NABIZ +18

1204 Words
MARAL'DAN "İsmini söyle, söyle ki sana nasıl hitap edeceğimi bileyim!" Yüzüm yanıyordu yaşadığım öfkeden dolayı, sadece gülümsemekle yetindim sorduğu soruya karşılık. "Bana hitap etmene gerek kalmayacak, istediğin kelimeyle çağır, hiçbir önemi yok. İstersen köle diye çağır, istersen başka şekilde!" Kendimden emin duruyordum, bu onu cezbetmişe benziyordu, halinden belliydi. Birkaç saniye bana dikkatli bir şekilde baktıktan sonra dudakları memnuniyetle kenara kıvrılmıştı. "Tamam, sevdim ben bu işi!" İşte ondan yana gelen ilk memnuniyet ifadesi olmuştu bu, demek ki aynı yoldan devam etmem gerekiyordu onu tavlamak için. "Eğer gerçekten sevinmenizi sağladıysam bu beni mutlu eder, sahip!" Sahip kelimesiyle gözü dudaklarıma kaydı, ama hiçbir şey yapmadı. Üzerimden geri doğrulduğunda bu beni şaşırtmıştı. Herşey bu kadar iyi giderken neden uzaklaşıyordu ki benden? Bu ürkmeme sebep olmuştu, bir sorun çıkmasını istemiyordum çünkü! "Madem senin işin bu, o zaman önce sen beni tatmin et! Seni sikip sikmeyeceğime öyle karar vereyim bende!" Ahhh, bu adamı öldürmek istiyordum gerçekten de! Ama mecburen dediklerini yapmak zorundaydım, intikam için her şeyi göze alacaktım! Benden şüphe ettiği, ya da beni istemediği falan yoktu. Sadece merak ediyordu hünerlerimi, bunu görmek için de beni deniyordu. Bugünün geleceğini çok iyi bildiğim için hazırlanmıştım en iyi şekilde, o yüzden benim için pek de zor olmayacaktı. Az önce beni attığı yataktan doğruldum, sadece iç çamaşırı vardı üzerimde, bunları ondan talimat gelmeden çıkarmayı düşünmüyordum. Ayağa kalktıktan sonra tam karşısında durdum, o bedenimi izlerken ben göz teması kurmamak için çaba harcıyordum. Herşey göze vururmuş, nefretimin gözüme vurmaması gerekiyordu, öfkemi daha sonraya saklayacaktım ben! "Evet, hünerlerini göstermen için seni bekliyorum, köle!" Köle kelimesi biraz duraklamama sebep olmuştu, ama bunu söylemesini isteyen ben olmuştum en başta. Böylesi daha iyiydi, ama itaat ettiğimi düşündükçe deliye dönecekti! Tekrar gülmeye zorladım kendimi canım ne kadar çok yansa da. Evet, gerçekten de can acıtıcı bir şeydi bu! İçim kan ağlarken gülüyordum rol için, bu ölümden beter bir histi! Elim kasıklarıma kaydığında içimden kendime gevşemem gerektiğini söylüyordum. Öyle de olmuştu, karşımda düşmanımın olduğunu unutmuştum şimdiden. 2 yıl boyunca buna hazırlanmıştım ben, bu yüzden hiç zorlanmadan adapte olmayı başarabilmiştim. En başında söz vermiştim kendime güçlü durmak için, ve o sözü tutacaktım. Kasıklarımı hafifçe yere okşarken oturan Yaman'ın yanına yaklaştım, ardından hiç düşünmeden kucağına oturdum. O şaşkın, aynı zamanda saklamaya çalıştığı heyecanla beni izlerken bende onu tahrik etmeye çalışmakla uğraşıyordum. Dudaklarımı istekle araladım gözlerinin içine bakarak, ardından elimin iç kısmını kasıklarıma, dış kısmını da onun sert organına sürttüm. Evet, şimdiden sertleşmeyi başarmıştı adam, bunu da belli ediyordu işte! İkimizi aynı anda okşuyordum yaptığım bu şeyle, o da fark ettirmemeye çalışsa da şimdiden kendisinden geçiyordu. Hislerini saklamaya çalışacaktı benden, çünkü daha fazlasını görmek isteyecekti. Haklıydı, tam bir şerefsizin yapacağı türden bir şeydi! Cinsel organlarımızın arasında olan tek şey elimdi, o da ikimize de küçük dokunuşlarla şiddet uygulamakla meşguldü. Evet, gerçekten de şiddet uyguluyordu ikimize de, tabi Yaman Arslan bir yandan da keyif alıyor gibi duruyordu! Düşüncelerimden sıyrılmaya zorladım kendimi, kafamı rahat tutmalıydım her şeye karşı. Yaman bir anda elimden tutup aramızdan çıkardı, ardından hiç beklemeden beni kalçalarımdan tutup sert organına yasladı iyice. Daha fazlasını isteyeceğini düşünmüştüm, ama o bu ani hareketiyle beni yanıltmıştı. Şaşkın olduğumu fark etmesin diye gülmeye zorladım kendimi. "Sen marifetli bir kadına benziyorsun, bunu kanıtladın bana şimdi. Biraz daha beklersem kendimi tutamayıp boşalacağım! "Ama boş yere boşalmak istemiyorum, senin içine boşalacağım az sonra!" Bu sözleri duyunca kalbime bir ağrı saplandı. Ama neden üzülüyordum ki, bu zaten bildiğim bir şey değil miydi en başından beri? Kendimi toparlamak için çok uğraşıyordum ne kadar zorlansam da, cesurca bir gülüşle kapattım tüm korkularımı. "Bunu duyduğuma sevindim, tek bir sperminin bile boşa gitmesini istemem!" Böyle söyleyince yüzünde çapkın bir gülüş oluşmuştu, bana arzuyla baktıktan sonra gözü göğüslerime kaydı. Bir eli kalçalarımda durup beni erkekliğine bastırmaya devam ederken, bir eli de göğüslerime kaymıştı. Göğüslerim küçük değildi, aksine, büyük bile sayılabilirdi. Ama o eliyle göğsümü kavradığında elini tam doldurmadığını fark ettim. Bu benden kaynaklı bir sorun değildi, adamın eli kocamandı! Yine de ona yetmeyeceğini düşündüm o an, ve bu düşünce beni korkuttu. Eliyle hafifçe okşarken bir yandan da izliyordu arzuyla, onun bakışlarının yoğunluğu altında eziliyordum sanki. "Çok güzel duruyor, yumuşacık, insanı delirtecek kadar yumuşacık!" Hızlanıyordu yavaş yavaş, sertleşiyordu tenimdeki dokunuşları. Bense hafif inlemelerle ona karşılık vermeye zorluyordum kendimi. Altımdaki sertlik gitgide rahatsız edici bir hal almaya başlıyordu, organı içimi deliyordu adeta! Bu duyguyu yok saymaya çalıştım yutkunurken. Gerçi yok sayılacak gibi bir şey değildi, varlığı her saniye daha da büyüyordu sanki içimde. Lanet olsun! Onun dokunuşlarından haz almaya başlamıştım artık, bu beni korkutuyor olsa da durmuyordu içimdeki bu tuhaf his. Derin derin soludum sakinleşmek için, ardından karşımdaki adamın kim olduğunu unutmaya karar verdim, en azından şimdilik! Benim ilk görevim ona haz vermekti, kendisini tatmin edecektim ki diğer günlerde de benim yanımda olacaktı! Bu yüzden şimdilik intikam ve nefret duygusunu bir kenara bırakmam gerekiyordu, zaten yakında zamanı gelecekti. "Yumuşacık, öyle mi? Peki sen bu yumuşak şeylere neden bu kadar yumuşak davranıyorsun? Biraz daha... Biraz daha sert olmak istemez misin bana karşı?" Baştan çıkarıcı bir ses tonuyla konuşmuştum, istediğim şeyi elde ettiğimi gözlerinden anlıyordum. Adam tutkuyla bakıyordu bana, o kadar ki, bakışları altında eziliyordu bedenim. "Canın çok yanar o zaman ama, bunu kaldıracak kadar güçlü bir kadın mısın sen?" Sevdiğim adamın ölümünü kaldıracak kadar, bu da yetmezmiş gibi onun düşmanı ile yatacak kadar güçlü bir kadındım ben! Benim gücümden haberi yoktu onun, haberi olduğu zaman son günü olacaktı zaten! Bunu düşünmek az da olsa rahatlatmıştı. "Ne kadar güçlü olduğumu fark ettiğin zaman gerçekten de çok şaşıracaksın, ama ben seni şimdilik hünerlerimle şaşırtmayı tercih ediyorum!" Ona karşı itaatkar davranmam hoşuna gidiyordu, kendisine yatakta kölelik yapacak bir kadına ihtiyaç duyuyordu belli ki en başından beri. İşte tamam böyle bir ihtiyaç duyduğu zaman ben çıkmıştım karşısına, kölesi olmayı kabul eden ben! "Tüm hünerlerini bu gece görmeyi düşünüyorum, ama sırasıyla. Her postada ayrı bir hüner göstereceksin bana! Anlaştık mı?" Anlaşmaktan başka çarem yoktu mi vardı sanki? Söylediği her şeyi kabul edecektim, kabul etmek zorundaydım! "Anlaştık, sen bu gece ne dersen, onu yapacağım! Benim bu konuda şakam yok, bu gece senin kölen olmaya geldim, yatağını ısıtmaya, sana tat vermeye geldim!" Kalçama olan baskısı daha da artmıştı bu kelimelerimle, sert kolu tüm bedenimi sararken ona doğru çekildiğimi fark ettim. Yatağa uzanıyordu, bende onun üzerine sermiştim bedenimi mecburen. Gözlerini bir an olsun çekmedi gözlerinden, ben de meydan okuyan gözlerle baktım ona. "Böyle tutkulu bir kadın beklemiyordum hiç, şimdi sekse olan açlığımızı dindireceğim!" Yutkundum onun yoğun bakışlarıyla, gerçekten de çok istekli duruyordu, bakışlarından anlayabiliyordum bunu. Ona bakarken hiç beklemediğim bir anda beni yatakta çevirdi, bu kez altta kalan kişi ben olmuştum. Zafer kazanmış bir edayla bakıyordu yüzüme, ben onun ağırlığı altında ezilirken ses bile çıkaramadım korkuyla karışık heyecanımdan ötürü. Benden bir şey beklediğini anlıyordum, en azından bir tepki vermemi istiyordu belki de. Titreyen dudaklarımla gülümsemeye zorladım kendimi. "Sahip, şu beni çıldırtan organın bir an önce harekete geçse iyi olacak! Çünkü kasıklarım inanılmaz derecede zonkluyor, bana bu konuda eziyet çektirme lütfen! "Altında kıvranmaya razıyım, ama beklemeyi seven bir kadın değilim!" Yalanları art arda sıralarken daha çok açmıştım iştahını hiç fark etmeden. Aç bakışlarından anlayabiliyordum bunu! "Merak etme, bekletsem bile buna değecek şeyler yaparım!" Sustum, onun bu arzuyla bakışları susturmayı başarmıştı beni. O da sustu, eli göğsüme kaymıştı tekrar. Ağır ağır okşarken gözlerimi yumup başımı yan tarafa çevirdim bakmaktan çekindiğim için. Kesik kesik inlemelerle sakinleşmeye çalışmıştım, ama Yaman'ın boynuma değen dudakları nabzımı az öncekinden daha da fazla hızlandırmayı başarmıştı!

Great novels start here

Download by scanning the QR code to get countless free stories and daily updated books

Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD