Oyuncaklarımızı kırıp dökerek geçirdiğimiz çocukluğumuzdandı belki de severken kırıp dökmelerimiz… Dirseklerini dizine dayamış, başı ellerinin arasında dakikalardır aynı şekilde oturuyordu. Kendince mantıklı bir neden arıyor fakat her defasında düşünceleri aynı kapıya çıkıyordu. Oysa daha yarım saat öncesine kadar sevdiğine evlenme teklifi etmişti. Başını elleri arasından koparmadan usulca hastane yatağında yatan kadına yandan bir bakış attı. Gözlerinde hiçbir yaşam belirtisi kalmamış gibiydi. Ne bir öfke kırıntısı, ne de sevgi imaresi… Boş bakışlarını bir kez daha önüne eğdi. Hazan ufak çaplı bir baygınlık ve sinir krizi geçirmiş, sakinleştirici yapılmıştı. Hazan’ı ilk kez böylesine çaresiz görmüştü. Kendisi gibi öfkeli bir adamın karşısında bile hiçbir zaman güçsüz görünmemişti. Yatakta