Bazı anlar vardır. Ömürden ömür giden… Nefes almanın zor geldiği… Kaslarının kaskatı kesildiği… Sevdiğinin gözlerine bakamamanın zorluğu… Onun gözleri kapalıyken senin bedeninin işlevini kaybetmesi. Ellerimde onun kanı varken benim burada olup onun içeride olması… Hâlâ hastaneye nasıl geldiğimizi hatırlamıyordum. Her şey bölük pörçüktü. Geldiğimden bu yana kimseyle konuşmamıştım. Konuşmaya hâlim yoktu. Sadece kanlı ellerime bakıp gözyaşlarımı akıtıyordum. Bu kan, benim lanetimdi. Onun içeri olması benim yüzümdendi. Bazen diyorum neden? Neden? Beynimde yankılanan nedenlerin hiç de sebepsiz olmadığını anladım. Benim, kendim lanetin tekiydi. Herkesin hayatına kara leke gibiydim. Kara leke, beyazı içine alıp onu yok ederdi. Beyaz da simsiyah olurdu. Deniz, bembeyazken ben onu simsiyah