Öyle anlamımı yitirmiştim ki ne yaptığımdan bihaber, çaresizliğin dibinde öylece koşuyordum. Nereye gidecektim, nasıl gidecektim bilmiyorum ama çaresiz bacaklarım yolun sonunda Ondan başkasını bulmayı ummuyordu. Geçmeyecekmiş gibi gelen bu göğsümün ortasındaki ağrının nefes almama bile müsaadesi yoktu. Zalim bir kederin içine hapsolmuştum. Tüm çıkış yollarım artık bana dikenliydi. Onun elini tutup yürümeye korktuğum o yolu, şimdi onu bulmak ümidiyle bir başıma arşınlıyordum. Bu çaresizliğin bir ismi yoktu. Bu dünyada hiçbir dilde, hatta başka bir dünyadaki bir dille bile anlatılamazdı. Acıların tarifleri yapılamazmış yalnızca yaşanırmış… Sanki her şey üstüme üstüme geliyordu, herkes bana bakıyormuş gibi geliyordu ama biliyordum ki kimsenin umurunda bile değildim. Bu acı bana hastı, bu ka