21.Bölüm

1384 Words
Masada mükemmel salatalar, mezeler ve balık yanında rakı. Ben alkol çok kullanmazdım zaten görev icabı dışında içmemiz pek istenmezdi. Kadehleri kaldırdık. “Yeni başlangıçlara Azra.” “Aşka Yiğit.” Gülümsedi. İştahla tabağıma her şeyden azar azar koyarken ban birden “Sana bugün gücümün yettiği kadarını anlatacağım.” O an için kıpır kıpır oldu. Anlat evet anlat beklediğim istediğim şey bu zaten. Gülümsemekle yetindim sade onu çok bölmemem gerekirdi. “Nasıl desem Azra hani filmlerde olur ya bir baba vardır öfkeli, sert ve sevgisiz babam öyle biriydi açıkçası. O birini seviyor muydu diye sorsan sadece Zeynep derdim.” “Eminim seni de sevmiştir evladısın neticede. Bazen ebeveynler sevgilerini göstermekte zorlanırlar genelde babalar ise erkek çocukları daha güçlü ve sert olmaları adına sevgisiz büyütür içten içe sever ama kendince önlem gibi işte.” Rakısından bir yudum aldı önünde duran favadan aldı biraz gülümsedi cümlemin bitmesini bekledi ardından. “Annemi bile sevmezdi biliyor musun? Yani öyle gibiydi. Delirirdi evde bazen anneme ve bana tahammül edemediğini düşünürdüm. 9 yaşındaydım okuldan geldiğim birgün babamın bağırtısı kopuyordu evde onların odasının katına çıktım kapıyı dinledim. Babam çok öfkeliydi anneme sen bana hiçbir zaman ait olmadın zaten bir kere gerçekten sevgiyle tutmadın ellerimi bende senden nefret ediyorum diye bağırdı. Annem ağlayarak odadan çıktığında karşı karşıya geldik kapıyı dinlediğimi gören babam öfkeyle beni bodruma kitlemişti. Annem yalvardı yakardı ama olmaması gereken yerlerde olmanın cezasını ödeyecek dedi. Yemek bile vermedi bana o gün.” Üzüldüm belliydi aslında Yiğit travmaları olan takıntılı bir adamdı. Obsesif davranıyordu. Sadece dinlemeye devam ediyordum o sıra ben rakımdan bir yudum daha alırken o ikinci kadehe geçti neredeyse yarısına rakı doldurdu sert içenlerden belli. Gece de ağır geçeceğine göre bırakalım da sert olsun. “Yani açıkçası babam sert ve sevgisiz bir adamdı Zeynep onun için neşeydi, gülümseme sebebiydi böyle bir durumda aslında Zeynep’ten nefret etme olasılığım varmış biliyor musun küçükken pedagoga götürmüştü annem Zeynep’e aşırı düşkün olmam ve sevmeme şaşırmıştı. Çünkü kendim sevilmiyordum onu kıskanmam ve belki de zarar vermem gerekirdi ama ben hep onu çok sevdim hep korumak istedim. Beni sevilmemin suçlusu o değildi.” “Zeynep’e olan saf sevgin var aynı şekilde annene de öyle ve sen babanı da aslında çok seviyorsun Yiğit…” “Sen sonrasında sen… Azra sen geldiğinden beri yalnız hissetmiyorum. Yıllardır tanışmıyoruz, ne seversin bilmiyorum, nasıl bir kadınsın çok fikrim yok ama sanki yıllardır var gibisin. Senden talep etmediğim halde bana sevgini ve sadakatini verdin sen karşılıksız… Ben uzun süredir bu duyguya açtım. Seninle geçirdiğim bir saat Aylin ile geçirdiğim 3 seneye eşdeğer. Sen yalnızlığımı yok ettin. İçimde o güvensiz ve sevgisiz adamı değiştirdin bu beni başta korkuttu ama şimdi iyi ki diyorum. Sen bana yeniden güzel şeylerin var olduğuna inandırdın.” Şaşkındım bu kadar kısa zamanda benden bu denli etkileneceğini tahmin edemezdim. Evet başaracaktım ama bu kadar kolay olacağını tahmin etmezdim. “Bende aynı şeyler söyleyebilirim. Yetimhanede çokta sevgi dolu olmayan bir ortamda büyüdüm. Hayatta kalabilmem için başarmam gerekirdi. En çalışkan olmam, en iyisi olmam. Bilirsin işte Türkiye’de ne kadar zeki olduğunu bir sınavda puanın tıp fakültesine yetiyorsa kanıtlarsın. Ben 500 tam puan ile tıp fakültesine girdiğimde gururlandım mutlu oldum ama o anı bile paylaşacak kimsem yoktu ama umurumda değildi. Okulu bitirip yine en iyisi olmaya devam edecektim. Param, evim, arabam her şeyim olacaktı… Oldu bunlar beni mutlu da etti neticede başarımın meyvesini yiyordum. Ama kalbimde hep bir eksiklik vardı işte. Ne olduğunu bilmiyordum ama birisi veya birileri olması gerekiyormuş… Siz. Sen annen ve Zeynep hayatımın dönüm noktasında oldunuz.” Kolumdaki bilekliğe baktım gözlerim doldu sonra Yiğit’e baktım. “İlk kez böyle özel bir hediye aldım. Kimse beni düşünmedi hiç. Yani öyle mutluyum ki…” Yiğit bana gülümsedi. İkinci kadehi bitmişti bana baktı daha ilk kadehin yarısıydı. “Çok yavaş gidiyorsun doktor. Hiç sevmem içerken eşlik etmeyeni.” O an kalan kadehin tamamını diktim suratımı ekşittim güldü bu halime. “Rakı çok sevmem daha doğrusu alkol. Sen hızlı gidiyorsun” Benim kadehimi de yeniledi sonra devam etti. “Babam çikolatacı dükkanları olan bir iş adamıydı. Babadan oğula misali ona da babasından kalmış… Üniversiteyi gastronomi okudum ben sonra Belçika başta olmak üzere birçok ülkede çikolata üzerine eğitim aldım en iyisi olursam babam benimle gurur duyardı. İş anlamında bana güvenirdi yalan değil hep destekledi gurur duyduğunu söyledi. Babam çikolatacıydı sıradan bir adamdı Azra öyle olması gerekirdi yani ben çikolatalar ile birlikte uyuşturucu ticaretine aracılık ettiğini bilmiyordum. Öldürülme sebebinin bu olduğunu bu işlerin başımıza bela açacağını bilmiyordum.” Kahretsin bu konuşmayı keşke evde odasında yapıyor olsaydık dinleniyordu her şey kayıt altında olurdu şimdi ise tek şahidim. Şaşırmış gibi açtım ağzımı evet kıvama gelmişti… Bana bunları anlatacak kadar güveniyordu. “Yiğit yani sende…” Kafasını salladı gözlerinden yaşlar aktı. Ağlıyordu buz prens ağlıyordu. “Aylin’in babası ile iş birliği yaptım buna bulaşmak istemediğimi anlattım yardım edeceğim dedi inandım ama arkamdan defalarca benim tırlarımda adamlarımla iş birliği yaparak uyuşturucu kaçırmaya devam etmiş. Gerçekleri öğrendiğimde çok geçti zaten elinde beni tehdit edecek kadar kanıt vardı, ben köşeye sıkışmıştım. Nefret ettim kendimden, her şeyden. Ben uyuşturucu kaçıracak birisi değilim, insanlara zehir satacak kadar alçak puşt değilim! Elimden geleni yaptım ama biran oldu her şey benim dışımda gelişti. Çaresizim. Zeynep’in başı dertte… Gördükleri ve bildikleri o gün babam öldürürken şahit olduğu şeyler yüzünden. Onu öldürmeden o evden neden çıktılar bilmiyorum ama sonrasında defalarca denediler bende ona bir kale inşaa ettim. İşte bu yüzden deli olduğumu düşündüğün tüm şeyleri yapıyorum.” Ayağa kalktım kollarımı açtım şaşırdı başta sonra gülümsedim. “Sana sarılmak istiyorum. Sıcaklığımı, kalp atışlarımı hissetmeni istiyorum.” Kalktı bana sarıldı. Ayakta birbirimize sarılmış duruyorduk omzuma bir öpücük kondurdu. “Şimdi ben ne yapayım sen söyle? Zeynep iyileşsin istiyorum ama bir yandan o evden çıkarsa başına gelmeyen kalmaz. Yurtdışına kaçırayım desem bile o adamlar öyle pislik ki. Geceleri rahat uyuyamıyorum Azra. Heran eve birisi girecek korkusuna panik haldeyim. Annem gördün işte üzüntüden mahvolacak. Annem tüm bunları bilmiyor babamın pis işleri olduğunu tahmin ediyor ama bunun uyuşturucu olduğunu bilmiyor yani bilmiyordu desem daha doğru olacak çünkü benim vurulduğum an gerçekleri ona anlatmak durumunda kaldım.” Gözünden akan damlayı sildim hala dip dibeydik. Yüzünü sevdim. Dudağına minik bir öpücük kondurdum. “Devam etme…” “Ne?” “Daha fazla seni üzen şeyleri konuşmayalım… Yeterince ağırdı değil mi? Bunları bana güvenip anlattığın için çok mutluyum ama bünyen için ruh sağlığın için bugün daha fazla devam etmemelisin.” “Doktor olarak mı önerin bu sevgilim olarak mı?” Gülümsedim. “Her ikisi.” Ani hamle ile eğilip dudaklarımı kavradı. Öpüşmeye devam ederken bu aptal stilettolar ve teknede oluşumuz sebebi ile sendeledim. Belimden daha sıkı kavradı Yiğit omzum, boynum çoktan keşfe çıkılmıştı. Ellerini saçlarımın arasında gezdirdi bedenimi kendi bedenine bastırdı saniyelik hissettiğim sertlik ile geri çekildim hafif. Dudaklarımız birbirinden ayrıldığında bana baktı ve “Seni istiyorum.” Dedi Sadece kafa salladım bunun için ona o izni verdim. Olacaktı er ya da geç bunu ertelemenin lüzumu yoktu. Kucağına aldı beni öpüşmeye devam ederken teknedeki odalardan birine girdik ve sırtım yatakla bütünleştiği sırada üzerimdeki yerini aldı Yiğit. Gömleğinin düğmelerini açtım tamamı bittiğinde ani bir hamle ile ben üste geçtim gömleğinden kurtulunca ona baktım, bedenine. Yunan heykeli gibiydi buz prens… Vurulduğu yere baktım. Kurşunu çıkardığım o yere, hayatını kurtarıp, ellerimle dikiş attığım o yere dokundum, öpücük kondurdum. “Keşke bütün yaralarını ben iyileştirebilsem… Dokunsam onlara, geçti desem.” Yüzüme dokundu. “Artık varsın…İyileştirirsin.” Kafa salladım yeniden eğildim dudaklarımız birleşti. Üzerimdeki tek parça elbiseden kurtulduğumuz an sütyenimin kopçasını açtı boynumdaki öpüşleri göğsüme doğru giderken bu kez o benim göğsüme dokundu. Sol göğsümün altındaki o derin dikiş yarası… yüzü değişti döndü. “Yoksa sende mi vuruldun?” Kahkaha attım. Evet vuruldum 18 yaşımdaki ilk görevimde Suriye’de girdiğim çatışmadan kaldı bana bu hatıra. Soluğumu kesen bir ateşti. Beceriksiz olduğumdan dolayı nefret ettiğim bir andı. Ne zaman baksam başarısızlığımı hatırlatır bana bu kurşun yarası. “Daha neler. Ameliyat yarası kist… 20li yaşlarda yaşadığım ufak bir talihsizlik Allah’tan kötü huylu bir kist değildi alındı ve kurtuldum.” Yüzümü sevdi. “İyisin değil mi?” Kafa salladım kendime çektim onu. “Beni öpmeye devam edersen daha iyi hissedeceğim kesin.” Ve yeniden buluştu dudaklarımız. Onu öpmek o kadarda berbat bir his değildi. Daha beterlerini yaşamıştım, daha kötü deneyimlerim olmuştu. Yiğit bunların arasında en iyilerinden biri olabilirdi. Görev icabı seviştiğim insanlar oldu tiksinme duygusunu aşalı çok oldu… İnsan isteği dışında şeylere bile zorlandığında bu fiziksel şeye duygu yüklemeyi bırakıyor. Benim için bugün bu adamla bu yatakta olan şeyler tek bir anlam ifade etmiyordu.

Read on the App

Download by scanning the QR code to get countless free stories and daily updated books

Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD