3. SAHNE – FLASHBACK, 1 YIL ÖNCE – HASTANE, TRAFİK KAZASI

550 Words
(Deniz ve Ali, neşeli bir şekilde arabada ilerlerken, bir kaza anı belirir. Deniz'in gözleri korku içinde büyük bir hızla Ali’yi çağırır. O anda araba savrulur, büyük bir çarpışma sesi duyulur. Zaman bir anlığına yavaşlar. Araba devrilir ve camlar kırılır. Deniz, yaralı bir şekilde bir kenarda baygın halde yatarken, Ali'nin sesi bir süre sonra duyulmaz. Ambulans sirenleri ve insanların panik içindeki çığlıkları arka planda çalar.) (Hastane sahnesi gelir. Deniz bir odada uyanır, başında bandajlar vardır, gözleri kanlıdır. Ellerini sallayarak, çevresine bakınır. Yanında kimse yoktur.) Deniz (panik içinde, kendi kendine): "Ali... Ali nereye gitti? O nerede?" (Bir doktor odaya gelir ve ona acı dolu bir şekilde bakar. Deniz'e haber verilecektir.) Doktor: "Bütün elimizden geleni yaptık ama... Ali’yi kaybettik. Trafik kazasında hayatını kaybetti." (Deniz, bu haberi aldıktan sonra yere yığılır, gözlerinden yaşlar süzülür. Sesinde derin bir çığlık vardır ama hiç çıkmaz. Her şeyin sessizliğe büründüğü o an, tüm dünyası kararmıştır.) ( Deniz’in yas süreciyle zaman geçtikçe yalnız kalır ve içsel bir boşluk hisseder.) 4. SAHNE – şimdiki zaman (Deniz odasında yalnızdır. Defterini açar ve eski bir fotoğrafa bakar. Fotoğrafın içinde gülümseyen iki genç vardır: Biri Deniz, diğeri eski sevgilisi Ali. Deniz’in gözlerinde derin bir hüzün ve geçmişe dair yoğun bir özlem vardır. Telefonu çalar. Ekranda "bilinmeyen numara" yazılıdır.) Deniz (meraklı bir şekilde ): "Ne? bu da kim ?" (Deniz telefonu açar, derin bir nefes alır ve telefonun diğer ucunda Ali’nin sesini duyar. Ali’nin sesi, bir zamanlar tanıdığı o mutlu gülümsemelerden çok uzaktır. Sesinde yorgunluk, pişmanlık ve derin bir acı vardır.) Ali (korkulu ve panik içinde, sesi titrer): "Deniz… Beni duydun mu? Benim sesimi duyuyor musun?" Deniz (şok içinde, hala gözleri telefona kilitlenmiştir): "Ali… Nasıl? Sen… Sen ölüydün! Neden? Neden beni terk ettin? Bütün bu zaman boyunca neden bir haber almadım senden?" Ali (nefes almakta zorlanarak, sesindeki korku ve çaresizlik belirginleşir): "Ben terk etmedim, Deniz... Beni bir çete kaçırdı. Bir yıl boyunca onlardan kaçtım. Hayatım cehennem gibiydi. Her gün ölüm korkusuyla yaşadım. Ama bir türlü sana söyleyemedim, her an her şey daha kötüye gitti. Sadece seni korumak istedim, senin acını daha da büyütmemek için sessiz kaldım. Ama ben... ben hâlâ yaşıyorum, Deniz. Bunu sana anlatacağım, her şeyi." (Deniz, şaşkınlıkla bir süre telefona bakar. Ali’nin söyledikleri, onu derinden sarsar.) Deniz (şok ve korku içinde, titrek bir sesle): "Çete... Ali, nasıl yani? Bir yıl boyunca böyle bir şey mi yaşadın? Neden bana hiçbir şey söylemedin? Ben... seni kaybettim sandım!" Ali (gözleri dolu, sesi zor çıkar): "Biliyorum, Deniz... Ama senin güvenliğini düşündüm. Her an izleniyordum. Ama şimdi durum daha da kötüye gitti, sana anlatmam gereken o kadar çok şey var ki. Ne olur... ne olur beni dinle. Seninle konuşmak istiyorum, ama bunu telefonla değil. Bunu yüz yüze konuşmalıyız." Deniz (gözleri dolarak, telefona sıkı sıkı tutunarak): "Ali, seni kaybetmek istemiyorum. Ama her şey çok karmaşık... Neden bana bir şey anlatmadın? Neden bu kadar uzun süre sessiz kaldın?" Ali (çok yorgun bir şekilde, hıçkırarak): "Çünkü seni korumak istedim, Deniz. Ama artık dayanamayacağım. Bir araya gelmeliyiz. Lütfen... lütfen beni yalnız bırakma. Her şey çok tehlikeli. Ve ben seni hâlâ seviyorum, her zaman sevdim." (Deniz, telefonu tutarken gözlerinden yaşlar süzülür, Ali’nin söyledikleriyle karmaşık bir duygusal savaşa girer. İçinde korku, özlem, öfke ve sevgi iç içe geçer.) Deniz (sesinde kararsızlık ve korku vardır): "Ali… Bu... bu ne demek oluyor? Neler yaşadın? Lütfen, yüz yüze konuşalım. Seni dinlemek istiyorum, her şeyi anlamam gerek."
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD