Kuzey, GATA'da her zamanki gibi yoğun koşturmalı bir günün içinde muayene randevularında kaybolmuştu. Randevularının çoğu yazacağı rapor dolayısıyla ordudaki görevinden ayrılmak zorunda kalacaktı. 2 hastası bacak sorunu ile gelmişti. Bir patlama sonrası bacakları ciddi yara almıştı ve iyileşme dönemi yıllar alacaktı. Ayrıda iyileştiğine dair rapor yazdığında ise kesinlikle bacaklarını tam randımanlı bir şekilde kullanamayacaklardı. 1 hastası ise zaten görevden ayrılmak zorunda olduğunu raporun yazılmasını beklemek zorunda değildi. Çünkü patlamada kolu kopmuştu. Kolu getirmişlerdi fakat sinirlerin tamamı öldüğü için tekrar yerine dikememişlerdi. Odasındaki koltuğunda derin bir nefes vererek kafasını geriye etti. Lanet olsun diye düşündü. Bozcaada sınırlarından çıkalı 2. Ayına girmişti fakat her gece aynı kadının hayali ile uykuya hasret kalmıştı. Gözlerini her kapattığında teslim olduğu yeşillerin hafızasından silinmesi için aslında ne gerekiyorsa yapmaya hazırdı. Fakat, her ne kadar onunla yaşadığı gece sonrasında bu çekimin bir son bulacağını düşünse bile geçmemişti. Aklına gelen her saniyede kalbi atağa geçiyordu ve uykusuz gecelerden çok yorulmuştu. Kadın hem güçlü hem gururlu hem de demir gibi sertti. İlk defa duvara tosladığını düşünüyordu ve bu duvardan hasar almadan kurtulmak imkânsız gibi geliyordu. Belki onu unuturum diye başka kadınlar ile birlikte olmak istemişti ve kadınların her birinin yüzünde onun yüzünü gördüğü için geceleri hiç başlamadan son bulmak zorunda kalmıştı. Bir anda cebinde çalan telefonu ile kaşları çatıldı. Normal zamanda bu saatte onu telefonunda arayan olmazdı ve numarası zaten sayılı insanlarda vardı. Babasının bulunduğu hastanedeki doktorunda, adadaki arkadaşlarında vardı. Telefonu çıkarttığında arayanın Dağhan olduğunu gördü. Dağhan onu yıllar önce istihbarattan ayrılması gerektiği için doldurduğu rapordan sonra aramıştı. Pek güzel bir konuşma olmadığında kaşlarını çattı. Arkadaşı onu arıyorsa kesin bir şey olmuştur diye düşünerek telefonu açtı ve
"Birinin ölmediğini, yaralanmadığını veya istihbarata geri dönmek için rapor yazmamı istemeyeceğini umuyorum" dediğinde telefonun diğer ucundan
"İçeriye alınmamamız için girişe talimat vermişsin. Sadece 5 dakika içinde burada olmaz isen oraya bu güvenliği aşarak gelmem sadece iki dakikamı alır" diyerek karşılık gelmişti. Bu konuşma ona kötü hissettirmişti. Evet Dağhan, Zafer ve Boran için güvenliğe özel talimat verilmişti. Her biri hayatlarına aile olarak devam etme kararı almadan önce her ay buraya gelip genç adamı ölümle tehdit ediyorlardı. Kendilerine göre erken emekli olmaya uygun değillerdi ve o gıcıklığına o raporları dolduruyordu. Kuzey kaşlarını çatarak,
"Sorun ne?" diye sorduğunda Dağhan,
"Sorun, senin gibi bir umursamazın baba olacak olması" dediğinde ise Kuzey donup kaldı. Hatta soğuk terler dökmeye başladı. Dağhan, olanları gözünde canlandırdığında dişlerini sıktı ve
"Buraya geliyor musun? Yoksa ben oraya geleyim mi?" diye sorunca Kuzey,
"Bekle" diye söylendi ve yerinden hızla kalktı. Kapıdan çıkar çıkmaz karşısına çıkan DR. Füsun, kendince seksi olan fakat Kuzey için oldukça basit görünen sırıtmasını görmezden gelerek,
"Meşgulüm" dediğinde genç kadının ne hissettiğini bile umursamadan yanından uzaklaşıp girişe doğru gitti. Nasıl oluyor da baba oluyordu. Adada birçok kadın ile birlikte olmuştu. Her biri ile de tek geceden ileriye gitmemişti. Hem ondan olduğunu nereden çıkarıyorlardı çünkü hangi kadın ile birlikte olduysa daha sonraki gecelerde onları başkalarının kollarında görmüştü. 10 dakikalık seri yürüyüşün ardından güvenliği geçerek Dağhan'ın karşısına geçti ve Dağhan ona ilk selamını sıkı bir yumruk ile verdi. Kuzey aldığı darbe ile sendelerken Dağhan,
"Yatacak başka bir kadın bulamadın mı pislik herif" diye söylendi. Kuzey O dakika Dağhan'ın kimden bahsettiğini anlamış oldu. Konu, Yeşim ile alakalıydı. Sonra kaşları çatıldı hamile olan Yeşim miydi? Diye düşündü ve Dağhan öfke saçan yeşil gözleri ile ona başını sallayarak,
"Evet, aklından geçende haklısın Yeşim hamile" dediğinde Kuzey'in bir anda kalbi sıkıştı. Bu hayatta evlilik istediği en son şey olduğu gibi baba olmak ise kesinlikle olmamasını düşündüğü bir durumdu. Fakat, hamile kaldığı için Dağhan'dan yardım mı istemişti? Onu aramak yerine bunu bir başkasına mı anlatmıştı? Diye düşünürken arkadaşı yine zihnini okumuşçasına,
"Bebeği aldırmaya kalktığı için öğrendik. Bahar, öğrenmiş. Sadece 1 saat geç kalsaydık doktor, onu kabul edecekti ve bir bebeğin canına kıymış olacaktı." Dediğinde Kuzey'in nefesi kesildi. Aldırmaya mı kalkmıştı? Nasıl yani? Ona hiç haber vermeden, ne olacağını sormadan veya ondan yardım istemeden
"Haberim yoktu? Bana hiçbir şey söylemedi. Sadece.." dediğinde Dağhan,
"Pislik herif, bu kadının 2 ay sonra velayet davası var. Kızını elinden almak isteyen pislik bir eski eşi var ve mahkemede o adamın eline nasıl bir koz vereceğinin farkında mısın? Senin gibi bir adamın çocuğunu doğurmak mı isteyecekti? Üstelik kızını temelli kaybedecek ise" dediğinde Kuzey, hemen arkasında duran banka kendini bıraktı. Bunu istemezdi. Ona, bu kadar büyük bir kötülüğü yaşatmak istemezdi. Ama Yeşim'in başkaları ile birlikte olmayacak kadar karakterli bir kadın olduğunu anlamıştı. Lanet olsun bir gün baba olmayı hiç hedeflememişti. Dağhan, arkadaşının hemen yanına oturup ona keskin bakışları ile baktı ve
"Zafer'e yaptığımı sana da yapabilirdim. Fakat Asena dünyaya getirmeyi seçmişti. Karşındaki kadın zaten çok fazla şey ile baş etmeye çalışıyor ve buna hakkın yok. Eğer ikinizde ortak bir çocuğa sahip olmak istemiyorsanız bana laf düşmez fakat, Yeşim'in halini bir görsen bunun mecburen olduğunu anlarsın. Evli olmadan hamile kalmış ve bir çocuk kazanırken kızını kaybedecek. Onun için onunla konuşmalı ve bir karar vermelisiniz." Dediğinde Kuzey arkadaşına sadece baktı. Bunun için bir seçim yapması gerekecekti. Bulunduğu konuma gelebilmek için çok çabalamıştı. Bir sene sonra GATA'da Prof. Olacaktı. Ya tüm hayallerini geride bırakacaktı ya da bir baba olmayacaktı. Arkadaşının gözlerine yutkunarak baktı.