Toplantıdan çıktığından beri odamda oturuyorum. Kemal konuşmasından sonra nasıl toplantı yaptığımı bilemedim.
-Su ,ne oldu?
Ali arkamdan odaya gelmiş ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Kemal ne demek istedi? Neden ben seni bekledim ,şimdi sende dedi. Kafam iyice karıştı.
Kafamı kaldırdığımda Ali bana bakıyordu.
-Kemal resmen üzerime yürüdü. Telefon konuşmasını kısa kestim diye gelmiş. Duygularını da söyledi.
-Adamı ne kadar kızdırdıysan artık.
Gülerek geri yaslandı. Aklına bir şey gelmiş gibi tekrar toparlandı.
-Diğer bahsettiğin kişi kim? Aklıma takıldı , konuşamadık.
Ben ne yapacağım? Duygularım birbirine girmiş gibiydi. Nerden geldi bunlar başıma?
-O kişi tamamen karışık.
-Yapacağın belli. Izin ver gitsin. Bakarsın biri gönlünü alır.
Aşk istiyor muyum hayatımda diye düşündüm. Karışık geliyordu bana. Birine bağlı olmak. Onunla zaman geçirmek.
Ali ayağa kalktığında düşüncelerden sıyrıldım.
-Ben işimin başına döneyim. Bir şey olursa ara. Bu arada çok düşünme, akışına bırak.
-Tamam.
Ali çıktıktan sonra kendimi işe vermeye çalışsamda olmadı. Sonunda vaz geçip toparlandım. Bu gün annemlerin yanına geçecektim. Bir de orada hesap verme mevzusu vardı.
Kapıdan çıktığımda Sedef hemen ayağa kalktı.
-Su hanım yarın gelecek misiniz?Ona göre planınızı hazırlayayım.
Arada cumartesi günü çalıştığım için genelde Sedef her hafta bıkmadan bu soruyor soruyordu.
-Çalışmayacağım Sedef. Iyi tatiller.
-Size de.
Kimseyi görmek istemediğim için evin yolunu tuttum. Bir kaç eşya hazırlayıp üstüme rahat bir şeyler giydim.
Tekrar arbaya atlayıp yola koyuldum. Sonunda bizimkilerin yanına vardığımda kapıda Can'nın arabasını gördüm. Anlaşılan erkenden damlamıştı bizimki.
Arabayı park edip eşlarımı aldım.
Geniş bahçe içinde iki katkı güzel bir evdi. Sessizliği, sakinliği insana huzur veriyordu.
Bahçeye girdiğimde bizimkilerin seslerini duydum. Anlaşılan bahçe keyfi yapıyorlardı. Yönümü arkaya çevirdim. Görüş alanına girdiklerinde annem çiçek suladığını gördüm. Bir yandan da babam ve Can'a laf yetiştireceğim diye uğraşıyordu.
-Selam...!!
Gözler bana döndü. Annem hemen telaşla yanıma geldi.
-Kızım hoş geldin. Neden haber vermedin? Daha saat erken diye aramadım.
-Biraz erken gelmek istedim.
-Hoş geldin kızım.
-Selam baba.
-Abla...
Can eli ile selam verip önüne döndü. Annem tekrar araya girdi.
-Hadi gel dikilme.
Elimdeki eşyaları bırakıp oturduk. Annem sabırsız şekilde "Bana neler oluyor anlatıyorsun?"dedi.
Babam gülerek araya girdi. "Tekrar hoş geldin kızım. Nasılsın görüşmeyeli. Malum annen biraz sabırsız ,sormayı unuttu?"
-Aşk olsun bey. Bende merak ediyorum kızımın nasıl olduğunu? Bu meseleyi anlatırsa zaten nasıl olduğu ortaya çıkacak.
-Anneciğim.Mesele göründüğü gibi değil. O beyefendi ile sadece iş yapıyoruz. Birlikte görünce öyle yazmışlar. Bunu sana söylemiştim.
-Bu kadar mı yani? Hevesimiz kursağımızda kaldı yine.
Geri yaslanıp "Ben anlamıyorum. Ne zaman bu kız anne ben evlenmeyi düşünüyorum diyecek? Beni ne zaman mutlu edecek?"dedi. Kadın evlenmiyorum diye perişan ediyor kendini.
-Nuran kızı rahat bırak. Bir gün elbet olur.
-Ne zaman bey? Söyle bakayım,bu kız kaç yaşında?
Anlaşılan muhabbet uzayacak. Ayağa kalkıp "Eşyarı odaya götüreyim" dedim.
Can"Bende geliyorum"diye peşime takıldı. Odaya girdimde Can da yatağa uzandı.
-Bu mesele daha kapanmadı biliyorsun değil mi?
Can'nın yanına oturdum."Biliyorum ve canımı sıkıyor. Gittiğim her yerde aynı konu."
-Malesef ünlü olmak böyle bir şey.
Yanına ben de uzandım. Aklımda ki soruyu Can'a sormaya karar verdim.
-Sevmek nasıl bir şey? İnsan aşık olduğunu nasıl anlar?
Biraz durduktan sonra "Onu merak edersin. Yemeğini yedi mi,uyudu mu? Şu an ne yapıyor? Onu düşündüğün her an kalbin bir başka atar. Heyecanlanırsın." dedi. Bizim serseri, aşkın ne olduğunu biliyormuş.
-Hayatında biri var mı?
Gülüp "Benim hayatımda çok kişi var. Biliyorsun abla, ben aşk adamı değilim." dedi.
~~~~
Gözümü yeni bir sabaha açtığımda uzun zaman sonra rahat bir uyku çektiğimi fark ettim. Hiç bir şeyi kafama takmadan yatmıştım.
Akşam annemin her sorusundan kaçmayı ustalıkla başardım. Kadın sonunda 'Ne halin varsa gör' dedi ve beni bıraktı.
Yataktan kalıp eli yüzmü yıkadım. Üstüme rahat bir şeyler geçirip aşağı indim. Annem kendini kaptırmış kahvaltı hazırlıyordu.
-Günaydın.
Bana bakmadan "Günaydın kızım. Gel yardım et, birazdan misafirler gelir." dedi. Attığım adım yarım kalırken anneme bakıp kaldım. Tabi beni görüyor olsaydı iyi olurdu.
-Kim geliyor acaba? Sabaha sabah nerden çıktı bir de?
Sonunda bana dönüp telaşla"Dün sana söylemeyi unuttum. Diğerleri biliyor. Öğretmenliğimin ilk yıllarında bir arkadaşım vardı. Tayini çıkınca irtibatımız kesilmişti. Çok üzüldüm,ama bir türlü bulamadım.O zamanlar böyle telefon da yoktu. Yılar sonra onunla karşılaştım. Hemen davet ettim. Hepinizin onu tanımasını istiyorum." dedi.
Telaşına ve özlemine bakılırsa baya önemli biri.
-Tamam hazırlayalım o zaman.
Annem ile kahvaltıyı hazırladık. Babam bu sefer çiçeklerle uğraşıyordu. Can keyifle tembellik yapacaktı ,ama bizden izin çıkmadı. Bey efendi paşa paşa biza yardım etti. Sonunda kahvaltı masası bahçede hazır hale geldi.
Annem saate baktığında "Gelirler şimd" dedi. Dediği gibi de kapının sesi kulaklarımıza geldi. Annem ile ben karşılama için kapıya yürüdük.
Kapı açıldığında gördüğüm kadın annem yaşında tatlı biriydi. İkisi sarıldığı için sadece onu görüyordum. Annem çocukları var demişti. Sonunda arkasından bir kız girdi. Biri daha girdiğini hissedip baktığımda gördüğüm kişiyle şaşırdım.
Çağrı karşımdaydı ve gülümsüyordu. Onu bir daha görmeyeceğini düşünürken, nereden çıkmıştı?
-Maşallah baya güzel kızmış.
Zorda olsa annesine dikkatimi verdim. "Teşekkür ederim. Hoş geldiniz. "
-Hoş bulduk kızım. Kızım Selin ve oğlum Çağrı. Gerçi oğlumu belki tanıyorsundur. Bu hafta ders vermişsiniz.
-Evet tanıyorum.
-Kapıda durmayalım Fatma. Hadi bahçeye.
Anneler önden gidince Selin ve Çağrı ile kaldım. Selin hayran hayran bakıyordu.
-Hoş geldin Selin.
-Hoş bulduk Su abla. Hakkında her şeyi okudum. Müthiş birisin. Kesinlikle senin gibi biri olmak istiyorum.
Gülümsedim. Selin bahçeye doğru annesini takip etti. Sonunda Çağrı ile yalnız kalmıştık. Göz göze geldiğimizde gülümseyerek bakıyordu.
-Sürpriz oldu sanırım.
-Biraz. Demek annen ile annem arkadaş.
-Öyleymiş. Bende şaşırdım. Nasılsın görüşmeyeli?
'Nasılsın'kelimesi dikkatimden kaçmadı. Rahatsız olmadığım için "Iyiyim. Sen nasılsın?"dedim. Yine yüzünde oluşan gülümseme ile "Okul işte. Bildiğin gibi. Öğrencilik telaşı."dedi.
Daha konuşmak istesemde Can araya girdi.
-Abla neredesiniz? Annem sorup duruyor. Bu arada hoş geldin. Çağrı'ydı değil mi? Ben Can.
-Evet Çağrı. Hoşbulduk.
Can yanımıza geldiğinde "Aynı yaşta mıyız ?"dediğinde gelecek cevabı bekledim.
Çağrı saniyelik bana bakıp "Ben yirmi altı yaşındayım. Sen?"dedi.
Can kolunu Çağrı'nın omzuma atıp bahçeye doğru yürüttü. Aynı yaşta olmanın sevinci ile gidiyordu. Saniyelik 'keşke biz aynı yaşta olsaydık diye geçirdim. Aradaki dört yaş her şeyi değiştiriyordu.'
Bahçeye vardığımda herkes masaya oturmuştu. Karşıdan müthiş bir görüntü veriyorlardı. Içindeki duyguları bir kenara bırakıp babamın yanına oturdum. Oturduğum anda Çağrı'yla karşılıklı geldiğimizi fark ettim. Masanın sonuydu ve ben ne yapacağını bilemiyordum.
-Seni bırakmış gibi olduk.
-Önemli değil.
Kahvaltı boyunca her şeyden konuşuldu. Çağrı babasını lise bitince kaybetmiş.
Bir kaç sene sınava kafasını verememiş.
Annesi bunları anlatırken, Çağrı tamamen sesizdi. Can omzuna vurup "Bende uzattım, canını sıkma "dedi. Biraz olsun yüzü gülmüştü. Onun üzüldüğünde, üzüldüğümü fark ettim.
Annem heyecanla "Bu sene bitiriyor. Staj filan yapıyor mu bir yerde? "dedi.
-Hayır. Daha bir yerde başlamadı.
Annem önce Çağrıya baktı. Sonra bana.
-Su,Çağrı seninle çalışsa nasıl olur?
Tüm gözler bana döndü. Çağrı ile göz göze geldimizde,gözünde ki ışığı gördüm.
Benim için çok tehlikeli olacağını bile bile "Staj düşünüyorsa, tabi beklerim" dedim. İçten gülümsemesi ile bana bakmaya devam etti. Işte bunu yapmamalıydı.
O gülümsemede ne var bilmiyorum, ama aklımın bir yerinde yer ediyordu.
-Teşekkür ederim. Tabi ki de isterim.
-Teşekkür ederim Su kızım. Senin gibi tecrübeli birinin yanında başlamısı çok güzel olacak. Ona iyi ablalık yapacağını biliyorum.
Işte yine tüm büyüyü bozan kelime. "ablalık."Az önceki kararımdan saniyelik pişman oldum. Onunla nasıl aynı yerde olacaktım? Aklım,duygularım ve söylediklerim,hiç biri birbirini tutmuyordu.
Kapının sesi bahçeyi doldurunca düşüncelerden sıyrıldım. Masadan kalkmak biraz iyi gelir diye "Ben bakarım"dedim.
Kapıya yöneldim. Açtığımda yine tüm yakışıklılığı ile bana gülümseyen Kemal vardı.
-Selam Su. Nasılsın?
Gözüm saniyelik bahçeye kaydı. Içeride olan Çağrı ve ailem. Karşımda tüm yakışıklılığı ile Kemal. Bu gün daha ne olabilir ki?