bc

SÜT ANNE (Birinci Seri Tamamlandı)

book_age18+
330
FOLLOW
2.0K
READ
family
single mother
drama
addiction
like
intro-logo
Blurb

Her anne iyi değildir. Bazı kadınlar ise kendisinin olmayan bir çocuğa kendini feda edecek kadar annedir. Doğumda bebeğini kaybeden bekar bir anne kan bağı olmamasına rağmen ilk kez gördüğü bebeğin Süt Annesi olur.

chap-preview
Free preview
Dilda
Sıcak bir yaz sabahında ablalarıyla beraber oturmuş askerden dönecek kardeşleri için yaprak sarması sarıyordu genç kadın. Annesi pazardan küçük oğluyla beraber dönüp ellerinde poşetlerle mutfağa girince gözleri büyüdü. "Ben sana kaç defa dedim iş yapma diye. Karnın burnunda kızım. Bugün yarın doğuracaksın." deyip kızını kolundan tutup kaldırdı. "Taş taşımıyorum ya anne. Boş boş oturmaktan yoruldum." dedi Dilda annesinin tatlı yüzünü avuçlayıp öptü. "İyi ki geldin anne." dedi Simal. "Kızının söz dinlediği yok." Dilda ablasına kırgın bir bakış attı. Diğer ablası lafa girdi. "Kızım ilk doğumun olacak. Dikkat et kendine. Biz zaten kalabalığız bütün işleri yaparız. Git dinlen biraz." dedi Rojin küçük kız kardeşine. "İyi de abla ben zaten bir iş yapmıyorum ki. Oturduğum yerde yaprak sarıyorum." "Olsun olsun sen hiçbir şey yapma git otur. Canın ne çekiyorsa ye kızım." "Ablam yürüyen duba olmuş anne." dedi Rohat kahkaha atıp. Annesi susması için oğlunu sertçe dürttü. İnce uzun boylu esmer yüzünde gülüşü eksik olmayan kardeşine yanındaki terliği kaldırıp nişanladı Dilda. "Kafanı kırarım senin Rohat." terliği fırlattı hedefi tutturamadı. Kardeşi çoktan mutfaktan kaçmıştı bile. "Gülmesenize." Simal kardeşine "Ya kızım takma. Benle Rojin'e de duba diyordu bu çocuk. Yani geçer merak etme." "Sadece karnım şiş benim. Ne bacaklarım ne ellerim yüzüm şiş değil şükür." "Aman sus nazar değdireceksin kendine. Zaten herkesin dilindesin. Valla elimden gelse doğurana kadar seni dışarı çıkarmazdım Dilda. Kör olasıcalar sürekli senden bahsedip duruyorlar. Sanki kendileri hiç doğurmamış." dedi Asmin. Annesine sımsıkı sarıldı Dilda. Güzelliği bütün mahallenin dilindeydi. Birçok hamile kadınlara kıyasla onun vücudu hiç bozulmamıştı. Yüzünde tek bir leke dahi yoktu. Ay gibi parlak bir yüzü vardı. Ve bazı habis yürekli kadınların dilene dolanmıştı bu. "Hiçbir şey olmaz bana anne merak etme." "Vallahi ablaların iki de yengen ilk çocuklarını kucaklarına alana kadar ben dokuz doğurdum. Nene olmak ne zor bilsen böyle konuşmazsın." dedi Asmin kızını sandalyeye oturtup. Dilda otururken iki yengesi eve yeni geldi. Büyük bir avluda yan yana iki katlı evleri vardı. Her bir gelinin evi ayrıydı. Asmin hanım zamanında kalabalık bir aileye gelin gittiği için birçok sıkıntı çektiğinden dolayı gelinleri aynı sıkıntıyı çekmesin diye evlerinin ayrı olmasını istemişti. Böyle olunca saygı ve sevgi daha da çoğalmıştı aralarında. "Biz geldik" diye gülümsedi Sevim kollarını sıvayıp. Sevim ailenin ilk geliniydi. Uzun boylu, balık etliydi sevecen kumral bir yüzü vardı. Çok sevdiği kocası ona ara sıra 'İzmirli gelin' diye hitap ederdi. "Anne bütün pazarı toplamışsınız." dedi Rima kucağında iki yaşında oğluyla tezgahın üstündeki poşetlerin içlerine bakıp. Orta boylu esmer tatlısı bir kadındı Rima. Kılıç ailesinin ikinci geliniydi. Kocası onu Urfada askerlik yaparken görmüştü. Birbirlerine aşık olmuşlardı. Rima için kocası hayaldi. İstemediği halde dayısının oğluyla zorla evlendirilecekken kocasıyla kaçmıştı. Ailesi onu artık öldü sayıyordu. Şu an birbirinden güzel üç çocuğu olsa da ailesi onu affetmiyordu. Kimseye belli ettirmemeye çalışsa da bir yanının eksik olduğu besbelliydi. Çocuklar büyüyünce neden diğer çocuklar gibi anneannelerinin evine ya da teyzelerine dayılarına gitmediklerini sorgulamaya başladıklarında Rima için ikinci yıkım olmuştu. Ailen var ama gidemiyorsun. Onlar için bir ölü olmak anlatılmaz bir acıydı. "Hadi nenenin kucağına." Oğlunu kaynanasının kucağına verip lahmacun için soğan soyan Sevim'e yardım etmeye başladı Rima. "Oy benim paşam. Gün geçtikçe büyüyor maşallah." dedi Asmin Ezman'ı severken. Gelinlerine dönüp "Çocuklar okula gitti mi?" diye sordu. "Gittiler." dedi Sevim. "Aras nerede Sevim?" diye sordu Asmin. "Babamın yanında bahçedeler." dedi Sevim. "Ben Ezman'ı babanıza verip geliyorum." dedi Asmin "Daha bir sürü iş var yapılacak." "Biz yaparız anne. Sen Ezman'a bak yeter." dedi Rima. "Emin misiniz?" Kızlar koro gibi hep birlikte "Eminiz." dediler. "O zaman ben torunumla bahçedeyim." deyip mutfaktan çıktı Asmin. "Ben banyoya gidiyorum." deyip ayaklandı Dilda. "Dur şu sarmalar bitsin ben seni yıkarım." dedi Simal. "Abla çocuk değilim ben." "Ayağın bir kere kaydı ama banyoda. Hem ben yıkamazsam annem yıkayacak seni Dilda." dedi Simal. Canı sıkkın bir halde sandalyeye oturdu. İki tane ablasını izledi. Simal kısa boylu zayıf sevimli bir yüze sahipti. Rojin ise onun aksine uzun boylu birazda yapılıydı. İkisininde gözleri elaydı. "Simal doğru söylüyor. Biraz dikkat et kendine." dedi Rojin ince kaşlarını kardeşine çatarken. Dilda Simal'in anakucağına koyduğu kızını kucakladı. Avşin bebeğin tombul yanaklarını öpüp sevdi. "Kızım kime benziyor teyzesi?" diye sordu Simal. "Mavi gözlerini babasından, güzelliğini de senden almış abla." dedi Dilda. "Görümcelerin yine sataşmıyorlar demi?" diye araya girdi Rojin. "Çıkardığın son savaştan sonra kimse bana bakmaya bile cesaret edemiyor kardeşim." dedi Simal. On sekiz yaşından otuz beş yaşına kadar sevdiği adamı bekleyen bir kadındı o. Geç evlendiği için görümceleri onu abilerine yakıştırmıyorlardı. "Ha şöyle herkes haddini bilecek. Hele bir daha sana sataşsınlar görsünler o zaman neler oluyor." "Rojin..." "Hiç öyle Rojin deme. Görümcelerin sana yaptığını düşman bile yapmaz. Onlar değil miydi seni Renas'tan boşatmak isteyen?" Simal tebessüm etti "Kocam bana aşık. Ayrıca için rahat etsin diye söylüyorum görümcelerimin hiçbiriyle görüşmüyoruz. Geçen gün geldiler evime almadım onları." "Aman ha sakın alma. Yine büyü falan yapmaya kalkışırlar." dedi Dilda. "Evine almamakla iyi yapmışsın "dedi Rima. "Peki Renas abi konuşuyor mu kardeşleriyle?" diye sordu Sevim. "Konuşmuyor." Sevim'in birdenbire midesi bulandı. Hızla ayaklanıp eline ağzına bastırıp mutfaktan çıktı. İki defadır aynı şey oluyordu. "Kız ne oldu?" dedi Simal Sevim'in arkasından. "Bence hamile." dedi Rima. "Yok canım Aras daha küçük. Sevim şimdi istemediğini söylemişti." dedi Rojin. Sevim mutfağa girdiğinde bütün gözler üstündeydi. "Hamile misin yenge?" diye sordu Dilda. "Üçüncü yeğen geliyor inşallah." "Yok canım korunuyoruz biz." dedi Sevim. "Arası emziriyorum daha. Oğlum küçük." Rima "Öyleyse ne bu halin. Kaç gündür rengin soluk Sevim. Sürekli kusuyorsun. Adetin gecikti mi?" dedi. "Gecikti. Ama zaten benim sürekli adet düzensizliğim var" "Git bir test yaptır." "Sen hamilesin." diye gülümsedi Rojin. "Duymadınız galiba. Korunuyoruz biz." Rima sırıtarak "İstediğiniz kadar korunun. Olacağı varsa oluyor tatlım" dedi. "Sakın ağır bir şey kaldırma" dedi Simal kesin bir dille. Sevim hemen kardeşini aradı "Filiz bana hemen hamilelik testi al. Hamilelik testini ne mi yapacağım. Çünkü hamile olabilirim. Kızlara göre hamileyim bile. Lütfen testi hemen alıp gel buraya." telaşlanıp sandalyeye oturdu. "Ne bu stres ya hu." dedi Dilda. "Ne güzel bir yeğenim daha olacak." "Aras daha çok küçük Dilda." dedi Sevim. "Aman ne olacak sanki o da kardeşiyle beraber büyür." dedi Rojin. Dilda ağır adımlarla bahçeye gitti. Anne babası yan yana oturmuş semaverde demledikleri çayı birlikte içiyorlardı. "Gel babanın yanına otur." dedi Behram kızına. Babasına gülümsedi. Babası sırtını yasladığı bir dağ gibiydi. Başının tepesinde babasının dudaklarını hissedince sıkıca sarıldı babasına. Abileri evlerinden çıkıp yanlarına geldiler. Devran oğluna gülümsedi. Oğlu ellerini sevinçle birbirine vurunca kucağına almak istedi fakat babasına duyduğu saygıdan dolayı gidip yanlarına oturdu. Behram oğlunu anladı. "Al oğlunu biraz rahat çay içeyim." dedi Aras'ı babasının kucağına verip. Asmin'de kucağındaki torununu babasına verdi. "Nasılsın Dilda?" diye sordu Devran. "İyiyim abi." Azad lafa girip "Dikkat et kendine." dedi. "Ediyorum abi." dedi Dilda. ~~~ Belinde ağır sırt çantası çınar ağaçlarıyla dolu kaldırımda yürüyordu Miran. Caddedeki kuaför dükkanının önünde durdu. İlk önce Helin'i görmek istiyordu. Basamağa adımını attı. İkinci adımında tiz bir sesin "Hayır!" diye bağırdığını duydu. Ne olduğunu anlamadan yukarıya baktı. Kaçmaya fırsat bulamadı. Bir kova su tamamen üstüne dökülmüştü. Genç kız korkmuş ona bakıyordu. Bir an sonra pencereden çekildi. Eda hızlıca mahallede ilk kez gördüğü saçları yeni tıraş edilmiş uzun boylu ince yapılı adamın yanına gitti. Yeşil gözleri şaşkın bakıyordu "Özür dilerim hep sakarlığım yüzümden oldu. Bir şeyin yok ya?" diye sordu hararetle. Miran şaka yollu "Sayende duş aldım." dedi. Bakır renkli saçları dağınık topuz olan kıza. Eda utandı "Gerçekten çok özür dilerim." dedi kısık bir sesle "Camları siliyordum ayağım kovaya çarpınca..." etli dudağının köşesini ısırdı. Beyaz duru yüzü kıpkırmızı kesildi. Kızın bu hali gülümsemesine yol açtı. "Abi!" Helin kapının ağzında durmuş Miran'a bakıyordu. "Hani akşam gelecektin." deyip hafifçe aksayıp dükkandan çıktı. Helin'e sarılıp saçlarını okşadı Miran "Nasılsın Helinim?" "Süper." deyip abisinden ayrıldı Helin ıslak olduğunu daha yeni fark ediyordu "Bu halin ne böyle?" Eda utanarak "Benim yüzümden oldu Helin" deyip evine gitmeye başladı. Miran Helin'e dönüp "Hadi gidelim dükkanda kimse yok demi?" "Yok." Kepenkleri indirip Helin'in koluna girip evin yolunu tuttular. "Bizimkiler en sevdiğin yemekleri yapmışlardır şimdi. Annem dünden aşure bile yaptı sana." "O kız senin dükkanın üstündeki evde mi oturuyor?" "Bir hafta oluyor buraya taşınmaları. Eda seni ıslatan kız yani üniversiteyi kazanınca ailesi kızları yalnız başına yaşamasın diye Artvinden buraya gelmişler." "Ne güzel." dedi Miran. "Güzel olan ne?" "Ne bilim öylesine ağzımdan çıktı." Avlu kapısının açıldığını gördü Dilda . Kardeşi görüş alanına girince ağzından sevinç çığlığı koptu. "Miran geldi" diye çığırdı sandalyesinden kalkıp. "Oğlum" Asmin herkesten önce ayaklandı. Koşup oğluna sımsıkı sarıldı. "Hani akşam gelecektin sen yemekte hazır değil." "Yaw kurban olduğum dur bir soluklan. Aç değilim karnım tok." dedi Miran. Annesinin elini öpüp. "Hoş geldin oğlum." dedi Behram oğluna sarılırken. "Hoş buldum baba." "Hoş geldin." dedi Dilda Miran'a gülümserken. "Ablam." deyip kardeşine sarıldı Miran. "Nasılsın?" "İyiyim şükür" Devran'la Azat ve Rohat da Miran'a sarıldılar. "Futbola devam mı?" diye sordu Miran Rohat'a bakıp. "Futbol aşktır abi bırakılır mı?" diye güldü Rohat. İkindi vakti bahçede yemeklerini yiyorlardı. Yan komşuları olan amcaları ve Sevim'in ailesi hepsi sofradaydı. Rojin'le Simal'in eşleri de gelmişlerdi. Yemekten sonra Sevim Filiz'le beraber yukarı çıktı. Hamilelik testini alıp banyoya girdi. Dilda ve ablaları da yukarı çıktılar. Evin en küçük kızı okuldan yeni dönmüştü abisiyle hasret giderdikten sonra eve çıktığında kadınların hepsini banyonun önünde beklerken görünce "Siz hepiniz banyonun önünde ne yapıyorsunuz?" diye sordu Janya. O sırada banyodan çıktı Sevim. Hamile olduğunu kanıtlayan testi kızlara gösterdi. "Dedim ama sana." diye güldü Rima. Asmin söylene söylene eve girdi "Ne kadar ayıp herkes aşağıda oturmuş siz burada gülüşüyorsunuz." "Anne Sevim yengem hamile." dedi Janya heyecanla. "Gidip Devran abime müjdeyi vericem." koşarak evden çıktı. Asmin içten gülümsedi. Sevim'e sarılıp "Hayırlı olsun kızım." dedi. "Aras daha çok küçük anne. Ne bilim biraz büyüdükten sonra istiyorduk bu bebeği." "Tövbe de kızım. Allah'ın gücüne gider sonra." dedi Asmin biraz kızarak "Kimi kadınlar evlat hasretinden kavruluyor. Sen böyle isyan eder gibi konuşursan tövbe tövbe. Git bir elini yüzünü yıka. Aklın başına gelsin." deyip Aras'ı Filiz'in kucağından alıp aşağıya indi. "Annem doğru söylüyor Sevim." dedi Simal. Dilda birdenbire kıvrandı. Rahimi kasılmaya başlamıştı. Karnının altı sanki regl sancısı çekiyor gibi acıdı. Bebeği geliyor muydu. Sancıların şiddeti giderek arttı. Hayatında ilk defa böyle bir sancı yaşıyordu. Rojin'e yaslanıp. "Abla sancım var" diye bildi dişlerini sıkıp. Yüzü çektiği acıdan dolayı buruşmuştu. Simal Janya'ya dönüp "Koş Devran'a söyle arabayı hazırlasın Dilda doğuruyor" dedi heyecanla. Kollarını Azat'la Miran'ın boyunlarına dolayıp merdivenleri ağır ağır indi Dilda. Gözyaşları yüzünü yıkamıştı sanki. Çığlık atmamak için zor tutuyordu kendini. Arabaya geçtiklerinde kızının başını dizine indirip okşadı cesaret verici sesiyle "Sakin ol kızım sakın korkma tamam mı? Allah büyük" dedi Asmin. İçinden kızının bebeğini sağlık bir şekilde kucağına alması için Allah'a yalvarıyordu. Dilda acı içinde kıvranırken oğlunu kucağına alacağını hayal ediyor çektiği acıyı bile sevmeye başlıyordu. Bölüm sonu.

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook