Neydi bizi onlardan ayıran sınır? Karanlık ve aydınlık arasındaki incecik çizgi arasında seçim yapmamıza sebep olan şey neydi? Ne iterdi bizi her şeyden vazgeçmeye. Ölmek, yok olmak, bilinmezlik? Öldükten sonra bedenimizin ne hale geleceğini düşünmek miydi? Yoksa ölürken çekeceğimiz acının büyüklüğü müydü bizi korkutan? Can korkusu muydu bizim gibi saf varlıkları bile bu şeytani canlılara dönüştüren? Yoksa bencillik miydi? Sonunu bile bile uçurumdan aşağıya atlamak değil miydi bu? Bir canlı için bedeninden kıymetli olan tek şey ruhu değil miydi peki? Beden çürüse de ruhu var olmaya devam etmez miydi canlının? Peki, neden boş bir kabuk için ruhundan vazgeçiyorlardı bunlar? Hangi güç, hangi zorunluluk ve hangi muhtaçlıktı bunu yaptırtan! Masmavi gözlerini bana dikmiş ve karşımda duran bede