5. SAHNE – OKULUN BAHÇESİ, BİR HAFTA SONRA

717 Words
(Okulun bahçesi yine kalabalıktır, öğrenciler arasında gülüşmeler ve sohbetler duyulmaktadır. Deniz, bankta yalnız oturur, düşüncelidir. Yüzü solgun, gözleri ise derin bir karamsarlıkla doludur. Telefonunu elinde sıkıca tutmaktadır. O an Emir yaklaşır. Onun neşeli tavırları, Deniz’in ruh halini fark etmesine engel olamaz.) Emir (gülerek): "Deniz! Nasılsın? Ne kadar garip bir sessizlik var, seninle bir şeyler yapalım. Biraz dışarı çıkalım, ne dersin?" (Deniz, başını hafifçe kaldırıp Emir’e bakar, ama gözlerinde hiçbir canlılık yoktur. Bir an sessizlik olur. Emir, Deniz’in durumunu fark eder, yüzü ciddi bir ifadeye bürünür.) Emir (endişeli bir şekilde): "Deniz... Ne oldu? Neden böyle yapıyorsun? Neden yüzün bu kadar solgun? Beni mi görmüyorsun? Son günlerde çok garipsin. Neden böyle oldun? Seninle konuşmamız gerek." (Deniz, kafasını hızla çevirir ve gözlerini Emir’den kaçırarak bir süre sessiz kalır. Derin bir nefes alır, sonra yanıtlar.) Deniz (sessizce, gözleri uzaklarda): "Emir… dün gece… Ali ile konuştum. O… o ölmemiş, ama çok tehlikede. Bir yıl boyunca bir çete tarafından kaçırılmış, her gün ölüm korkusuyla yaşamış. Şimdi… her şey çok karmaşık, çok tehlikeli. Ama ben onu bir daha kaybetmemeliyim." Emir (şok olmuş bir şekilde): "Ne? Ali… hayatta mı? Ama… ama sen… sen onu kaybettik sanmıştın…" Deniz (gözlerinden yaşlar süzülerek, zor bir şekilde): "Evet, ben de öyle sanmıştım. Ama o… o ölmedi, Emir. Şimdi bir araya gelmeliyiz, yüz yüze konuşmalıyız. Her şey çok tehlikeli ve ben onu korumak zorundayım. Eğer yine kaybedersem, bunu bir daha kaldıramam." (Emir, bir anlık sessizlikten sonra, derin bir iç çekişle Deniz'e yaklaşır ve ciddiyetle konuşur.) Emir (yavaşça, kıskanarak): "Deniz, seni anlıyorum. Ama bu kadar acı içinde kaybolman… kendini bu kadar harcaman doğru değil. Ali’nin yaşadığını öğrenmek seni mutlu etmeli, ama sen daha da kararmışsın. Kendine dikkat etmelisin. Ali için kendini fazla üzme." Deniz (duygusal bir şekilde, sesi titreyerek): "Emir, ben... ben ne yapacağımı bilmiyorum. Onu seviyorum, ama bu aynı zamanda çok tehlikeli. Ona yardım etmek zorundayım, çünkü kaybedersem… bir daha hayatımda hiçbir şeyin anlamı kalmaz." (Emir, Deniz’in gözlerine bakar, bir an onu anlamaya çalışarak sessizce durur. Deniz ise uzaklara, geçmişine doğru bakmaktadır, Ali’nin sesini duyduğu anki korku ve sevdanın karmaşası içinde.) 6. SAHNE – DENİZ'İN EVİ, GECE (Deniz, okuldan evine gelir. İçeri girer ve kapıyı kapatır. Yorgun bir şekilde oturma odasına geçer. Yüzünde karışık duygular vardır, kafasında her şeyin karmaşık bir bulmaca gibi döndüğünü hisseder. Bir süre sessizce oturur, sonra kapıdan gelen "tik tik" sesini duyar. Gözleri hemen kapıya yönelir. Bir an duraksar, kimseyi beklememektedir. Gergin bir şekilde kapıya yaklaşır.) Deniz (endişeyle, kapıya yaklaşırken): "Kim o?" (Deniz’in sesindeki tedirginlik, içindeki belirsizlikle birleşir. Kapı biraz daha tıklar, sanki birileri kapıyı tekrar çalmaktadır. Bir süre sonra, kapı yavaşça aralanır ve Deniz, gördüğü manzara karşı dona kalır. Karşısında, alnında morluklar ve yüzünde derin bir yorgunluk olan Ali durmaktadır. Ali, bedeninin hâlâ şiddetle yorgun olduğu ve korku dolu bakışlarıyla, Deniz'e doğru adım atmaktadır. Deniz, onun halini görünce sarsılır. Gözleri nemlenir ve derin bir nefes alır.) Deniz (şaşkın ve mutluluktan ne yapacağını bilemez bir şekilde, sesi titreyerek): "Ali... sen… sen… hayattasın!" (Deniz, bir an bile düşünmeden hızla adımlarını atar ve Ali’ye doğru koşar. Ali'ye sarılır, gözlerinden yaşlar süzülür. İçindeki büyük özlem, korku ve sevgi, bir anda vücuda dökülür. Ali'nin soğuk vücudu, ona yıllar sonra dokunmuş gibi gelir, ama o hala buradadır.) Deniz (derin bir nefesle, sesinde yoğun bir sevgi ve korku karışımı): "Ali… seni… seni kaybettiğimi sandım… seni kaybetmemek için her şeyi yapardım. Ama… ama seninle yeniden olmak… bu… bu gerçekten gerçek mi?" (Ali, yorgun bir şekilde, başını hafifçe eğerek, Deniz’in sarılmasına sessizce karşılık verir. Gözlerinde acı ve pişmanlık vardır, ama aynı zamanda bir rahatlama da görülür. Bir süre suskunluk olur. Deniz, Ali'yi bırakmak istemez.) Ali (zor bir şekilde, ama derinden): "Deniz… sana her şeyi anlatmam gerek… ama önce… önce bir şeyler içmeliyim, çok yorgunum. Sonra sana her şeyi anlatacağım… Ama bir şey bilmeni istiyorum. Ben seni hiçbir zaman bırakmadım…" (Deniz, gözlerinden yaşlarla, Ali’nin boynuna sıkıca sarılır ve derin bir iç çekişle sarf eder.) Deniz (yavaşça, hala sevgi dolu bir şekilde): "Bunu duymak… bana çok iyi geldi, Ali. Her şey… her şey yoluna girecek, tamam mı?" Ali (sadece başını hafifçe sallayarak, bir süre Deniz’e bakar): "Evet… her şey yoluna girecek. Ama önce, seni güvene almam gerek. Her şey çok tehlikeli, Deniz." (Deniz, Ali'nin sözleriyle birlikte bir yandan rahatlamış hisseder, diğer yandan da içinde bir korku ve kaygı duygusu büyür. Ali'yi sevmenin ve kaybetme korkusunun derin izleri, tekrar hayatına girmesiyle bir kez daha gün yüzüne çıkar.)
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD