4. YANLIŞ ÖPÜCÜK!

1793 Words
Baran'dan... "Geç! Yürü Berivan yürü!" Ayaklarını yere sürte sürte geliyordu. Gözü hâlâ o itteydi ve ben şu an da gidip dalmamak için kendimi zor tutuyordum. "Önüne bak!" diye bağırmamla hıçkırarak ağlamasına devam etti. "Evden kaç, elin adamının yanına gel! Lan aradan 2 sene geçmiş 2! Hâlâ ne diye diretiyorsun ki? Beni saçma sapan kişilerle niye yüz yüze getiriyorsun Berivan?" "Abi Allah aşkına yapma! Vermeyin beni o adama! Yapamam ben, ölürüm!" Kolundan tutuyordum ama canını acıtmamak için sıkmamaya çalışıyordum. Düştün bir yanlışa anladık kardeşim de, niye hâlâ çukurun içinde kalmak için diretiyorsun? "Onu gizli gizli o itle görüşmeden önce düşünecektin." "Kaçarım! Beni o adamla evlendirirseniz kaçarım." demesiyle durdum ve yüzüne baktım. Dişlerimi sıkarak "Sakın Berivan! Böyle bir hataya düşersen benim de hayatım dahil olmak üzere herkesinkini mahvedersin sakın!" Keskin kararla baktı gözlerime. Yapacaktı... Kimseyi düşünmeden bizi o ateş çukurunun içine atacaktı. "İki aile birbirine girer, kan çıkar kan!" diye bağırmamla güldü. "Ya da gözlerini alamadığın o yeşil gözlü kızla evlenirsin dimi abi?" demesiyle elim havaya kalktı. Tam vuracaktım ki, son an da tuttum. "Sen benimle nasıl konuşuyorsun Berivan! Kimden gözümü alamıyor muşum ben he?" Yüzüne doğru bağırırken, gözlerini yummuştu. "Benim kalbim dolu, sen neyden bahsediyorsun lan?" Hızla geri açıldı mavileri. "Görmemek için kör olmak lazım dimi abi? İsteme gününde bile nasıl baktığını gördüm ben." Kaşlarımı çattım çünkü hiçbir art niyetim olmamıştı o gün. "Düzgün konuş benimle." dedim dişlerimi sıkarak. "Fena mı olur hem? İki deli birbirinizi zaptedersiniz belki." "Kes sesini kes! Hâlâ boş boş konuşuyorsun! Ben Berfu'yu seviyorum, hepte onu seveceğim!" Kalbimin tek sahibi oydu benim için. Gözümü açtığım an da onun ela gözleriyle, naif bedeniyle tanışmıştım. Aynı ailenin, farklı kollarıydık. Berfu, uzaktan akrabam oluyordu. Babamın amcasının kızının kaynının kızı. İlk kez amcamın torununun düğününde görmüştük birbirimizi. Zaten gördüğüm an vurulmuştum küçük yüzlü kadına... Az peşinden koşmadım, çok naz yaptı bana ama en sonunda onun da gönlü kaydı. 3 senedir sevgiliydik ve bir kaç aya evlenmeyi düşünüyorduk. Bu yüzden deliriyordum. Bana gelipte Yıldız derse delirirdim tabii! "Yıldız Kurt... Eşin olacak kadının adını ve soyismini iyice kazı beynine abi çünkü ben Toprak ile kaçacağım." Sabah kahvaltısında gizlice yürek mi yemişti bu kız? Bunun başka izahı olamazdı. "B.k kaçarsın Berivan! Babamla konuşuyorum, hemen yarın evleniyorsunuz!" dememle o özgüvenli kız bir an da puf oldu. "H-hayır! Yapamazsın bunu hayır!" "Öyle de bir yaparım ki!" Burnunun dibine kadar girip eğildim. "Sen benim hayatımla kumar gibi oynamaya kalkarsan, o kağıtları tekrardan dağıtırım! Berfu bu hayatta sevdiğim tek kadın ve hepte öyle kalacak!" "Emin misin?" lafıyla Berivan'ın yüzünden geri çekilip arkamı döndüm. Sevdiğim kadın bitap düşmüş ve ağlamış haliyle arkamda duruyordu. "Berfu!" diyebildim sadece. Yumruğu sıkılı şekilde "Emin misin?" diye sordu tekrardan. "O nasıl..." "Göz kırptın o kıza, gördüm Baran." diyerek lafımı kesti. "Göründüğü gibi değil..." dememle acısını dahi unuttuğum bileğim geldi aklıma. Hızla yukarı kaldırıp "Bileğim... Bileğimi kırdı o vahşi Berfu." Acım vücuduma tekrar yüklenmiş gibi canımı yakmaya başlamıştı. "Bileğin kırıldı öyle mi Baran? Diğerini de benim kırmamı ister misin?" demesiyle ağzım açık kaldı. Sessiz, sakin kızın içinden canavar çıkmış gibiydi. "Acıyor diyorum Berfu." diyerek kaşlarımı küçük Emrah görevinde şekillendirdim. O bana kıyamazdı çünkü... Yutkundu ve "Çok mu acıyor?" diyerek yanıma gelip elimi tuttu. Sağlam olan kolumla belinden tutup kendime çektim. "Senin bu soğuk bakışların kadar olamaz Berfu." Gözlerim hiç tadına bakamadığım dudaklarındaydı. "Doktora git Baran." Konuşmakta zorluk çekiyordu. "Bu akşam, sana mesaj atacağım odaya gel Berfu. Konuşmamız gereken şeyler var." Konuşmak değildi amacım, tamamıyla dudaklarına olan özlemimi gidermekti. Onun da öpmek istediğini bildiğim içindi tüm çabam. Kırık bileğimin acısını umursamadan gözünden akan yaşları sildim. Ama artık doktora gözükmem gerekiyordu. Alnından öperek ayrıldım. "Benden haber bekle güzelim. Şimdi eve geç, bende Berivan'ı eve bırakıp doktora gideyim." Kafasını sallayıp yoluna döndüğünde gözden kayboluncaya kadar onu gözledim. Kaybolduğunda ise arkamı dönmemle korkuyla bağırdım. "Ananı s.kim! Napıyorsun arkamda Berivan?" "Çok iğrenç ilişkiniz var abi. Aksiyon yok, kavga yok... Sen ne desen Berfu tamam diyor." Yüzünü ekşitmesiyle içimden sabır çektim. Hanımefendinin Karadenizli sevgilisi pek artist olduğu için tabii... "Boş konuşma da yürü Berivan! Şimdilik... Sadece şimdilik bu konuyu erteliyorum ama bir daha sizi yan yana görürsem yemin ediyorum evlilik işini hızlandırırım." "Of abi." Ne yaparsa yapsın kıyamıyordum ona... Kolumu omzuna atıp eve bıraktım. Acımdan kıvranmaya başladığımda ise doktora gitmem gerektiğine kanaat getirdim artık. Bileğimi yerine oturttuktan sonra alçıya alarak eve yolladı doktor. Aklım akşam ki buluşmadaydı. Berfu'nun abileri ve babası şehir dışında olduğu için annesi uyuduktan sonra evden gizlice çıkacaktı. Çok riskli olduğunu bilmeme rağmen cesaret ediyorduk. Sonu ölüme kadar bile gidebilirdi... *** Odaya geçtiğimde ışıkları söndürüp heyecanla beklemeye başladım. İçeri girer girmez dudaklarına yapışacaktım. Hiçbir yere sığamıyordum. Odanın içinde dönüp dururken, heyecandan ellerim buz kesmişti. Gözüm sürekli saatteydi. Her an odadan içeri girebilirdi. Zaten evlerine yakın bir otel seçmiştim. Kapının önündeki arabayı alıp gelecekti. Ve işte beklenen an... Kapının önünde hissettiğim kadın ile hemen harekete geçtim. Kartı aşağıdan alıp açacaktı kapıyı. Ben de içeri girdiği gibi onu kendime çekip ilk öpücüğümüzü tamam edecektim. Bu hem onun hem de benim ilkim olacaktı... Kendimi bildim bileli Berfu'ya aşıktım, ona sevdalıydım. Kapı açılınca heyecandan nefes alışverişim sıklaşmaya başladı. İçeri girip kapıyı kapatınca derin soluk aldım. Adımları yaklaştıkça saklandığım yerde beklemeye başladım. Köşeyi dönmesiyle kendime çekip hiç beklemeden dudaklarına yapıştım. Bu... Bu tat... Muazzamdı... Tahmin ettiğimden daha da güzeldi. Hiç karşılık vermiyordu... Muhtemelen o da şok olmuştu ama ona da unutamayacağı bir gece yaşatacaktım. Bir şeyler söyleniyordu fakat pekte umursamıyordum. Hafif ayrılış yapıp dudaklarına doğru kısaca "Öyle de güzel ki..." dedim. O da nefes nefeseydi ama cevabını beklemeden tekrardan öpmeye başladım. Elleri beni itmeye kalkınca bugün ki kızgınlığından ötürü yaptığını düşünerek bileklerinden tutup duvarda sabitledim. Gerçi bir elim iş görmez durumdaydı ama olsun... Göğüslerimizi birleştirince daha da haz almaya başladım. İyi de niye bu kadar çok çırpınıyor bu kız? Kızgınlığı geçsin diye öpüşümü vahşileştirip alt dudağını çekiştirerek öptüm. Çığlık attığında aldığım keyif ile gülümsedim. Beni sevdiğini bilmesem şu an zorla yapıyorum falan sanırdım. Elleri yukarıda çırpındıkça sinirlenmeye başlamıştım. Artık kabak tadı veriyordu. Ayrılarak "Az rahat dur Berfu." diyerek tekrardan öpmeye başladım. Cevap vermesine fırsat tanımıyordum. Bedeni duvar ile benim aramda sıkışmışken, dudakları hâlâ bana tutsaktı. Çırpınışlarını da umursamıyordum artık. Yıllık süren hasretimi 1-2 dakika ile sonlandıracak değildim. Hele ki tadı bu kadar güzelken ayrılmaya hiç niyetim yoktu. Ben Berfu'dan her zaman papatya kokusu alırken bu koku apayrı boyuttaydı. Parfümünü değiştirmişti ama bu çok daha güzeldi. Beklediğime değecek bir öpüşme gerçekleştiriyorduk. Bileklerinden indirdiğim ellerimi beline koyunca duyduğum ağlama sesi ile öpmemi durdurdum. Ondan ayrılarak ışığı açmak için elimi düğmenin üstüne koydum. Artık sahiden sıkılmıştım. Ben keyif alırken, o işkence görüyor gibiydi. "Senin derdin ne Berfu?" diye bağırarak ışığı açmamla "Ananı s.kim!" diyerek geri çıkmam bir oldu. "S.ktir! Berfu nerde lan? Senin ne işin var burda?" Karşımda ağlayarak duran kız... O... Onun burda ne işi vardı? Lan ben nasıl bir oyunun içine düştüm? Geri geri çıkarak odanın en sonuna kadar ilerlemiştim. Yutkunmakta dahi zorluk çekiyordum. İç çeke çeke ağlarken, yaşananların koca kabus olduğunu varsaymak geliyordu içimden. Ben... Ben onu öptüm! Ben o kızı öptüm! Ben iki saattir o kızı öpüyordum! Duvar boyu aşağı doğru kayarken, gözüm tek saniye olsun üstünden ayrılmadı. Donmuş gibi duvar dibinde yere sabit şekilde bakarak ağlıyordu. S.keyim cidden! Zorla öptüm kızı! İki saattir çırpınıyordu! Berfu olsa çırpınır mıydı Baran? Işığı niye kapatıyorsun? Hadi odaya çağırdın, ışık niye kapalı manyak herif? Pekiyi ben niye bu kadar zevk almıştım? Onu öperken dünya ile bağlantım kesilmişti sanki. Tadı, duruşu harikaydı... "Sen ne yaptın hayvan?" diyerek çığlık atmasıyla kendisine geldiğini anladım. Koşarak banyoya giderken sadece onu izlemekle yetiniyordum. Kapıyı kapatmamıştı ve direk lavabonun önünde durdu. Suyu açarak hiç kesintisiz 5 dakika boyunca ağzını yıkadı. Ben ne yapacaktım? Lan kızı öptüm ben! Hem de öyle yanaktan falan değil, dudağından öptüm lan! Berfu... Ona ne diyeceğim? Gözünün içine nasıl bakacağım bir daha? Sen sandım başkasını öptüm nasıl diyeceğim nasıl? Sindiğim köşeden salınamıyordum bilene... Sonunda banyodan çıkan kıza döndü bakışlarım. Su yeşili gözleri ve dudakları kıpkırmızı olmuştu. Isırdığım yer hâlâ hafiften kanıyordu. S.keyim evet! Kızın dudağını bile ısırmıştım. "Senin bu odada ne işin var?" diyip bir kez daha inletti otel odasını. Cevap veremeden yaşlı gözlerle ona baktım sadece. "Cevap versene! Senin ne işin var burda?" Tüm cümleler boğazıma düğüm oldu. Bir ayağım yerde diğeri ise karnıma çekili şekilde oturuyordum. Kırık bileğimi de onun üstüne koymuştum. Ne dese yeriydi ama asıl onun bu odada ne işi vardı ki? Belli ki o da hiçbir şey bilmiyordu. Biraz öğürdüğünde endişelenerek ayağa kalktım. Yanına giderken eliyle beni durdurdu. "Yaklaşma bana." demesiyle tekrardan ağlamaya başladı. Yavaşça yere çöküp sığıntı gibi durdu. Genç bir kızın öpücüğünü almıştım. Belki de ilk öpücüğüydü... "Valla Berfu sandım seni." dedim sesimin titreyen haliyle. "Yıldız..." diyerek bir kaç adım daha yaklaştım. Dudaklarımdan ilk kez dökülüyordu onun ismi. "Yıldız burası benim odam, asıl senin işin var?" dememle ağlaması durdu ve kafasını kaldırıp bana baktı. "Senin odan mı?" Kafamı salladığımda çoktan harekete geçmişti bilene. Yumrukları peş peşe göğsüme inerken, kendimi koruma amaçlı gözlerimi kapatmıştım. Durdurmaya çalışmıyordum çünkü sonuna kadar hak etmiştim. "Düzenbazlar sizi! Abimi bacınla gördün diye bana oyun kurdun dimi? Sırf intikam almak için bana oyun kurdun sen!" Oyun mu? "Dur! Allah aşkına dur!" desem de oralıklı olmuyordu. Yumrukları bedenimin her yerine iniyordu. Amma da güçlüydü... "Ne istedin benden? Seni öldüreceğim! Öldürüpte rahatlayacağım!" Canavar! Katkısız canavar vardı karşımda. Küçük boylu dedik ama içinden canavar çıktı kızın. "Dur! Ben seni sevgilim Berfu sandım dur!" dediğimde sonunda durdu. Nefesiyle yüzüne inen saçları ileri geri gidip geliyordu. Vahşi, yabani kadın! Sahiden de öldürüyordu beni. Koskoca aşiretin varisi bir kadının, hem de küçük boylu bir kadının ellerinde ölecekti. "Yalan söylüyorsun! İlk önce kardeşin konuşmak için beni bu odaya çağırdı, sonra da sen pis sapık gibi öpmeye başladın. Sapıksın sen! Beni öpen pis sapıksın!" Sesi odayı doldurunca yumrukları hedefini bulmaya devam etti. Şimdi o Berivan'ı benim elimden kim alabilirdi? Bile bile yollamış kızı buraya. "Ya dur artık be dur!" diyip bileklerinden kavradığımda gözüm kızaran dudaklarına kaydı. Hayvan gibi vakumlayarak öpmüştüm. Allah'ım sen aklıma muhayyet ol çünkü bana her yaklaştığında kalbim yerinden çıkacakmış gibi hissediyordum. "Uzak dur benden! Bırak beni!" İtiklemesiyle sertçe yere düşüp sırtımı yatağın sivri yerine vurdum. Acı içinde bağırırken, "Senin bana kastın mı var? Bugünden beri kırılmadık kemik bırakmadın bende." diyerek kıvrandım. "Sen ne kadar gevşeksin lan!" Bir an da seviyeme inerek yakama yapıştı. "Öptün! Sen beni öptün Baran! Sen beni öptün lan!" Sona doğru kısık çıkan sesi yutkundurdu beni. Öyle de haklıydı ki... Hiçbir şey diyemiyordum. Gözlerini kapatıp, bir süre bekledi. Tekrardan açtığında hâlâ dibimdeydi. "Ne sen beni öptün ne de ben senin iğrenç t.cizine maruz kaldım!" demesiyle kaşlarımı çattım. T.ciz diyemezdi buna! Ben onun olduğunu bile bilmiyordum. "Ağzından çıkanı..." demeden sözümü kesti. "Sus! Işığı kapatarak fantazi yaşamak isteyeceğine aydınlık alanda da öpebilirdin sevdiğin kadını. Bir daha karşıma çıkma Baran! Bu sefer yeminle ayağına beton döker, seni bizim Karadeniz'in sularına atarım!" Yakamdan itikleyerek ayağa kalktı ve tekrardan dönüp bakmadan çıktı gitti. Bitti Berivan! Seni daha bugün uyarmıştım bitti! Saçma sapan işlerin uğruna kızı öptüm. Sizi bir araya getirenin ecdadını s.kmezsem, bana da Baran demesinler lan!
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD