When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Gözlerimi aralamakta zorlansam da Ersin'in uykulu ve sıkkın sesini duyabiliyordum. Sabahın bu saatinde ısrarla çalan telefon sesiyle uyanmıştım ve bu durumdan telefonu açarken sansürle küfürler eden kocam kadar şikayetçiydim. İlk arayan Apo'ydu ve bahse girerim ki bilinçli olarak bize göre erken bir saatte aramıştı. Şirketle ilgili saçma bir şeyler sorup kapadı. Benimle de konuşmak istemişti ama kocacım uyuduğumu söyleyip onu sepetlemişti. Telefonu kapattıktan on dakika kadar sonra Kasım abim aradı ve uzun konuşma boyunca telefon elden ele tüm abilerimde dolanıp en sonunda babama kadar gitmişti. Aralarında tartıştıkları konu tahmin edersiniz ki atlardı. Bu konuşma sırasında benim güzeller güzeli atımın da sağlığına kavuşmuş olduğunu öğrenmiş, hakkını verecek kadar güzel olmasa da uykuyla