Müptedi

1062 Words
Selamun aleyküm 🍂🍂 Keyifli okumalar...🍭🍭 -Ne? -Diyorum ki oyun bitti, şimdi yüzleşme zamanı. Yeni başlıyoruz. -Allah aşkına Emre ne saçmalıyorsun? Hiçbirşey anlamıyorum. -Öyleyse seni aydınlatayım. Yeni hayatın sana pek de hoş gelmedi. Diyerek önünde duran iki dosyayı bana doğru uzattı. Üstte duran dosyayı alarak açtım. Bu bir hastane raporuydu. Dosyayı okuyunca hastanın vefat ettiğini anladım. Hâlâ ne olup bittiğini anlamayınca tekrar Emre'ye döndüm. -Bu dosyanın benimle alakası ne? -Bak bakalım ad ve soyadı sana tanıdık gelecek mi? -Başak Karaman. Kim ki bu ? İlk defa duydum. Tanımıyorum. -Tanımıyorsun öyle mi... Dosyayı bir daha oku. Ölümüne sebep olduğum kişiyi nasıl tanımazsın. He söyle.. Bağırarak konuşmaya başlamasıyla korkmaya başlamıştım. Onu ilk defa bu kadar sinirli görüyordum. İlk defa sesini bu derece yükseltmişti. Hem kimin ölümünden bahsediyordu? -Sen ne saçmalıyorsun. Ne ölümü, ne sorumlusu? -Hâlâ ne saçmalıyorsun diyorsun. Kızım anlama problemin mi var? Diyorum ki nişanlımın ameliyatına girerek ölümüne sen sebep oldun. Onu sen öldürdün. -N..ne diyorsun sen, ne nii...şanlısı. -Öyleyse dinle beni karıcığım ilk ve son defa söylüyorum. Sana bu zamana kadar söylediğim herşey yalandı. Seni kandırdım kızım. Sen de salak gibi her halta inandın. İnsan hiç mi düşünmez bu adam benden nefret ederken bir hafta da nasıl aşık oldu diye. Ya da ailemle nasıl tanışıyor diye. Seni dedemin ameliyatından çıkarken gördüğüm de gözüm döndü biliyor musun. Başak' a yaptığını dedeme de yaptın sandım. Serdar ne kadar uyarsa da kararından vazgeçmedim. Seni kandırmak çok zevkliydi. Senin saçma sapan kuralların benim işime geldi. Mecburiyetten bile olsa seninle aynı ortamda olmak tam bir eziyetti. Senin yasak diye adlandırdığın şeyler planımın tıkır tıkır işlemesini sağladı. Nikâh kıyıldıktan sonra dedin ya kalbini bana verdiğin için teşekkür ederim diye ben kalbimi sana hiç vermedim ki, benim kalbim her zaman Başak'a aitti, öyle de kalacak. Seni kullandım. O ameliyata giren herkes bir şekilde cezasını çekti sen de benimle evlenerek cezanı çekeceksin. Sen bundan sonra ne benden gideceksin ne de benimle kalacaksın. Bak o dosyaya ne yazıyor. Sen benimle evlenerek hayatını bitirdin. Şimdi önüne iki seçenek sunuyorum. Ya benimle hayatının sonuna kadar evli kalırsın ya da mesleğini bırakırsın. Benimle sadece şu nalet mesleğini bırakmak şartıyla boşanabilirsin. Ha yok mesleğimi bırakmam diyorsan yeni cehennemine hoş geldin karıcığım. .... Emre mutfaktan çıktığından beri söyledikleri kulaklarımda yankılanıyordu. Beni kandırmış. İntikam almak için benimle oynamıştı. Meğer ilk günden beri amacı aynıymış. Söylediği herşey yalanmış, nişanlısı varmış. Ben ona tüm gerçeklerimle giderken o tüm yalanlarıyla bana gelmiş. Hıçkırarak ağlıyordum. Ben bunu hak etmemiştim. Kaç saattir burada olduğumu bilmiyordum, sabah ezanı okuyordu. Toparlanarak ayağa kalktığımda başım dönmüştü. Birkaç saniye bekledikten sonra masada duran iki dosyayı da alarak mutfaktan çıktım. O konuşmadan sonra Emre kapıyı çarparak çıkıp gitmişti. İstemeye istemeye yatak odasına çıktığımda kendime namaz için kıyafetler çıkarak abdest almak için banyoya girdim. Namazımı kıldıktan sonra uzun uzun dua ettim. Namazdan sonra şifonyerin üzerine bıraktığım iki dosyayı alarak yere oturdum. İlk önce hasta dosyasına baktım. Dosyadaki iki tarih yıkılmama neden olmuştu. Doğum tarihi 25 Şubat, ölüm tarihi ise 22 Temmuz 'du. Herşeyi nişanlısına göre ayarlamıştı. Ben de salak gibi inanmıştım ona. Nişanda olan durgunluğu bu yüzdenmiş meğer, nişanlısının doğum günüymüş. Peki dün ki hali, gözleri, hareketleri hepsi nişanlısı içinmiş. Nişanlısının ölüm yıldönümünde benimle evlenmişti. Şimdi düşününce ailesi demek ki bu yüzden başka tarih olsun diye diretmişlerdi. Ailesindeki herkes beni kandırmıştı. Dosyaya bakmaya devam ettim. Kız inşaattan düşmüştü bunda dolayı kalp transplantasyon ameliyatı olmuştu. Ameliyata katılan ekibe baktığım da kalp nakli koordinatörü, enfeksiyon hastalıkları uzmanı, patoloji uzmanı, kalp transplantasyon cerrahı, kalp transplantasyon kardiyoloğu, hemşire, fizyoterapist ve diyetisyen vardı ekipte. Ekipdeki birkaç kişi dışında kimseyi tanımıyordum tanıdığım dediysem de sadece isim olarak. Asıl sorun şuradaydı, ben bu zamana hiç transplantasyon ameliyatına katılmamıştım ama burada benim adım yazıyordu. Nasıl bir olayın içinde kalmıştım hiç bilmiyorum. Hasta dosyasını kenara bırakarak diğer dosyaya baktım. Bu evlilik sözleşmesiydi ve bunu geçen hafta imzalamıştım, Emre aile şirketi olduğundan dolayı imzalamamı rica etmişti. Ben de ona güvendiğim için okumadan imzalamıştım. Ne kadar da salakça bir hareketmiş meğerse. Sözleşmeyi okumaya başladığımda şok olmuştum. Halbuki dört maddelik kısa bir sözleşmeydi. 1)Evde olan olaylardan kimsenin haberi olmayacak. 2)Boşanma sadece Yeşim Egemen'in mesleğini bıraktığına dair imzaladığı belge ile olacaktır. 3)Boşanma gerçekleştiği takdirde mesleğine ait bütün evraklar Emre Egemen'e verilecek. 4)Boşanma sonrasında mesleğini kendi rızasıyla bıraktığına dair açıklama yapılacak. Dört maddeden oluşan sözleşmeyi okuduğumda boğazıma bir yumru oturdu. Düne kadar evleneceğim için mutluyken şimdi ise ağlamaktan başka birşey yapamıyordum. Daha önce hiç katılmadığım bir ameliyat yüzünden resmen hayatımı mahvetmişti. Boşanmayı kabul edemezdim, yıllarca emek verdiğim ve severek yaptığım mesleğimi bu adam yüzünden bırakamazdım. Zamanında babamı bile zar zor ikna ederek bu bölümü okumuştum şimdi bir yanlış anlaşılma yüzünden bırakamazdım. Benim hayallerim vardı. Defalarca önümdeki sözleşmeyi okumuştum, bu kadar kör olduğuma inanamıyordum. Ben ona güvenmiştim. Ben onu sevmiştim. Bunu hak etmemiştim. .... Namazlarımı kılmak dışında yerimden hiç kalkmamıştım daha doğrusu kalkamamıştım. Kendimi çok kötü hissediyordum. Hayatım bir gün mahvolmuştu. Ben hâlâ yerde oturmuş düşünürken gelen kapı sesi ile irkilmiştim. Emre gelmişti muhtemelen. Yine saçmaladım tabi ki Emre gelecek daha dün evlendik, herkes gayet normal bir evlilik yaptığımızı düşünüyor. Gerçi ben de düne kadar öyle düşünüyordum. Normal bir evlilik... Ama gel gör ki sevdiğim adam planlar yaparak hayatıma girmiş ve benden intikam almaya çalışmaya kalkmış. Kendimi hiç bu kadar kötü hissetmemiştim. İlk kez evlilik yoluna girdiğimde nişanlım tarafından aldatılmıştım , ikinci kez birine güvenerek bir yola girmiştim ama bu sefer daha da dibe batmıştım. Demir ile ayrılıp yoluma bakmıştım ama şimdi elimi kolumu bağlayan bir sözleşme vardi. Ne yapacağımı, nasıl davranacağımı bilmiyordum.... Dünden beri birşey yememiştim ayağa kalkarak alt kata indim. Daha yeni kapı sesi gelmesine rağmen evden çıt çıkmıyordu. Mutfakta kendime sandviç yaparak odaya çıkarken çaprazdaki odadan sesler geliyordu. Büyük ihtimalle Emre oradaydı. Oyalanmadan odaya çıkıp ekmeğimi yemiştim. Akşam namazını kıldıktan sonra başımın ağrısı kendini yine belli etmeye başlamıştı. Hem uykusuzluk hem de bütün gece ağladığımdan dolayı ağrım dayanılmaz bir hal almıştı. Daha fazla dayanamayarak alt kata indim kendime ağrı kesici alıp tekrar odaya çıkacaktım. Mutfağa girdiğimde ne umutlarla buradaki eşyaları yerleştirdiğim aklıma geldi, acı bir şekilde gülümsedim. Hayallerim hayal olmuştu. Hem de hiç yüzünden. Sonunda ağrı kesiciyi bulmuştum, kendime bir bardak su doldurarak arkamı döndüğümde kapı ağzında beni izleyen Emre'yi gördüm. Çok kötü görünüyordu, gözleri düne göre daha da kırmızıydı. Üstü başı toprak içindeydi. Beter olsun. Ona baktığımı fark edince konuşmaya başladı. -Sen sormadan söyleyeyim Başak' ın yanından geliyorum. Hani ölümüne sebep olduğun kişinin. Birşey söylemeden boş boş ona bakmaya devam etmiştim. Oda bunu fırsat bilerek konuşmaya devam etti. -Hazırlan karıcığım babamlar bize balayı için sürpriz yapmışlar. Seni balayına götürüyorum. 🍀🍀🍀
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD