Kızların hepsinde bir telaş vardı. Kimi ayna karşısına geçmiş abartılı makyajlarını sanki mümkünmüş gibi daha da abartıyordu kimi ise dişiliğini açıkça göstermek için giydiği iç çamaşırını göze sokmak, seksi durmak için poz belirliyordu. Şehvet duygusunu öne çıkarmak için girdikleri bu telaş gözümde çok ucuzdu. Etrafımdaki kızlara asık bir suratla bakıp düşüncelerimde boğulmuşken Müge yanıma geldi. Bakışları bile insanı sinir etmeye yetiyordu, yüz hatları keskindi ve yaptığı makyajla bunu belirginleştiriyordu. Bu şekilde güzel olduğunu düşünüyordu ama gözümde masallardaki büyücü cadılara benziyordu. Ona iğreti bir şekilde baktığımda beni tepeden tırnağa bir süzdü. Burun kıvırarak memnuniyetsiz bir ifadeyle bana baktı. Aslında bende ona aynı ifadeyle bakmak istiyordum ama seviyesine inmeye hiç gerek yoktu. Zira o kadar alt seviyelerde insanın ezilme riski büyüktü ve zaten onunla uğraşacak moodda değildim. Konuşmaya bile tenezzül etmeden ne istiyorsun der gibi ona baktığımda insanın kulağını tırmalayan bir sesle konuştu
' Aslan Çetin Kaya gelecek birazdan. Tamam seçilme ihtimalin olmadığını hepimiz biliyoruz ama en azından biraz özenli giyinsen hepimizi rezil ediyorsun. Buranın kalitesini vasat halinle düşürme '
Onun özenli giyinmekten anladığı giyinmemekti. Yirmili yaşlarda olan kadınların gelecek olan adam için kendilerini bir hediye paketi gibi süsleyip dişi yanlarını olabildiğince seksi bir şekilde sunmaktan bahsediyordu. Ki üzerinde bulunan kıyafetlerle de giyinmiş demek pek mümkün değildi. Buranın havası zaten boğucuydu. Sanki duvarlar üzerime çökecek gibi hissederken birde burnumun dibine girmiş bir Müge iyice daralmama sebep olmuştu. Onun daralması pek mümkün değildi elbette. Kıyafeti her yerden havalandırma sağlıyordu. Bana ise giymek zorunda olduğum bu elbise bile fazlasıyla açık geliyordu. Sözlerine karşılık duruşumu dikleştirerek ona baktıktan sonra konuştum.
' Bak buraya Menemen testisi gibi dizilmek zaten hoşuma gitmiyor. Bir de karşıma geçipte sinirimi bozma. O Aslan denen herifin kimi seçeceği zerre kadar umrumda değil, beni seçmesin yeter. Hem zaten zevkleri belli ki ucuz olduğundan bana gelene kadar çoktan buradan birini seçmiş olur ! '
Evet tek dileğim buydu şu an. Seçilmek istemiyordum. O herifin kendini beğenmiş, dünyanın sahibi havalarını alttan almak hiç istemiyordum. Dünya galiba gerçekten zenginlerin dünyasıydı. Geri kalan herkesin varlık amacı onlara o veya bu şekilde hizmet etmekti. Müge yüzüme alayla bakıp konuştu
' Seni bu halde büyük ihtimalle hizmetli falan zanneder zaten. Patron canına okuyacak haberin olsun. Sonra kimse uyarmadı deme.'
Bundan korkacağımı sanıyordu. Oysa beni iyi tanırdı ama tanıdığını hatırlamak bile işine gelmiyordu artık. Yollarımız uzun zaman önce ayrılmıştı ama kaderimiz birdi o yüzden hep aynı yerde yanyana duruyorduk, iki yabancı gibi. O bana yabancı muamelesi yapmaktan ekstra keyif alıyordu. Beni düşünüyormuş gibi sarf ettiği sözlere eminin inanmadığımı biliyordu ama hiç bir zaman açıkça konuşamazdı. Bu yüzden direkt kendim sahtekarlığını yüzüne vurdum
' Beni düşünüyor gibi yapmanın hiç inandırıcı olmadığının farkındasın değil mi? '
' Seni düşünmüyorum zaten itibarımızı düşünüyorum ama neyse sen anlamazsın. Ruhun her zaman ucuzdu senin. '
İtibarın olabileceği son yerde olduğumuzun farkında değil miydi? Üzerinde bir büstiyer vardı ve dantel detayları ile sadece sütyenle ortaya çıkmış izlenimi veriyordu. Kadına en yakışan şey iç çamaşırıdır diyen biri olarak seçimi tuhafıma gitmemişti. Altında ise kırmızı bir etek vardı. Siyah kırmızının basit seksiliğinden faydalanmıştı.
Etraftaki kızlar ise hala birbirlerinin saçlarını makyajlarını düzeltiyorlardı. Hepsi en açık kıyafetlerini seçmişlerdi. Mini defilesine çıkacak gibiydik. Bu kadar istekli olmaları gerçekten sinir bozucu bir durumdu. Ben sadece sırt dekoltesi olan bir elbise seçmiştim. Dizden sadece bir iki parmak yukarıdaydı. Siyahtı elbette. Şu iğrenç ortamda asil olan tek şey renklerdi zaten. Sonunda zil çaldı. Beşimizde satılık koyun gibi yan yana dizildik. Müge' ye cevap vermemiştim çünkü onunla uğraşacak kafada değildim. Kafam yerinde bile değildi. Şu pazardan elma seçer misali yapılacak seçim bir an önce bitsin istiyordum. Bakışlarım içeriye giren adam dışında her yerdeydi. Kızlar vücutlarını sergilemek adına duruşlarına mankenmiş gibi poz verirken ben ise çökük durup duvardaki saate bakıyordum.
' Hoş geldiniz Aslan Bey şeref verdiniz. '
Aslan küçümser bir edayla önünde padişah görmüş köle misali eğilmiş Tuğrul' a baktı ve sanki yokmuş, ona hitap etmemiş gibi birlikte geldiği arkadaşına döndü. Azarlar bir üslupla konuştuğunda ne kadar gıcık bir adam olduğunu düşünüyordum, belki de tüm hazırlığın bir erkeğin zevkleri için yapılması hoşuma gitmiyordu.
' Güvenilir olduğuna emin misin? '
İşte bu durum ne için güvenmek istediğine göre değişirdi.
' Aksi durumda seni buraya getirir miydim? ' diye yanıtladı arkadaşı onu.
Sonra bize doğru yürümeye başladı. Hepimize tek tek elini uzattı. Sıra bana gelmişti.
'Rıfat. '
' Yasemin. '
Tanışma faslı benimle son buldu çünkü en sonda durmuştum. Aslan karşımıza geçti. Hepimizi tek tek süzdü. Bir daha göz attı. Önümde durdu. Resmen bugün şansızlığım üstümdeydi. Bariton bir sesle konuştu
' Adın ne? '
Daha az önce arkadaşına söylerken duydun aslında demek isterdim ama diyemedim tabii ki. O koskoca Aslan Çetin Kaya' ydı benim adımı aklında tutmak zorunda mıydı? Elbette değildi. Soğuk bir sesle konuştum
' Yasemin. '
Kızların kıskanç bakışları üzerimde hissediyordum. Diğerleri ile diyolog kurmayıp bana gelince konuşması herkesi şaşırtmıştı. Sanki ben davet etmişim gibi kızların haset bakışlar vardı. Aslan Bey denilen adam bir kez daha konuştu
'Kaç yaşındasın? '
' 24. '
Müge beni dürttü. Bunu yapma nedenini tahmin etmek zor değildi. Aslan Bey demiyordum. Sadece sorusuna cevap veriyordum. Yani gururunu okşamıyordum. Erkeklerin gururunun okşanmasını istediğini elbette bende biliyordum. Bilmemem mümkün değildi ama bu şekilde davranarak istemediğimi anlayacağını umut ediyordum. Hem diğer kızlar gibi sesimi inceltip cilvelide konuşup bakmıyordum. Evet kızlar bununda provasını yapmıştı ama Aslan Bey henüz onlara bir şey sormamıştı. Aslan Bey tekrar konuştuğunda kabak bana patlayacak diye bir an tedirgin olmadım değil hani.
' Neden bu işi yapıyorsun? '
Soruya bak hizaya gel desem ne derdi acaba? Sanki karşısında doktor, avukat falan vardı da neden seçtin diye soruyordu. Bazı işler seçimle olmuyordu. Onlar sonuçtu. Başına gelen şeylerin son noktası. Ben kimsenin bu işleri güle oynaya girdiğini düşünmüyordum. Kimi satılmıştır en yakını tarafından kimi paraya ihtiyacı vardır ,kimininde bakmakla yükümlü oldukları vardır. Cilveli seksi durup abartılı makyajların ardından gerçek hikâyelerini gizliyerek yüzlerine taktığı arzulu kadın maskesi tamamen sahteydi. Aslan' a hala cevap vermeyince Müge beni dürttü, yine soğuk bir sesle konuştuğumda başımdan gitmesi için içimden dua etmeyide ihmal etmedim.
' Neden yapılır böyle bir iş? Tabii ki para için yapıyorum. '
' Para için her şeyi yaparsın yani?'
Artık gerçekten haddini aşıyordu. Acıklı bir hikaye beklediyse çok beklerdi. Kendisi herhalde altın kaplama kaşıklarla yemek yediği için dünyayı öyle bir yer sanıyordu. Kendinden başka herkesi ucuz görüyordu. Para için her şeyi yapmak ne demekti? Bunun ne imada sorulduğu çok açıktı. İlk kez gözlerine o an bakıp sert bir üslupla konuştum
' Ne münasebet! Benimle bu şekilde konuşmaya hakkın yok. Burası senin zannettiğin gibi bir yer değil. ' dedim sesimin tonunu kontrol edemeyerek.
'Sen? ' derken bu bir soru cümlesiydi. Ona hangi cesaretle sen diye hitap ettiğimi sorguluyordu.
' Özür dileyeceğimi sanıyorsan yanılıyorsun. Bana öyle çirkin imalarda bulunarak o saygıyı çoktan kaybettin. '
Bulunduğumuz ortamın ona bu lafları söyleme hakkı verdiğini biliyordum ama yinede insan düşünerek konuşurdu. Burası tam olarak o tarz bir yer değildi. Benziyor olabilirdi ama asla aynı şey değildi. Tuğrul aniden sertçe kolumu tuttu. Aslan Çetin Kaya' nın bu tavrım nedeniyle çekip gitmesi ihtimali onu sinir etmişti. Eğer gerçekten böyle bir şey olursa canıma okunurdu. Hatta şu an tamda hayatımın film şeridi gibi gözlerimin önünden geçmesi gerekiyordu sanırım ama benim için bile izlenmesi keyifli bir hayatım yoktu. Tuğrul' un iğrenç nefesini yüzümde hissederken öfkeli sesini işittim
' Hemen özür dile Yasemin. Hemen! Yoksa işteki son dakikaların olur! Sonrasını bilmek bile istemezsin. '
Tabii ki kovulup elimi kolumu sallayarak gidebilecek değildim. Bunu bilmek için müneccim olmaya gerek yoktu ki. Birden Tuğrul' un bağırmasına rağmen ürkütücü olmayan sesinden çok daha ürkütücü bir ses duyuldu.
' Kızı istiyorum!'
Ses tonunun sertliği ve söylediğinin etkisiyle hepimiz bir an donup kaldık. İlk kendine gelip konuşan Tuğrul oldu.
' Aslan Bey gördünüz gibi kendisi... '
Aslan Bey cümlesini tamamlamasına izin vermedi. Onun lafının üzerine söz söyleme cesaretini nasıl bulduğunu sorgular bir yüz ifadesiyle baktı. Otoriter bir sesle konuştuğunda Tuğrul el karşısında el pençe duruyordu
' Kendisinin nasıl davrandığı beni ilgilendirir! '
Şimdiden kendi malı gibi davranıyor olması sinirimi bozmuştu ama konuşursam gerçekten sonumu yazmış olacağım için şimdilik susmayı tercih ettim. Tuğrul Aslan Bey' in isteğine koşulsuz tamam demesi gerektiği yerde itiraz ederek konuştuğunun pişmanlığıyla açıklama yapmaya çalıştı
' Ben sadece...'
Tuğrul o kadar şaşkındı ki hala durumu anlamıyordu. Belki de anlıyordu da beni almasının mutlaka önüne geçmesi gerektiğini düşünüyordu. Cümlesini tamamlayamadan Aslan Bey emredici bir sesle konuştu
' Düşüncelerini kendine sakla! Bu kızı bir belki de iki ay için istiyorum. '
Beş lira farkla büyük seçim ister misiniz deme isteğini içimde derinlere atsam çok iyi olurdu. Bir iki ay diyordu birde, paşama bak sen! Tuğrul tekrar konuştuğunda Aslan Bey' in yüz hatlarından sinirlendiği anlaşılıyordu.
' Aslan Bey bilginiz var mı bilmiyorum ancak kızlarımız size sadece eşlik ederler. Yani bir iki ay sizinle kalmaları...'
Ve yine bölmüştü lafını. Aslan Bey gerçekten son sözü ben söylerim, kendimden başka kimseyi dinlemem kafasında biriydi. Ancak bu davranışı Aslan beyimizin parasının gücüyle edebileceği bir durumdu. Gerçekte kimsenin bu adama saygı duyacağını sanmıyordum.
'Kıza az önce yaptığı saygısızlık nedeniyle ne ceza verecektin ? Diye sordu Tuğrul' a.
' Sizin gibi birine karşı böyle bir şey yapmasının affı olamaz. Kendisine artık bizimle çalışmasının mümkün olmadığını söyleyecektim. '
' O zaman kendine yeni bir iş ara. Onun yaptığı saygısızlık affedilir ama seninki edilmez. Buraya nasıl bir yer olduğunu bilerek geldim. Sen hangi cürretle benim yatakta eşlik etmesi için bir kadın kiralayacağımı ima edersin!'
Bir iki ay için kadın lazım dediğinde insanların ne düşüneceğini sanıyordu? Burası escort kiralama hizmeti veren bir yerdi. Davetlere yalnız gitmek istemeyen kişilere eşlik etmekti olayı. Tabii yalnızlık bazı insanlar için genel sorundu. Sahte sevgililik gibi bir durumdu.
' Ben özür dilerim. Bu konuda sorun çıkaran müşterilerimiz...'
Hala cümle bölüyordu. Aslan Bey' in kendi sesinden başka sese tahammül edemediği belli oluyordu.
' Ben kimse değilim! Patronuna işten ayrıldığını sen mi söylersin yoksa ben mi ileteyim?'
Tuğrul yine önünde eğilmeye başladı. Her türlü yalakalık Tuğrul' dan sorulur diye bir şirket açsa köşeyi dönerdi. Tabii bu halinde kovulmayacağını bilmesinin etkiside büyüktü. Gerçi işinden gerçekten olacak kimsenin de bu adamın bu tavırlarına sakin kalabileceğini sanmıyordum.
' Peki Aslan Bey. Emriniz olur. Ben bizzat iletirim. Tekrar özür dilerim. Kızı hazırlamamı ister misiniz? '
' Bu haliyle oldukça iyi. '
Böyle düşüneceğini bilseydim bikini giyip geçmez miydim sıraya? Beni seçtiğine inanamıyordum. Tuğrul kıpkırmızı olmuştu ama yalakalık yapmaktan geri de durmuyordu. Aslan Bey' in seçimine karşı çıkamayacağım için sessiz kaldım. Öyle bir hakkım yoktu. Bir an Müge' nin kıskanç ve öfkeli bakışlarını üzerimde hissettim ve kimseye fark ettirmeden orta parmağımı kaldırdım. Müge' nin bakışları hemen nefrete döndü. Artık cici kızı oynamasına gerek yoktu tabii. Üzerime atlamadığına şaşıyordum. Müge ile sessiz savaşımız devam ederken Aslan Bey' in sesini duydum.
' Çantandan başka bir şey almana gerek yok. '
Basit bir cümleyi bile sert söylüyordu. Küçük dağları kendi yarattı sanıyor olabilirdi. İçerideki odaya girdim. Odaya şöyle bir göz attım. Aslan' ın buraya girmemesi iyi olmuştu. Çantamı alıp çıktım.
Rıfat yanıma geldi ve kolunu uzattı. Koluna girip binadan çıkarken Aslan' ın ters bakmasıyla kolundan çıktım. Kendi kibar olmadığı gibi yapana da tahammülü yoktu. Gerçi kiraladığı birine kibarlık saçma görünüyor olabilirdi. Oldukça lüks bir minibüse bindik. Filmlere mi özenmişti? Filmlerde birilerini kaçırmak için kullanılan siyah camlı minibüsün daha lüks versiyonuyla karşı karşıyaydım. İçinde mini bar, televizyon, geniş rahat koltuklar vardı. Aslan Bey bana bir dosya uzattı. Ama filmlerde böyle araçlarda içki ikram ediliyordu. Bu film klişesine uygunda olurdu ama sanırım bu adamın içtiği içki bile gözünde benden daha kaliteliydi. Bana layık görmemiş olabilirdi. Aslan Bey bana doğru bir dosya uzatıp sert bir şekilde konuştu
' Kimlik bilgilerini doğru şekilde yaz. Dosyada yazanları oku ve imzala. '
Okumaya başladım. Bir protokol gibiydi. Aramızdaki ilişki bittikten sonra kimseyle konuşmamam gerektiğine dair bir sürü madde vardı. Sanki bir madde anlamama yeterli olmayacak gibi tekrar tekrar yazılmıştı. Ayrıca uygun şekilde davranacağıma ve başka bir ilişki yaşamayacağıma dairde maddeler vardı. Her tür ilişki için ayrı bir madde yazılmıştı.
' Bu ne demek oluyor? ' diye sordum.
' Hangi maddeden bahsediyorsun? '
Ah bu adam birine soru sorabiliyordu demek ki. Eh bu da bir gelişmeydi.
' Başka biriyle cinsel bir ilişki yaşamama maddesi. '
Birde başka biriyle diye belirtilmişti. Onunla yaşamam serbest başkasıyla mı yasaktı? Daha az önce ona söylemişlerdi.
' Gerekli bir madde. Herhangi bir sevgilin dostun vs varsa bu süre boyunca görüşmeyeceksin. Duygusal ve cinsel hayatına ara vermek zorundasın.'
Ama bu bardağı taşıran damla olmuştu. Beni seçmemesi gerekiyordu. Ben çenesini kolay tutabilecek biri değildim.
' Sen nasıl benimle ilgili böyle net kararlar veriyorsun? Kendinde bu hakkı nerden buluyorsun? Benim bir cinsel hayatım yok olmadı da erkekleri yakından tanıdıktan sonra olmayacağından da eminim!' dedim sesimin öfkeli çıkmasına engel olmadan. Sadece erkeklere eşlik etmek zorunda olduğum bir işte çalışırken karşılaştığımız için yatıp kalkan biri olduğumu düşünemezdi. Bana özel hazırlanmış bir dosya değildi elbette ama hangi kızı seçmiş olursa olsun sonuç değişmezdi. Tanımadan etmeden insanlar hakkında karar veremezdi. Sorabilirdi en azından öncesinde. İmza atmak kaçmıyordu ya. Sanırım beni birazda başkası ile kısmı germişti. Onunla cinsel ilişki yaşamak gibi bir niyetim yoktu. ' Seninle ya da başkasıyla anladın mı? Seninle yaşayacağımı sanıyorsan aldanıyorsun! Hemen dönüp başka birini seçebilirsin. Tabii bunu sorarak. Çünkü bizim işimiz bu değil! ' diye devam ettim cümleme.
' Bak beni ne bakire olman ne de bundan sonra kızlarla ilgilenmeye karar vermen, erkek düşmanı olman ilgilendirmez. Tanınan biriyim ve bu süre boyunca başka biriyle görüntülenemezsin. O madde sadece bu nedenle var. '
Onunla yatmaya niyetim yok diye lezbiyen olmak zorunda değildim ama daha fazla ona bağırırsam bu lüks minibüsten cansız inme ihtimalim oldukça yüksekti.
' Son bir şey sorabilir miyim?' dedim sesimi sakin tutmaya çalışarak.
' Sor! '
' Yakışıklı ve zengin bir adamsınız. Yani etrafınızda mutlaka kadınlar vardır. Amacınız cinsel bir durum da değilse -ki olsaydı bizim yanımıza gelmezdiniz- neden böyle bir şeye gerek duydunuz?'