NE ÖNEMİ VAR?

2060 Words
Çağla, sabahın erken saatlerinde evinden çıkmış ve kamulaştırma alanında yapacakları keşif için alana gelmişti. Taksi ile oldukça sorun yaşamıştı çünkü burası Çanakkale’nin oldukça sığ bir köşesiydi. Taksi neredeyse 1 saatte buraya gelmiş şehir içinde kalacak olsa daha fazla iş yapacağından yine fazlaca oflayıp Çağla’nın sabrını zorlamıştı. Her ne kadar buraya gelirken hatırı sayılır bir meblağ alsa bile dönüşte boş gideceği için yoğun bir şikâyet içinde olan taksi şoförüne arabadan inmeden hemen önce “Buradan geriye yine taksi ile dönmeyi düşünüyordum fakat cidden sabrımı zorluyorsunuz. Üstelin bir avukatın yanında bu kadar usulsüz konuşmaya devam ederseniz başınıza bir dava durumu gelebilir. Zira dava açmak benim işim” dediğinde genç taksi şoförü yutkunarak anında kelimelerine ve yersiz şikayetine bir son vermişti. Çağla, olması gereken durum karşısında parasının üstünü alırken gülümseyerek “Evet, olması gereken sessizlik.” Dediği anda Taksi şoförü, “Avukat Hanım, burası Çanakkale’nin bir ucu. Bu paranın yarısı geri dönüş için benzin parası anca eder. Benim bugün bu paranın 5 katını kazanmam gerekiyor ve yarım günüm kaldı. Sizde biliyorsunuz ki Çanakkale’de belli bir saatten sonra müşteri olmaz” dediği anda Çağla dişlerini sıkarak, “Taksi, vatandaşların acil işlerini halletmeleri için özel bir ulaşım aracı olarak kullanılır. 5 dakikalık bir mesafe veya 1 saatlik mesafe sonucu değiştirmez. Buna binmek ve verdiğim para karşılığında talep ettiğim ulaşım hizmetini karşılamak durumundasınız. Bunun için şikâyet etmek yersiz” dediği anda adam hala dönüş ücretini almak adına mızmızlanıyordu ki içinde bulunduğu arabanın camı tıklatıldı ve Çağla bakışlarını cama doğrulttuğu esnada karşılaştığı yeşil gözleri ile bir anda duraksadı. Bu adam uyuz oluyordu. Bu adamdan gerçekten nefret ediyordu ve onu cidden öldürmek istiyordu. Fakat, dünyaya geldiği bu beden ve ona bahşedilen bu gözlerin cidden adil olmadığını düşünüyordu. Bu kadar gereksiz bir insanın böylesi mükemmel bakışlara sahip olması dünya erkekleri için adil değildi. Sarp, mükemmel bir sırıtma eşliğinde gözlerine dalıp giden ve bir an sessizliğe gömülen genç kadının bu bakışlarını yılardır çok severdi. Kalbinden geçen ne varsa gözlerinden okunurdu ve şu anda gözlerine olan hayranlığını hissediyordu. Bunu bakışlarından anlayabiliyordu. Fakat, taksi içinde bir sorun vardı ve şu anda bu surunu acilen halledip mimarlar odasına geçmeleri gerekiyordu. Onaylanan projeler hakkında bilgi alınmalıydı çünkü şirketin projeleri sır gibi sakladıklarını biliyordu. Çünkü Ankara’dan onaylı gelmişlerdi. Projeleri onaylayan makamları bilinmez ise bir üst merciye gidilemezdi. Onun için dana inşaatı durdurma kararı almadan projeyi bitirme durumuna gireceklerdi. Bugün ne olursa olsun elleri boş gitmeyeceklerdi. En azından bir taksi şoförü yüzünden değil. Arabanın kapısını açtı ve keskin bir ses tonu eşliğinde, “Sorun ne?” diye sordu. Çağla tam sorun yok diye karşılık verecekti ki taksi şoförü, “Abi merkezden buraya geldim ve bir saattir yoldayız ben bir saat geri yol gideceğim ve gümün neredeyse bitmiş olacak. Abla bu kadar uzak olduğunu belirtmemişti beni navigasyon ile getirdi ve avukat olduğunu söyleyip dava ile tehdit ediyor. Bugün gerekli olan paramı kazanamazsam cebimden vermem gerekecek” dediğinde Çağla, “Size arabaya binerken buranın adresini söyledim. Siz kabul etiniz şimdi beni yalancılık ile mi suçluyorsunuz” dediği anda adamın bakışları bir anda korku ile yüklendi ve Sarp, şu anda arabanın içimde bir tavşan değil oldukça tehlikeli bir kedi olduğunu sırıtarak izledi. Onu serbest bırakabilir ve tırnakları ile bu adamı parça pinçik etmesini zevkle seyredebilirdi fakat, bunun için yeterli zamanı yoktu. Başka bir savaşa saklaması gerek zevki için derin bir nefes aldı ve taksi şoförüne, “Buraya gelene kadar taksi metre ne yazdı?” diye sordu. Şoför gerekli olan tutarı söyledikten hemen sonra sarp, cebinden şoförün belirttiği kadar tutarı çıkarıp genç kadının bulunduğu taraftan içeriye doğru uzandı. Bedeni yarıya kadar içerideydi ve Çağla, bir anda oluşan bu yakınlık ile gözlerini kapatarak nefesini tuttu. Tüm bedeni uyuşmaya başlamışı ve kalbi ağzında atıyor gibi hissediyordu. Sarp’ın bunu bilerek yaptığını biliyordu. Çünkü onun parayı vermesine izin vermeyeceğini biliyordu. Birçok itirazı olur yine de o parayı vermesine kesinlikle izin vermezdi. Sarp, adamın parasını verip tekrara arabanın dışına çıktığı anda genç kadının gözlerinin kapalı, renginin beyaza dönük ve nefesini tutmuş olduğunu gördü. Ona, derin hüzünlü bir bakış ile baktı ve Boran’dan psikolog ile terapi seansları olduğunu öğrendiğinde oldukça endişelenmişti. Şimdi olduğu gibi. Problem büyüktü ve terapiler bile bu durumu aşmasına yardımcı olmadıysa ya çok yeni bir durumdu. Ya da sandığından dava büyük bir kâbus yaşamıştı. Her ikisi de oldukça kötüydü fakat, onunla uğraştığı zamanları hatırlıyordu. Bu kadının ışıldayan gülüşünü, kahkaha atan bakışlarını hatırlıyordu. Her biri sönmüş ve geriye sadece acı kalmış gibi hissediyordu. Dişlerini sıktı ve derin bir nefes verdikten hemen sonra “İçeri girmemiz gerekiyor” diye söylendi. Çağla gözlerini açıp derin bir nefes aldıktan hemen sonra kendini toparladı ve arabadan inip genç adam öfkeli bir şekilde baktı. Ardından “Ona verecek param verdi ve burnunu sokman gerekmiyordu” diye söylendiği esnada Sarp sakin bir ses eşliğinde “Sadece bir saatimiz var ve o saatin bir dakikasını bile o huysuz ile harcamaman gerekiyordu. Bazen kavga etmemek kazandırır.” Dedikten sonra genç kadın biraz daha rahatlasın diye ondan bir adım daha uzaklaştı ve Çağla bu detayı kaçırmadı. Hatta içinden ‘bana alan mı açtı o?’ diye söylenmeden edemedi. Normalde saygı doğasında bile yoktu bu pislik adamın. Fakat, üzerinde durmayarak, “Tamam, ne yapmamız gerekiyor. Burada bize bilgi vereceklerini sanmıyorum. Kapıdan bile almayabilirler” diye söylendiğinde Sarp, sırıtarak, “Buranın yatırımcılarından biri benim dayım. Tamam doğru bir adam olmadığını kabul ediyorum. Fakat, bazen tanıdıkları kullanmak işe yarayabilir” dediğine kocaman açılan bakışları eşliğinde “Dayına karşı dava mı alıyorsun. Onu suçlu çıkaracağın bir dava üstelik” dediğinde Sarp, sırıtmaya devam ederek etrafa bakındı ve “Fakülteden mezun olduğumuzda adalet için yemin ettik küçük tavşan. Buna suçlu olan ailemiz bile olsa maddesinde eklenmişti” dediğinde çağla bir anda yutkundu ve genç adam sadece baktı. Tamam, karakteri haricinde ona kötü bir yorum yapamazdı. Hele mesleğini uygulama tarzına kesinlikle tek laf edemezdi çünkü bu cidden hakaret olurdu. Onun İstanbul’dayken dava dosyalarını düzenlemişti. Her bir davasında mağdurların olması o zamanlar ilgisini fazlasıyla çekmişti. Bu çoğu avukatta olmazdı… Sarp, genç kadının bakışlarındaki şaşkınlığı anlıkta olsa yakalamış ve ciddi bir şekilde, “Senin üzerinde olumlu bir izlenim bırakmayabilir. Hayatımdaki bazı insanlarla uğraşmayı severim. Fakat, adilliğin, hakkın ve adaletin ne olduğunu biliyorum. Kafamda sadece para kazanmak olsaydı hukuk fakültesine değil işletme fakültesine giderdim.” Dediğinde genç kadının bakışlarında bir yumuşama gördü ve lanet olsun bu saniyelik bir geçiş olarak gözden kayboldu. Bu hiç adil değildi. O bakışların neden kendisine öyle öfke ile baktığını çözemiyordu. Fakültede, stajda ’da onunla uğraşmıştı. Fakat bakışlarındaki ışık hiçbir zaman öfke ateşine dönmemişti. Bakışları birbirine kenetlenmişken, Sarp derin bir nefes aldı ve “Mert Ertürk’ün bürosunda parlama şansın varken, neden stajın biter bitmez yok oldun?” diye sordu ve çağla bir anda içindeki öfkenin onu yakacağından korktu. Hatta o kadar öfke doluydu ki genç adamı orada boğabilirdi. Bile bu soruyu ona en son sorması gereken kişiydi. Hafif bir yel esti ve ensesinde bir ürperme hissetti. Sonra, kulağına “Demek seni sert bir şekilde becermemi istiyorsun. Fakat, sesini duymamam gerekiyor.” Diye fısıldayan ses ile gözleri seyirdi ve dişlerini o kadar sert sıkmak zorunda kalmıştı ki bir ara çenesinin kırıldığını falan düşünmeden edemedi. O gece çok büyük bir hataydı. Hayatının hiçbir evresinde bir hata yapmamıştı. Hep kontrollü olmuştu. Ama bu pislik onun gururu ile oynamış ve onu öfke içinde bırakmıştı. Alkollüydü ve içindeki hırsa engel olamamıştı. Biraz olsun ayık olsa eğer o odaya kesinlikle girmezdi. Sarp, karşısında zihninde hatırladıkları ile öfke kontrolünü sağlamaya çalışan genç kadından bakışlarını bir saniye olsun ayırmıyordu. Doğrudan kendisine yöneltilen bu öfkeli bakışların ardında kesinlikle ukalaca takılmaları olamazdı. Çanakkale’de onunla karşılaştığı süreyi saymazsa, daha önce en sert takılmalarında bile ona bu şekilde baktığını hatırlamıyordu. Sonra hafızası ona bir görüntü ile sen öyle san bakışı attı ve aklında canlanan sahne ile kaşlarını çattı. Baro gecesinden iki gün sonra onu büronun mutfağından kahve alırken görmüştü. Arkasından yaklaşıp onunla sadece biraz uğraşmak istemişti ve genç kadına hemen arkasından “Toparlanmak için iki gün fazla uzun küçük tavşan. Baro gecesi fazla eğlenceli geçmiş olmalı” diye söylendiği anda genç kadının bir anda yerinde sıçraması ve onunla göz göze geldiğinde çok şaşırmıştı. Bakışındaki korku, yüzündeki solgunluk onu oldukça şaşkına çevirmişti. O ana kadar Çağla’yı makyajsız ve o kadar korku dolu bakışlar eşliğinde hiç görmemişti. Genç kadının ondan daracık mutfakta adım adım uzaklaşması ve kahvesini titreyen ellerine taşırmasını hayretle izlemişti. O an bir tuhaflık olduğunu anlamış ve “Sorun yok. Korkuttum mu?” diye sormuştu ve Çağla tek kelime etmeden oradan uzaklaşmıştı. Sarp ise sadece arkasından bakmıştı. Zaten onu o gün son kez görmüştü. Devam etmesi için onay vermişti. Staj sonrası büroda kalacak o kadar zaman içinde kendisinden sonra ilk avukattı ve Mert Ertürk’te bunu kabul etmişti. Fakat, o parlak bir kariyeri ardında bırakıp ortadan kaybolmuştu. Sarp, o dönemde babası ile ilgili ciddi problemler yaşıyordu ve oldukça aptalca bir dönemden geçiyordu. Alkol problemi vardı, madde kullanımı bile vardı ve neredeyse kaybolurken onu Mert Ertürk toparlamıştı. Onun için Çağla’nın peşine düşmemiş zaman içinde sadece tatlı bir hayalden ibaret kalmıştı. Fakat şu anda bu kadının hissettiği bu korkunun o geceden kalma olduğunu anlıyordu. Lanet olsun, onu barda bıraktı gece başına bir şey gelmişti. Onu yalnız bırakıp sürtüğün teki ile oradan gittiği için yalnız kalmıştı. Saçma sapan bir planı vardı ve bu plan onun kâbusu mu olmuştu. İçindeki acı ile bakışlarını genç kadından ayırmadan, “Bana, bu kâbusu baro gecesi yaşamadığını söyle” diye fısıldadı. Çağla ise kalbinin atışı kulaklarında bir şekilde Sarp’ın panik dolu bakışlarına sabitledi. O gece neler yaşandığını hayatının sonuna kadar hatırlamak istemiyordu. Konuşmak, anlatmak istemiyordu. Fakat, bu adamı azıcık tanıyorsa ona yaşadıklarının peşini bırakmayacaktı. Çünkü, hissetmesini bilmeyen pisliğin tekiydi. Ona göre, kendisine yaşatılanın ne olduğunu anlamıştı ve bunun bir cezası olmalıydı. Ama, atladığı bir şey vardı. O gece zorla yaşanmamıştı. Bunu Çağla, kendi istemişti ve yaşatanın tarzı ona uymadı diye suçlu falan sayılmazdı. Bunu gayet net anlaması ve bu durumu artık kapatması için derin bir nefes aldı ve “Tamam, karakterin, huyun prensiplerin beni pek bağlamıyor. Fakat, avukatlık mesleğinde ne kadar adaletli olduğunu, haksızlık karşısında sessiz kalmayacağını ve özellikle hassas durumlarda ne kadar parçalayıcı olduğunu çok gördüm ve bunu biliyorum. Bazı korkularım var ve bunun üstesinden gelmek için gerekli olan tedaviyi alıyorum. İki yıldır bir ilerleme kat edemediğimde doğru fakat, çabalıyorum.” Dediği anda genç adamın kalbinin içinde sıkıştığını bakışlarındaki hüzünden anlayabiliyordu. Sarp, tüm bedeninin titrediğini fark ettiğinde bunu kontrol edemeyeceğini de biliyordu. Tam iki yıldır bir alkol damlası bile içmemişti fakat şu anda elinde bir viski şişesi olması karşılığında tüm servetini verebilirdi. “Belirtilerim tecavüze uğradığım kanısına vardığının farkındayım fakat, ben tecavüze uğramadım. Ne yaşadıysam isteğim ile yaşadım ve sadece biraz ağır geldi. O gece beni bıraktığın hırs ile bir adamla tanıştım ve kendi rızam ile odasından içeri girdim.” Dedi ve yutkunduktan hemen sonra derin bir nefes aldı ve titreyen sesi ile “İlk deneyimimdi ve fazla sert bir tarzı olan biriydi. Fazla geldi ve bir korku işte. Bununla dalga geçebilirsin evet 22 yaşına kadar bakireydim.” Dediğinde yüzünde acı bir tebessüm belirdi ve Sarp, tüm bedenini yakan acı bir ateşin içine düştü. Bakışının alayı, dudağının sırıtması çoktan geçmişti. Yarına öfkeli bakışı ve sıkılı dişleri kalmıştı. Ölmesi gerekiyordu. Onu hayatta bırakmayacak her kesi çağırması ve onu öldürmelerini sağlaması gerekiyordu. Dişlerinin arasından, “Kim?” diye sordu. Hangi hayvan bakire bir kadına böylesi büyük bir travma yaşatabilirdi? Çağla ise derin bir nefes alarak, “Ne önemi var? ortada bir suç yok ve tecavüze uğrayan kadınların hakkını alması mücadelene birini eklemeye çalışmaktan vazgeç. Ben tecavüze uğramadım” dedi ve sarp, derin bir nefes alarak, “O gece orada sadece avukatlar kalıyordu. Tüm otel avukatlar için kapatılmıştı” dediği anda Çağla dişlerini sıkarak, “Buna bir son ver! Seni ilgilendirmiyor” dedi ve şantiyenin içine doğru yürürken Sarp hemen arkasından sadece baktı. Tamamen kendi suçuydu. Onun yüzünden yaşadığı bu durumu kabullenmesi imkansızdı. O pisliği bulmadan durmaya ise hiç niyeti yoktu. Onun için, “Hiç sanmıyorum küçük tavşan” diye söylendi. Sonra cebinden telefonunu çıkardı ve bir zamanlar müvekkili olan otel sahibinin telefonunu tuşladı. İkinci çalışında açılan telefondan “Kimseyi işten kovmadım avukat” diye bir ses yükseldi Sarp ise hiç espri kaldırabilecek durumda değildi onun için direk konuya girerek, “Mustafa Bey, akşama otelinizde olacağım ve 2 yıl öncesinin kamera kayıtlarına ihtiyacım var.” Diye söylediğinde anında onay alması iyi bir şeydi. Otelin kamara kayıtlarından kimin bu acıya sebep olduğunu anlayabilirdi. Telefonu genç kadının arkasından yürürken cebine yerleştirdi ve “Bakalım kimi koruyorsun küçük tavşan” diye söylendi. Adı gibi emindi. Kendi isteği ile o odaya girmişse bile yaşadıkları isteği dışındaydı. Bu küçük tavşan kesinlikle birini saklıyordu. Kim olduğunu öğrendiğinde ne tür bir manyak olduğunu da öğrenebilirdi… KEYİFLİ OKUMALAR. YORUMLARINIZI BEKLİYORUM
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD