4.Bölüm?

1557 Words
''Abimin resmini sana yere at diye değil onu iyi tanı diye gönderdik. Gönderdik ki bize yanlış yapamayacağını anla diye. Ama görüyorum ki baştan yanlış yapmaya başlamışsınız bile Okyanus hanım.'' O konuşurken bende çayımı elime alıp tam karşısındaki tekli koltuğa oturdum. Lafları hakaretlerinden daha çok canımı sıkmıştı. Ayrıca o bir resim değil demek istesem de şuan böyle bir lafa daha çok delleneceğinden adım kadar emindim. Kaskatı suratı ve sinirli bakışları kanıma dokunsa da daha fazla bu herifle ters düşmek en son isteyeceğim şeydi. ''İncelemek için masaya koymuştum. Düşmüş olmalı.'' Kuyrukluya ılımlı davranarak, bu seferlik alttan alma ihtiyacı hissetmiştim. Sinirli ifadesi gitse de çatık kaşları hala düzelmemişti. anladım der gibi kafasını sallayarak ayaklandı ve yerden onun için pek kıymetli olan Yağız abisinin fotoğrafını kaldırdı. Eliyle tozlanmışçasına fotoğrafı silerken zarar vermekten de korkar bir hali vardı. Sonunda işi bitmiş olmalı ki fotoğrafı ikiye katlayarak pantolonun arka cebine attı. Ah eminim ki Yağız bey onun götünde olmaktansa benim güzel halımda takılmayı tercih ederdi. Tekrar kalktığı yere oturmadan hemen önce tepsiyi direkt olarak alıp bacaklarına yerleştiren adama baktım. Suratını düzeltip alaycı ifadesine geri döndüğünü fark ettim. Çay bardağını kaldırarak bana döndü. ''Bu kahve değil bacım bilgin olsun.'' Misafir umduğunu değil bulduğunu yermiş. Zıkkımlan da konuya gir demek istesem de susup daha güzel cümleler kurarak bunu dile getirmem gerektiğini fark ettim. Ne de olsa yeni bir tartışmaya hiç gerek yoktu. Değil mi? ''Kahve kalmamıştı. Sadede gelmek ister misin ? Ne olsa buraya geliş amacın zıkkımlanmak değil, görev için bilgilendirmek.'' Yalan... Kahve vardı ama ben bu herif için kılımı kıpırdatmayı bile istemiyordum. Çaydan bir kaç yudum alıp 2 adet bisküviyi de ağzına tepmeyi ihmal etmedi. Sonunda lokmasını yutup tekrar bana döndü. ''Mutlaka dosyayı okuyarak bilgi sahibi olmuşsundur. Lakin Yağız abim beni göndererek asıl benim anlatmamı istedi.'' Konuşmasını kesip tüm çayı kafasına diken adama sert sert baktım. Evimde aç kuyruklu bir ayıcık vardı... ''Adamımız Alparslan Maraz, kendisi ketum bir heriftir herkese kendini açan bir yapısı yok hatta emin ol ki hiç arkadaşı bile yok. Senden şuan olarak tek beklentimiz onun güvenini kazanman hayatına sızman bunu başarırsan yolumuza senle devam ederiz ancak diğer..'' Kendine güvenen biriydim ve her verilen işi bu zamana kadar eksiksiz tamamlamıştım. Kuyruklunun söylediği şey kanıma dokununca lafını kesmek zorunda kaldım. ''Ben her zaman başarırım. Bu hakaretini duymamış gibi yapacağım kuyruklu.'' Sıkıntıyla başını eğdi, bir şeyler söyleyip söylememek arasında kararsız gibiydi. En sonunda ne söylemesi gerektiğini bulmuş gibi tekrar bana döndü. ''Seni küçümsediğimden değil. Sadece karşındaki adam kimseyi hayatının içine alan biri değil... Bak anlamadığın şey şu ki çok kişi soktuk yanına, tahmin bile edemeyeceğin şeyler yaptırdık. Adam taş gibi bana mısın demiyor.'' Kaşlarımı çatarak dediklerini akıl terazimde tarttım. Herkesin zayıf bir karnı vardır. Yeter ki doğru yerden bakmalıydın. ''Herkesin kendine göre zaafları vardır. Ne yaparsan yap onun can alıcı noktasına dokunmadıktan sonra hiçbir işe yaramaz.'' Sıkılgan ifadesiyle elindeki tepsiyi masaya bırakıp boğazını temizledi. Sanki laf anlamayan yaramaz çocuğunu azarlayacak baba ifadesini takınmıştı o muşmula suratına. ''Şöyle düşün, yanında bir yıldır sana hizmet eden biri var ve son anda senin önüne atılarak sana açılan kurşun yağmuruna meydan okuyup hayatını sana siper ediyor. Sen ona ne yaparsın borçlanırsın dimi.. Sürekli yanında tutmak istersin. Senin için ölümü göze alan adamı göz bebeğin yaparsın. Dost dersin, kardeş dersin ama Alparslan ne yaptı peki? adamı İşten atarak hesabına 2 milyon dolar yatırdı. Teşekkür bile etmedi ya adama anasını avradını.'' Demek ki adam etraftakindekilere zarar vermekten çekiniyordu. Ya da akıllı biriydi o adamın o kurşunları fark edip önüne atlamasını kurşundan daha büyük tuzak olduğunu sezmişti. ''Kuyruklu bak dediklerini anlıyorum. Belki de doğru açıdan yaklaşmamışsınızdır.'' ''Valla aşık bile etmeye çalıştık. Duvar ulan amına kodumun herifi. Taş olsa çatlar be.'' Adamın koynuna kadın bile sokmaya çalışmaları biran tüm ciddiyetimi sikip atmıştı. Pezevenklik bile yapmaları bende gülme isteği uyandırmıştı. Kuyruklunun ağzına laf vermemek için tepkisiz ifademi korudum. Sıkkın bir nefes vererek konuştum. ''Kızı beğenmedi belki nereden biliyorsun?'' Salak salak sırıtıp ciddi sesini kenara bırakıp en baştaki gibi alaylı sesine geri döndü. ''Valla tatlım onun, zamanında tek en yakın arkadaşı Yağız abimmiş. Hatta hayatında ki tek yakın arkadaşıymış bildiğim kadarıyla... ondan sonrada normal bir arkadaşı bile olmamış adamın şuan her hareketini izlememize rağmen etrafında bir kişi bile yok. Tam onun aşık olacağı kadınları çıkardık, tam başarılı oluyoruz derken yatıp bıraktı karıyı puşt herif. '' Bu dediğini dosyasında okumuştum. Kapı duvar bir adamdı. İçi dışı bir denen cinsten değildi. Sadece düz bir adamım ben demenin uygulamalı hali gibiydi. Eskiden Yağız beyle yakın arkadaş olmalarına rağmen şuan kanlı bıçaklı olmadıklarını da ufak bir sosyal medya araştırmasıyla öğrenmiştim. Dosyada 17 yaşlarına kadar yakın arkadaş oldukları sonrasında ise tamamen koptukları yazıyordu. Dosyayı incelerken arama motoruna da ikisini aratmamla birlikte beraber iş yaptıkları hatta el sıkıştıkları bir fotoğraf bile çıkmıştı. Şimdi ise sadece numara çektiklerini gayet iyi kavramıştım. ''Peki o kadar adam sokmuşsunuz yanına olmamışta benden nasıl bir atak bekliyorsunuz.'' Sessizlik... Dışardan geçen tek tük araba sesi dışında hiç ses yoktu. Muhtemelen biraz sonra hava aydınlanmaya başlayacaktı. Sonunda doğru kelimeleri bulmuş olmalıydı ki konuşmaya başladı. ''Okyanus bak senden onu aşık etmeni beklemiyoruz, Onun tipi değilsin zaten. Kalkıp ona karşı atakta bulunmanı da beklemiyoruz. '' Sabırsızlıkla lafına devam etmesi için konuştum ''Eee yani nereye varmaya çalışıyorsun?'' ''Bizle iş tutacaksın fakat kendi planını kendin yapacaksın. Araf abi seni çok övmüş.. Bana kalırsan sen onun tipi değilsin hele arkadaş gibi takılacağı biri de hiç değilsin. O adam bir kadına içini asla açmaz. Ki kaç tanede kadın soktuk yanına aşık olmasa bile arkadaş olarak hayatına asla dahil etmedi. '' Sıkkınca derin bir nefes çekip konuşmasına devam etti. ''Yani anlayacağın çok duvarlı bir adam.. Artık kimsesizlik onun normali olmuş. Sanki biri duvarını aşınca yok olacakmış gibi davranıyor. Aslında bu yüzden başarısız olacağımızı düşünüyorum.'' O alaycı tavrı şimdi anlaşılmıştı. Umutsuzdu. Ve bu işe olan inancı sıfırdı. Ne hissedeceğimi bilemiyordum. İçime bir kor düşmüştü. Ya ilk defa başarısız olursam? Bu beni derinden ürkütmeye yetmişti. İçimin ürperdiğini hissediyordum. Başarısızlıktan korkmuyordum, getirdiği sonuçlar canımı sıkıyordu sadece o kadar... Kuyruklunun tekrar konuşmasıyla kendime geldim. ''Seni onun yanında işe soktuk zaten biliyorsun. Alparslan genelde holdingde takılır 4 günü orada geçer. O yüzden ordasın, Onun gözüne iyice girebilmen için ona en yakın katta iş bulmaya çalıştık ama nafile biliyorsun ki. Adam yanındaki tüm herkesi kendine bağlamış ve yılların çalışanı, o yüzden en boş olan kadroya soku verdik seni. Malum kendisi hem oyuncak fabrikalarıyla hem de inşaat sektöründe nam salmış biri olmasının yanı sıra bir çok sektöre ev sahipliği yapıyor. Seni bir işe yerleştirmek o yüzden çok zordu. Orada çalışan adamlarımızdan aldığımız bilgilere göre şuan yurtdışı piyasasında yeni bir atılım gerçekleştirmeyi düşündüğü için müdürleriyle gün aşırı toplantılar düzenliyormuş. Seni de lojistik müdürün asistanı olarak atadık. Hayırlı uğurlu olsun. '' Gözlerim artık kapanmak için yalvarsa da tüm dikkatimi karşımada ki adama vermiştim. Nasıl bir yaklaşım sergilemeliyim diye düşünmeden edemedim. O kadar zor biri vardı ki karşımda ne yapmam gerektiğini kestiremiyordum. iç güdülerim her zaman bana doğruyu gösteren taraftı. Bu tek düze hayata sahip olan adama sadece kendin olarak yaklaşabilirmişim gibi hissediyordum Eğer ona numara çekersem sanki sahteliğimi gözlerimde görürmüş gibi. Belki de dedim kendi kendime.. Belki adamın aradığı şey samimiyettir. İyi de bu zamana kadar o kadar insan sokmaya çalışmışlar adamın hayatına kimsede bulamadığı samimiyeti vahi yoluyla bende bulacak hali yoktu. Düşüncelerimden sıyrılıp Samet'e serzenişte bulundum. ''Benden nasıl yaklaşmamı bekliyorsunuz anlam veremiyorum açıkçası.'' '' Araf abi sana güvendiğini ve bu seferlik planı sana bırakmamız gerektiğini söyledi. Normalde Yağız abim asla kabul etmezdi ama işte el mecbur bel gardiyan ne yaparsın...'' Gene acayip konuşmalarına başlayınca bugünlük bu kadar yeterli diye düşündüm. Daha fazla bu adamın sesini duymaya tahammülüm yoktu. Araf'ın beni hiç görmeyip benle ilgili bu tarz konuşması ise bende oluşan başka bir soru işaretiydi. Karşımdaki adamın cevap bekleyen yüzünü görünce daha fazla bekletmeden ona geçiştirici bir cevap verdim. ''Tamam ben düşünürüm bir şeyler..'' Artık iyiden iyiye kendini belli eden yorgunluğum düşünmemi engelliyordu. ''Düşün bakalım iskeletor woman, yalnız bildiğin gibi bize haber vermeyi ihmal etmeyeceksin. Biz sizin o normal müşterileriniz gibi, iş bitimi gelip hazıra konanlardan değiliz. Her hareketini bilmemiz adım atacaksan da beraber atmamız gerekli. Yağız abinin kesin talimatı var valla demedi deme anasını avradını.'' Ağzına yuva yapmış olan anasını avradı kelimesini o kadar çok kullanıyordu ki beni istemsiz olarak aşırı rahatsız etmişti. Yerimde doğrularak ayağa kalktım. Bugünlük algı kapasitemin sınırları yeterince zorlanmıştı. Daha fazlasına gerek yoktu. ''koltuğumdan artık kalk kuyruklu.'' Başını onaylarcasına sallayarak kalktı. Hayret etmiştim. Daha karpuz kesecektik falan demesini beklerken direk beni onaylayarak kalkması onunda artık yorulduğuna işaretti ki hiç ikiletmeden kapıya doğru adımlamaya başlamıştı bile... Demir kapıyı açarak çıkması için kenara çekildim. Dışarı çıkmadan hemen önce sanki aklına yeni bir şey gelmiş gibi tekrar bana döndü. ''Ha unutmadan 2 gün sonra işe başlayacaksın. Sen biraz dinlen akşama doğru tekrar gelir seni yapacağın iş ile ilgili bilgilendiririm. Ayrıca kimlik olarak kendi adını istemişsin ama soyadını farklı yaptık ne olur ne olmaz diye. Birde yarın yada diğer gün artık sen ne zamana hazır olursan Yağız abimin karşısına şöyle tam teşekkürlü çıkıp rapor vereceğiz unutma. Ona göre hazır olmalıyız.'' ''Merak etme Samet daha önce 3 4 iş için asistanlık yapmıştım. Ne iş yapacağımı gayet iyi biliyorum.'' Kararsız ve emin olmaz bakışları üstümde gezip sonunda tekrar lafa girdi. ''Tabi canım öyledir kesin de... Biz gene üstünden bir geçeriz. Bakalım ne kadar hakimsin. Rezil olmayalım şimdi dimi? Çok ayıp olur yoksa.'' Cevap vermemi bekleyen adama ilk 5 saniye boş boş bakıp sadece suratına kapıyı kapatmakla yetindim. Daha fazla tahammül edemeyecektim. Direkt olarak yatak odama yönlenen adımlarım sonunda yatağımın önünde durmuştu. Bedenimi çuval gibi bırakıp derin bir soluk alarak kendimi uykuya teslim ettim.

Great novels start here

Download by scanning the QR code to get countless free stories and daily updated books

Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD