştuğunu hiç duymamıştı ama o gece rüyaları daha açık ve daha anlamlıydı. "Sonunda seni bulabilmek için geldim sevgilim." dedi güzeller güzeli sevgilisi. İlk defa yağmur yağmıyor ya da şimşek çakmıyordu. Eren sahilde kumlara bulanmış bir halde uzanmıştı ve kız denizin üzerinde yürüyerek ona yaklaşıyordu. O'na duyduğu aşk o kadar mucizeviydi ki, değil denizin bulutların üstünden yürüyerek gelse bile şaşıramazdı Eren. Deniz onun maviliği ile parlıyordu. Düşecek bir yer yoktu, Eren kalp atışlarının hızlandığını hissetti, kız yaklaşıp da kumlara ulaştığında Eren ayağa kalkmış üstündeki kumları silkeliyordu, onun üzerinden kumlar dökülürken kızın üstünden de mavi ışıklar dökülüyordu kumlara. Eren saatlerce, belki günlerce, yıllarca, yüz yıllarca oturup burada o maviliklerin dökülmesini izleyebilirdi. Ama kız konuşmaya başladığında Eren'in yüzüne büsbütün aşk dolu bir gülümseme yayıldı. "Beni bir daha bırakma" dedi kız Eren'in kolundan tutarak. Kız kolunu tutar tutmaz Eren'in kolu yanmaya başladı. Bu sefer düşmesine izin veremezdi. Gözlerinden yaşlar süzülürken acıya dayanmaya çalıştı. "Seni bulursam bir daha bırakmam zaten!" dedi Eren. Kız gülümsedi. "Eren, Merve kahvaltıya geldi, sonra denize gideriz belki diyor, uyan artık oğlum!" dedi düşün en güzel yerinde, hazır kızı bırakmamışken, kollarındaki yangına dayanma gayreti içindeyken, gerçekliğin içinden bütün bunları yok eden ses. Eren gözlerini istemeyerek de olsa açarak aşağıya kahvaltıya indi. Merve annesi ile gülüşürken Eren önündeki omleti çatalıyla dürtüyor ve aklındaki kızdan başka bir şey düşünemiyordu. Biraz daha uyusa ne olurdu ki sanki! Merve'nin canı istediği zaman böyle çıkıp gelmesinden hoşlanmıyordu. Hiç kimsenin O'nun uykularını bölmesinden hoşlanmıyordu, hoşlanamazdı da zaten. Kahvaltı bittiğinde Merve havlusuna uzanıp "Hadi gidelim Erenciğim" dedi. Bütün gün bu kızı evin içinde terslemenin çok sıkıcı olduğuna kanaat getiren Eren de biraz yüzmenin iyi geleceğini düşünerek havlusunu alıp peşine takıldı ama Merve ile hiç bir şey yapacak değildi, bu kız fena halde canını sıkmaya başlamıştı. Kurtulmanın bir yolunu bulmalıydı. İki tane şezlong bulup yerleştiler, Merve plaj elbisesini çıkarıp Eren'e seslendi. "Hadi yüzelim." dedi tam da önünde durup Eren'in güneşini engelleyerek. "Şu an canım istemiyor Merve sen gir , güneşleneceğim biraz" dedi Eren. Böylece Merve iki kez tek başına yüzdü. Üçüncüye ne bahane bulacağını düşünürken Eren, Merve elinde buz dolu bir su şişesiyle yanına gelmişti. "Suya girmezsen seni bununla sularım" dedi Merve. Eren ayaklandı hemen ve koşmaya başladı. Ayakları yanmasın diye kıyıdan koşmaya başladı çünkü terliklerini almamıştı. Gerçekten bu Merve'den uzaklaşmak, kaçmak için iyi bir bahane olabilirdi. Akılsız kız, kendi elleriyle Eren'in kaçmasına fırsat vermişti. Eren'den daha hızlı koşması mümkünmüş gibi. Her şeyden önce Eren, yıllardır basketbol oynuyordu, hem güçlü hem hızlı genç bir delikanlının karşısında ayağında terliklerle koşturan Merve'nin ne gibi bir şansı olabilirdi ki? Birden bir kıza çarptı koluyla, özür bile dileyemeden koşmaya devam etti, çünkü Merve arkasından "Eren Bekle!" diye bağırıyordu, kesinlikle beklemeyecekti. Birden sudaki tuhaflık dikkatini çekti. Su bu gün mavi mavi ışıltılar içindeydi, güneşin hiç bu şekilde denizi parlattığına şahit olmamıştı daha önce... Sonunda Merve koşmayı bırakmış , Eren de bir siteden fazlasıyla uzaklaşıp, ıssız bir koya varmıştı, yorulmuş bir halde kumlara attı kendini. Kolundaki yanma hissiyle kolunu kaldırdı. Kolu yanmıştı, tıpkı rüyasındaki gibi. Üstelik kıza çarpan koluydu bu, kızın elinde yanıcı bir madde olmalıydı. Hangi manyak suya yanan bir şeyle girerdi ki? Tuzlu suyun yakacağını bile bile Eren suya girdi, garip bir rahatlama hissiyle beraber kendini suyun mavi parıltılarına bıraktı. İçinde tarif edemediği bir huzur vardı ve suya tatlı bir serinlik hakimdi. Sanki rüyasında kızın üstünden akan maviliklerle dolmuştu bu gün deniz. Kalbi anlamsız yere hiç durmadan çarpıyordu, Eren bir an için sıcak çarptığını düşündü ama kendisini gayet sağlıklı hissediyordu. Yarım saat kadar yüzdükten sonra kendini kumlara attı, kolu iyileşmişti, ama bu mümkün değildi! Kesinlikle bir doktora görünmeliydi! Az önce olan şeyi belki de rüyanın etkisiyle kendisi uydurmuştu, bu olabilir miydi, aklını mı kaçırıyordu? Bir an için geri dönüp, o çarptığı kızı bulma isteği duydu içinde yoğun bir şekilde, ama Merve O'nu yeniden bulabilirdi ve Eren bunun olmasına kesinlikle izin veremezdi. Her günü bu kızla geçirmek fazlasıyla can sıkıcı bir şeydi ve kız kesinlikle Eren'in soğuk tavırlarından hiç birine alınmıyor, O'nun üstüne daha çok geliyordu. Kalbinin sesi çığlıklar içinde olsa da, her ne kadar kime çarptığını gerçekten inanılmaz merak etmiş olsa da, mantığının sesini dinleyerek kalbini susturmaya çalıştı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD