Kazım haftada iki kez evi böcek var mı diye taratıyordu. Armin bunu bildiği için hiçbir zaman bu yolu seçmedi. Ilgaz' da acemi değildi elbette. Onun istediği tek şey hedefi indirmek için izin almaktı. Armin ile Ilgaz farklı kafalara sahipti ama bunun en önemli nedeni aldıkları eğitimlerdi. Armin strateji insanıydı. Ona Kazım' ı yakalamak yetmiyordu. O mümkün olduğunca fazla bilgi toplamak ve mümkün olduğunca Kazım' ı arkasındaki güç ile birlikte yok etmek istiyordu. Tabii altında çalışanlar da dahildi buna. Armin bir düzeni çökertmek için aylarca farklı bir kimlikte yaşayabilirdi. Hatta sonunda değecek bir başarıysa yıllarca sürmesi bile sorun değildi. Ilgaz içinse durum tamamen farklıydı. Onun harcayacak uzun zamanı yoktu. Tek bir açık yakalamak ve Kazım' ı öldürmek için izni koparmak istiyordu o kadar. Arkasında kim varsa elbet ortaya çıkardı. Arkasındaki kişinin öne sürdüğü adamları tek tek indirip iş yapmalarını engellemek Ilgaz için yeterliydi. Üstelik eve iz bırakmadan girmişti. Eğer Kazım böceği bulmadan bir delil bulursa kendini şanslı hissedecekti ama önce Kazım böceği bulsa bile o akla gelmezdi. Kazım önce evine girebilecek kişilere yönelirdi ki onların hepsini öldürse bile Ilgaz' ın umrumda değildi. Evine giren insanların da ondan farklı olmadığını düşünüyordu. .
Armin' in tavrı sinirini bozmuştu. Sanki acemice bir şey yapmış gibi davrandığını için oldukça germişti Ilgaz' ı. Ilgaz seçtiği yol nedeniyle Armin' e öfkeliydi zaten. Ne olursa öyle böyle bir adama yaklaşmayı sindirmesi onu rahatsız ediyordu. Diğer yandan Armin' i çok beğendiği için kendine sinir oluyordu. Armin evin önüne geldiğinde Kazım’ ın evi, gecenin karanlığında huzurlu görünüyordu. Ancak bu gece, Armin için büyük bir risk taşıyordu. Armin içinden hala Ilgaz' a kızıyordu. Kameradan kayıtları bulmuşlardı. Ilgaz ne kadar kameraları kapatmış olsa da Armin' in Kazım' ın güvenlik kamerasına gizlediği küçük bir kamerası vardı Kazım' ın çalışma odasında ama ses kaydı almıyordu. Oldukça küçüktü ve sadece görüntü alabiliyordu ama o eve sokabildiği tek teknolojik alet bu olmuştu.
Kazım ’ın evi, lüks ve şatafatlı bir tasarıma sahip, geniş ve gösterişli bir mülktü. Evin girişinde büyük bir kapı, taşla kaplı bir yol boyunca zarifçe uzanan bir bahçeye açılıyor. Bahçede düzenli olarak budanmış çimenler, renkli çiçekler ve zarif bir su çeşmesi yer alıyordu. Armin bu eve baktıkça bu değirmenin suyunun nereden geldiğini düşünüyor ve daha çok midesi bulanıyordu.
Evin iç kısmı, modern bir tasarımla donatılmış ve her ayrıntı şıklıkla düşünülmüştü. Geniş bir antreye adım atıldığında, yüksek tavanlar ve etkileyici bir avize hemen dikkat çekiyor. Zemin, parlak mermer karolarla kaplı ve büyük bir halı, girişin ihtişamını tamamlıyordu. Salon, geniş pencerelerden bol doğal ışık alıyordu ve lüks mobilyalarla döşenmişti. Duvarlar, modern sanat eserleriyle süslenmiş ve köşelerde büyük bitki düzenlemeleri bulunuyordu. Armin en çok bunlara sinir oluyordu. Sanat eserlerinden anlayan ve çiçek seven birinin yaptığı işler yapmıyordu Kazım. Zaten hiçbiri de bu nedenle bulunmuyordu. Amaç sadece gösterişti. Armin böyle şeylerin gösteriş için kullanılmasından nefret ediyordu. Gösterişini lüks arabalar, altın zincirler ile falan yapsa diyordu içinden.
Kazım ’ın çalışma odası, göz alıcı bir zarafete sahipti. İçeride büyük bir çalışma masası, derin kitap rafları ve rahat bir koltuk var. Odanın pencereleri, muazzam bir şehir manzarasına açılıyor ve odanın atmosferi, sakin ve profesyonel bir ortam yaratıyordu. Sanki kitap okuyan bir insan gibi bu kadar kitap olması da Armin' i deli eden bir unsurdu. Ona göre Kazım kitapları süs diye dizmek yerine açıp okusaydı şimdi ikisi de burada olmaz, Kazım aklını başına almış olurdu. Kazım çok okumayı seviyor gibi yatak odasına da kitaplık yaptırmıştı. Yatak odasında ayrıca, kişisel bir balkon veya teras, şehri izlemek için harika bir alan sunuyordu. Bunların hepsini bahane ederek Armin' i o odaya götürmeye çok uğraşmıştı.
Kazım ’ın evi, hem konforlu hem de etkileyici bir yaşam alanı sunuyor, her detayında zenginliğin ve şıklığın izlerini taşıyordu ve Armin o paranın nasıl kazanıldığını gayet iyi biliyordu.
Kazım, Armin’i sahte bir kimlikle, Arzu olarak tanıyordu ve bu kimlikle Kazım’la ilişki kurmaya çalışıyordu. Armin, bu sahte kimliğin arkasına gizlenerek, böceği almak için dikkatli bir plan yapmıştı. Bahçede bir sürü adam vardı ama ona engel olmazlardı. İçeride adam tutmuyor sadece gerekli olduğunda eve girmelerine izin veriyordu Kazım.
Armin, Arzu olarak Kazım ’ın evine geldiğinde, sakin ve kendinden emin bir tavır sergiliyordu. Kapıyı açan Kazım, Arzu’ yu sıcak bir şekilde karşıladı. Armin, gözlerindeki güven ve şefkati yansıtmak için dikkatle konuştu. İçeriye girdiklerinde, Kazım ona sıcak bir içki sundu ve sohbet etmeye başladılar.
" Bana böyle bir sürpriz yapmanı beklemiyordum. " dedi Kazım Armin' in belinden tutup boynuna bir öpücük kondururken. Armin mide bulantısını derin bir nefesle bastırdı. Bunun hesabını Ilgaz' dan sormak istiyordu. Onun yüzünden maruz kalmıştı buna. Kazım Armin' in nefesini zevkten diye yorumladı çünkü işine öyle geliyordu.
" Özel bir Japon şarabından bahsetmiştin. Bugün canım sıkkın. Üstelik istediğim zaman gelebileceğimi sen söylemiştin. Yoksa rahatsız mı ettim? Rahatsız ettiysem gideyim. "
" Sake. Yıllandırılmış bir Sake. Çok nadir bulunur bu kadar uzun yıllardırılmışı. Sana feda olsun. Gelmene sevindim ayrıca. Bekle aşağıya götüreyim senin için ılıştırsınlar. Kesinlikle ılık içmeni öneririm. "
Kazım gidince Armin bekledi. Harekete geçmek için doğru zaman değildi çünkü. Kazım geldi. Kazım, Arzu olarak tanıdığı Armin ’e sorular sormaya başladı. Armin, sahte kimliğiyle konuşurken Kazım ’ın dikkatini dağıtmayı başardı. Sohbet sırasında, Armin ’in gözleri Kazım’ ın çalışma odasının kapısında geziniyordu. Böceğin yerleştirildiği yeri bilmek, Armin için kritik bir öneme sahipti ve neyse ki biliyordu. Ancak, Kazım’ın evinde, Armin’in hareketleri dikkatlice kontrol ediliyordu. İçkileri de geldi. Armin bir kaç kadeh sonrası başı dönüyor gibi davrandı.
Kazım, Armin’ i bir süre dinlendirmek için çalışma odasına gitmeyi teklif etti. Odadaki masaj koltuğunun iyi geleceğini söyledi. Kazım’ ın bu önerisi, Armin için fırsat oluşturdu. Çalışma odasına geçerken, Armin ’in amacı böceği bulmak ve almak olacaktı.
Armin, önce gerçekten masaj koltuğuna oturdu. Daha sonra kalktı ve Kazım’ ın bilgisayarının yanındaki kitap rafına dikkatlice yöneldi. Kitapları inceledi sözde. Kazım ’ın gözü Armin ’in üzerinde olduğu için, Armin her hareketini sessiz ve dikkatli bir şekilde yapıyordu. Kitap rafının arkasında, böceği bulmak için elini içeriye soktu. Böceği çıkarırken, Kazım’ ın dikkatini çekmemek için tam zamanında bir hamle yaptı. Kitabı yere düşürdü ve kitaplığa tutundu sözde.
" Ne kadar beceriksizim. Oysa bana bir şiir okumanı isteyecektim. Murathan Mungan şiirlerine bayılırım. "
Kazım, Armin’in hareketlerini dikkatle izliyordu ve onun ne yaptığını fark etmeye çalışıyordu ama kitabın yere düşmesiyle gözü istemsizce kitaba kaydı. Armin tutunmak istiyor gibi yaparak böceği saçının arasına soktu. Kazım gelip kitabı almak için eğilince de göğsünün arasına attı.
Kazım şiir okudu. Armin Kazım' ın şiiri katletmesine tahammül etmek zorunda kaldı. Sonunda gitmesi gerektiğini söyledi. Kazım ne kadar kalması konusunda ısrar etse de bir bahaneyle onu geçiştirdi. Arabasına bindi. Bir süre gittikten sonra onu takip eden bir araba fark etti. Hızlandı. Araba da hızlandı. Bir süre sonra araba hızla önünü kestiğinde Armin çoktan silahına ulaşmıştı. Ama arabadan inen kişi tanıdıktı. Ilgaz arabadan indi. Armin' in arabasına yürüyüp kapıyı açtı. Armin öfkeyle arabadan indi.
" Sen ne halt ettiğini sanıyorsun?"
" Böceği nasıl koyduysam öyle alabilirdim ama sen koşa koşa buraya geldin. Ne oldu? Böceği almak için adamın altına mı yattın?" dedi Ilgaz öfkeli bir ses tonuyla.