Ve tam bu cümle üzerine Armin' in tokatı Ilgaz' ın yüzünde patladı. Bu o kadar hızlı olmuştu ki Ilgaz havada yakalayamadı.
" Off! Çok seksi. " diyen iç sesine sinirlendi. İç sesin onun söyleyemediklerini söylemesi gerekmiyor muydu? Bu iç ses kesinlikle bağımsız hareket ediyordu. Tokat yemişti tokat. Bu nasıl seksi gelebilirdi? Kullanılmaya kullanılmaya paslanmış olmalıydı iç sesi. Çünkü Ilgaz' ın düşünüpte söyleyemediği bir şey olmazdı genelde. Komutanlarına karşı bile lafını esirgemekte zorlanır ve çokça ceza alırdı. Öfkeyle Armin' in boğazını tuttu. Armin ise ters ters bakarak;
" Boğazımda parmağının izi kalırsa bunu ağır ödersin. " dedi. Ilgaz öfkeyle sadece ittirdi onu. Armin' in o an düşündüğü şey aslında boğazındaki izi Kazım' ın görüp yanlış anlaması ihtimaliydi. Bu Kazım' ın ondan uzaklaşmasına ya da daha kötüsü saldırganlaşmasına sebep olurdu. Ilgaz' ın vereceği acı umrunda bile değildi. Evet iyi kapatıcılar vardı ama boynunu öpen bir adam kapatıcıyı elbette fark edecek ve daha fazla dikkat edecekti. Ilgaz ise Armin' in canının tatlı olduğunu ve hassas biri olduğunu düşündü. Annesi gibi güzelliğini gölgeleyici her şeyden nefret ettiğini. Bütün bunlara rağmen Armin ona kontrol edemediği şekilde çekici geliyordu. Armin için ise durum tam tersiydi.
Armin, Ilgaz ’ı her gördüğünde içindeki hoşnutsuzluk hissini zorlayarak bastırmak zorunda kalıyordu. Ilgaz’ ın devasa fiziği, Armin’ in titiz ve zarif doğasına zıt bir şekilde öne çıkıyordu. İri kasları ve geniş omuzları, Armin’ in gözünde kaba bir görüntü oluşturuyordu. Ilgaz’ ın her hareketi, vücudunun büyüklüğüyle uyumlu bir gürültü yaratıyor ve bu, Armin’ in ince ince hesaplanmış stratejilerini ve sessiz ilerleyişini tamamen bozuyordu. Fiziğini beğenmeyişinin yanı sıra bu nedenlerden dolayı onunla çalışmak da istemiyordu.
Ilgaz ’ın kalın ses tonu ve güçlü hareketleri, Armin’ in hafif ve sinsi doğasına aykırıydı. Armin, Ilgaz’ ın fiziksel varlığını her an fark ediyordu; büyük adımları ve güçlü hareketleri, onun sessizce hareket eden yapısına zıt bir kontrast oluşturuyordu. Bu irilik, Armin ’in görevlerdeki narin ve ince işçilik anlayışını gölgede bırakıyor ve onu rahatsız ediyordu. Onunla çalışma ihtimali Armin' e kabus gibi geliyordu.
Ilgaz ’ın gözleri, Armin ’in içindeki nadir bir beğeniyi uyandırıyordu. Mavi gözleri, derin ve etkileyici bir renkte parlıyordu. Bu gözlerin içindeki huzur ve derinlik, Armin ’in onun diğer fiziksel özelliklerinden kaynaklanan rahatsızlığını bir nebze olsun hafifletiyordu. Ancak bu beğeni, Ilgaz’ın tüm fiziki varlığının sadece küçük bir kısmını kapsıyordu. Mavi gözlerin çekiciliği, Ilgaz ’ın genel görünümündeki kaba izlenimi yeterince telafi etmiyordu. Zaten kendi gözleri de renkli olan Armin için bu çok önemli bir detay değildi. Üstelik mavi gözleri bazen grileşiyor ve yağmur öncesindeki o kasvetli havayı hatırlatıyordu. Armin bu yüzden ona içinden Yağmur Adam diyordu. Ve Armin yağmur öncesindeki havayı da hiç sevmezdi.
Ilgaz’ ın fiziksel yapısındaki her detay, Armin’in estetik ve stratejik hassasiyetlerine zıt bir şekilde görünüyordu. Ilgaz ’ın geniş ve kaslı vücudu, Armin’ in gözünde ne kadar dikkat çekici olursa olsun, onun düzenli ve dengeli yapısıyla asla uyum sağlayamıyordu. Armin, Ilgaz’ ın iriliğini, onun kendisiyle uyumsuz bir şekilde, yalnızca büyük bir yük gibi hissediyordu.
Ilgaz ’ın bu fiziksel görünüşü, Armin’in gözünde, onun görevdeki yeteneklerini ve olası faydalarını sorgulamasına neden oluyordu. Ilgaz’ ın bu ağır yapısı, Armin’ in görevlere olan yaklaşımını ve düşünme tarzını zorlaştırıyor, her an onun bu fiziksel engeliyle başa çıkmak zorunda bırakıyordu. Mavi gözlerin getirdiği nadir güzellik bile, Ilgaz’ ın genel varlığındaki bu rahatsız edici etkileri dengelemekte yetersiz kalıyordu.
Bu nedenle, Armin, Ilgaz’ ı tam anlamıyla kabul edemiyor, onun fiziksel varlığındaki her detayda bir kusur buluyordu. Ilgaz’ ın mavi gözleri, bir parıltı gibi görünse de, Armin’ in genel hoşnutsuzluğunu gizlemekte yetersiz kalıyordu. Her zaman, bu büyük ve güçlü adamın etrafında dolaşmak, Armin için, hem kişisel hem de profesyonel bir rahatsızlık kaynağı olmaya devam ediyordu. Ilgaz' ı gördüğü her saniye bu düşünceler beyninde dönüp duruyordu. Tekrar tekrar. Ve her seferinde kendini ona daha sinir olmuş halde buluyordu. Değil ondan hoşlanması beğenmesi bile mümkün görünmüyordu.
Armin Ilgaz onu itmemiş gibi arabasına bindi ve Ilgaz' ın yolu açmasını bekledi. Ilgaz arabaya binip hareket ettikten kısa bir süre şifreli bir mesaj aldı. Hemen bir arama gerçekleştirdi. Buluşma yeri kararlaştırıldı ve Armin oraya doğru hareket etti. Peşine takılan Ilgaz' ı elbette fark etti ama önemsemedi. Onunla uğraşacak zamanı yoktu.
Armin, görev öncesinde elektromanyetik silahını almak üzere minibüse bindiğinde, araçta ekibinden biri olan Selim ’i gördü. Selim, Armin ’in yıllardır tanıdığı ve her zaman enerjik bir gülümsemeyle çevresindekileri rahatlatan bir arkadaş olmuştu. Genişçe gülümseyerek Armin’ e baktı.
“Tam zamanında geldin, Armin! Minibüs daha yeni hareket etmeye başladı. Müşterileri kaçırmadın. ” dedi Selim, hafifçe mizahi bir tonla. Armin, Selim’ in kendisini güler yüzüyle selamladığını görünce biraz rahatladı. Daha önce bir minibüsü çalmak zorunda kalmışlardı ve minibüs fuhuş yuvası çıkmıştı. Armin o görüntüyü unutamıyordu. Minibüsün arkasına perdeli bir bölüm yapılmıştı. İçeri alınan erkek üç kadınından birini seçip perdenin arkasına geçiyordu ki şoförü indirip yerini alan Selim, arkaya binen ve kadınların birden panikle perdeye bakması nedeniyle perdeyi açan Armin olmuştu. Minibüsün adı ise Tatil Köyü' ydü. Yani piyasada öyle biliniyordu. İşe giderken bile işe denk gelen kişilerden oluşuyordu bu ekip. Belayı çekmekte üstlerine yoktu.
“Evet, sanki bir milyonerin arabasını çalmaya değil de tatil köyüne gidiyormuş gibi hissettiriyor bu minibüs.” diye karşılık verdi Armin, Selim ’in neşeli tavrına kayıtsız kalamayarak. Selim, Armin’ in bu şaka karşısında gülümsedi ve hemen yanıt verdi.
“Bir milyonerin arabasını çalmak mı? Armin, bu işin eğitiminde eksik kaldık galiba. Beceremiyor muyuz neyiz? Sonra bir baktık, seninle tatil köyüne gitmişiz! Niye adamın arabasını çalıyoruz acaba? Ben araç çalmaya tövbeliyim bir kere. Kovacaklar kızım bizi. Göreve üç tane hayat kadını ve bir zampara ile katıldık en son. ” dedi Selim, göz kırparak. Armin gülümseyerek başını salladı. Selim ’in komik tavırları, operasyon öncesinde gerilimi biraz olsun hafifletiyordu. Tatil köyüne gitmekte aralarında espriydi. İşsiz kalıp kötü yola düşmek anlamına geliyordu.
Selim teknolojik aletler ve silahlar konusunda uzmandı. Selim, bir an için ciddi bir yüz ifadesi takındı ve ekledi, “Ama seninle çalışmak her zaman eğlenceli. Yani bir görevde olsak da olmasak da, seninle konuşmak keyif verici. Hele o soğuk tavırlarını yumuşatacak birkaç espri bulursam, işler daha da kolaylaşıyor. Seninle kötü yola da düşerim sıkıntı yok. ”
Armin, Selim’in bu samimi yaklaşımına içten bir gülümsemeyle yanıt verdi. “Her zaman seni dinlemek bir zevk, Selim. Ama bu sefer gerçekten iş yapmamız gerekiyor. Gerçekten soğuk ve ciddi bir hal alabilirsen minnettarlığımı sunabilirim.”
Selim, gözleri parlayarak, “Soğuk konuşmalar mı? Çok sert bir eğitim aldık zaten Armin. Her zaman soğuk ve sert olabilisin ama her zaman bir Selim bulamazsın. ” dedi, hafifçe mizahi bir tavırla.
Armin, Selim’ in bu şakalarına gülerek yanıt verdi. “Belki de bir gün seni sahneye çıkarıp bir komedi şovunda performans göstermeye ikna etmeliyim. Daha başarılı olacağından eminim.”
Minibüs, Armin ve Selim ’in samimi ve esprili sohbetleri eşliğinde yola devam ederken, Armin bu küçük anın görev öncesindeki gerilimini hafifletmeye yardımcı olduğunu fark etti. Selim ’in enerjisi ve espirili tavırları, operasyon öncesinde Armin ’in moralini yükseltiyor, görevdeki stres ve zorlukları biraz olsun unutturuyordu. Peşinden gelmeye devam eden adam ise tam tersi bir etki yaratıyordu.
Gece, bir sükunet örtüsüyle sarılmış, şehir ışıkları gökyüzünü hafifçe aydınlatıyordu. Armin, karanlık gölgeler arasında sessizce ilerledi. Önünde, güvenlik kameraları ve yüksek teknolojiyle korunmuş bir garaj vardı. Garajın kapalı girişinde, lüks bir spor araba bekliyor onu. Armin ’in görevinin ilk adımı bu araba çalmaktan ibaret.
Armin, güvenlik kameralarının hareketini dikkatlice izleyerek ve kritik noktaları hesaplayarak garajın etrafında dolaştı. Bu sırada meraklı bir çift göz hala onu izliyordu. Kameraların bakış açılarını hesaplayarak, onları geçmek için en uygun zamanlamayı belirledi. Karanlıkta, hafifçe ışıldayan teknolojiyle dolu garaj kapısına yaklaştı.
“Şifreli sistemler... Yani klasik bir akıl oyunu,” diye mırıldandı Armin, yüzünde hafif bir gülümseme belirdi. Cebinden, özel olarak hazırlanmış şifre kırıcı cihazı çıkardı. Bu cihaz, güvenlik sisteminin şifrelerini çözmek için son derece hassas bir teknolojiye sahipti ama son derece özel bu arabaya ulaşmak için yeterli olacak mıydı? Ilgaz her an bir aksilik olursa diye müdahale etmeye hazırdı. Minibüsün ekip minibüsü olduğunu fark ettiği için şimdiye kadar sessiz kalmıştı ama kızı tek başına göndermeleri sinirini bozmuştu. O timle çalışmaya alışıktı genelde. Tabii özel görevlerde yalnızdı ama böyle ufak tefek bir kızın yalnız bırakılması hoşuna gitmemişti.