Ali, Deniz’in söylediklerini dinledikten sonra bir süre sessiz kaldı. O an her şey kafasında dönüp duruyordu. Maskeli adamlar, bileklik, ateş, kemik… Birçok sorunun içinde kaybolmuştu. Ancak, Deniz’in ona verdiği güven, onunla olan bağları biraz olsun rahatlatmıştı.
Ali: "Evet, haklısın. Ama bir şey biliyorum... Bunlar sadece başlangıç. Ne yapmamız gerektiğini bilmemiz gerek. Bunu tek başıma çözmem mümkün değil. Seninle, beraber... belki bu işi halledebiliriz."
Deniz, gözlerinde kararlı bir ifadeyle Ali'ye baktı. Birbirlerine güveniyorlardı. Bu karanlık yolculukta yalnız değillerdi.
Deniz: "Birlikte her şeyi aşabiliriz, Ali. Kimse bizi durduramaz. Seninle olduğum sürece, her şeyin üstesinden geliriz."
Ali, denizin gözlerine baktı, bir yandan içindeki korkuyu silmeye çalışarak, bir yandan da kararlı bir şekilde başını salladı.
Ali: "Ama hiçkimse ye söyleme Deniz, tamam mı?."
Deniz ( kararlı):tabi, sen nasıl istersen.
Deniz, Ali’nin kararlı bakışlarını gördü ve bir gülümseme belirdi yüzünde. İkisi de aynı amaca odaklanmışlardı; bu karanlık dünyada birlikte mücadele etmek…
19. Sahne: Ali’nin Hatırladığı O An
Ali, Deniz’in sözleriyle rahatlamış gibi görünse de, kafasında hala o maskeli adamlar dönüp duruyordu. Gözleri bir an uzaklaştı, sanki geçmişteki bir anıyı hatırlıyormuş gibi.
Ali (derin bir nefes alarak): "Deniz… O adamları hatırlıyorum, ama o gün garajda... Çok şey hatırladım. O adamlar beni oraya koyduğunda ellerim, ayaklarım ve ağzım bağlıydı. Bir şekilde bağlarımı çözüp, ellerimi ve ayaklarımı kurtardım ama o garajın kapısını açamadım."
Deniz, Ali’nin gözlerindeki boş bakışları fark etti ve yaklaştı. Ali’nin yaşadığı korku her geçen saniyede daha fazla görünür olmuştu.
Deniz: "Ama sonra ne oldu? Ne gördün, Ali?"
Ali’nin gözleri bir an için derinleşti. Sanki o anı tekrar yaşıyor gibiydi. Bir süre sessiz kaldı, sonra tekrar konuştu.
Ali: "Garajın bir köşesinde küçük bir pencere vardı. O pencereden dışarı bakınca, okulun üniformasını gördüm. Ama sadece üniformayı değil, yanında bir fotoğraf da vardı. Bir genç çocuğun okulda çekilmiş fotoğrafıydı. O fotoğrafı görünce, her şey bir anda kafamda birleşti."
Deniz, şaşkınlıkla Ali'ye bakarak bir adım daha yaklaştı.
Deniz: "O fotoğraf… Neredeydi, kimdi o çocuk?"
Ali, gözlerinde kararsız bir ifadeyle başını salladı.
Ali: "O çocuğun kim olduğunu bilmiyorum. Ama o fotoğraf… O okulun resmi gibi bir şeydi, ve o çocuk o okulda öğrenciydi. Belki de bizim okulumuzda…"
Deniz, bu sıradışı durumu anlamaya çalışırken bir süre sessiz kaldı. Ali’nin yaşadığı korku ve belirsizlik, onun kafasında karmaşık bir bulmaca gibi şekillenmeye başlamıştı.
Deniz: "Bu kadar çok şey hatırlıyorsun, Ali. Bu çocuk okulumuzda mıydı? Ve o adamlar gerçekten okulumuzdan biriyle mi bağlantılı?"
Ali: "Sanırım… Evet. Her şey o kadar karışık ki, ama o fotoğraf… O çocuk ve o üniforma… Her şey bir şekilde birbirine bağlanıyor gibi hissediyorum."
Deniz, Ali’nin korkusunu hissetti ama onunla birlikte bu gizemi çözmeye karar verdi. Birbirlerine güveniyorlardı ve bu karanlık dünyada her ne olursa olsun birlikte mücadele etmeye kararlıydılar.
Deniz: "Bunu birlikte çözeceğiz, Ali. Ne olursa olsun, seni yalnız bırakmam. Bize ne olursa olsun, sonuna kadar gitmek zorundayız."
Ali, gözlerinde bir umut ışığı belirdi. Ve içindeki korku biraz olsun azalmıştı. Bu gizemi çözmek, belki de hayatlarının dönüm noktası olacaktı.